Yapay zekâ destekli işlemler/alım-satım (artificial intelligence-driven trading), daha hızlı ve daha verimli piyasalara yol açabilir, ancak aynı zamanda daha yüksek işlem hacimlerine ve stres zamanlarında daha fazla oynaklığa da neden olabilir. Daha verimli mi yoksa daha değişken mi? Yapay zekânın en son yinelemelerinin finansal piyasalar tarafından benimsenmesi risk yönetimini iyileştirebilir ve likiditeyi derinleştirebilir; ancak aynı zamanda piyasaları opak, izlenmesi daha zor ve siber saldırılara ve manipülasyon risklerine karşı daha savunmasız hale getirebilir.
IMF’nin yeni Küresel Finansal İstikrar Raporu’nda (Global Financial Stability Report[1]), bu teknolojinin bizi nereye götürebileceğini anlamak için yeni piyasa verilerine bakılıyor. Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund-IMF) personeli, yatırımcılardan teknoloji sağlayıcılarına ve piyasa düzenleyici otoritelerine kadar çeşitli paydaşlara kapsamlı bir erişim gerçekleştirerek finans kuruluşlarının sermaye piyasası faaliyetleri için yapay zekâdaki ilerlemeleri nasıl değerlendirdiğini ve benimsenmesinin potansiyel etkisini göstermektedir.
Hedge fonlar, yatırım bankaları ve diğerleri onlarca yıldır niceliksel alım satım (işlem) stratejileri kullanmaktadır. Otomatik işlem algoritmaları, piyasaların daha hızlı hareket etmesine ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hisse senetleri gibi büyük varlık sınıflarında büyük işlemleri daha verimli bir şekilde sindirmesine yardımcı olmuştur. Ancak, piyasa fiyatları çok kısa zaman dilimlerinde çılgınca dalgalandığında, örneğin Mayıs 2010’da ABD hisse senedi fiyatlarının sadece birkaç dakika sonra toparlanmak için düştüğünde, “ani çöküş” olaylarına da katkıda bulundular ve ciddi stres ve belirsizlik zamanlarında piyasaları istikrarsızlaştırabilecekleri konusunda korkular mevcuttur.
Yapay zekâ, büyük miktarda veriyi ve hatta metni satımcılar (traders) tarafından kullanılmak üzere neredeyse anında işleyebilme yeteneği sayesinde bu tür değişiklikleri başka bir seviyeye taşımaya hazırdır. Ancak, üretken yapay zekâ ve diğer son atılımlar hem popüler basında hem de finans piyasalarında ilgi çekerken, bugün gerçek yatırımcılar tarafından yalnızca sınırlı şekillerde kullanılmaktadırlar. Öyleyse, yapay zekâ liderliğindeki bir dönüşümün henüz başlangıcındaysak, nereye doğru gidiyor olabiliriz?
Patent başvuruları, başvurular ile gerçek üretime hazır teknoloji arasındaki uzun ön süre göz önüne alındığında, bunu anlamak için iyi bir yoldur. Büyük dil modelleri (large language models) 2017’de ortaya çıkmaya başladığından beri, algoritmik işlemler ile ilgili patent başvurularındaki yapay zekâ içeriğinin payı 2017’deki yüzde 19’dan 2020 yılından bu yana her yıl yüzde 50’nin üzerine çıkmış olup; bu da bu alanda bir yenilik dalgasının geldiğini göstermektedir.
Bu yeni yenilikler muhtemelen yapay zekânın yatırım portföylerini hızla yeniden dengeleme yeteneğini daha da artıracak ve bu da daha yüksek işlem hacimlerine yol açacaktır. Anket yapılan piyasa katılımcıları, yüksek frekanslı, yapay zekâ destekli işlemlerin özellikle hisse senetleri, Devlet tahvilleri ve kote edilmiş türev ürünler gibi likit varlık sınıflarında daha yaygın hale gelmesinin beklendiği konusunda hemfikirdir. Üç ila beş yıl içinde yatırım ve işlem (alım satım) kararlarında sofistike yapay zekânın daha fazla entegre edilmesini öngörüyorlar, ancak özellikle büyük sermaye tahsis kararları için “döngüde insan” yaklaşımının devam etmesi beklenmektedir.
Bu değişikliklerin kanıtı borsa yatırım fonu piyasasında zaten görülmektedir. Şu anda küçük olsalar da, yapay zekâ destekli borsa yatırım fonları (artificial intelligence-driven exchange-traded funds) diğer borsa yatırım fonlarına kıyasla önemli ölçüde daha yüksek bir ciro göstermektedir. Aktif olarak yönetilen hisse senedi borsa yatırım fonu elindekileri yılda bir kereden çok daha az devrederken, yapay zekâ destekli borsa yatırım fonları bunu ayda bir yapmaktadır. Yaygınlaşırsa, bu tür stratejiler gelecekte yatırımcılar için iyi olan daha derin, daha likit piyasalar anlamına gelebilir. Ancak aynı zamanda piyasa istikrarsızlığına da katkıda bulunabilirler: Birkaç yapay zekâ destekli borsa yatırım fonu, Mart 2020 piyasa çalkantısı sırasında artan ciro görmüş olup, bu da stres zamanlarında sürü benzeri satışların artma potansiyelini göstermektedir.
Fiyatlar, yapay zekânın yönlendirdiği bir piyasada çok daha hızlı tepki verebilir. Yatırımcılar, yapay zekânın herhangi bir insan yatırımcının yapabileceğinden daha hızlı bir şekilde işlem sinyali sağlayabileceğine dair bir örnek olarak Federal Rezerv toplantılarının karmaşık ve uzun tutanaklarının yayınlanmasından bahsettiler ve bu hâlihazırda gerçekleşiyor olabilir. 2017’den ve büyük dil modellerinin tanıtılmasından bu yana, Fed tutanaklarının yayınlanmasından 15 saniye sonra ABD hisse senedi fiyatlarının hareketi, büyük dil modeli öncesi dönemdeki görünüşte ilgisiz hareketlerin aksine, 15 dakikadan sonra görülen daha uzun süreli hareket yönünde daha tutarlı görünmektedir.
Bu yeni teknolojilerden kimler faydalanabilecektir? Yapay zekâ, yatırımların hedge fonlarına, özel alım satım şirketlerine ve diğer banka dışı finansal aracı kurumlara daha fazla göç etmesine yol açabilir ki, bu da piyasaları daha az şeffaf ve izlenmesi daha zor hale getirir. Banka dışı kuruluşların yapay zekânın benimsenmesinde yapısal bir avantajı vardır. Genellikle daha çeviktirler ve büyük ticari ve yatırım bankalarından daha az düzenleyici kısıtlamaya tabidirler; bu bankalar genellikle eski altyapıyla uğraşmak zorundadır ve karmaşık yapay zekâ modellerinin açıklanabilirliğini sağlamak gibi daha katı yükümlülüklere tabi olabilir.
Düzenleyici ve denetleyici otoriteler bu yenidünyaya nasıl hazırlanmalıdır? Bankalar dışı kuruluşların öneminin artmaya devam edebileceği daha hızlı tepki veren bir piyasada, yapay zekâ ile ilgili alanlarda düzenleme ve denetimin çeşitli yönleri geliştirilmelidir.
Finans sektörü otoriteleri ve alım satım (işlem) mekânları, potansiyel olarak yapay zekâ destekli işlemlerden kaynaklanan “ani çöküş” olaylarına yanıt vermek için yeni oynaklık tepki mekanizmaları tasarlamaları veya mevcut olanları uygun şekilde değiştirmeleri gerekip gerekmediğini belirlemelidir. Bunlara marj gereksinimleri, devre kesiciler ve merkezi karşı tarafların dayanıklılığı dâhildir.
Benzer şekilde, finans sektörü otoriteleri, banka dışı finansal aracı kuruluşların kendilerini tanımlamalarını ve yapay zekâ ile ilgili bilgileri açıklamalarını zorunlu kılarak bu kuruluşlara yönelik denetim ve düzenlemeyi güçlendirmeye devam etmeli; ayrıca finans kurumlarının, yapay zekâ modellerini destekleyen veriler, modeller ve teknolojik altyapı arasındaki karşılıklı bağımlılıkları düzenli olarak haritalamasını zorunlu kılmalıdır.
Hızla değişen bu pazarın yakından izlenmesi ve denetlenmesi, finans sektörü katılımcılarının yapay zekâdan faydalanırken risklerini de azaltmalarına olanak tanıyabilecek uygun ve dengeli bir düzenleyici yanıtın temelini oluşturur.
[1]<https://www.imf.org/en/Publications/GFSR/Issues/2024/10/22/global-financial-stability-report-october-2024?cid=bl-com-AM2024-GFSREA2024002>
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.