1. Giriş
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (United States Securities and Exchange Commission-SEC), mali yılsonu yaptırımlarının bir parçası olarak, bir telekomünikasyon ve bulut yazılım şirketi olan ‘Pareteum Corporation’un (kısaca ‘Pareteum’) üç eski yöneticisine [eski denetçiye karşı çözümlenmiş bir dava ve eski mali işler şefi (chief financial officer-CFO) ve eski Satış/Ticaret Direktörü (aynı zamanda eski CEO) aleyhine bir şikâyet[1]] karşı hileli gelir kabul etme/tanıma/uygun görme uygulamaları nedeniyle suç duyurusunda bulundu[2]. Şikâyette de açıklandığı gibi SEC, eski yöneticileri, bağlayıcı olmayan satın alma siparişlerinden elde edilen gelirleri kaydederek ve uygulamayı şirketin denetçilerinden gizleyerek gelirleri abartmak için sahtekârlık planı düzenlemekle suçladı. SEC, 2018’den 2019 yılının ortasına kadar sanıkların uygunsuz gelir tanıma uygulamalarının şirketin gelirlerini “2018 mali yılı için yaklaşık 12 milyon ABD doları (nihai olarak yeniden belirlenen gelirin %60’ı) ve 2019 yılının birinci ve ikinci çeyreği için yaklaşık 30 milyon dolar (nihai olarak yeniden düzenlenen gelirin %91’i)” kadar fazla göstermesine yol açtığını iddia etti.” SEC, ayrıca eski mali işler şefini (CFO), gelirlerin Genel Kabul Görmüş Muhasebe İlkeleri (Generally Accepted Accounting Principles-GAAP[3]) kapsamında muhasebeleştirilmesi gerekip gerekmediğini değerlendirmek için yeterli dâhili muhasebe kontrolleri oluşturmadığı konusunda da suçladı. Basın açıklamasına[4] göre Pareteum, daha önce 2021 yılında muhasebe ve kamuyu aydınlatma hilekârlığı suçlamaları hakkında SEC ile anlaşmış ve 2022’de iflas başvurusunda bulunmuştu. Özellikle ABD Güney New York Bölgesi (Southern District of New York-SDNY) Başsavcılığı, eski CFO ve kurumsal işletme/ticaret şefine (chief commercial officer-CCO) karşı da paralel suç duyurusunda bulunmuştu. SEC’in Philadelphia Bölge Ofisi Uygulama Direktör Yardımcısı’na göre, SEC’in şikâyetinde iddia edildiği gibi, “Pareteum’un yöneticileri, sağlam bir gelir artışı yanılsaması yaratmak için Pareteum’un gelir rakamlarını yapay olarak şişirdiler. (…) Yatırımcılar halka açık şirketlerin dürüst ve doğru finansal tablolar yayınlama konusunda güvenebilmelidir ve biz de bu güveni kötüye kullanan ve yatırımcıları dolandıran tüm yöneticileri sorumlu tutacağız.”
2. Hadisenin Arka Planı
SEC’e göre şirket, SIM kart hizmetleri, WiFi hizmeti ve bulut platformu gibi çeşitli hizmetler sunuyordu. Müşterileri ise, genellikle kişiye özel hizmet planı seçeneklerine sahip Pareteum SIM kartlarını satın alan ve daha sonra hizmet planlarıyla birlikte SIM kartlarını kendi markaları altında alt kullanıcılara satan işletmelerdi.
Pareteum, 2018 tarihli Form 10-K’sında gelirleri ASC 606’ya (Accounting Standards Codification; Muhasebe Standartları Kodifikasyonu[5]) uygun olarak muhasebeleştirdiğini belirterek şunu ifade etti: “Vaat edilen mal veya hizmetlerin kontrolü, müşterilere işletmenin söz konusu mal veya hizmetler karşılığında hak etmeyi beklediği bedeldir.” Ancak SEC, durumun tam olarak böyle olmadığını iddia etti. Bunun yerine, “Pareteum, bağlayıcı olmayan satın alma siparişlerine dayanarak ve Pareteum’un herhangi bir performans yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğine bakılmaksızın geliri muhasebeleştirdi.” Çoğu durumda müşteriyle gerçek bir sözleşme bile yapılmazdı ve etkin dâhili muhasebe kontrolleri de yoktu: SEC “satın alma siparişlerinin ödeme koşullarının veya tahsil edilebilirliğinin yeterli düzeyde gözden geçirilmesini gerektirecek gelir tanıma politikalarının ve prosedürlerinin mevcut olduğunu, ancak ASC 606’nın gerektirdiği gibi, Pareteum’un bir satın alma siparişi kapsamındaki performans yükümlülüklerinin yerine getirildiğine dair makul güvence sağlayacak resmi bir sürecin mevcut olmadığını” iddia etti.
Örneğin, SEC suçlamasında iddia edildiği gibi, mobil paket hizmet müşterileri için, yeni bir müşteri bir sözleşme ve ana hizmet sözleşmesi imzaladıktan sonra Pareteum, alt tüketicilere satmayı amaçladıkları ilgili ortalama aylık hizmet planının tahmini maliyetiyle birlikte müşterinin satın almayı planladığı SIM kart sayısını yansıtan bir satın alma siparişi taslağı hazırlayacak ve müşterinin daha sonra imzalayacağı bir sipariş oluşturacaktı. Ancak çoğu durumda satın alma siparişinde belirtilen tam maliyetin, müşteri ürünü alt tüketicilere satmadığı sürece vadesi gelmeyecek bir tahmin olması önemlidir. Sonuç olarak SEC, şirketin genel uygulamasının satın alma siparişinin tamamı için fatura göndermek değil, bunun yerine fiili aylık kullanım tutarları için aylık fatura göndermek olduğunu iddia etti ki; bu da müşterinin satın alma siparişi tutarının tamamından sorumlu olmadığını göstermektedir. Bununla birlikte şirket, siparişin ASC 606’nın 1. adımı kapsamında bir sözleşme olup olmadığına bakılmaksızın ve Pareteum’un satın alma siparişi kapsamındaki performans yükümlülüklerinden herhangi birinin yerine getirilip getirilmediğini kontrol etmeden, satın alma siparişinde listelenen tutarın tamamı için gelir muhasebeleştirdi. Pareteum, SIM kartların gönderilip gönderilmediğine veya Pareteum tarafından SIM kart hizmet planlarının çalışmasına bile izin verecek yeterli bir platformun kurulup kurulmadığına bakılmaksızın her satın alma siparişinin toplam gelirini muhasebeleştirdi. Şikâyete göre, SEC şirketin satış elemanlarını denetleyen CCO’nun “satış departmanı personelini müşterilerden imzalı satın alma siparişleri almaya odaklanmaları için yönlendirdiğini” ve ardından bunları CFO’ya ilettiğini, bunların tam olarak tanındığını bildiğini ve hatta bazen yönlendirdiğini iddia etti. Buna ek olarak; “eski CFO, Pareteum’un geliri muhasebeleştirmenden önce gerekli performans yükümlülüklerinin yerine getirilip getirilmediğini değerlendirmek için yeterli dâhili muhasebe kontrollerini uygulamaya koymadı ve pratikte bu tür kontroller çoğu zaman gerektiği gibi yapılmıyordu.” SEC, eski yöneticilerin henüz müşterilerin borcu olmamasına ve dolayısıyla fonların tahsil edilememesine rağmen “gelirin uygun şekilde tanınmasına ilişkin koşulların karşılanmadığını bilmemek ve buna rağmen milyonlarca dolarlık gelirin uygunsuz şekilde tanınmasına yönelik kararları yetkilendirmek veya kabul etmek konusunda umursamaz davrandıklarını” iddia etti.
Pareteum’un alacak hesap bakiyesi 2018 yılının sonuna doğru balon gibi şişmişti. SEC, Pareteum’un denetçilerine tehlike işareti koymak istemeyen eski CFO ve denetçinin tüm alacak hesapları (accounts receivable) tutarları için fatura göndermek amacıyla çaba sarf ettiğini iddia etti. Ancak yılsonu denetim testinde denetçi, alacak hesaplarını ana risk alanı olarak tanımladı ve Pareteum’un birçok müşterisine denetim onayları gönderdi ki; bunlara, aşırı beyan edilen 12 milyon dolarlık gelirin büyük çoğunluğu da dâhildir. SEC’e göre, bu müşterilerden hiçbirinin bu onayları imzalayamaması gerekirdi ancak eski CFO ve Kontrolör, Pareteum satış çalışanlarını müşterileri imzalamaya teşvik etmeye yönlendirdi ve müşterilere, onaydaki tutarların yalnızca tahmin olduğunu ve müşterilerin bu tutarlara borçlu olmadığını bildirdi. Bu güvencelerle birçok müşteri sahte onayları imzaladı. CFO ayrıca denetçilere 2018 yılı finansal tablolarının GAAP’a uygun olarak adil bir şekilde sunulduğunu doğrulayan yönetim temsilcisi mektuplarını da imzaladı. SEC, bir denetim yöneticisi olan CFO’nun büyük alacak hesabı bakiyesi hakkında doğrudan soru sorması üzerine, CFO bunu “yanlış bir şekilde büyük bakiyeyi faturaların gönderilmesindeki idari gecikme”ye bağladı.
SEC ayrıca şirketin, müşterinin hiçbir zaman nihai olarak kabul etmediği, imzasız, müzakere ortasında 6,3 milyon avroluk bir satın alma siparişine dayanarak uygunsuz bir şekilde milyonlarca gelir elde ettiğini iddia etti. SEC’e göre, eski denetçi, (herhangi bir gerekçe sunmayan) CCO’nun talimatıyla, muhasebe personelinden Ocak 2019’daki satın alma siparişinin %20’sini muhasebeleştirmesini istedi. Sonuç olarak, 2019 yılının ilk çeyreğinde, müşteri aslında satın alma siparişini kabul etmemiş ve şirket henüz yükümlülüklerinden herhangi birini yerine getirmeye başlamamış olmasına rağmen yaklaşık 1,4 milyon dolar muhasebeleştirildi. Satın alma siparişi nihai olarak imzalandığında, sipariş 6,3 milyon değil yalnızca 630 bin avro tutarındaydı ve “hâlâ sadece bir konsinye sözleşmesiydi ve kayda değer bir gelir değildi.” Bununla birlikte CCO, denetçiye toplamda yaklaşık 4,4 milyon dolar tutarındaki “6,3 milyon avro tutarındaki imzasız taslak satın alma siparişinden elde edilen geliri muhasebeleştirmeye” devam etmesi talimatını verdi. SEC’e göre CFO, “hâlihazırda tanınmış olan büyük tutardaki desteklenmeyen geliri sorgulamak veya tersine çevirmek için hiçbir şey yapmadı” ve bunun yerine daha fazla gelirin tanınması yönünde talimat verdi. SEC, Pareteum’a bu satıştan elde edilen geliri destekleyen belgeler talep eden bir mahkeme celbi yayınladığında, SEC’in iddiasına göre eski yöneticiler “uygunsuz gelirin tanınmasını örtbas etme girişimlerine başladılar.” Ve yeni bir çalışan gelir tanıma uygulamaları ile ilgili endişelerini dile getirdiğinde CCO diğer çalışanlardan “bilgileri yeni çalışandan saklamalarını” istedi.
SEC, 2018 tarihli Form 10-K’da gelirlerin %60 oranında (12 milyon dolar) fazla beyan ediğini ve çeşitli 10-Q Formlarında gelirlerin %102’ye kadar fazla gösterildiğini iddia etti. Buna ek olarak, Form 8-K’ya eklenen basın bültenleri maddi olarak yanıltıcıydı çünkü “maddi olarak abartılan gelir tutarlarını içeriyordu ve bu tutarlar sıkça vurgulanıyordu.”
Pareteum Yönetim Kurulu, Ekim 2019’da, gelir tanıma uygulamalarının GAAP’ı ihlal ettiğini belirledi ve şirket, 2018’in tamamı ve 2019 yılının ilk iki çeyreğine ait finansal tablolarını yeniden düzenlediğini duyurdu. Denetim Komitesi dâhili bir soruşturma başlattı. Hisse senedi fiyatı %59 düştü. İki yıl sonra şirket SEC ile anlaşmaya vardı. Yeniden düzenlenen 10-K’da şirket, finansal raporlama üzerindeki iç kontrolde önemli zayıflıklar tespit ettiğini açıkladı ki; bunlar arasında “gelirlerin muhasebeleştirilmesi konusunda uygun kontrollerin eksikliği ve yönetimin üst kademedeki tavrıyla ilgili sorunlar nedeniyle etkisiz bir genel kontrol ortamı” da yer almaktadır.
3. İhlaller (violations)
Yukarıda da belirtildiği gibi, yalnızca eski denetçi SEC ile anlaşmaya varmıştır. Söz konusu denetçi; (i) bir menkul kıymetin halka arzında veya satışında hileli davranışları yasaklayan Menkul Kıymetler Yasası’nın 17(a) no.lu maddesini kasıtlı olarak ihlalle; (ii) Borsa Yasası’nın 10(b) no.lu maddesi ve menkul kıymetlerin alımı veya satımıyla bağlantılı olarak hileli davranışları yasaklayan Kural 10b-5(a) ve (c)’nin kasıtlı ihlaliyle; (iii) CFO ve şirket tarafından kasıtlı olarak yardım ve yataklık yapmakla ve madde 10(b)’nin ihlaline neden olmakla; (iv) herhangi bir çalışanın veya yöneticinin bir denetçiye yanlış beyanda bulunmasını yasaklayan Kural 13b2-2’nin kasıtlı olarak ihlaliyle; (v) şirkete kasıtlı olarak yardım, yataklık etmek ve Borsa Yasası madde 13(a)’yı ve bu madde kapsamında önemli ölçüde yanlış periyodik ve diğer raporları yasaklayan Kural 12b-20, 13a-1, 13a-11 ve 13a-13’ü ihlal etmesine neden olmakla ve (vi) Borsa Yasası madde 13 uyarınca doğru muhasebe defteri ve kayıtları gerektiren (b)(2)(A) ve iç muhasebe kontrol sistemleri gerektiren Borsa Yasası madde 13(b)(2)(B)’yi ihlalle suçlanmıştır. Eski denetçi, çalışmayı durdurmasına ve bundan vazgeçmesine rıza göstermiş ve eğer varsa, tazminatın, ön karar faizinin ve para cezalarının uygun olduğunu da kabul etmiştir.
SEC ise, suç duyurusunda, CFO ve CCO’nun Menkul Kıymetler Yasası’nın 17(a) maddesini ve Borsa Yasası’nın 10(b) maddesini ve buna bağlı Kural 10b-5’i ihlal ettiğini iddia etmiştir. CCO aynı zamanda CFO’lara yardım ve yataklık etmekle ve şirketin Kural 10b-5’i ihlal etmesiyle de suçlanmıştır. CFO bunların yanı sıra Borsa Yasası madde 13(b)(5) (dâhili muhasebe kontrollerinin uygulanmaması) ve Kural 13a-14 (yanıltıcı belge), 13b2-1 (yasal defter ve kayıtlarda sahtecilik) ve 13b2-2’yi (muhasebecilere yanlış beyanda bulunulması) ve ayrıca SOX 304(a) (yeniden beyan durumunda geri alma) ihlal etmekle de suçlanmıştır. Ayrıca CFO, şirketin Borsa Yasası’nın 13(a), 13(b)(2)(A) ve 13(b)(2)(B) no.lu maddeleri ile Borsa Yasası ve onun altındaki Kural 12b-20, Kural 13a-1, Kural 13a-11 ve Kural 13a-13’yi ihlaline yardım ve yataklık etmekle de suçlanmıştır. SEC tarafından suç duyurusunda, durdurma ve vazgeçme kararları, çalışan ve direktör engellemeleri, tazminat ve sivil para cezaları da talep edilmiştir.
[1] < https://www.sec.gov/files/litigation/complaints/2023/comp-pr2023-205-1.pdf >
[2] < https://www.sec.gov/files/litigation/admin/2023/33-11245.pdf >
[3] < https://corporatefinanceinstitute.com/resources/accounting/gaap/ >
[4] < https://www.sec.gov/news/press-release/2023-205 >
[5] < https://www2.deloitte.com/us/en/pages/audit/articles/a-roadmap-to-applying-the-new-revenue-recognition-standard.html >
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.