Cezalandırıcı Olmayan Bir Ülkede Ceza Popülizminin Yükselişi mi?

İtalya cezalandırıcı olmayan bir toplum mu? David Nelken bir zamanlar İtalyan gençlik sistemini suçlulara karşı hoşgörülü olarak tanımlamıştı ama son zamanlarda ülkede cezai popülizme doğru bir kayma görüldü.

İtalya’nın neden küresel ‘batı tarzı cezalandırma’ (western punitiveness) eğilimlerine bir istisna gibi göründüğünü açıklamak için, David Nelken bir zamanlar İtalyan ceza adalet sisteminde yerleşik bir dizi özgüllüğü vurgulamıştır[1]. Özellikle ‘suç kontrol’ stratejilerinin (crime-control strategies) genişlemesini sınırlamada ‘usulüne uygun yargılama’ güvencelerinin (due process safeguards) oynadığı rolü ve cezai karar alma bağlamında geleneksel refahçı değerlerin -toplumsal rehabilitasyon gibi- önemini vurgulamıştır.

Nelken, bazı uluslararası eğilimlerin etkisini bütünüyle reddetmemiş; ancak İtalya’da, başka yerlerde (özellikle Anglo-Amerikan toplumlarında) gözlemlenen cezalandırma eğiliminin uzun süredir yasal ve kültürel faktörler tarafından yumuşatıldığını kabul etmiştir.

1- Cezalandırıcı olmayan bir ülke mi?

Ancak son on yılda İtalyan ceza adalet sistemi bir dizi büyük dönüşüm geçirmiştir. Özellikle 2000’lerin sonlarından itibaren İtalya’da hapishane nüfusunda dramatik bir artış görülmüş ve bu da ülkenin hapishane sistemini çöküşün eşiğine getirmiştir. Bu durum, aşırı kalabalıklaşmaya ve hapishane koşullarının genel olarak kötüleşmesine yol açmıştır.

  • 2000’li yılların sonlarında cezaevi nüfusunda görülen hızlı artış, aşağıdakiler de dâhil olmak üzere çok çeşitli faktörlerin sonucu olarak değerlendirilebilir:
  • Tekrar suç işleyenlere karşı ‘suça karşı sert’ bir yaklaşım (tough on crime approach) gösterilmesi (erken tahliye olma haklarının tamamen yasaklanması);
  • Yumuşak nitelikte uyuşturucu bulundurmanın suç sayılması; Ve düzensiz göçe karşı kapsamlı bir baskı uygulanması (ki, hem kaçakçılara hem de yasadışı göçmenlere karşı yeni cezai hükümlerin getirilmesine yol açmıştır).

2. Ceza infaz ikliminde köklü bir değişiklik

Öte yandan, Zelia Gallo’nun yakın zamanda belirttiği[2] gibi, uzun süreli ekonomik durgunluk daha sert cezalar için artan çağrıların sebebi olabilir. Gallo’ya göre, ‘sıkı kemer sıkma (maliye) politikaları’[3] (politics of austerity) toplumsal bütünlüğün zayıflamasına katkıda bulunmuş olabilir ve böylece geleneksel İtalyan ortodoksluğunun ‘cezada refah ortamı’ (penal welfarism) öncüllerinden birini zayıflatmış olabilir.

Beri taraftan, mevcut İtalyan siyasi çerçevesine bakıldığında, yeni bir siyasi paradigmanın güçlü bir şekilde ortaya çıkmasının oynadığı rolün altını çizmek cazip gelebilir: Temsili demokrasinin temellerini aşındırmak ve ‘liderlik kültünü’ (cult of leadership) güçlendirmek için aracıların ortadan kaldırılması ve daha az ölçüde doğrudan demokrasi gibi temel konulara dayanan bir sistem.

Bu bağlamda, yeni kanun ve düzen politikalarına yönelik artan talep sosyal medya aracılığıyla iletilmiştir. Bu, özellikle yeni ‘kurulu düzen karşıtı’ (anti-establishment) siyasi liderleri tarafından onaylanan yeni bir cezalandırıcı söylemin yükselişini körüklemiştir. Temmuz 2022’de Modena yakınlarında yetkisiz bir çılgın (rave) parti İnternette çok fazla tartışma başlatmış[4] ve bazı politikacıları (özellikle Tweeter veya Facebook üzerinden) iktidara geldiklerinde bu tür toplantılara karşı bir baskı sözü vermeye yöneltmiştir.

Bazı akademisyenler bu tür gelişmeleri analiz etmek için teorik bir çerçeve sağlamak amacıyla John Pratt’in ‘ceza popülizmi’ (penal populism) kavramına atıfta bulunmuş olsalar da, bu durumda ‘popülizm’den daha geniş bir siyasi kategori olarak bahsetmek daha doğru görünmektedir. Pratt’in yakın zamanda gözlemlediği[5] gibi, sosyo-ekonomik öfke ile kitlesel göçlerin kültürel ve ulusal kimliklere yönelik yeni tehditlerin yükselişi arasındaki artan bağlantı, popülist söylemin ceza sektöründen taşarak ‘tüm toplumsal yapıya nüfuz etmesine’ (to pervade the whole social body) neden olmuştur.

3. Yeni bir ceza popülizmine doğru mu?

Popülist hareketlerin küresel yükselişiyle birlikte, ‘ceza popülizmi’ teriminin daha seçici bir şekilde kullanılması gerekir[6]. Bu daha dar anlayışta ‘popülist’ olarak sınıflandırılmak için, bir ceza anlatısı hukukun üstünlüğü kurumlarının ve güçler ayrılığının daha geniş bir eleştirisinin parçası olmalıdır. Ceza popülizmi, ceza adaleti sürecindeki temel garantilerin basitçe aşınması anlamına gelmez. Bunun yerine, daha geniş bir otokratik oyun kitabının bir parçası ve parsel olarak çalışır.

İtalya’da bu yepyeni popülist söylem son yıllarda baskın hale gelmiş ve ceza adalet sistemi[7] (criminal justice system) için kaçınılmaz sonuçlar doğuran siyasi gündemi etkilemeye başlamıştır. Popülist bir dönüşün etkisinin görüldüğü bazı temel alanlar arasında, küçükler ve genç yetişkinler tarafından işlenen suçların bastırılmasındaki artış ve bu alandaki geleneksel hoşgörünün ortadan kalkması yer almaktadır.

Daha genel olarak, cezada ölçülü olmanın (penal moderation) temelini oluşturan geleneksel refahçı ideallerin, ceza verme sürecinde yargısal takdir yetkisini azaltmayı [daha genel olarak yargı bağımsızlığını[8] (independence of the judiciary) aşındırırken] amaçlayan önlemlerle boşaltıldığı görülmektedir. Bazı anlamlı toplumsal kontrol araçları da ceza hukuku dışındaki mevzuat alanlarına, örneğin medeni hukuka veya idare hukukuna dış kaynaklı hale getirilmiştir.

Bu son gelişmeleri göz önünde bulundurarak, şu soru ortaya çıkmaktadır: Sosyal kontrol ceza adalet sisteminden taşarak hukuk sisteminin diğer alanlarını ‘işgal ettiğinde’ (colonise) bir ülkenin cezalandırma derecesini nasıl ölçmeliyiz? Avrupa ve batılı ceza sistemlerinin daha geniş çerçevesi içinde İtalyan ceza adaletinin dönüşümünü yakından izlemek, düşünmeye devam edecektir.

[1]<https://books.google.it/books/about/The_New_Punitiveness.html?id=L1LUGyYrSSYC&redir_esc=y>.

[2]<https://journals.sagepub.com/doi/abs/10.1177/1477370818769589>.

[3] Çevirenin Notu: Kemer sıkma, genellikle vergi artışları, kamu harcaması kesintileri ya da ikisinin birleşiminden oluşan, hükümetlerin bütçe açıklarını azaltmak için kullandıkları bir dizi ekonomik politika olup; kemer sıkma önlemleri, ilke olarak, kamu harcamalarının kamu gelirlerini aşması konusunda endişe duyulduğu her an kullanılabilir.

[4]<https://www.theguardian.com/world/2022/nov/02/freedom-killing-monster-italian-leader-giorgia-meloni-criticised-rave-laws>.

[5]<https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=2903819>.

[6]<https://air.unimi.it/bitstream/2434/1003168/2/DPC_Riv_Trim_4_2019_Cornelli.pdf>.

[7]<https://link.springer.com/chapter/10.1007/978-3-030-37401-3_15>.

[8]<https://cild.eu/en/2024/12/10/democracy-at-the-crossroads-mapping-rights-and-liberties-in-italy/>.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.