Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi: Her Şey, Her Yerde, Hepsi Aynı Anda mı?

Giriş

Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi[1] (Corporate Sustainability Due Diligence Directive), Avrupa Birliği’nin tedarik zinciri sürdürülebilirliği standartlarını Avrupa Birliği Hukukuna entegre etme kararlılığında önemli bir adıma işaret etmektedir. Yasama süreci zorluklarla doluydu. Komisyon tasarısının etki değerlendirmesinde, Komisyonun Düzenleyici İnceleme Kurulu’ndan (Regulatory Scrutiny Board) iki olumsuz görüş alınmış[2]; sivil toplum savunucuları da Düzenleyici İnceleme Kurulu’nun önyargısı konusunda Avrupa Ombudsmanına şikâyette bulunmuştur[3]. Mevzuat projesi 2023 yılında yeniden gündeme gelene kadar hareketsiz kalmış[4]; 28 Şubat 2024 tarihinde Avrupa Konseyi çoğunluğunu elde edememiş, ardından bazı Üye Devletlerin desteğini çekebileceği endişeleri nedeniyle onaylanmıştır. Avrupa Parlamentosu tarafından 24 Nisan 2024 tarihinde oylanan metinde, ilk tasarıdan bazı ayrıntılar ve uzlaşmalar vardı. Tüm bu tartışma ve gerginlik (çoğunlukla), bazı Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi sınırlamalarına (insan hakları savunucuları için) veya maliyetlerine (sektör üyeleri için) olumsuz bir ışık tutmuştur.

Yakın tarihli bir makalede bu tartışmanın büyük ölçüde dikkat dağıtıcı olduğu ileri sürülmektedir. Makale, Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’nin tanımlayıcı özelliğini, yani tutkusunu/muradını kabul etmekte başarısız oluyor. Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi yalnızca bir ‘uyum’ metni (compliance text) değil, ‘dönüştürücü’ bir çerçeve (transformative framework) olarak tasarlanmıştır. Söz konusu makale, aynı zamanda Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’nin zorluğunu da kabul edemiyor: bir maliyet/risk kaynağını bir değer önerisine dönüştürmek. Bu sadece Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’ne değil aynı zamanda uygulama koşullarına da bağlıdır.

  1. Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’nin tutkusu: dönüştürücü olmaya çalışan bir metin

İlk yönü [tutku/ihtiras (ambition)] tartışmak zordur. Buna tabi firmalar açısından Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi, Avrupa Birliği’nde önemli miktarda gelir elde eden AB dışı şirketler de dâhil olmak üzere binden fazla çalışanı ve 450 milyon avro ciroya sahip şirketler için geçerlidir. Hem doğrudan hem de dolaylı iş ortaklarını bir şirketin ‘faaliyet zincirine’ (chain of activities) dâhil eder. Bu, erişimini yukarı yönlü ve bazı alt yönlü ilişkilere kadar genişletir. Doğru, Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi, finansal firmaların ana etki kaynakları olan alt hizmetlerini hariç tutuyor, ancak bunu yapmak, Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’nin yönetilmesini zorlaştıracak ve muhtemelen bu firmaların ihtiyatlı çerçevelerine müdahale edecekti. Ayrıca, küçük firmalar uygulamalarını daha büyük müşterilerine veya tedarikçilerine göre uyarladıkça ve bankalar müşterilerinin insan hakları ve çevre üzerindeki ‘olumsuz etkileri’ hakkında giderek daha fazla yeni bilgilerle karşı karşıya kaldıkça, anılan Direktifin orijinal kapsamının ötesine geçme potansiyeli vardır.

İçerik açısından Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi, Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (Corporate Sustainability Reporting Directive) gibi önceki girişimleri temel almakta ve Birleşmiş Milletler Kılavuz İlkeleri ile OECD Çokuluslu Şirketler Kılavuz İlkeleri’nde[5] (United Nations Guiding Principles and the OECD Guidelines for Multinational Enterprises) mevcut olanlar gibi gönüllü yönergeleri zorunlu yasal yükümlülüklere dönüştürmektedir. Bu direktif, yumuşak yasa metinlerinin (örneğin, Japonya, Çin) ve çoğunlukla zorla çalıştırma ve kamuyu aydınlatma yükümlülüklerine (Kaliforniya, Birleşik Krallık, Avustralya, Kanada) odaklanan daha dar yasaların çok ötesine geçer ve risk yönetimi sistemlerine durum tespitini dâhil ederek daha iddialı Fransız Teyakkuz/İhtiyat Yasası ve Alman Tedarik Zinciri Yasası’na[6] (French Vigilance Law and German Supply Chain Act) daha yakındır. Aynı zamanda şirketlerin insan hakları ve çevre üzerindeki olumsuz etkileri tanımlama ve değerlendirme (Madde 8) ve bu olumsuz etkileri önlemek, azaltmak ve sona erdirmek için ‘uygun önlemleri’ benimseme (Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi, madde 8-11) yükümlülüklerini bilgilendirecek haklar, ilkeler ve araçlar listesinde Fransız yasalarından daha özellikli ve Alman yasalarından daha kapsamlıdır. Şirketler ayrıca şikâyet mekanizmalarına erişim sağlamalı, paydaş katılımını temin etmeli ve zararlı faaliyetlerin sonlandırılmasının ötesinde iyileştirmeler sunmalıdır.

Ayrıca Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi, şirketlerin iklim değişikliğinin azaltılmasına yönelik geçiş planları geliştirmelerini, iş modellerinin Paris Anlaşması’nın 1,5°C hedefiyle uyumlu olmasını sağlamasını ve arzulanan hedefleri uygulanabilir yükümlülüklere dönüştürmesini zorunlu kılmaktadır.

  1. Direktif (hedeflerini) yerine getirebilir mi (can it deliver)? (Bu) Yalnızca Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’ni ilgilendiren bir sorun değildir

Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’nin sorunu, kurumsal düzeyde Avrupa Birliği’nin düzenleme ve uyum yaklaşımına dayanmasıdır çünkü Avrupalı yasa koyucunun garanti edebileceği şey budur. Ve bu model dönüştürücü bir metin için son derece yetersizdir. Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’nin kendisinin cevaplayamayacağı üç ana zorluk vardır.

2.1. Kurumsal zorluklar ile uygulama zorlukları [institutional and enforcement challenges]

Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’nin başarılı bir şekilde tatbik edilmesi uygulama mekanizmalarına bağlıdır, ancak geleneksel ‘uygulama’dan (enforcement) da öte, yetkili makamların ve mahkemelerin ayrımcılık yapabilme ve anlamlı çabaları salt ‘kutu işaretleme’den (box ticking) ayırt edebilme becerisine bağlıdır; emir vermek ve komuta etmek, evet, ama aynı zamanda dinlemek ve dikkatle bakmak da. Direktif, bir Avrupa Denetleyici Otoriteler Ağı ve risk faktörleri ve model sözleşme hükümlerine ilişkin yönergeler önermektedir. Ancak, özellikle Üye Devletler rekabet gücü ile uyum taleplerini dengeledikçe, uygulama için yeterli kaynak ve uzmanlığın sağlanması bir sorun olmaya devam etmektedir.

2.2. Çekişmeli ve işbirlikçi dinamikler [adversarial vs. collaborative dynamics]

Gönüllü çerçevelerden zorunlu çerçevelere geçiş, çekişmeli dinamikleri güçlendirebilir. Fransız Teyakkuz Yasası ve Alman Tedarik Zinciri Yasası gibi benzer yasalar kapsamındaki ‘Friends of the Earth v. Total’, ‘Envol Vert v. Casino’ gibi[7] davalar veya ‘IKEA and Amazon’a[8] karşı şikâyetler bu riski vurgulamaktadır. Yüksek profilli davalar, Birleşik Krallık gibi ‘Vedanta, Okpabi veya Mariana’ gibi[9] bu tür mevzuatın bulunmadığı yargı bölgelerinde de açılmıştır. Bu dava, yargısal ve usule ilişkin zorluklar içerir ve özen gösterme standardı veya ‘nedensellik/illiyet’ (standard of care, or causation) gibi unsurlarda büyük karmaşıklıklar ortaya çıkarabilir. Ayrıca, bu tür muhalif dinamiklerin bir amaca yönelik bir araç, yani daha yapıcı katılımı destekleyecek bir araç mı olduğu, yoksa işbirlikçi dinamiklerin beklentilerine zarar vererek başlı başına bir amaç mı haline geldiği açık değildir. İşbirlikçi dinamikleri güçlendirmek için davalıların ve davacıların davranış ve dürtülerinin farkında olmak önemlidir.

2.3. Firmalar için bir değer önerisi [a value proposition for firms]

Direktifin kapsadığı hususların listesi çok fazla olabilir. Ayrıca, Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’nin tek başına okunması, odak noktasının ‘risk yönetimi’ olduğunu açıkça ortaya koyuyorsa, Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi ile birlikte okunması yasa koyucuların aynı zamanda şirketin ‘stratejisini’ bilgilendirmek için bir istihbarat kaynağı olarak tedarik zinciri durum tespitini dâhil etmeye çalıştıklarını gösterir. Bu, iklim geçişi planlarında açıkça görülmekte, diğer alanlarda ise daha çok ima edilmektedir. Ancak strateji ‘odaklanmayı’ (focus) gerektirir, yani Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi marifetiyle korunan her çıkar ‘stratejik’ olamaz ve ‘değer’ (value) olabilir, yani bir mesele ancak şirket için bir değer kaynağı ise stratejik olabilir.

Bu belki de en zor kısımdır: Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’nin başarılı olması için yetkililerin ve şirketlerin durum tespitine ilişkin görüşlerini bir yasal uyum yükünden stratejik bir avantaja dönüştürmesi gerekir. Sürdürülebilirlik hedeflerini risk yönetimi ve uzun vadeli iş stratejisiyle uyumlu hale getirmek açık teşvikler gerektirir. Direktifin benzersiz bir özelliği olan geçiş planları, firmaların bunları finansal ve operasyonel planlamaya entegre etmeleri halinde bir değer önerisi olarak hizmet edebilir. Firmalara deneme yapma ve bunu stratejik potansiyele dönüştürme alanı bırakılabilir mi? Maliyetler, yükler ve kısıtlamalarla ilgili tüm tartışmaların ortasında bu mesajı dikkate alacaklar mı (hatta duyacaklar mı)? Kuşkusuz, gerileyen bir Avrupa’nın yenilgiye uğraması bu açıdan iyiye işaret değildir.

Sonuç

Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi’nin durum tespiti standartlarını uyumlu hale getirme isteği, dönüştürücü bir potansiyele sahiptir. Ancak başarı, uygulamadaki belirsizliklerin çözülmesine, arzu edilen hedeflerin yasal hassasiyetle dengelenmesine, firmalar, paydaşlar ve düzenleyici otoriteler arasında işbirliğine dayalı ilişkilerin geliştirilmesine ve sürdürülebilirliği stratejik bir varlığa dönüştürmek için bir alan yaratılmasına (önceliklendirme ve deneme yoluyla) bağlıdır. Bu dengenin sağlanması, mezkûr direktifin küresel sürdürülebilirlik hedeflerini ilerletme konusundaki mirasını belirleyecektir. Bu zorlu olacaktır ama zorlukları kabul ederek başlayabiliriz.

[1]<https://eur-lex.europa.eu/eli/dir/2024/1760/oj/eng>.

[2]<https://www.europarl.europa.eu/thinktank/en/document/EPRS_BRI(2022)734677>.

[3]<https://www.ombudsman.europa.eu/en/opening-summary/en/168093>.

[4]<https://www.responsible-investor.com/csddd-faces-race-against-time-after-eu-member-states-fail-to-back-text/>.

[5] <https://www.ohchr.org/sites/default/files/documents/publications/guidingprinciplesbusinesshr_en.pdf>; <https://mneguidelines.oecd.org/mneguidelines/>.

[6]<https://www.legifrance.gouv.fr/jorf/id/JORFTEXT000034290626/>; <https://www.bmas.de/EN/Europe-and-the-World/International/Supply-Chain-Act/supply-chain-act.html>.

[7]<https://climatecasechart.com/non-us-case/friends-of-the-earth-et-al-v-total/>; <https://climatecasechart.com/non-us-case/envol-vert-et-al-v-casino/>.

[8]<https://www.business-humanrights.org/en/latest-news/ngos-file-first-complaint-under-new-german-supply-chain-act-against-ikea-and-amazon-over-alleged-failure-to-meet-their-due-diligence-obligations-by-not-signing-bangladesh-accord/>.

[9]<https://www.supremecourt.uk/cases/uksc-2017-0185>; <https://www.supremecourt.uk/cases/uksc-2018-0068>; <https://www.bailii.org/ew/cases/EWHC/TCC/2020/928.html>.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.