İngiliz Hukukunda ‘İhmal’

Giriş

İngiliz hukukunda ihlal (negligence) bir “haksız fiil”dir[1]. Haksız fiil (tort), sözleşme ihlali dışında, başka bir kişiye zarar veya kayba neden olan ve yasal sorumluluğa yol açan bir eylem veya ihmaldir. “Haksız fiil hukuku” (ihmal iddialarını kapsar) bu haksız eylem veya ihmaller için, örneğin birinin ihmali nedeniyle olanlar, zarar görmüş veya başka bir şekilde kayba uğramış kişilere çözüm sağlamayı amaçlar.

Bu yazıda ihmal kavramı, çeşitli türleri, ihmali oluşturan temel unsurlar, pratik örnekler ve ihmal iddiasında bulunma süreci incelenmiştir.

1. İhmal Kavramı

İhmal, bir kimsenin benzer koşullarda makul bir kişinin göstereceği özen standardını sağlamaması veya buna uymaması sonucunda başka bir kişiye zarar veya kayıp verilmesi durumunda ortaya çıkar.

Hukukun bir parçası olarak ihmal, kasıtsız eylemler veya ihmaller (unintentional acts or omissions) ile başa çıkmak için tasarlanmıştır. Başka bir deyişle, birinin bir başkasına kasten yaptığı bir şey ile ilgili değildir, ancak neyi yapmayı başaramadıkları veya bir şekilde nasıl eksik kaldıkları ile ilgilidir.

İhmal, birçok kişisel yaralanma ve mesleki sorumluluk davasının temelini oluşturur ve çeşitli bağlamlarda özen ve sorumluluğun önemini vurgular.

2. İhmalin Unsurları

İngiltere’de ihmali tespit etmek için, davacı (yani dava açan kişi) dört unsuru kanıtlamalıdır:

(1) Özen yükümlülüğü (duty of care),

(2) Bu yükümlülüğün ihlali (breach of duty),

(3) Nedensellik (causation) ve

(4) Kayıp (loss).

Bu unsurların her biri, davalının (yani davacının dava açtığı kişi) verilen zarardan yasal olarak sorumlu tutulup tutulamayacağını belirlemede önemli bir rol oynar.

2.1. Özen yükümlülüğü

Tespit edilmesi gereken ilk unsur, davalının davacıya karşı bir özen borcunun olmasıdır. Bir özen yükümlülüğü, makul bir şekilde öngörülebilecek bir zarara yol açmaktan kaçınmaya yönelik yasal bir yükümlülüktür. Bir özen yükümlülüğü, tarafların bu yükümlülüğü doğrudan anlaması olmasa bile birçok farklı durumda ortaya çıkabilir. Özen yükümlülüğü kavramı, ‘komşu ilkesini’ (neighbour principle) tanıtan çığır açıcı “Donoghue v Stevenson [1932] UKHL 100” davasıyla[2] şekillenmiştir ki; bu ilkeye göre, bireyler, eylemlerinden yakından ve doğrudan etkilenen ‘komşularına’ öngörülebilir bir şekilde zarar verebilecek eylem veya ihmalden kaçınmak için makul özeni göstermelidir.

“Komşu” terimi yalnızca yanınızda yaşayanları ifade etmemektedir (ki öyle de olabilir!), bunun yerine bireylerin ve işletmelerin her gün etkileşimde bulunduğu kişi veya kişileri ifade etmektedir.

Örneğin, bir arazi ölçümcüsü, kendisini bir mülkte araştırma yapmak üzere görevlendiren kişiye karşı normal olarak bir özen borcuna sahip olacaktır.

Mesleki bir bağlamda, test biraz farklıdır. Bir meslek sahibi (mesleği bağlamında hareket eden bir kişi -bir ekspertiz görevlisi- gibi) öncelikle verdiği tavsiyenin sorumluluğunu “üstlenmelidir” (assume responsibility) ve davacı ile davalı -Hedley Byrne and Co Ltd v Heller and Partners Ltd [1963] UKHL 4- arasında “özel bir ilişki” vardır.

Sorumluluk üstlenme, profesyonelin tavsiyesinin alıcı tarafından güvenilmesini amaçladığı anlamına gelir. Özel ilişkiler genellikle profesyonel-müşteri ilişkilerini (yani birinin kendisinin sahip olmadığı tavsiye veya bilgi için ödeme yapması) ifade eder.

2.2. Yükümlülüğün ihlali

Bir davacı, kendisi ile davalı arasında bir özen yükümlülüğünün bulunduğunu başarıyla kanıtladıktan sonraki koşul, davacının mahkemeye, davalının bu yükümlülüğü herhangi bir eylem veya ihmal ile ihlal ettiğini gösterebilmesidir.

Bir ihlal, davalının davranışının benzer koşullarda makul bir kişiden beklenen özen standardının altına düşmesi durumunda ortaya çıkar. Peki, bu makul kişi kimdir? Geleneksel yasal tanım, Mahkeme tarafından “Hall v Brooklands Auto-Racing Club [1933] 1 KB 205” davasında ortaya konmuştur: “İlgili kişi bazen ‘sokaktaki adam’ veya ‘Clapham otobüsündeki adam’ olarak tanımlanır (…) Lord’s’ta bir kriket maçı izlemek için bilet alan böyle bir adam, başına bir kriket topunun düşme ihtimalinin milyonda bir olmasından kendisini koruyacak çelik bir çerçevenin içine yerleştirilmeyeceğini gayet iyi bilirdi.”

Dikkat standardı, makul derecede tedbirli bir kişinin riskleri ve durumun bağlamını göz önünde bulundurarak yapacağı şey ile ölçülür. Örneğin, bir sürücünün trafik kurallarına uyması ve kazalara neden olmaktan kaçınmak için güvenli bir şekilde (makul bir kişinin yapacağı gibi) araç kullanması beklenir.

Mesleki bağlamda, özen standardı aynıdır, ancak biraz farklı bir şekilde ifade edilir: Söz konusu meslek mensubuyla benzer geçmişe ve mesleki deneyime sahip makul derecede ihtiyatlı bir kişi aynı koşullarda ne yapardı?

2.3. Nedensellik/İlliyet

Üçüncü unsur olan nedensellik, davalının görev ihlalinin doğrudan davacının uğradığı zarara veya kayba neden olduğunu kanıtlamayı içerir. Buna sıklıkla ‘ama’ nedensellik testi (a but for causation test) denir. Bu, davalının eylemleri olmasaydı davacının zarar görmeyeceği anlamına gelir.

Davacının kaybının nedenlerini araştırmak her zaman basit değildir. Araya giren olaylar nedensellik zincirini ‘kırabilir’ ki, bu da davalının kayıptan (ya da sadece bir kısmından) sorumlu olmayabileceği anlamına gelir. Bu, hem davacının (kaybını daha da kötüleştirecek şeyler yapabilir) hem de üçüncü tarafların eylemlerini içerir.

2.4. Zarar

Son olarak, davacı davalının ihmali sonucu fiili hasar veya yaralanma yaşadığını göstermelidir. Bu fiziksel yaralanma, duygusal sıkıntı, mülk hasarı veya finansal kayıp içerebilir.

Zarar, ihlalin doğrudan bir sonucu olmalı ve davacı, kayıplarının kapsamını ölçmek için kanıt sağlamalıdır. Mahkeme, zararı değerlendirecek ve zararın ciddiyetine ve etkisine göre uygun tazminatı belirleyecektir.

Zarar ile ilgili en önemli kurallardan biri ‘ince kafatası kuralı’dır (thin skull rule). Basitçe söylemek gerekirse, davalı, davalı zararı öngörememiş olsa bile (örneğin, davacının ciddi bir alerjisi olduğunu bilmiyorsa) davacıya verdiği zarardan sorumlu olacaktır.

Örnek bir senaryo:

Bir yayayı (Alice), kaldırımda yürürken hayal edin. Bir sürücü (Bob), cep telefonuyla meşguldür ve kırmızı ışıkta geçer ve Alice’e çarpar ve onun bacağını kırar.

  • Özen yükümlülüğü: Bob, Alice’e ve diğer yayalara karşı güvenli bir şekilde araç kullanma ve trafik işaretlerine uyma konusunda bir sorumluluğa sahiptir.
  • Yükümlülüğün ihlal edilmesi: Bob, dikkatsiz bir şekilde araç kullanarak ve kırmızı ışıkta geçerek bu görevi ihlal etmiştir.
  • Nedensellik (‘ama’ testi): Bob’un kırmızı ışıkta geçme eylemi olmasaydı Alice’in bacağı kırılır mıydı? Hayır, Bob kırmızı ışıkta geçmeseydi Alice çarpılmaz ve yaralanmazdı. Bu nedenle, Bob’un yükümlülük ihlali doğrudan Alice’in yaralanmasına neden olmuştur.
  • Zarar: Alice, olay sonucunda gerçek bir zarara, özellikle de bacağının kırılmasına maruz kalmıştır.

3. Uygulamada İhmal Örnekleri

İhmal, günlük yaşamın ve mesleki uygulamanın çeşitli yönlerinde ortaya çıkabilir. İhmalin pratik örneklerini anlamak, ilkelerin gerçek dünya senaryolarında nasıl uygulandığını göstermeye yardımcı olur. İşte bazı yaygın ihmal örnekleri:

3.1. Mesleki ihmal (professional negligence)

Avukat veya muhasebeci gibi profesyonellerin müşterilerine karşı bir özen yükümlülüğü vardır. Mesleki ihmal, mesleklerinde beklenen standartları karşılayamadıklarında ortaya çıkar. Örneğin:

  • Finansal danışmanlık hataları (financial advice errors): Muhasebecinin yanlış vergi danışmanlığı yapması, müşterisi için önemli mali cezalara yol açması.
  • Hukuki ihmal (legal malpractice): Bir avukatın mahkeme davasında kritik bir bildirim tarihini kaçırması ve bunun sonucunda müvekkilinin zarara uğraması.

3.2. Ürün sorumluluğu (claims in negligence)

Üreticiler ve perakendeciler, ürünlerinin tüketiciler için güvenli olduğundan emin olma görevine sahiptir. Ürün sorumluluğu ihmali, arızalı ürünler zarara yol açtığında ortaya çıkabilir, örneğin:

  • Arızalı cihazlar (faulty appliances): Üretim hatası nedeniyle elektrikli bir cihazın alev alması, yaralanmaya veya mal hasarına yol açması.
  • Tehlikeli oyuncaklar (dangerous toys): Boğulma tehlikesi yaratacak ve yaralanmaya yol açabilecek küçük parçalar içeren çocuk oyuncakları.

4. İhmalden Kaynaklanan İddialar

İhmal iddiasında bulunmak için, davacı daha önce belirtilen unsurları göstermelidir. Süreç genellikle şunları içerir:

  • Bu hukuk alanında uzmanlaşmış bir avukata danışmak (consulting a solicitor who specialises in this area of law): Avukat iddiayı değerlendirecek, ilgili ilk bilgileri toplayacak, yasal seçenekler hakkında tavsiyelerde bulunacak ve zararları tahmin edecektir.
  • Eylem öncesi protokoller (pre-action protocols): Kişisel Yaralanma Talepleri için Eylem Öncesi Protokolü veya Mesleki İhmal için Eylem Öncesi Protokolü gibi ihmal ile ilgili sorunlar için belirli protokoller vardır. Belirli bir kategoriye uymayan talepler için Eylem Öncesi Davranış ve Protokoller Uygulama Yönergesi kullanılabilir[3].
  • Dava açma (filing a claim): Sorun dava öncesi protokolle çözülmezse, bir sonraki adım uygun mahkemede dava açmaktır. Bu, yasal belgeleri hazırlamayı, mahkeme masraflarını ödemeyi ve davalıya resmi olarak dava açmayı, davayı bildirmeyi ve belirli bir zaman dilimi içinde yanıt vermelerini istemeyi içerir.
  • Açıklama ve delil (disclosure and evidence): Açıklama aşamasında, her iki taraf da davalarını desteklemek için daha önce kendilerine sunulmamış delilleri toplar ve paylaşır. Taraflar ayrıca duruşma sırasında kullanmak üzere tanık ifadeleri ve uzman raporları da toplayacaktır. İhmal iddialarında, uzman delili sıklıkla gereklidir.
  • Duruşma ve karar (trial and judgment): Dava yargılamaya giderse, duruşma her iki tarafın da delillerini ve argümanlarını sunduğu bir mahkeme salonunda gerçekleşir. Tanıklar her iki tarafın avukatları tarafından sorgulanır ve çapraz sorguya çekilir. Hâkim, tüm delilleri değerlendirdikten sonra, sorumluluk konusunda bir karar verecek ve uygunsa tazminat ödenecektir.

5. Sıkça Sorulan Sorular

5.1. Geçerli bir ihmal iddiası olup olmadığı nasıl anlaşılır?

Geçerli bir ihmal iddiasının olup olmadığını belirlemek için, davayı değerlendirebilecek bir avukata danışılmalıdır. İhmal unsurlarının mevcut olup olmadığı değerlendirilecek ve iddianın gücü hakkında tavsiyede bulunulacaktır.

5.2. İhmal davasında hangi tür tazminat talep edilebilir?

İhmal davasındaki zararlar şunları içerebilir:

  • Tazminat (compensatory damages): Tıbbi masrafları, kaybedilen ücretleri ve diğer finansal kayıpları karşılamak için.
  • Genel tazminatlar (general damages): Acı ve ıstırap, duygusal sıkıntı ve yaşamdan zevk alamama.
  • Özel zararlar (special damages): İhmalden kaynaklanan belirli finansal kayıplar için.

5.3. Kısmen kusurluysa ihmalden dolayı dava açılabilir mi?

Evet, kısmen kusurlu olunsa bile ihmal iddiasında bulunulabilir. Buna ‘yardımcı ihmal’ (contributory negligence) denir. Ancak, tazminat kusurdaki payla orantılı olarak azaltılabilir.

5.4. Birden fazla kişi/kuruluşun ihmali varsa ne olur?

İhmalden sorumlu birden fazla kişi/kuruluş varsa, söz konusu zarardan birlikte sorumlu tutulabilirler. Mahkeme, zararın sorumluluğuna ilişkin olarak mahkemenin adil ve eşitlikçi olarak gördüğü şeye bağlı olarak her birinin yapması gereken katkıyı belirleyecektir.

5.5. İngiltere’de ihmal davası açmak için zamanaşımı nedir?

Haksız fiilden doğan davalarda zamanaşımı süresi (time limit, or limitation period), davacının geçerli bir davaya sahip olduğu tarihten itibaren altı yıldır. Ancak, kişisel yaralanma davalarının (genellikle ihmal bağlamında açılanlar) üç yıl olduğu unutulmamalıdır.

5.6. İhmal davası açmak için bir avukata ihtiyaç var mıdır?

Bir ihmal iddiasında bulunmak için yasal olarak bir avukata sahip olmak zorunlu olmasa da, bir avukata sahip olunması tavsiye edilmektedir. Bir avukat uzman rehberlik sağlayabilir, tüm yasal prosedürlerin doğru bir şekilde takip edilmesini sağlayabilir ve mağdur için başarılı bir sonuç alma olasılığını artırabilir.

Sonuç

İngiltere’de ihmal iddiasında bulunma süreci kapsamlıdır ve davanın tüm yönlerinin iyice incelenmesini ve her iki tarafın da kanıtlarını sunma fırsatına sahip olmasını sağlar. İhmali başarılı bir şekilde kanıtlamak, dikkatli hazırlık ve yasal prosedürlere uymayı gerektirir.

[1] Çevirenin Notu: Türk hukuku bakımından, “haksız fiil” hadisesi 11 Ocak 2011 tarihli ve 6098 Türk Borçlar Kanunu’nda [RG 04.02.2011/27836], “Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri” (Birinci Bölüm/İkinci Ayrım) şeklinde ve madde 49 ila madde 76 arasında düzenlenmiştir. Bu bağlamda, ihmal bir “kusur” çeşididir. Kusur ise, Arapça bir sözcük olup, Türk Dil Kurumu sözlüklerindeki [<https://sozluk.gov.tr/>] tanım şöyledir: (1) isim Eksikliği olma durumu: “Bizden şerefli yırtıcı kuş, kan emen böcek / Tanrı’m o yolda rızkını vermiş, kusuru yok.” – Mehmet Çınarlı (2) isim ► bozukluk. (3) isim Bilerek veya bilmeyerek bir işi gereği gibi yapmama. (4) isim Elverişsiz durum. Bu arada, ihmal kavramı minvalinde ağır ihmal, hafif ihmal, orta ihmal ve bilinçli ihmal-bilinçsiz ihmal ayrımından bahsetmek de mümkündür. Türk Borçlar Kanunu madde 49 uyarınca, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Hükmün uygulama koşulları şunlardır: a) Ahlaka aykırı bir fiil olmalıdır. b) Zarar kasten verilmiş olmalıdır. c) Bir zarar doğmuş olmalıdır. Zorunluluk halinin şartları ise şöyledir: a) Kişi veya malvarlığına yönelmiş açık ya da yakın bir zarar tehlikesi mevcut olmalıdır. b) Tehlikenin kaynağı malına zarar verilecek kişi olmamalıdır. c) Tehlike dolayısıyla üçüncü bir kişinin malına zarar verilmiş olmalıdır. d) Önlenmek istenen zarar tehlikesi ile üçüncü kişinin malına verilecek zarar arasında orantı bulunmalıdır. e) Zararı önleme, üçüncü kişinin malına zarar vermeden mümkün olmamalıdır. Kaynak: Haksız Fiil Sorumluluğu (Kusur Sorumluluğu), Ankara Üniversitesi Açık Ders [Sorumluluk Hukuku, “PPt”]

[2] <https://www.bailii.org/uk/cases/UKHL/1932/100.html>

[3] <https://www.justice.gov.uk/courts/procedure-rules/civil/protocol/prot_pic>; <https://www.justice.gov.uk/courts/procedure-rules/civil/protocol/prot_neg; <https://www.justice.gov.uk/courts/procedure-rules/civil/rules/pd_pre-action_conduct>

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.