1. Giriş
Bugün kısaca mevcut ekonomik durumu ve bu yılın başlarında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) bankacılık sisteminde ortaya çıkan stresleri tartışacağım. Daha sonra, Büyük Durgunluktan bu yana finansal sistemin gelişimine döneceğim ve birkaç genel gözlemle bitireceğim. Son on yılda finans sektöründe dayanıklılığı artırmaya yönelik küresel çabaların nasıl önemli bir başarı olduğunu vurgulayacağım. Ayrıca son gelişmelerin ele alacağımız artık güvenlik açıklarını nasıl ortaya çıkardığını ve ortaya çıkan risklere karşı tetikte olma ihtiyacını tartışacağım.
ABD ekonomik büyümesi geçen yıl önemli ölçüde yavaşlamış olup son göstergeler, ekonomik faaliyetin ılımlı bir hızda büyümeye devam ettiğini göstermektedir. Tüketici harcamalarındaki büyüme bu yıl hız kazandı ve son zamanlarda konut piyasasındaki bazı göstergeler ortaya çıktı. Aynı zamanda konut sektöründeki faaliyetler, yüksek ipotek oranlarının etkilerini yansıtarak 2022’nin başındaki zirvesinin çok altında kalıyor. Daha yüksek faiz oranları ve daha yavaş üretim artışı da sabit işletme yatırımlarına ağırlık veriyor gibi görünüyor.
İşgücü piyasası çok sıkı olmaya devam ediyor. Son üç ayda, maaş bordrosu iş kazanımları sağlamdı. İşsizlik oranı yükseldi, ancak hâlâ düşüktür. İşgücü piyasasında arz ve talebin daha iyi bir dengeye geldiğine dair bazı işaretler vardır ki; bunlar arasında daha yüksek işgücü katılımı, nominal ücret artışında bir miktar gevşeme ve boş kadroların azalması yer alıyor. (Yaratılan) İşler-işçiler arasındaki fark azalırken, işgücü talebi hâlâ mevcut çalışan arzını önemli ölçüde aşıyor.
Ancak enflasyon, %2’lik uzun vadeli hedefimizin oldukça üzerindedir. Mayıs ayında sona eren 12 aylık dönemde toplam kişisel tüketim harcamaları (personal consumption expenditures-PCE) fiyatlarının %3,9 arttığı tahmin ediliyor; değişken gıda ve enerji kategorileri hariç, çekirdek kişisel tüketim harcama fiyatları muhtemelen %4,7 artmıştır. Enflasyon geçen yılın ortasından bu yana bir miktar yumuşadı. Bununla birlikte, enflasyon baskıları yüksek seyretmeye devam ediyor ve enflasyonu tekrar %2’ye indirme sürecinde kat edilmesi gereken uzun bir yol bulunmaktadır.
Geçen yılın başından bu yana politika faizimizi 5 puan artırdık. Politika sıkılaştırmamızın talep üzerindeki etkilerini başta konut ve yatırım olmak üzere ekonominin faize en duyarlı sektörlerinde (most interest rate–sensitive sectors of the economy) görüyoruz. Ancak parasal kısıtlamanın özellikle enflasyon üzerindeki etkilerinin tam olarak ortaya çıkması zaman alacaktır.
Ekonomi aynı zamanda, ekonomik aktivite, işe alım ve enflasyon üzerinde baskı oluşturması muhtemel olan hane halkı ve işletmeler için daha sıkı kredi koşullarından kaynaklanan ters rüzgârlarla da karşı karşıyadır. Daha sıkı kredi koşulları, daha sıkı para politikasının doğal bir sonucudur. Ancak Mart ayında ortaya çıkan banka stresi, kredi koşullarında daha da sıkılaşmaya yol açabilir. Bu etkilerin boyutu belirsizliğini koruyor.
Son toplantımızda, Federal Açık Piyasa Komitesi (Federal Open Market Committee-FOMC), menkul kıymet varlıklarımızı önemli ölçüde azaltma sürecini sürdürürken, federal fon oranı için hedef aralığını %5 ila %5-1/4 arasında tutmaya karar verdi. Bu kararı, sıkılaştırma politikasında kat ettiğimiz mesafe, para politikasındaki belirsiz gecikmeler ve kredi sıkılaştırmasından kaynaklanan potansiyel ters rüzgârlar ışığında aldık. Federal Açık Piyasa Komitesi’nin Ekonomik Öngörüler Özetinde belirtildiği gibi, bu Komite katılımcılarının büyük bir çoğunluğu, yılsonuna kadar faiz oranlarının iki veya daha fazla artırılmasının uygun olacağını beklemektedir. [1]
Mart ayında banka stresi ortaya çıktığında, bunu ele almak için diğer devlet kurumlarıyla birlikte hareket ederek Federal Mevduat Sigorta Kurumu’nun (Federal Deposit Insurance Corporation) iflas eden iki bankayı tüm mevduat sahiplerini koruyacak şekilde tasfiye etmesini sağladık. Likidite araçlarımızı, ihtiyaç duyabilecek bankalara finansman sağlamak için de kullandık. İndirim penceremize ilave olarak, acil durum kredilendirme yetkilerimiz kapsamında Bankacılık Vadeli Finansman Programı (Bank Term Funding Program) kapsamında yeni bir olanak oluşturduk. Bu araçlarla sağladığımız likidite, enflasyonu düşürmeye yönelik çalışmalarımız kapsamında para politikası araçlarımızın politika duruşunu sağlamlaştırmaya yönelik kullanımını kısıtlamadan finansal sistemin istikrarını desteklemiştir. Bankacılık sistemi sağlam ve dayanıklı olmaya devam ediyor, mevduat akışları dengelendi ve baskılar hafifledi.
2. Büyük Durgunluktan Bu Yana Sistemin Evrimi
On yıldan biraz daha uzun bir süre önce, Küresel Finans Krizi (Global Financial Crisis) dünya çapında hükümetlerin olağanüstü müdahalelerini gerektirdi. ABD finans sistemini istikrara kavuşturmak, bankaların yeniden sermayelendirilmesi için 700 milyar dolarlık vergi mükellefi fonları, bir dizi Fed acil likidite tesisi ve banka işlem hesapları ve para piyasası yatırım fonları üzerindeki hükümet garantileri (taxpayer funds to recapitalize banks, a suite of Fed emergency liquidity facilities, as well as government guarantees on bank transaction accounts and money market mutual funds) dâhil olmak üzere hükümetin tüm birimlerinin koordineli çabalarını gerektiriyordu. Bu çabalara rağmen, Büyük Durgunluk sayısız milyonlara sefalet getirdi.
Kriz yavaş yavaş gerilerken, ABD’deki ve dünyanın dört bir yanındaki yetkililer bir dizi reform gerçekleştirdi. Amaç, herhangi bir yönden gelebilecek beklenmedik şoklar da dâhil olmak üzere şiddetli şoklara dayanabilecek bir sistem oluşturmaktı. Diğer bir deyişle, stresli dönemlerde güç kaynağı olacak bir finansal sistem.
Kilit noktalardan biri, bankacılık sisteminde dayanıklılık oluşturmaktı. Bu çaba oldukça başarılı oldu. On yıl boyunca, en büyük ABD bankalarındaki sermaye ve likidite iki kattan fazla arttı. Bankacılık sisteminin ciddi durgunluklara ve finansal piyasa çalkantılarına karşı aktifleştirildiğinden emin olmak için sıkı bir yıllık stres testi programı başlattık.
Büyük Durgunluk (Great Recession), banka dışı sektörün kritik öneminin de altını çizdi. Burada da, daha yapılacak çok şey olmasına karşın, yetkililer dayanıklılık oluşturmak için bir dizi adım attılar.
2020 yılında, pandemi küresel ekonomiyi durma noktasına getirirken gerçekten benzeri görülmemiş bir şokla karşı karşıya kalan finansal sistem yeniden test edildi. Yatırımcılar, “nakit hücumu” (dash for cash) sırasında güvenlik ve likidite için çabaladılar. Finans piyasaları aşırı baskı altına girdi. Nihayetinde yetkililer, halk sağlığı acil durumuna son derece güçlü parasal ve mali tepkinin bir parçası olarak finansal piyasaları yeniden desteklemek zorunda kaldı. Bununla birlikte, bankacılık sistemi artık reformlardan önce olduğundan çok daha dirençliydi ve bu nedenle şoku emmek için iyi bir konumdaydı.
Bununla birlikte, finansal sistemin dayanıklılığını hafife alamayız. Geçen yıl boyunca gördüğümüz çoklu şoklar -Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından emtia piyasalarındaki aşırı dalgalanma ve tabii ki şaşırtıcı derecede yüksek ve kalıcı enflasyon ve buna bağlı olarak faiz oranlarındaki artış dâhil- bir dizi banka ve banka dışı finansal kurumu vurdu.
3. Son Bankacılık Kargaşasından Kaynaklanan Üç Genel Gözlem
Son on beş yılda bankacılık sisteminde dayanıklılık oluşturma çabaları göz önüne alındığında, iki doğal soru şudur: Silicon Valley Bank (SVB) ve diğer iki büyük ABD bankası bu baharda neden başarısız oldular ve Credit Suisse -küresel açıdan sistemik olarak önemli bir banka (global systemically important bank; G-SIB)- neden devlet destekli bir kurtarma satın alımına ihtiyaç duydu?
Denetim ve düzenleme programımız için ABD banka başarısızlıklarından dersler çıkarmaya kararlıyız. Olaylarla ilgili üç gözlem sunacağım.
İlk gözlem, son savaşta savaşmaya yönelik doğal insan eğilimine direnmenin çok zor olduğudur. 2008 senesinde bankaların aşırı büyük kredi zararları ve yetersiz likidite nedeniyle stres altına girdiğini gördük. Bu tür kayıplar, 2020 krizinin ilk günlerinde mümkün görünse de nihayetinde gerçekleşmedi. Stres testlerimizde, aşırı büyük kredi zararları da dâhil olmak üzere bankaların defterlerinde zarara yol açan şiddetli stres senaryolarını değerlendirdik. Ancak, elbette, SVB’nin savunmasızlığı kredi riskinden değil, aşırı faiz oranı riskine maruz kalmasından ve sigortasız (tasarruf mevduatı sigortası) mevduata büyük ölçüde güvenmek de dâhil olmak üzere yönetiminin tam olarak takdir etmediği şekillerde savunmasız bir iş modelinden kaynaklanıyordu.
Bu olaylar, SVB büyüklüğündeki kurumların denetimini ve düzenlemesini güçlendirmemiz gerektiğini gösteriyor. Bu tür değişiklikler için önerileri değerlendirmeyi ve uygun olduğunda bunları uygulamayı dört gözle bekliyorum. [2] Pek çok şey ayrıntıların doğru olmasına bağlı olacaktır ve herhangi bir finansal düzenlemede her zaman tavizler olduğunu aklımızda tutmalıyız. Ayrıca ABD, zengin, çok katmanlı bankacılık ekosisteminden yararlandı ve bu çeşitlilik korunmalıdır.
İkinci gözlem, bir krizin ne zaman oluştuğunu doğrudan fark etmenin ve kararlı bir şekilde yanıt vermenin değeridir. SVB başarısız olduğunda, zorlu deneyimlerle desteklenmiş olsalar da, bir dizi standart varsayımın yanlış olduğu açıktı. Özellikle, banka hücumları (bank runs) artık günler veya haftalar meselesi değildi; artık neredeyse anında gerçekleşebiliyorlardı. Neyse ki, hükümetin diğer bölümleriyle uyum içinde, bankacılık sisteminin likidite ihtiyaçlarını karşılamak, mevduat sahiplerini korumak ve bulaşmayı sınırlamak için kararlı bir şekilde hareket edebildik.
Üçüncü gözlem, en büyük bankaların oldukça dayanıklı olmasının değeridir. Düzenleyici sistemimiz, Büyük Durgunluk’tan bu yana küresel açıdan sistemik olarak önemli bankalar etrafında oluşturduğumuz önemli ek korumalar için çok daha güçlüdür. Yüksek oranda likit olmaları ve en yüksek denetim standartlarında tutulmaları gereken sermaye ek ücretlere tabidirler. En büyük bankaların sermayesi yetersiz veya likitsiz olsaydı, son birkaç ayın olaylarını yönetmek çok daha zor olurdu.
4. Sonuç
Büyük Durgunluk, kırılgan bir finansal sistemin insanların yaşamları üzerinde yaratabileceği korkunç sonuçları gösteren bir dönüm noktasıydı. Buna yanıt olarak, ABD’deki ve dünyanın dört bir yanındaki düzenleyiciler, çok daha dayanıklı bir finansal sistem oluşturmak için yola çıktı. Ve ardından gelen pandemi deneyimleri ve son birkaç ay, bu yaklaşımı doğrulamak için çok şey yaptı.
Bununla birlikte, 2023 yılındaki banka iflasları ve çöküşleri, zaman ve şansla kaçınılmaz olarak ortaya çıkacak tüm stresleri tahmin edemeyeceğimizin acı verici hatırlatıcılarıydı. Bu nedenle, finansal sistemin esnekliği konusunda kayıtsız kalmamalıyız. Ve bu dayanıklılığı oluşturmak ve sürdürmek işbirliği gerektirir. Sistem, küresel olarak birbirine bağlı finansal sistemdeki uluslararası muadillerimiz de dâhil olmak üzere düzenleyiciler ve yasa koyucuların çabaları sayesinde son şoklara dayanabildi.
Bu dersleri dikkate alacağız ve öğrenmemiz gerektiği gibi öğrenmeye devam edeceğiz çünkü esnek bir finansal sistem inşa etme ve sürdürme işi asla bitmez.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.