[Hollanda Hukuku Bağlamında] “İltica İkamet İzninin Süresiz Olarak Kaldırılması Simgesel Bir Düzenlemedir”

Hollanda hükümeti, ‘şimdiye kadarki en katı sığınma politikası’ nedeniyle sığınma iznini süresiz olarak kaldırmak istiyor. Ancak Avrupa Birliği (AB) hukuku hâlâ menşe ülkedeki güvenliğe bağlı olmayan daimi ikamet alma olanağını bırakıyor. Bu da, kaldırmayı büyük ölçüde sembolik kılıyor.

Bu kalıcı iznin hükümet programında kaldırılması[1], menşe ülkedeki koşulların değişmesi durumunda beş yıl sonra bile sığınma amaçlı oturma iznini geri çekme seçeneğini koruyor gibi görünüyor. Hükümet, bunun Hollanda’yı mülteciler için bir yerleşim ülkesi olarak daha az çekici hale getireceğini umuyor.

Ancak süresiz sığınma izni, koşullar değişse bile beş yıldan sonra Hollanda’da kalmanın tek seçeneği değildir. Örneğin, statü sahipleri beş yıllık ikametin ardından AB Uzun Süreli İkamet Direktifi kapsamında oturma iznine başvurabilirler.

Bu nedenle bu yazıda süresiz oturma izninin kaldırılmasının sonuçları ve etkinliği tartışılacaktır. Öncelikle bu oturma izninin verilmesine ilişkin mevcut kurallar tartışılacak; daha sonra AB Uzun Süreli İkamet Direktifi kapsamındaki daimi ikamet seçeneği ile bu direktifin sunduğu seçeneğin arkasındaki mantık tartışılacaktır. AB hukukunun artık tam olarak bir zamanlar amaçladığı işleve sahip olduğunu ileri sürüyoruz: Mültecilerin yasal korumasının aşınmasını önlemek.

  1. Mevcut kurallar

Prensip olarak Hollanda’da AB dışından gelen tüm yabancıların öncelikle geçici oturma iznine başvurması gerekir. Bu izne dayanarak beş yıl ikamet ettikten sonra birçok durumda süresiz bir izin başvurusunda bulunulabilir. Bu, ilk önce geçici sığınma izni alan sığınmacılar ve örneğin Hollanda’da beş yıl boyunca çalışmak için veya aile birleşimi kapsamında düzenli geçici oturma iznine dayanarak kalan kişiler için de geçerlidir. Bu sistem 2000 tarihli Yabancılar Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle tanıtılmıştır.

Yabancılar Yasası’na göre iki tür süresiz izin vardır. Süresiz olağan izin (Yabancılar Yasası’nın 20. maddesi uyarınca) ve süresiz sığınma izni (Yabancılar Yasası’nın 33. maddesi uyarınca). Üstelik bu süresiz sığınma izni başlangıçta üç yıl sonra verilebiliyordu.

Süresiz sığınma izni verilebilmesinin en önemli koşulu, beş yıllık ikamet süresine ek olarak, mültecinin entegre olduğunu kanıtlamış olmasıdır[2]. Bunu kanıtlamak için mültecinin entegrasyon sınavını geçmiş olması gerekir. Beş yıl süreyle geçici sığınma ikamet iznine sahip olan bir mültecinin daimi ikamet hakkına sahip olmasını sağlayan bu süresiz sığınma izni, bu nedenle şu anda tartışılıyor.

  1. Avrupa Birliği oturma izni

Ulusal yabancılar kanunu kapsamındaki daimi oturma iznine ilave olarak, uzun süreli ikamet edenler için AB oturma izni de bulunmaktadır. Bu, doğrudan AB yasalarından, yani uzun süreli ikamet eden üçüncü ülke vatandaşlarının statüsüne ilişkin 2003/109/EC Direktifinden kaynaklanan bir ikamet hakkıdır[3]. Bu izin AB hukukuna dayandığından Hollanda tarafından kolayca değiştirilemez veya bir kenara atılamaz.

Başlangıçta, bu AB direktifi mülteciler için geçerli değildi, ancak direktif 2011 yılında, mültecilerin de direktif kapsamına girmesi için değiştirilmiştir[4]. Direktifin genişletilmesinin amacı mültecilerin entegrasyonunu teşvik etmekti. Bunun arkasındaki mantık, sürekli ikamet hakkının geri alınması korkusunun ev sahibi AB Üyesi Devlete entegrasyonu engellemesidir. Hollanda AB direktiflerini uygulamakla yükümlüdür ve bunu 2012 yılında değiştirilen direktife göre yapmıştır. Bu oturma izni artık Yabancılar Yasası’nın 45(a) maddesinde düzenlenmektedir.

  1. Avrupa Birliği oturma izninin koşulları

Uzun süreli ikamet edenler için AB oturma izninin en önemli koşulları, belirsiz süreli düzenli izin koşullarıyla karşılaştırılabilir: Hollanda’da beş yıl yasal ikamet ve entegrasyon şartını yerine getirmek. Ayrıca kaynak ihtiyacının da karşılanması gerekir. Bu son koşul, uzun süreli ikamet edenlere yönelik AB oturma iznini, sığınma statüsü sahipleri açısından daha az çekici kılmaktadır. Gelir şartı, başvuru sahibinin bu tür bir oturma izni için kendi gelirine sahip olması gerektiği anlamına gelir[5] ki; bu gelir şu anda aylık brüt 2 bin 133,60 avrodur. Bu iznin önemli bir sınırlaması, bağımlı sığınma iznine sahip kişilerin, sığınma statüsü sahibi kişiyle aile birleşimi nedeniyle belirli bir süre için dışarıda bırakılmasıdır. Bu, takip eden yolcuların Avrupa Birliği’nde uzun süreli ikamet edenler için oturma izni almaya uygun olmadığı anlamına gelir. Bu, sonraki seyahat edenlerin daha sık bağımsız sığınma başvurusu yapmasıyla sonuçlanabilir ve bu da bireyler için ek bir yük oluşturabilir.

Uzun süreli ikamet edenler için AB oturma iznine eklenen ilave bir koşul olması ve belirli bir grubun bu iznin dışında tutulması nedeniyle, süresiz sığınmacı oturma iznine başvurulması daha yaygın hale gelmiştir. Süresiz iltica ikamet izninin süresi dolduğunda bu durum değişecektir.

  1. Sınırlı sonuçlar

Statü sahipleri, beş yıllık ikamet sonrasında uzun süreli ikamet edenler için hâlâ AB izni alma hakkına sahip olduğundan, sığınmacı ikamet izninin süresiz olarak sona ermesine izin vermenin sonuçlarının sınırlı olmasını bekliyoruz. Mültecilerin daimi ikamet hakkına sahip olma hakları devam etmektedir. O zaman hükümet bunu neden yapıyor? Koalisyon programını imzalayan partilerin Danimarka göç yasasından ilham almış olması muhtemeldir. Danimarka 1992 yılında sığınma ve göç gibi alanlarda kapsam dışında kalmayı kabul ettiğinden[6], Danimarka 2003/109/EC sayılı Direktife bağlı değildir. Bu nedenle Danimarka -Hollanda bunu yapamaz- daimi ikamet hakkı elde etme konusunda daha katı olabiliyor. Danimarka bunu olumsuz ulus markalama[7] bağlamında bir paradigma değişikliği olarak pazarlamıştır[8]. Danimarkalılar bununla uluslararası korumanın aslında tanım gereği geçici olduğunu kastediyorlar. Ancak bu durum uluslararası mülteci hukuku geleneğine pek uymuyor. Ev sahibi ülkede sürdürülebilir entegrasyon uzun süredir mülteciler için sürdürülebilir çözümlerden biri olarak görülüyor[9]. Danimarka, tam da Hollanda hükümetinin niyetinde olduğu gibi, mülteciler için bir yerleşim ülkesi olarak daha az çekici olma çabasıyla bu durumdan ayrılıyor.

  1. Kaldırma işe yaramıyor

Ancak bu önerinin başarılı olmayacağına ya da kısmen başarılı olacağına inanıyoruz. AB hukuku tam da bir zamanlar amaçlandığı gibi işliyor: Mültecilerin haklarının aşınmasını önlüyor. AB iç sınır kontrollerini kaldırmaya karar verdiğinde üye ülkeler göç ve sığınma politikalarını uyumlu hale getirmenin gerekli olduğunu düşündü. Uyumlaştırma olmadan Üye Devletler, mülteciler ve diğer göçmenler için bir yerleşim ülkesi olarak daha az çekici hale gelmek amacıyla katı mevzuatla birbirlerine üstünlük sağlama teşvikine sahip olacaklardır. Dibe doğru yarış nedeniyle bu durum yasal korumanın erozyona uğramasına yol açabilir. Uzun Süreli İkamet Edenler Direktifi tam da bu bağlamda 2003 yılında hazırlanmış ve tam da Üye Devletlerin mültecilere daimi ikamet hakkı sunmamasını önlemek amacıyla bu direktifin kapsamı 2011 yılında genişletilmiştir. Bu şekilde, Uzun Süreli İkamet Direktifi, mültecilerin daimi ikametlerinin, onları daha katı bir ulusal politika yoluyla yerleşmek için bir ülke olarak daha az çekici hale getirmek amacıyla kullanılmasını kasıtlı ve açık bir şekilde engellemektedir.

  1. Simgesel kaldırma

Dolayısıyla süresiz iltica ikamet izninin kaldırılması, Hollanda’da da bir paradigma değişikliği yaşayacağımızı garanti etmeyecektir. Mültecilerin daimi ikamet hakkının biraz daha erişilemez hale gelmesini sağlayacaktır çünkü Avrupa Birliği’nde uzun süreli ikamet edenlere yönelik oturma izni, belirsiz süreli sığınmacı oturma izninden farklı olarak bir gelir zorunluluğuna sahiptir. Tedbirin amacı Hollanda’ya sığınma başvurusunda bulunan sığınmacıların sayısını azaltmaktır. Bu tedbirin buna pek katkıda bulunmayacağına inanıyoruz çünkü daimi ikamet hakkı olasılığı devam ediyor. Araştırmalar ayrıca ulusal göç politikasının tasarımının, sığınmacıların belirli bir ülkeye yerleşme tercihleri üzerinde yalnızca sınırlı bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor[10]. Daimi ikamet hakkı perspektifi konuyla ilgili bir faktör olarak hiç belirtilmemektedir. İltica oturma izninin süresiz olarak kaldırılmasının, hükümetin Hollanda’ya daha az sığınmacı gelmesi hedefine katkıda bulunmasını beklemediğimizden, bunun Hollanda’ya gelemeyen mülteciler için kalıcı bir belirsizlik yaratan tamamen simgesel bir anlamı olduğuna inanıyoruz. Avrupa Birliği izninin daha katı koşullarını karşılamak için Hollanda’ya girin.

[1] <https://www.rijksoverheid.nl/regering/regeerprogramma/2-grip-op-asiel-en-migratie>

[2] <https://ind.nl/nl/verblijfsvergunningen/asiel/asiel-onbepaalde-tijd-in-nederland-aanvragen>

[3] <https://eur-lex.europa.eu/legal-content/NL/TXT/?uri=CELEX%3A32003L0109>

[4] <https://eur-lex.europa.eu/legal-content/nl/TXT/?uri=CELEX%3A32011L0051>

[5] <https://ind.nl/nl/inkomenseisen-normbedragen>

[6]<https://www.adviesraadmigratie.nl/actueel/weblog/blogseries-en-commentaren/2024/is-een-nederlandse-opt-out-van-het-eu-asielrecht-haalbaar>

[7] <https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=3902589>

[8]<https://www.clingendael.org/sites/default/files/2024-02/Clingendael_Report_In_Search_of_Control_Denmark.pdf>

[9] <https://www.unhcr.org/nl/wat-we-doen/duurzame-oplossingen/integratie/>

[10]<https://repository.wodc.nl/bitstream/handle/20.500.12832/2175/2553-volledige-tekst_tcm28-73957.pdf?sequence=2&isAllowed=y>

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.