Dünya Bankası’na göre, mikro, küçük ve orta büyüklükte işletmeler [kısaca “KOBİ” (micro, small, and medium-sized enterprises)] küresel ekonomiye güç veriyor, işletmelerin yüzde 90’ını oluşturuyor, yapılan işlerin yüzde 50’sini sağlıyor, ekonomik çıktının ise yüzde 40’ını yönlendiriyor. Yine de, büyümek için ihtiyaç duydukları krediye erişemeyerek bir finansman tuzağına sıkışmış durumdadırlar. Dünya çapındaki devletler, bankaları küçük firmalara daha fazla kredi vermeye teşvik etmek için sübvansiyonlar ve garantilerle devreye girmiştir. Bu müdahaleler işe yarıyor mu? Brezilya, Ekvador, Endonezya ve Kosova’dan gelen yeni veriler, neyin etkili olduğu ve neyin düzeltilmesi gerektiği konusunda önemli dersler ortaya koyuyor.
Krediye erişimin artmasıyla ilgili karışık kanıtlar
Endonezya Halk İşletmeleri Programı [Indonesia People’s Business Program (Kredit Usaha Rakyat-KUR)], KOBİ’ler için dünyanın en büyük kamu kredi programlarından biridir. Bu programla, 2007 yılındaki kuruluşundan bu yana, toplamda 100 milyar ABD dolarından fazla 50 milyondan fazla kredi dağıtılmıştır. Endonezya Halk İşletmeleri Programı, faiz oranlarını (yüzde 6 ile sınırlı) sübvanse ederek ve kısmi kredi garantileri sağlayarak, küçük işletmelerin ilk kez resmi banka kredilerine erişmesine ve ticari krediye geçiş yapmasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
Son zamanlarda yapılan bir etki değerlendirmesinde 8 milyondan fazla borçlu incelenmiş olup ve Endonezya Halk İşletmeleri Programı’nın finansmana erişimini artırdığı bulunmuştur çünkü çoğu Halk İşletmeleri Programı borçlusu daha önce hiç banka kredisi almamıştı. Ancak program firmaların başka kaynaklardan borç almasına yardımcı olmamıştır. Borçluların yüzde 50’sinden fazlası tekrarlayan Endonezya Halk İşletmeleri Programı kredileri almış ancak sadece yüzde 3’ü ticari krediye geçmiştir. Bu bulguların ardından Endonezya, tekrarlayan borçlular için sübvansiyonları aşamalı olarak kaldıran bir mezuniyet politikası başlatmıştır. İlk veriler, değişikliğin programın kapsamını iyileştirdiğini göstermekte olup; 2024 yılına kadar yeni borçluların payı yüzde 50’den yüzde 93’e çıkmıştır.
Bir diğer ilginç örnek ise, ticari bankalar aracılığıyla KOBİ’lere piyasa altı faizli krediler sağlayarak yatırımı teşvik etmeyi amaçlayan Brezilya’nın tahsisli kredi programıdır. Son zamanlarda yapılan bir çalışmada, programın sınırlı ek özelliklere sahip olduğuna dair kanıtlar bulunmuştur zira daha büyük firmalar programdan en çok faydalananlardı ve özel bankalar, aynı borçlular için serbest piyasa kredilerindeki faiz oranlarını artırarak hükümet sübvansiyonlu kredilerden elde edilen daha düşük kârları telafi etmek için bir “çapraz satış” stratejisi [cross-selling strategy] kullandılar. Bu nedenle, programın yardım etmek için tasarlandığı daha küçük ve riskli firmalar dışlanmış veya diğer kredi türleri için kendilerine daha fazla ödeme yapılmıştır (Ornelas vd. 2024).
Kosova’da ise Kredi Garanti Fonu [Kosovo Credit Guarantee Fund], bankaları ticari bankaların kayıplarının yüzde 50’sine kadarını karşılayarak bankasız küçük firmalara kredi vermeye teşvik etmek için tasarlanmıştır. Bu program, Covid-19 krizi sırasında, ticari bankaların kayıplarının yüzde 80’ine kadarını karşılayacak şekilde revize edilmiştir. Son Dünya Bankası raporu, ticari bankaların sübvansiyonlu krediyi mevcut kredi geçmişine sahip firmalara (Kosova Kredi Garanti Fonu kapsamındaki borçluların yüzde 75’i) yönlendirmesiyle programın geniş marjda sınırlı ilave etkiye sahip olduğunu göstermiştir. Kredi geçmişi olmayan firmaların çoğu yetersiz hizmet almaya devam etmiştir.
Şirket performansı ve iş yaratma üzerindeki etki, yetersiz hizmet alan borçlular için daha yüksek
Son bir etki değerlendirmesinde de, Brezilya’ya tahsisli kredi programının sübvansiyon seviyelerindeki beklenmedik artışın nedensel etkileri değerlendirilmiştir. Yazarlar, faiz oranındaki düşüşün şirket büyüklüğüne bağlı olarak karışık etkilere sahip olduğunu göstermiştir. Daha büyük firmalar arasında yüksek bir ilgiye rağmen, yazarlar yatırımlar ve borç üzerinde herhangi bir etki tespit etmemişlerdir ve bu da sübvansiyonlardaki artışın hiçbir ek etkiye sahip olmadığını göstermektedir. Yazarlar, daha küçük firmalar için borç ve istihdam üzerinde kısa vadeli etkiler bulmuşlardır (Grimaldi ve Ornelas 2024).
Kosova Kredi Garanti Fonu’nun şirket performansı üzerindeki etkisini değerlendirmek için yazarlar, Kosova Kredi Garanti Fonu tarafından hizmet verilen şirketleri iki grupla karşılaştıran bir “eşleştirme-farklardaki fark”[1] [matching-difference-in-differences] tasarımı kullanmışlardır. İlk grup, benzer gözlemlenen özelliklere sahip ancak kredi geçmişi olmayan KOBİ’lerden oluşuyordu. İkinci grup ise, geleneksel kredi hatlarından borç alan ve bu nedenle piyasa düzeyinde faiz oranları ödeyen benzer gözlemlenen özelliklere sahip KOBİ’leri içeriyordu. Bu etki değerlendirmesinde, karşılaştırma grubu kredi geçmişi olmayan KOBİ’ler olduğunda Kosova Kredi Garanti Fonu’nun şirket verimliliği ve iş yaratma üzerinde olumlu ve ekonomik açıdan önemli etkiler bulunmuş ve krediye erişimi kısıtlı şirketlerin krediye erişimden en çok yararlandığı öne sürülmüştür.
Yeni bir çalışmada da, Dünya Bankası tarafından finanse edilen kredi hatlarının Ekvador’daki KOBİ’ler üzerindeki etkisini araştırılmaktadır. İkinci kademe bir kredi kuruluşu [second-tier lender] olarak, kalkınma bankası “Corporación Financiera Nacional”, 2021-2024 döneminde katılımcı finans kuruluşlarına kredi hatları uzatmış ve ardından program marifetiyle finanse edilen kredileri alacak KOBİ’leri tarayıp seçmiştir. Brezilya ve Kosova’da olduğu gibi, bankaların mevcut kredileri olmayan KOBİ’lere göre daha önce kredi erişimi olan firmalara kredi tahsis etme olasılığı daha yüksekti. Ancak, programın iş yaratma ve satışlar üzerindeki olumlu etkileri daha önce kredi erişimi olmayan firmalar arasında yoğunlaşmıştır (Bruhn ve diğerleri 2025).
Politika yapıcılar için önemli çıkarımlar
Farklı bağlamlara rağmen, Brezilya, Ekvador, Endonezya ve Kosova’daki mezkûr çalışmalar ortak bir zorluğa işaret ediyor: Devlet destekli kredi programlarının bazı ekleri olmasına rağmen, genellikle en fazla kredi kısıtlaması olan işletmelere ulaşmakta zorlanıyorlar. Bankalar doğal olarak mevcut kredi geçmişine, daha büyük operasyonlara veya diğer bankacılık ürünlerini çapraz sübvanse etme yeteneğine sahip firmalara kredi vermeyi tercih ediyor.
Kosova Kredi Garanti Fonu değerlendirmesinde, kredi limiti uygunluk ölçütlerinde yapılan küçük ayarlamaların (örneğin, bir firmanın kredi geçmişine daha az ağırlık verilmesi) daha fazla firmanın krediye erişmesine yardımcı olabileceği bulunmuştur. Regresyon analizi ve makine öğrenimine dayalı simülasyonlar, bankalar daha önce kredi almamış işletmelere hizmet vermeye istekliyse, programın Kosova Kredi Garanti Fonu tarafından hizmet verilenlerle benzer gözlemlenen özelliklere sahip 25 kat daha fazla firmaya ulaşma potansiyeline sahip olduğunu ortaya koymuştur. Bu bulgular;
(i) Devletlerin garanti fonlarının yalnızca mevcut müşterilere hizmet veren bankalar için daha düşük risk değil, yeni kredi vermeyi teşvik etmek için kullanılmasını sağlamaları gerektiğini;
(ii) Kârı maksimize eden ticari bankaların aşırı riskten kaçınan bir kredi verme stratejisi benimseyerek masada para bırakabileceklerini ve
(iii) Bankaların portföylerinin kalitesini tehlikeye atmadan daha fazla firmaya hizmet vermek için tarama araçlarını deneyebileceklerini
vurgulamaktadır. Ülkeler, kamu tarafından finanse edilen program eklerine, finansal aracı kredi verme stratejilerine ve program etkilerine daha fazla dikkat ederek küçük işletme finansmanındaki piyasa başarısızlıklarını ele almada önemli bir rol oynayabilir.
[1] Çevirenin Notu: “Eşleştirme-farklardaki farklar”, bir programın uygulanmasından önce ve sonra program katılımcıları ile katılımcı olmayanların karşılaştırılmasını dengeleyen yenilikçi bir tekniktir. En az önyargı ile gerçek program etkilerine dair daha doğru bir içyüzünü anlama kapasitesi sunar (…). [Bu konuda bkz. < https://eu-cap-network.ec.europa.eu/training/evaluation-learning-portal/learning-portal-propensity-score-matching-difference-differences-psm-did-method_en#:~:text=hide%20other%20elements.-,Propensity%20score%20matching%2Ddifference%20in%20differences%20(PSM%2DDiD),programme%20effects%20with%20minimal%20bias. >].
Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.