Giriş
Sözleşmelerin ihlalinden (breaches of contracts) kaynaklanan anlaşmazlıklar kaçınılmaz olup, sözleşmeye bağlı unsurların ve hukuki seçeneklerin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesini gerektirir.
Sözleşmeler, kamusal ve özel hayatın hemen hemen her sektöründe günlük iş ilişkilerinin önemli bir parçası olduğu gibi, bunların benimsenmesinden doğan anlaşmazlıkların karara bağlanması da aynı şekildedir. İyi yönetim (good management[1]) ve hazırlık, bu anlaşmazlıkların çoğunun dava aşamasına gelmeden önlenmesine yardımcı olabilirken, sözleşme hukukunda çatışma kaçınılmazdır.
Bir tarafın diğer tarafı sözleşmenin şartlarını yerine getirmemekle suçladığı durumlarda, bir takım hukuki seçenekler ortaya çıkar. Bir sözleşmenin ihlali suçlamasını takip eden dava türü, genel olarak, ilk etapta ne tür bir sözleşmenin oluşturulduğuna ve hangi sözlerin yerine getirilmediği iddiasına bağlıdır. Aşağıda, bu anlaşmazlıklara ve ardından gelen davalara ilişkin bazı temel hususlar incelenmektedir.
1. Sözleşme ihlali nasıl olur?
Sözleşmenin ihlali, taraflardan birinin sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini yasal bir mazeret olmaksızın yerine getirmemesi durumunda ortaya çıkar. Bu başarısızlık, mal veya hizmetlerin söz verildiği gibi teslim edilememesi, işin kararlaştırılan süre içerisinde tamamlanmaması, kusurlu veya standartların altında mal teslim edilmesi veya sunulan mal veya hizmetlerin bedelinin ödenmemesi gibi çeşitli şekillerde olabilir.
Sözleşmenin ihlalinin söz konusu olabilmesi için öncelikle sözleşmenin mevcut olması gerekir. Bu, şu soruyu akla getirir: “Sözleşme nedir?” Sözleşme, taraflar arasında resmi ve yasal olarak bağlayıcı bir anlaşma olup; bu anlaşma “kanunen uygulanabilir karşılıklı yükümlülükler” yaratır.
2. Sözleşme ihlali türleri
Sözleşme ihlallerinin birkaç yaygın türü vardır. Bu ihlaller aşağıdaki gibi beş ana sınıflandırmaya ayrılabilir:
- Küçük ihlal (minör breach): Peck Hukuk Grubu, sözleşmenin maddi olmayan veya kısmi ihlali olarak da adlandırılan küçük bir sözleşme ihlalinin, ihlal etmeyen kuruluşun yalnızca bir ihlalden kaynaklanan fiili zararlara hak kazandığı zaman meydana geldiğini açıklamaktadır. Örneğin, bir sözleşme, bir satıcının, yemekli bir doğum günü partisi için yeşil plastik bardaklarda alkolsüz içecekler servis etmesi gerektiğini belirtebilir. Satıcının sarı kupalarla gelmesi halinde, anlaşmanın şartları teknik olarak ihlal edilmiş olacaktır, ancak bu, partiyi düzenleyenin yemek faturasını ödeme zorunluluğunu büyük olasılıkla ortadan kaldırmaz. En fazla, küçük ihlalden kaynaklanan fiili masraflar kendilerine ödenecektir ki; bu durumda bu masrafların hiçbiri olmayabilir.
- Önemli ihlal (material breach): Önemli (maddi) ihlal, bir sözleşmenin vaatlerinin daha ciddi bir şekilde ihlalidir. Yasal anlamda maddi, “genellikle bir sorunu belirlemeye yetecek kadar mühim/ehemmiyetli olan önemli bilgileri” ifade eder. Sözleşmenin maddi/esaslı ihlali davasında mahkeme, taraflardan birinin yükümlülüğünü yerine getirmedeki başarısızlığının o kadar ciddi olduğunu tespit edebilir ki, durumu ağırlaştırılan taraf daha sağlam bir çözüme hak kazanacaktır. Bunlar ekonomik tazminat, ihtiyati tedbir veya icraya ilişkin mahkeme kararı şeklinde olabilir.
- Öngörülü (ilerisi düşünülerek yapılan) ihlal (anticipatory): Bu tür bir ihlal, bir tarafın sözleşmeye bağlı olarak vadesi gelen bir yükümlülüğü yerine getirememesinin kaçınılmaz olduğu durumlarda meydana gelir. Bu durumlarda, ihlalde bulunmayan tarafın derhal tazminat davası açma girişiminde bulunması mümkündür ve bu tarafın ihlalin gerçekten gerçekleşmesini beklemesine gerek yoktur.
- Gerçek ihlal (actual): Öngörülü yani ilerisi düşünülerek yapılan ihlalin aksine, bu durum yukarıda belirtilen olaydan önce değil, belirli bir performansın beklenmesinden sonra gerçekleşir.
- Karşılıklı ihlal (mutual): Bu sözleşme ihlali, her iki tarafın da bir sözleşme sözleşmesinin şartlarını ihlal etmeyi seçmesi durumunda ortaya çıkar. Bu, bir anlaşmayı çevreleyen koşullardaki önemli bir değişiklikten sonra ortaya çıkabilir.
3. İhlal kanıtlanması
Sözleşmenin ihlali iddiasına karar veren bir hâkimin birçok faktörü göz önünde bulundurması gerekir. Belki de en temelde, bir hâkimin öncelikle geçerli, hukuken bağlayıcı bir sözleşmenin var olup olmadığına; bunu yapabilmek için de bir sözleşmenin temel unsurlarından her birinin mevcut olup olmadığına karar vermesi gerekir. Bu nedenle, sözleşmelerin birçok farklı ve önemli varoluşsal yönü vardır. Bunlar; İcap/Teklif, Kabul, Farkındalık, Değerlendirme, Hukuki Kapasite/Ehliyet ve Yasallıktır (offer, acceptance, awareness, consideration, capacity, and legality).
- İcap/Teklif: Bir tarafın bir şey yapacağına söz vermesi veya tam tersi, belirli bir eylemi yapmaktan kaçınacağına söz vermesidir.
- Kabul: Bir anlaşmanın sağlamlaştırıldığı kesin niteliktir. Bu sözlü olarak yapılabileceği gibi performans ya da eylem yoluyla da yapılabilir.
- Farkındalık: Her iki taraf da sözleşme anlaşmasının mevcut olduğunu kabul eder.
- Değerlendirme: Yukarıda belirtilen eylem veya eylemsizlik karşılığında değerli bir şey teklif edildiğinde; tarafları sözleşmeye girmeye sevk eden değerlendirmedir.
- Hukuki Kapasite/Ehliyet: Bireyler, bir sözleşme anlaşmasına girmenin ne anlama geldiğini makul bir şekilde anlama becerisine sahip olmalıdır; örneğin yasa dışı uyuşturucular nedeniyle tehlikeye giren kişilerin sözleşme hukuku açısından ehliyetsiz olduğu görülebilir.
- Yasallık: Geçerli sözleşmeler mevcut yasalara uygun olmalıdır.
Benzer şekilde, karşıt danışmanlar muhtemelen gerçekleşmiş olabilecek herhangi bir gerçek hasar veya kayıp, anlaşmada yapılmış olabilecek herhangi bir değişiklik ve anlaşmanın gerçekten ihlal edilip edilmediği ile ilgili sorular üzerinde boğuşacaklardır.
4. Yasal çözümler ve zararlar
Sözleşmenin ihlalinin meydana geldiği ortaya çıkarsa, haksızlığa uğrayan tarafa adil bir şekilde tazminat ödenmesini sağlamak mahkemenin görevidir. Bu tazminat birçok biçimde olabilir. “Sözleşme hukukunun genel amacı, zarar gören tarafı, sözleşmenin ihlali söz konusu olmasaydı içinde bulunacağı ekonomik duruma getirmektir. Sonuç olarak, sözleşmenin ihlali durumunda mevcut olan temerrüt telafisi maddi tazminattır.” [the overarching goal of contract law is to place the harmed party in the same economic position they would have been in had no breach of contract occurred. As a result, the default remedy available for a breach of contract is monetary damages]
Genel olarak, sözleşmenin ihlali davasındaki zararlar sözleşmede belirtilenlerle sınırlıdır ve bu nedenle mahkemeler genellikle haksız fiil davasında olduğu gibi cezai tazminata hükmetmez. Bu isteksizlik, “etkili ihlal” (efficient breach) olarak da bilinen ve bazen bir sözleşmeyi ihlal etmenin ve ardından gerekli zararları ödemenin toplumsal açıdan ekonomik açıdan faydalı olduğunu iddia eden bir hukuk teorisinden kaynaklanmaktadır.
Bazen bir mahkeme, ihlal eden tarafın sözleşmeden doğan yükümlülüklerini elinden gelen en iyi şekilde yerine getirmeye çalışmasının beklendiği “belirli/kesin bir performans” (specific performance) kararı verebilir. Bu genellikle gayrimenkul gibi benzersiz varlıklar ile ilgili olarak öngörülmektedir.
5. Sözleşme ihlali örnekleri
Bu davaların kapsamı, konut geliştirme projeleri ile ilgili nominal zararlardan, büyük teknoloji ve diğer ekonomik devler söz konusu olduğunda yüz milyonlarca dolara kadar değişebilir. Bir sözleşmenin ihlal edilmesinin birçok yolu vardır.
Böyle bir örnek, bir şirketin önceden kararlaştırılan bir işletme birleşmesini gerçekleştirmede başarısız olmasıdır. Bu, New York’un Güney Bölgesi’ndeki bir federal yargıcın, Partner Re[2] ile planlanan birleşmesini gerçekleştirememesi nedeniyle RPM Mortgage aleyhine karar vermesiyle gerçekleşmiş olup; RPM’nin kapanış işlemlerine katılmayarak “yükümlülüklerini kasten ihlal ettiği” tespit edildikten sonra yaklaşık 11 milyon ABD[3] doları ödemesine karar verilmiştir.
Bu vakaların ulaşabileceği büyüklüğün başka örnekleri de vardır. Veolia Water Technologies’in dolandırıcılık ve sözleşme ihlali yaptığının ortaya çıkmasının ardından yakın zamanda Antero Midstream için verilen 242 milyon dolarlık ödülü[4] düşünün.
Sonuç
Sonuçta sözleşmenin amacı sağladığı şey ile ilgilidir: bedel. Sözleşmeye bağlı amaçlar açısından, bedel, ister bir eylem ister bir öğe olsun, üzerinde anlaşılan değeri içerir. Mülkiyet, hizmet ve hatta zarardan korunma, sözleşmeye dayalı değerlendirmelerin örnekleridir.
Bu konuda bkz. “Yavuz Akbulak (çeviri), ABD Bağlamında ‘Sözleşme Hukukunun İlkeleri’, Legal Blog, 08 Mart 2024”.
[1] <https://legal.thomsonreuters.com/en/products/highq/document-management>
[2] <https://www.insurancebusinessmag.com/us/news/breaking-news/partner-re-awarded-10-9-million-in-damages-for-failed-merger-407516.aspx>
[3] ABD: [Amerika Birleşik Devletleri].
[4] <https://seekingalpha.com/news/3921878-antero-midstream-unit-wins-in-court-awarded-242m-in-damages>
Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.