Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 üncü kuruluş yılı (1923-2023) şerefine…
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) toplu davaların (class actions) aksine, yurtdışındaki davalarda genel prensip, kaybeden tarafın kazananın masraflarını ödemesidir. Bu kavram “menfi/olumsuz maliyetler” (adverse costs) olarak da bilinir ve bu maliyetleri ödeme riski, küresel tercihli davalara (global opt-in litigation[1]) katılmak isteyen yatırımcılar için göz korkutucu olabilir. Belirli yargı bölgelerinde; avukat ücretleri, bilirkişi ücretleri ve büyük ölçekli davalarda sıklıkla karşılaşılan diğer çeşitli maliyetler hesaba katıldığında, bu maliyetler oldukça pahalı olabilir.
Hissedarlar ile ilgili işlemlerin karmaşıklığı ve uzun sürmesi yasal maliyetleri artırabilir. Buna korkunç bir örnek, ‘Royal Bank of Scotland’ın (İskoçya Kraliyet Bankası) 2008 yılındaki 12 milyar İngiliz sterlinlik nakit çağrısına ilişkin hissedarların iddialarına karşı savunduğu 100 milyon sterlinin üzerindeki meblağdır. Ancak bu davadaki hissedarlar, mahkeme dışında bir anlaşmaya vararak maliyetlerden kaçındıkları için şanslıydılar.
Bununla birlikte, yatırımcıların küresel davalara katılmadan önce her bir yargı bölgesindeki olumsuz maliyet riskini dikkatle değerlendirmeleri gerekmektedir. Yanlış kanıya rağmen, yurtdışındaki belirli yargı bölgelerine katılmak doğası gereği “bedava” (free) değildir. Masraflar genellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu gibi tamamen davacı temsilcisi ve avukatı tarafından karşılanmaz. Davacının davada galip gelmemesi durumunda davacının sanıklara karşı sahip olduğu görev sıklıkla göz ardı edilir.
Riski yönetmenin en yaygın yollarından biri üçüncü taraf finansman düzenlemeleri olmaya devam etmektedir. Üçüncü taraf finansman anlaşmaları Avrupa, Avustralya ve dünyanın diğer bölgelerinde toplu davaların artmasına katkıda bulunmuştur.
Üçüncü taraf finansman anlaşması kapsamında, bir davanın tarafı olmayan bir fon sağlayıcı, zararların payı gibi potansiyel iyileşmeden elde edilen faiz karşılığında dava masraflarının bir kısmını veya tamamını ödemeyi kabul eder. Fon sağlayıcılar, olumsuz masrafların karşılanmasını sağlamak için, sanıkların masraflarını ödemeleri emredildiği takdirde genellikle “hadise/olay sonrası” (after the event-ATE) sigortası yaptırırlar. Bazı fon sağlayıcılar, güvence altına aldıkları hadise/olay sonrasının ötesinde ek bir tazminat veya finansman sağlamayı da garanti edebilir.
Hadise sonrası sigortası (after the event insurance), tarafların bir davayı kaybetmeleri durumunda risklerini sınırlamalarına olanak tanıyan, ticari olarak temin edilebilen bir poliçedir. Teorik olarak sigorta şirketleri ve fon sağlayıcılar böyle bir düzenlemeyi ancak risk ve teminat düzeyi konusunda rahat olmaları durumunda kabul etmelidir.
Ancak dava finansmanı ve hadise sonrası sigortası olsa bile, katılımcı yatırımcıların faturanın bir kısmını ödemek zorunda kalma riski hala mevcut. Hadise sonrası sigortası, istisnalar ve koşullar, mutabakata varılan tazminat limiti ve yargı bölgelerinin geçerli yasaları gibi kesin şartlara tabidir. Sigortacı teminat kapsamına itiraz edebilir ve dolayısıyla olumsuz maliyetleri tamamen veya kısmen ödemeyi reddedebilir. Mahkemenin olumsuz masraflara karar vermesinin poliçenin sigorta limitini aşması da mümkündür.
Olumsuz maliyet hükmünün mevcut hadise sonrası sigorta kapsamını aşması durumunda, talep sahiplerinin kalan maliyetlerden sorumlu olması mümkündür. Özellikle, menfi/olumsuz maliyet hükmünün oldukça yüksek olabildiği ve bir üst sınıra tabi olmadığı Birleşik Krallık’ta risk makuldür.
Karşı tarafın masraflarını ödemesinin emredilme riski sonuçta her yargı alanında büyük ölçüde farklılık gösterir. Örneğin, Hollanda, Avustralya (ayrıca İsveç, Almanya ve diğerleri) gibi bazı ülkelerde, kaybeden tarafları, avukatlık ücretlerinin tamamını diğer tarafa ödemek zorunda kalmaktan koruyan hükümler bulunmaktadır. Buna karşılık, Birleşik Krallık, Brezilya (ve İtalya) gibi diğer yargı bölgelerinin, yüksek potansiyel olumsuz maliyet kararına ilişkin daha yüksek risk altında olduğu değerlendirilmektedir.
ISS SCAS[2], her bir yetki alanının olumsuz maliyetleri nasıl ele aldığını teknik incelemelerinde daha ayrıntılı olarak açıklamaktadır. Eğer bir kimse küresel bir davaya katılmayı düşünen yatırımcıysa, raporun[3] tamamında belirtilen diğer faktörlerin yanı sıra bunu da dikkatle değerlendirmelidir.
[1] Çevirenin Notu: Birçok davacının dâhil olduğu iki tür toplu dava veya hukuki anlaşmazlık vardır: katılma ve vazgeçme (opt-in and opt-out). ‘Opt in’ grup davaları, potansiyel hak talebinde bulunanların aktif olarak katılma iznini vermeleri gereken hak talepleridir. Opt-in hak taleplerini yürüten hukuk firmaları, genellikle, katılma hakkına sahip olabilecek kişileri iletişime geçmeye teşvik etmek için iddialarının reklamını yapacak ve yayınlayacaktır. Hak sahibi olmaları halinde, hukuk firması bunları kaydedecek ve talebe ekleyecektir. Baş davacı kazanırsa, kaydolan herkesin tazminat alma hakkı vardır. Tüm davacılar katılma iznini verdikleri için, iddiayı yürüten hukuk firması onların iletişim bilgilerini elinde bulunduruyor ve bu nedenle onlara iyi haberi kolayca bildirebilir. ‘Opt-out’ toplu davaları ise bunun tersidir. Baş davacı, bir kategoriyi veya kişileri temsil eden bir iddiaya karşı mücadele eder. Başka hiç kimsenin hak talebine ‘kaydolması’ gerekmez. Asıl davacı kazanırsa, davanın/iddiaların ölçütlerini karşılayan herkes tazminat alma hakkına sahiptir. Ancak herhangi bir kişi tazminat almaktan ‘vazgeçmeyi’ de seçebilir.
[2] “ISS SCAS (Institutional Shareholder Services-Securities Class Action Services)” açılımı: “Kurumsal Hissedar Hizmetleri-Menkul Kıymet Toplu Dava Hizmetleri”
[3] Rapor için bkz. “Participating In Securities Collective Actions Outside the US: Are Adverse Costs Worth the Risk?, Institutional Shareholder Services, September 12, 2023, < https://www.issgovernance.com/library/participating-in-securities-collective-actions-outside-the-us/ >
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.