
- Giriş
İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından her yıl “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” (kısaca “İSO 500”) başlığıyla bir anket çalışması açıklanmaktadır. 2024 yılı araştırmasının sonuçları da 27 Mayıs 2025 tarihinde kamuya açıklanmıştır.
Türkiye’nin en büyük 500 sanayi kuruluşu olan İSO 500 şirketleri, yarattıkları katma değer bakımından Türkiye’nin itici güce sahip başlıca kuruluşlardır. Bu şirketlerin ülke ekonomisinde işgal ettikleri yer düşünüldüğünde; yönetim, finansman, üretim ve ihracat bakımından daha güçlü olmalarının, Türkiye ekonomisinin gücünü de doğrudan ve büyük oranda etkileyeceği ilk etapta yapılabilecek bir çıkarsamadır.
- 2024 Yılı İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşunun Kısa Analizi
2.1. Genel Durum
Bu yıl açıklanan verilere göre, İSO 500’de üretimden satışlarda dikkat çeken en önemli konu, sanayicilerin üretimden net satışlarının üç yıldır üst üste reel olarak gerilemesidir. Üretimden net satışlarını 6,4 trilyon liradan 8,7 trilyon liraya çıkaran İSO 500 şirketlerinin 2024 yılındaki yüzde 36,3’lük artış performansı geçmiş üç yılın altındadır. Önceki üç yılın artışları ile karşılaştırıldığında üretimden satışlardaki performansın zayıfladığı oldukça açıktır.
2024 yılında yüzde 41,1 olan yıllık ortalama Yurt İçi Üretici Fiyatları Endeksi (Yİ-ÜFE) ile arındırıldığında üretimden satışlar reel olarak yüzde 3,4 gerilemiş bulunuyor. Böylece 2022 yılında yüzde 4,2, 2023’te yüzde 5,2 olan üretimden satışlardaki reel düşüş üst üste üçüncü yıldır devam ederek, az önce de ifade edildiği gibi sanayimizin içinden geçtiği ağır koşulları teyit ediyor.
Hiç kuşkusuz 2024 yılındaki bu zayıf performansta iç ve dış gelişmeler belirleyici rol oynamıştır. Yurt içinde 2024 Nisan ayından itibaren dezenflasyon politikaları daha kapsamlı şekilde uygulanmaya başlanmıştır. Buna bağlı olarak iç talepte başlayan kademeli yavaşlama sanayi sektörünün satışlarını olumsuz etkilemiştir.
Yurt dışında ise 2024 yılı genelinde ihracat pazarlarında talep zayıf seyretmiştir. Bu nedenle ihracat artışı sınırlı kalmış; ayrıca artan maliyet baskılarının satış fiyatlarına yeterince yansıtılamaması, Türk lirasındaki (TL) reel değerlenme ve güçlü doların yol açtığı parite etkisi, sanayinin uluslararası rekabet gücünü zayıflatarak satış performansını düşürmüştür.
Üretimden satışların 50’lik gruplara göre dağılımına bakılacak olursa; ilk 10 şirketin İSO 500’deki ağırlığının yüzde 25’e yakın olduğu görülüyor. İlk 50 kuruluşun uzun yıllardır yüzde 50 bandında seyreden ağırlığı ise 2024 yılında da sürüyor. Bu durum ölçek ekonomisinin önemini ortaya koyuyor.
İSO 500 ihracat performansına bakıldığında Türkiye’nin toplam ihracatı içindeki ağırlığını koruduğu görülüyor. Türkiye’nin ihracatı 2024 yılında yüzde 2,4 ile ılımlı bir artış göstererek 261,8 milyar dolara yükselmiştir.
Aynı yılda İSO 500’ün ihracatı ise yüzde 1,5 artarak 95,1 milyar dolardan 96,6 milyar dolara[1] çıkmıştır. 2024 yılında İSO 500’ün ihracat performansı, Türkiye’nin genel ihracat performansının 0,9 puan altında gerçekleşirken zorlu dış rekabet koşullarının İSO 500’ün ihracatını daha fazla etkilediği anlaşılıyor.
İSO 500, sanayi ihracatı içindeki payına bakıldığında da Türkiye’nin ihracat performansı açısından önemli bir ağırlığa sahip bulunduğu söylenebilir. 2024 yılında İSO 500’ün Türkiye sanayi ihracatı içindeki payı yüzde 38,3 ile yüzde 40 bandına yakın seyrini korumuş durumdadır.
2.2. Faaliyet Kârlılığı ve Finansman Giderleri
Sanayi sektöründe kârın 2024 yılında ne kadar sert düşüşler kaydettiği açıkça ortadadır. Burada iç ve dış talepteki durağanlığa bağlı olarak satışlardaki zayıf performansın yanı sıra, yükselen maliyetlerin de faaliyet kârlılığını olumsuz etkilediğini özellikle vurgulamak gerekir.
Buna göre İSO 500’ün faaliyet kârı 2024’te yüzde 31,6 oranında azalarak 937 milyar TL’den 641 milyar TL’ye gerilemiştir. Buna paralel olarak faaliyet kârlılığı oranı da yüzde 12,5’ten yüzde 6,2’ye inmiştir. Bu oran 2014-2023 ortalaması olan yüzde 10,4’ün oldukça altında gerçekleşmiştir.
İSO 500’ün 2024’te vergi öncesi kâr ve zarar toplamı da yüzde 58,5 oranında düşüşle 645 milyar TL’den 267 milyar TL’ye gerilemiş durumdadır. Buradaki kuşkusuz en çarpıcı kalemlerden biri de satış kârlılığındaki dramatik düşüştür. İSO 500’ün satış kârlılığı oranı ise yüzde 8,6’dan yüzde 2,6’ye inerken; bu oranın son on yılın ortalaması olan yüzde 7,1’in de oldukça altında kalması dikkat çekiyor.
Burada vergi öncesi kâr ve zarar toplamındaki düşüşte enflasyon muhasebesi uygulaması sonrasında oluşan 65,2 milyar TL’lik net enflasyon düzeltmesi zararının da sınırlı bir etkisi söz konusudur. Ancak bu zararın satış kârlılığına etkisi sadece 0,6 puandır. Yani bu uygulama yapılmasaydı da İSO 500’ün satış kârlılığı yüzde 2,6 değil, yüzde 3,2 olacaktı.
Son olarak bir diğer önemli kârlılık göstergesi olan faiz, amortisman ve vergi öncesi kâr ve zarar toplamına bakıldığında; rakamın yüzde 12,1 ile oldukça zayıf bir artış göstererek 1,2 trilyon TL’den 1,3 trilyon TL’ye yükseldiği görülüyor. Bu sınırlı artış, Faiz, Amortisman ve Vergi Öncesi Kâr (FAVÖK) oranını 2,9 puan düşüşle yüzde 15,7’den yüzde 12,8’e geriletmiştir. Söz konusu oran da 2014-2023 ortalaması olan yüzde 13,7’nin altında kalırken; 2024 yılı verilerinin bir bütün olarak diğer yıllara göre daha zayıf olduğunu desteklemesi bakımından dikkat çekicidir. Ve görüldüğü üzere 2024 yılında İSO 500’ün tüm kârlılık göstergelerinde olumsuz bir tablo söz konusudur.
2024 yılında vergi öncesi dönem kâr/zarar büyüklüğüne göre zarar eden kuruluş sayısı önemli bir artışla 96’dan 152’ye çıkmıştır. Faiz, amortisman ve vergi öncesi kâr/zarar büyüklüğüne göre zarar eden firma sayısındaki (10’dan 19’a) artışın ise nispeten daha sınırlı kaldığı görülüyor.
Öte yandan, 2023’ün ardından 2024 yılında da net kambiyo zararının ortaya çıktığı görülüyor. Aynı yılda enflasyon muhasebesi uygulaması nedeniyle de nette düzeltme zararı oluştuğu anlaşılıyor.
İSO 500 şirketleri 2024 yılında kambiyo ve enflasyon düzeltmesi işlemleri haricindeki diğer gelirlerden 402 milyar TL’lik net kâr elde etmiştir. Yine de bu rakamın net satışlara oranı yüzde 3,8’den yüzde 3,9’a çıkarak önemli bir değişim göstermemiştir.
Bu noktada, söz konusu gelirler içerisinde faiz, temettü, iştirak, menkul kıymet, duran varlık satışı, komisyon vb. gibi kalemler yer almaktadır.
Bu arada, sanayi şirketlerinin en temel sorunlarından biri olan finansman giderlerinin İSO 500’ün kârlılığı üzerindeki etkisini 2024 yılında da sürdürdüğü görülüyor.
Bu durumun detaylarına girildiğinde yıl genelinde yüksek seyreden TL cinsi faizler ve kurların yatay seyrinin, firmaları TL cinsi krediler yerine vade ve maliyet açısından daha uygun olan döviz cinsi kredilere yönelttiği anlaşılıyor. Ayrıca yüksek faiz ve nispeten elverişsiz talep koşulları da firmaların finansal borç kullanma iştahını azaltmış durumdadır. Bütün bu gelişmelerin etkisiyle İSO 500’ün finansman giderlerini 2024 yılında daha başarılı şekilde yönettiği söylenebilir.
Fakat sanayici finansman giderlerini nispeten iyi yönetmesine karşın esas faaliyetlerinden o kadar az kâr elde etmiş ki, kendi faaliyetinden kazandığı paranın neredeyse tamamını finansman gideri olarak kullanmıştır. Şöyle ki, 2024’te İSO 500’ün finansman giderleri yüzde 16 ile enflasyonun oldukça altında bir artış kaydederek 619 milyar TL’ye yükseliyor. Buna karşılık satışlardaki zayıf seyir ve yükselen maliyetlerin etkisiyle faaliyet kârı yüzde 31,6’lık sert bir düşüşle 641 milyar TL’ye geriliyor.
Bunun sonucunda finansman giderlerinin faaliyet kârına oranı belirgin bir artışla yüzde 56,9’dan yüzde 96,6’ya yükseliyor. Bu oranın, 2014-2023 ortalaması olan yüzde 60,1’in oldukça üzerinde olduğunun altını çizmek gerekir.
2.3. Varlık ve Kaynak Yapısı
Enflasyon muhasebesi uygulaması 2023 yılında aktif değerler ve özkaynaklar başta olmak üzere bilanço göstergelerinde önemli artışlara yol açmıştı. İSO 500 şirketleri bu anlamda incelendiğinde 2024 yılında enflasyon düzeltmesinin etkisinin daha sınırlı kaldığı görülüyor.
Aktif tarafında dönen varlıklar yüzde 31,7, duran varlıklar ise yüzde 43 büyümüştür. Böylece aktif toplamındaki artış yüzde 37,7 olarak karşımıza çıkıyor. Pasif tarafında ise özkaynaklar yüzde 31,6 artarken toplam borçlardaki artış yüzde 45,1 ile daha yüksek olarak gerçekleşmiş bulunuyor.
İSO 500 borç-özkaynak oranları açısından da çarpıcı veriler ortaya koyuyor. Hatırlanırsa geçen yıl bilançolardaki parasal olmayan kıymetlere uygulanan enflasyon düzeltmesi, kaynak yapısını esas itibarıyla özkaynaklar üzerinden etkilemiş ve kaynak dağılımını iyileştirici rol oynamıştı.
2024 yılında ise bir önceki yıla göre özkaynaklar yüzde 31,6 artarken toplam borçlar yüzde 45,1 ile daha yüksek oranda artış kaydetmiştir. Buna bağlı olarak özkaynakların toplam aktif değerler içindeki payı yüzde 54,5’ten yüzde 52,1’e gerilerken, toplam borçların payı yüzde 45,5’ten yüzde 47,9’a çıkmıştır. Ancak yine de özkaynakların payı yüzde 50’nin üzerinde kalmaya devam etmiştir.
İSO 500’de 2023 yılında yüzde 59,8 artan toplam borçların 2024 yılında yüzde 45,1 oranında büyüdüğü görülmektedir. Alt kalemler incelendiğinde; finansal borçlardaki artışın 2024’te yüzde 38,6 düzeyinde kaldığı anlaşılıyor. Diğer borçlarda ise yüzde 51,5 büyüme vardır.
İSO 500’de önceki 3 yılda olduğu gibi 2024 yılında da diğer borçlar finansal borçların üzerinde büyümüştür. Kredi faiz oranlarındaki artış ve krediye erişimde sıkılaşma sonucu sanayinin kredi kullanımındaki büyüme de beklendiği gibi yavaşlamış bulunuyor. Sanayi kuruluşlarının net işletme sermayesi ihtiyaçlarının ise daha çok diğer borçlar ile karşılandığı söylenebilir.
İSO 500’ün finansal borçları içinde kısa vadeli borçların payı 2023 yılında yüzde 51,7 iken 2024’te 3,2 puan düşüşle yüzde 48,5’e gerilemiş bulunuyor. Bu gelişme, kısa vadeli finansal borçlardaki artışın yüzde 30 ile sınırlı kalmasına karşılık uzun vadeli finansal borçların yüzde 47,9 ile çok daha yüksek oranda büyümesinden kaynaklanmış durumdadır.
2.4. Üretimde Teknolojinin ve Ar-Ge Harcamalarının Durumu
İSO olarak sanayinin teknolojik dönüşümü son yıllarda üzerinde en çok durulan konulardan biridir. Bir yıl önce İSO Stratejik Dönüşüm Merkezi kurulmuştur. Çünkü rekabetçi bir sanayi oluşturabilmenin yegâne yolunun sanayide teknolojiye dayalı, ihracat odaklı ve sürdürülebilir bir üretimi hâkim kılmak olduğu düşünülmektedir.
İSO 500’de 2024 yılında yaratılan katma değer içerisinde en yüksek payın yüzde 34,6 ile düşük teknoloji yoğunluklu sektörlere ait olduğu görülüyor. Bu grubun payının geçen yıla göre 5,9 puan artması dikkat çekicidir. 2022 ve 2023’te orta-düşük teknolojili sektörler en yüksek payı alırken 2024’te yeniden düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerin öne çıkmasının üzerinde önemle durulmalıdır.
Aynı dönemde orta-düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı 2,5 puan düşüşle yüzde 31,4’e, orta-yüksek teknolojili sanayiler grubunun payı 3,6 puan düşüşle yüzde 26,7’ye gerilemiştir. Yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payı ise 0,3 puan artışla yüzde 7,4’e çıkmıştır.
İSO 500 içinde orta-yüksek ve yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlerde yer alan firmaların katma değerden aldıkları pay 2023’te yüzde 37,4 ile rekor seviyeye ulaştıktan sonra 2024’te yüzde 34,1’e düşerek ivme kaybetmiştir.
İSO 500’deki AR-GE harcaması yapan kuruluşların sayısına bakıldığında, sanayimizin bu alanda daha istekli olması gerektiği açıkça görülüyor. İSO 500’de AR-GE yapan kuruluş sayısı 2018’e kadar kademeli bir artış gösterdikten sonra durağanlaşmış gözüküyor.
2024’te de AR-GE harcaması yapan kuruluş sayısı 265 ile aynı kalmıştır. Teknolojiye dayalı nitelikli ve katma değer üretebilen bir sanayi için sanayi kuruluşlarının AR-GE’yi daha çok odaklarına almaları gerekir.
2024’te AR-GE harcamaları, İSO 500 anket verilerine göre yüzde 98,4 artarak 60,7 milyar TL’ye yükselmiştir. AR-GE harcamalarının üretimden satışlara oranının da yüzde 0,70 ile en yüksek düzeyine ulaşmış olması bu alanda bir farkındalık oluştuğunu göstermesi açısından önemlidir.
2.5. Diğer Hususlar
Veriler 2024 yılında İSO 500 istihdamının yüzde 2,6 artarak 825 bin kişiye yaklaştığını ortaya koyuyor. Aynı yılda tam istihkak olarak ödenen maaş ve ücretlerin de yüzde 90,9 oranında artarak 813 milyar TL olarak gerçekleştiği görülüyor.
İSO 500 içinde halka açık kuruluşların sayısının 2017-2021 döneminde 65-69 bandında seyrettikten sonra 2022 yılında 73’e, 2023 yılında ise 85’e yükseldiği görülüyor. Halka açık kuruluş sayısındaki bu artış trendinin, 2024’te de sürdüğü söylenebilir. 2024 yılında 3 adet daha artarak 88’e ulaşan İSO 500’deki halka açık şirket sayısının bugüne kadarki en yüksek seviyesine çıktığı hatırlatılmalıdır.
Beri yandan, ülkemizdeki yabancı sermayenin durumu hakkında önemli bir veri olan İSO 500 içindeki yabancı sermaye paylı kuruluşların sayısında 2010’lu yıllarda başlayan düşüş eğiliminin, 2023 yılı ile birlikte tersine dönmüş olduğu görülüyor. 2023 yılında 116 olan yabancı sermaye paylı kuruluş sayısı 2024 yılında 8 adet daha artarak 124’e çıkmıştır. Böylece yabancı sermaye paylı kuruluşlar sayısı 2014-2016 yılları bandına geri dönmüş bulunuyor.
Üretimden satışlar esaslı sıralama tablosuna göre İSO 500 çalışmasında 2024 yılında üretimden satışlara göre en büyük kuruluş uzun yıllardır olduğu gibi yine TÜPRAŞ olmuştur. İkinci sırada Ford Otomotiv Sanayi A.Ş., üçüncü sırada da Star Rafineri A.Ş. yer almıştır. Her iki kuruluşun da geçen seneki sıralarını korumuş oldukları dikkat çekiyor. Böylece geçen yıla göre İSO 500’ün ilk üç sırasının değişmemiş olduğu görülüyor. Buna karşılık 2024 yılında İSO 500’ün ilk 10’unda yer alan şirketlerde 2023 yılına göre iki değişiklik olmuştur. Geçen yıl ilk 10’da yer almayan İskenderun Demir Çelik ve Hyundai Motor Türkiye Otomotiv ilk 10’a yükselme başarısını göstermiştir.
- Kısa Bir Değerlendirme
İstanbul Sanayi Odası tarafından açıklanan 500 ve ikinci 500 büyük sanayi kuruluşu çalışmasının ne denli yerinde olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. İSO 500 kuruluşları hem Türk ekonomisi hem de ülkemizin geleceği bakımından büyük bir öneme sahiptir. İşte bu önemi artıran bir etken de ekonomide üretim odaklı bir iklime girilmişken, 2018’de başlatılan büyük yatırım teşvik hamlesi kapsamında ilk kez tamamı sanayi odaklı bir teşvik paketinin açıklanmış olmasıdır. Ancak, burada üzerinde durulması ve vurgulanması gereken en temel husus, tartışmasız ülkemiz ekonomisinin rekabet gücünü ve yarınlarını da gözeterek üretim yapısının bir an önce yüksek teknolojili üretime evrilmesi olmalıdır.
* Bu yazıda yer alan görüşler yazarına ait olup çalıştığı kurumu bağlamaz, yazarın çalıştığı kurum veya göreviyle ilişki kurulmak suretiyle kullanılamaz. Yazıdaki tüm hatalar, noksanlıklar ve eksiklikler yazarına aittir. Yazıda yer alan tüm veriler, İSO’nun “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu:2024” çalışmasından derlenmiştir.
[1] Amerika Birleşik Devletleri para birimidir.
Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.
