ABD Adalet Bakanlığı’nın Yeni Başlattığı ‘Gönüllü İhbarları Teşvik Etmeyi Amaçlayan Pilot Program’

1. Giriş

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Adalet Bakanlığı, bu ayın başlarında (01 Ağustos’ta), hem bireysel ihbarcıları hem de gönüllü olarak bilgi ifşa eden şirketleri teşvik etmek ve yüreklendirmek için tasarlanmış kurumsal ihbarcı ödülleri pilot programını[1] resmen duyurdu. Çalışanların suiistimali bildirme olasılıkları her zamankinden daha yüksek olduğundan, bazıları, şirketlerin buna uyum sağlamak için hızlı bir şekilde çalışmaları gerektiğini söylemektedir.

Bu üç yıllık program, hükümete bildirimde bulunan bireyler için ödüllere yol açabilecek kurumsal suiistimal yelpazesini genişletmeyi amaçlamaktadır. Diğer hükümet ihbarcı ödül programları gibi, Adalet Bakanlığı’nın pilot programı da, hem parasal ödül arayan bireyler tarafından kurumsal suçların bildirilmesini hem de Adalet Bakanlığı’nın kurumsal uygulama politikası[2] (corporate enforcement policy) kapsamında gönüllü ifşa ve işbirliğinin potansiyel faydalarını maksimize etmeye çalışan şirketler tarafından gönüllü bilgi açıklamasını teşvik etmek için tasarlanmıştır.

Program kapsamında bir ödül almaya hak kazanmak için; bir bireyin Adalet Bakanlığı’na, başarılı bir kovuşturma, kurumsal çözüm veya müsadere eylemi ile bağlantılı olarak 1 milyon ABD dolarını aşan bir cezai veya hukuki müsadereyle sonuçlanan bir veya daha fazla belirlenmiş program alanıyla ilgili cezai suiistimal hakkında yazılı olarak orijinal, doğru bilgiler sağlaması gerekir. “Orijinal bilgi”, Adalet Bakanlığı’nın program kılavuzunda tanımlanmış olup; diğer ölçütlerin yanı sıra, bir bireyin bağımsız bilgisinden veya analizinden elde edilen, kamuya açık olmayan ve Adalet Bakanlığı tarafından daha önce bilinmeyen bilgiler olmalıdır.

Anılan program, Adalet Bakanlığı yetkililerinin önceki açıklamalarıyla[3] tutarlı olarak, Adalet Bakanlığı’nın ‘qui tam’[4] programı ve SEC, CFTC ve FinCEN’in[5] ihbarcı ödül programları da dâhil olmak üzere mevcut hükümet ödül programlarının kapsamındaki boşlukları doldurmayı amaçlamaktadır. Program, bir bireyin başka bir hükümet programı kapsamında uygun olması durumunda Adalet Bakanlığı’nın programı kapsamında bir ödüle uygun olmayacağını açıkça belirtmektedir. Program ayrıca açıkça dört konu alanıyla sınırlıdır: (i) kara para aklama, para transferi yapan işletmeler, dolandırıcılık ve finansal kurum düzenleyici otoritelerine uymama ile ilgili ihlaller dâhil olmak üzere finansal kurumlar veya temsilcileri tarafından yapılan ihlaller; (ii) Yabancı Yolsuzluk Uygulamaları Yasası ve Federal Gasp Önleme Yasası dâhil olmak üzere yabancı yolsuzlukla ilgili ihlaller; (iii) yurtiçi rüşvet ile ilgili ihlaller ve (iv) özel sağlık hizmeti fayda programlarıyla ilgili federal sağlık hizmeti suçları, sağlık sektöründeki hastalara, yatırımcılara veya diğer hükümet dışı kuruluşlara karşı dolandırıcılık ve Federal Sahte Beyanlar Yasası kapsamında olmayan diğer sağlık hizmetiyle ilgili suçlar[6].

2. Programın Sınırlamaları

Söz konusu program, diğer mevcut ihbarcı programlarında bulunmayan ödül almaya hak kazanma ve ödül miktarları konusunda belirli sınırlamalar içermektedir.

İlk olarak, nitelikli bilginin sunulmasının başarılı bir uygulama eylemine yol açması durumunda SEC’nin ihbarcıya ödül ödemesi gerektiğini belirten SEC ihbarcı programının aksine, Adalet Bakanlığı programı açıkça [] ödüllerin tamamen takdir yetkisine bağlı olduğunu ve ödülün garanti edilmediğini” (awards are entirely discretionary and an award is not guaranteed) belirtir.

İkinci olarak, Adalet Bakanlığı programı kapsamında, bir kişi “bildirdiği suç faaliyetine, bu suç faaliyetini yönetmek, planlamak, başlatmak veya bilerek bundan kâr elde etmek de dâhil olmak üzere, anlamlı bir şekilde katılmışsa” (meaningfully participated in the criminal activity they reported, including by directing, planning, initiating, or knowingly profiting from that criminal activity) ödül almaya uygun değildir. Program, bildirilen suç faaliyetinde yalnızca “asgari bir rolü” olan bir kişinin, Adalet Bakanlığı’nın takdirine bağlı olarak ödül almaya uygun olabileceği istisnasını içerir.

Üçüncüsü, Adalet Bakanlığı programı diğer ihbarcı programlarında yapılan astronomik ödül türlerini sınırlamak veya ortadan kaldırmak için tasarlanmış korumalara sahiptir. Adalet Bakanlığı, kaybedilen ilk 100 milyon doların yüzde 30’una kadar; 100 milyon dolar ila 500 milyon dolar arasındaki kaybedilen tutarların yüzde 5’ine kadar ve 500 milyon doların üzerindeki kaybedilen tutarlara dayalı hiçbir şey vermeyebilir. Bu, örneğin kaybedilen tutar 500 milyon dolarsa, ihbarcı ödülünün 50 milyon dolarla sınırlandırılacağı anlamına gelir (kaybedilen ilk 100 milyon dolar için 30 milyon dolar ve 100 milyon dolar ila 500 milyon dolar arasındaki tutar için 20 milyon dolar veya yüzde 5) ki; hâlâ olağanüstü bir miktardır ancak SEC’nin programı ve Adalet Bakanlığı’nın ‘qui tam’ programı kapsamında gerçekleşen yüz milyonlarca dolarlık ihbarcı ödüllerinden çok uzaktır. Adalet Bakanlığı pilot programı kapsamında, ödülü azaltabilecek sayılan faktörlerden hiçbirinin mevcut olmadığı varsayıldığında, Adalet Bakanlığı’nın kaybedilen ilk 10 milyon dolar için azami yüzde 30 oranında ödül vereceği varsayılmaktadır.

Hükümetin ihbarcı ödüllendirme programlarının dâhili bildirimi/ihbarı caydırdığı ve dolayısıyla kurumsal uyum programlarını zayıflattığı yönündeki eleştirilere yanıt vermek için açık bir girişimde bulunan Adalet Bakanlığı programı, ihbarcı dâhili olarak raporlamasından itibaren 120 gün içinde bilgileri Adalet Bakanlığı’na sağlaması şartıyla, ihbarcının önce dâhili olarak raporlama yapmasına ve yine de ödül almaya hak kazanmasına izin vermektedir. Bu, şirketin önce bireyin bilgilerini veya bireyin bilgilerine yanıt olarak yürütülen bir soruşturmanın sonuçlarını Adalet Bakanlığı’na bildirmesi durumunda bile geçerlidir. İlgili olarak, Adalet Bakanlığı, bir şirketin ihbarcının iddialarını 120 gün içinde Adalet Bakanlığı’na bildirmesi durumunda, ihbarcı bilgileri Adalet Bakanlığı’na zaten bildirmiş olsa bile, kurumsal uygulama politikasını (CEP) değiştirerek kurumsal uygulama politikası kapsamındaki gönüllü kendi kendini ifşa avantajlarından yararlanmaya devam etmesini sağlamıştır.

Son olarak, Adalet Bakanlığı programı, şirketlere, sayılan program alanlarındaki olası cezai ihlaller hakkında bir bireyin Adalet Bakanlığı ile iletişim kurmasını “engellemek” (impede) için eylemlerde bulunma konusunda açık bir uyarı içermektedir ki; buna “bir gizlilik anlaşmasını uygulamak veya uygulamakla tehdit etmek (…) (enforcing, or threatening to enforce, a confidentiality agreement) de dâhildir. Adalet Bakanlığı program kılavuzu, Adalet Bakanlığı’nın şirketin işbirliği, kredi ve yasal uyum programını ve tüzel kişinin veya bireyin suçluluğunu değerlendirirken bu tür eylemleri “engelleme dâhil” (including for obstruction) değerlendirebileceğini belirtmektedir. Bu uyarı, SEC’in, SEC’in mevcut veya eski çalışanın menkul kıymetler yasalarının olası ihlalleri hakkında SEC ile iletişimini engellemeyi veya soğutmayı amaçladığı görüşünde olduğu, ayrılık veya istihdam anlaşmalarına gizlilik hükümleri ekleyen şirketlere karşı yakın zamanda aldığı yaptırım eylemleriyle uyumludur.

3. Önemli Çıkarımlar

Mart 2024’te çerçevesinin duyurulmasından bu yana beklenen Adalet Bakanlığı’nın yeni pilot programı, kurumsal yanlışların uygulama yetkililerine gönüllü olarak açıklanmasını teşvik etmeyi ve ödüllendirmeyi amaçlayan, kurumsal uygulama alanında gelişen bir manzarada bir başka gelişmedir. Bu yaklaşımın politika perspektifinden faydaları tartışmalı olsa da, etkileri açıktır: Çalışanların suiistimali hükümet uygulayıcılarına bildirme olasılığı her zamankinden daha fazladır. Bunun ışığında, şirketlerin uyum sağlamak için dikkate alması gereken bir dizi adım vardır:

  • Şirketlerin dâhili ihbar hatlarını ve diğer raporlama kanallarını sürdürmeleri ve duyurmaları her zamankinden daha önemlidir. Şirketler, önemli miktarda para ödülü sunan hükümet programlarıyla rekabet edemeseler de, dâhili ihbarcılığı kolay, akılda kalıcı ve potansiyel bir muhbirin gözünde etkili hale getirebilirler. Bu, bir ihbarcının şirketin bir ihbarı ciddiye aldığından ve gerektiğinde araştırıp düzelttiğinden haberdar olmasını sağlamayı içerebilir. Daha önce de söylendiği gibi, “ihbarcılar doğmaz, ihbarcı yapılırlar” (whistleblowers are not born, they are made). Şirketler, çalışanların dışarıya ihbarda bulunma ihtiyacı hissetmemeleri için ellerinden geleni yapmalıdır.
  • Benzer şekilde, şirketler genel olarak çalışanlara yasal uyum kültürünü oluşturma ve iletme çabalarını iki katına çıkararak, etik ve uyumlu bir şekilde iş yapma konusunda gerçek bir istek ve çabanın olduğu, olası uygunsuz davranışların raporlanması da dâhil olmak üzere çalışan geri bildirimlerinin değer gördüğü ve saygı duyulduğu bir kültür oluşturmaları konusunda daha fazla çaba sarf etseler yerinde olur.
  • Şirketler, Adalet Bakanlığı uyum rehberliğiyle uyumlu olarak, risk değerlendirmeleri, iç denetimler, soruşturmalar ve düzeltici önlemler de dâhil olmak üzere olası suiistimalleri proaktif bir şekilde tespit etmeye ve ele almaya çalışmalıdır.

Şirketler, Adalet Bakanlığı ve/veya SEC’e iddia edilen suiistimali gönüllü olarak ifşa edip etmemeyi değerlendirirken ihbarcı ödül programlarının potansiyel etkisinin farkında olmalıdır. Görüşümüze göre, çoğu iddia edilen kurumsal suiistimalin, gerektiğinde soruşturma ve düzeltme yoluyla ve hükümete gönüllü olarak ifşa edilmeyerek dâhili olarak ele alınabileceği doğru olsa da, Adalet Bakanlığı ve diğer hükümet ihbarcı programları ile yaratılan teşvikler, şirketler tarafından icra makamlarına gönüllü ifşanın şirketin en iyi çıkarına olup olmadığını değerlendirirken dikkate alınmalıdır.

[1] <https://www.justice.gov/criminal/media/1362321/dl?inline>

[2] <https://www.corporatecomplianceinsights.com/cep-changes-more-medicine/>

[3] <https://www.justice.gov/opa/speech/deputy-attorney-general-lisa-monaco-delivers-keynote-remarks-american-bar-associations>

[4] Çevirenin Notu: Latince ‘qui tam’ kelimesi “Kral ve kendisi için bu şekilde dava açan” anlamına gelir. Basitçe söylemek gerekirse, qui tam kuralı, özel bir vatandaşın bir devlet adına yasal işlem başlattığını belirtir.

[5] SEC, CFTC ve FinCEN: [United States Securities and Exchange Commission (Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu); Commodity Futures Trading Commission (ABD Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu) ve Financial Crimes Enforcement Network (Mali Suçlar Uygulama Ağı)].

[6] Metnin İngilizce orijinali şu şekildedir: [“(i) violations by financial institutions or their agents, including violations related to money laundering, money transmitting businesses, fraud and noncompliance with financial institution regulators; (ii) violations related to foreign corruption, including the Foreign Corrupt Practices Act and the Federal Extortion Prevention Act; (iii) violations related to domestic bribery; and (iv) federal healthcare offenses related to private healthcare benefit programs, fraud against patients, investors or other non-governmental entities in the healthcare industry and other health care-related offenses not covered by the Federal False Claims Act.”]

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.