Birçok varlık, finans ve hizmet piyasalarında, işlem (alım-satım) bilgileri genellikle ilgili alıcılara sunulmaz. Örneğin, tezgâh üstü piyasalarda (over-the-counter markets) işlem gören bir dizi menkul kıymet, geçmiş işlemlerin hem sıklığı hem de fiyatı konusunda şeffaflıktan yoksundur. Satımcılar, ürünlerine ilişkin bu bilgileri ilgili alıcılara açıklamakla yükümlü değildir. Aynı durum, varlıklar için diğer daha geleneksel piyasalarda da geçerlidir. Kullanılmış otomobil sektöründe, alıcılar satıcının geçmiş işlemlerini kolayca öğrenemezler veya alıcılar, konut emlak piyasasında bir emlakçının satış geçmişini kolayca gözlemleyemezler. Hizmet piyasasında, bir yüklenici genellikle iş geçmişini ve müzakere edilen hizmet fiyatlarını açıklamakla yükümlü değildir. Aynı şekilde, işverenlerin bir iş başvurusunda bulunanın tam istihdam geçmişini keşfetmesi zor olabilir.
Ancak birçok durumda, menkul kıymet, fiziksel varlık ve hizmet satıcıları ve yeni iş arayanlar, geçmiş işlem bilgilerini gönüllü olarak ifşa ederler. Örneğin, kullanılmış bir araba satıcısı, alıcılara yaptığı satışları ve işlemlerin gerçekleştiği fiyatları ifşa edebilir. Aynı şekilde, yüklenici, sağladığı hizmetler için yeni ilgilenen alıcılara geçmiş anlaşmaların ayrıntılarını ve fiyatlarını sağlayabilir. Bu tür bilgilerin ifşa edilmesi, bilgilerin doğrulanabilir (verifiable) olması nedeniyle mümkündür; her işlemde, satıcının bilgileri ifşa etmesine ve ifşanın doğru olduğunu güvenilir bir şekilde kanıtlamasına olanak tanıyan kayıtlar üretilir. Bunun nedeni, mülkiyet devri belgeleri, satış faturaları veya imzalanmış sözleşmeler gibi satışların ardından üretilen belgeler ve kayıtlardır.
Aynı zamanda, düzenleyici otoriteler zorunlu işlem kamuyu aydınlatması yoluyla piyasalarda şeffaflığı artırmaya giderek daha fazla ilgi duymaya başladılar. Öne çıkan bir örnek, ilk olarak 2002 yılında uygulanan ve şirket tahvilleri gibi sabit gelirli araçların kamuya açıklanmasını gerektiren ‘İşlem Bildirimleri ve Yasal Uyum Motoru’nun (Transaction Reporting and Compliance Engine-TRACE) uygulanmasıdır. İşlem Bildirimleri ve Yasal Uyum Motoru o zamandan beri varlığa ve ipoteğe dayalı menkul kıymetler (asset-backed and mortgage-backed securities) gibi diğer birkaç menkul kıymeti de kapsayacak şekilde genişletilmiştir.
Geçmiş alım satım (işlem) bilgilerinin gönüllü veya zorunlu olarak kamuya açıklanması sorunu, yakın zamanda yayınlanan bir çalışma belgesinde basit bir ekonomik model kullanılarak araştırılmıştır. Ekonomik model, her iki tarihte tek bir varlıkla işlem yapabilen bir satıcıyı içerir. Her seferinde, o dönem için alıcılar gelir ve satıcıya tekliflerde bulunur. Satıcı, bir teklifi kabul edebilir ve bu durumda işlem gerçekleşir veya satıcı tüm teklifleri reddedebilir. Sonraki dönemde, yeni alıcılar gelir ve benzer şekilde, önceki dönemde işlem gerçekleşmiş olsun veya olmasın, satıcıya tekliflerde bulunur. Modelin kritik bir yönü, piyasada bilgi asimetrisinin (information asymmetry) var olmasıdır; satıcı, varlığın kalitesi ile ilgili mükemmel bilgiye (perfect information) sahipken, alıcılar varlığın yüksek [bir ‘şeftali’ (peach)] veya düşük [bir ‘limon’ (lemon)] kalitede olup olmadığını yalnızca eksik bir şekilde gözlemleyebilir.
Anılan çalışmada, daha sonra iki bilgi yapısı ele alınmıştır. Bunlardan birincisi, satıcının ilk dönemde işlemin gerçekleşip gerçekleşmediğini işlem fiyatı ile birlikte gönüllü olarak açıklayabildiği yapıdır. Yani, satıcı alıcıların ikinci dönemde gözlemlediği geçmiş işlem bilgileri üzerinde tam kontrole sahiptir. Satıcı yalnızca gerçekleşen işlemleri açıklayabilir, ancak bir işlemin gerçekleşmediğini güvenilir bir şekilde kanıtlayamaz. Bunun nedeni, işlem yapan satıcıların işlem yapmayan satıcıların açıklama davranışlarını taklit edebilmesidir. İkinci yapıda ise, satıcı ilk dönemde gerçekleşen herhangi bir işlemi kamuya açıklamak zorundadır ve bu da alıcıların işlem gerçekleştiğinde satıcının işlem geçmişini gözlemlemelerine olanak tanır.
Bu ekonomik modelin dengesini çözmek için, birkaç ilginç özellik ortaya çıkar. Gönüllü kamuyu aydınlatma rejiminde (voluntary disclosure regime), düşük kaliteli bir varlığa sahip olan satıcı her zaman işlem yapar, ancak yalnızca yeterince yüksek bir fiyattan gerçekleşen bir işlemi açıklar. Bunun nedeni, kaliteli varlıklara sahip olan satıcıların yalnızca yüksek fiyatlardan işlem yapması ve düşük fiyatlardaki teklifleri reddetmesidir. Bu şekilde, düşük kaliteli bir varlığa sahip olan bir satıcı, alıcıları varlık kalitesinin bir limondan ziyade şeftali olduğuna inandırabilir ve böylece gelecekte daha yüksek fiyatlar üretebilir. Tersine, zorunlu kamuyu aydınlatma rejiminde (mandatory disclosure regime), satıcı düşük fiyatlardaki işlemi gizleyemez, çünkü tüm işlemler ve fiyatları kamuya açıklanmalıdır. Sonuç olarak, işlem düşük bir fiyattan gerçekleşirse, gelecekteki alıcılar bu satıcının düşük kaliteli varlıklar sattığını kesin olarak bilecektir. Gelecekteki alıcılar bu nedenle yalnızca düşük kaliteli varlıklara sahip satıcılar için kabul edilebilir teklifler yapacaktır. Bu sonucu önlemek için, satıcı bazen düşük kaliteli varlıkları sattığını göstermemek amacıyla ilk dönemde kârlı bir işlemden (düşük fiyattan olsa bile) vazgeçmelidir. Bu taklit davranışının o kadar güçlü olabileceği görülüyor ki, gelecekteki alıcılar, ilk dönemde düşük fiyattan işlem gerçekleşmemiş olsa dahi, yüksek kaliteli varlığı hedeflemeye daha az eğilimli oluyorlar. Bunun nedeni, gelecekteki alıcıların satıcının taklit davranışının farkında olmaları ve inançlarını, hiçbir alıcının erken işlemde yüksek fiyat teklif etmemiş olması gerçeğine dayanarak güncellemeleridir.
İlginçtir ki, bu analizin ana bölümünde, geçmiş işlemlerin gönüllü olarak kamuya açıklanmasının piyasa katılımcıları için zorunlu açıklamadan daha verimli olabileceği bulunmuştur. Başka bir deyişle, piyasadaki toplam refah, gönüllü kamuyu aydınlatma altında zorunlu kamuyu aydınlatmadan daha yüksektir. Bu, varlık ile ilgili piyasa inançlarının başlangıçta yüksek olduğu ve iyimser veya “sıcak” bir piyasaya (an optimistic or hot market) karşılık geldiği zaman meydana gelir. Bunun nedeni, piyasa sıcak olduğunda, düşük kaliteli satıcının taklit güdüsünün (low-quality seller’s mimicry incentive) en güçlü olmasıdır, yani gelecekte daha yüksek bir fiyata ulaşmak için her zaman düşük bir fiyattan erken işlem yapmaktan kaçınmak ister. Bu, zorunlu kamuyu aydınlatma rejiminde her iki tarihte de daha az işlem yapılmasıyla sonuçlanır. Bunun aksine, gönüllü rejimde, satıcı düşük fiyatlarda gerçekleşen işlemi gizleyebilir, bu da taklit teşviklerini zayıflatır. Düşük kaliteli varlık için işlem hâlâ kârlı olabileceğinden, verimlilik ve refah, daha yüksek işlem sıklığıyla artar.
Ekonomik modelin sonuçları bir dizi düzenleyici ve deneye dayalı öngörüye sahiptir. Başlıca, gönüllü kamuyu aydınlatma, işlemleri (alım satım) rayından çıkarabilecek taklit teşviklerini azaltmaya yardımcı olabilir. Örneğin, anlaşma geçmişini açıklaması gerekmeyen bir yüklenici, müzakere edilen fiyatın düşük bir işçilik maliyetini ve dolayısıyla daha düşük bir hizmet kalitesini gösterebileceği bu tür anlaşmaları reddetmek yerine, rezervasyon ücretine ve işçilik maliyetine daha yakın olan işleri kabul etmeye daha istekli olmalıdır. Aynısı, satıcıların, işlemin düşük fiyatlarda gerçekleştiğini ortaya koyan kamuyu aydınlatma yükümlülükleri nedeniyle alım satımdan (işlem) geri çekilebileceği varlık satıcıları veya menkul kıymet satımcıları için de geçerlidir.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.