Giriş
Son iki yılda, Avro Bölgesi’ndeki ekonomik gelişmeler, pandemiye bağlı arz kısıtlamalarının hafifletilmesi ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından yaşanan enerji fiyatı şoku ile şekillenmiştir. Bundan önce enflasyon düşüktü ve para politikası destekleyiciydi ancak 2022 yılında enflasyonun benzeri görülmemiş seviyelere yükselmesi, Avrupa Merkez Bankası’nı (European Central Bank-ECB) para politikasını normalleştirmeye ve sıkılaştırmaya sevk etmiştir. Aralık 2021’de varlık portföyümüzü kademeli olarak azaltacağımızı duyurduk, Temmuz 2022 ise 11 yıl aradan sonra ilk kez faiz oranlarımızı artırdık. Bunu, geçen yılın eylül ayına kadar faiz oranlarını toplam 450 baz puan artıran art arda dokuz artış izledi. 2023 yılında enflasyonun düşürülmesinde büyük ilerleme kaydedilmiştir. Ancak enflasyonun %2’lik orta vadeli hedefimize zamanında ve sürdürülebilir bir şekilde dönmesini sağlamak için daha fazla adım atılması gerekiyor.
Bugünkü konuşmamda son ekonomik gelişmelere ve Aralık ayında aldığımız para politikası kararlarının ardındaki gerekçelere ilişkin bir genel bakış sunacağım. Daha sonra önümüzdeki aylarda Avro Bölgesi ekonomisinin görünümünü tartışacağım.
1. Enflasyon
2023 yılı Aralık ayında %3’ün biraz altında enflasyonla sona erdi, bu da iyi bir haberdi. Baz etkilerini ve enerji destek önlemlerinin geri çekilmesini yansıtan Kasım ayındaki artış genel olarak bekleniyordu. Avro Bölgesi enflasyonu Ekim 2022’de %10’un üzerinde, 2023 başında ise %8,6 seviyesindeydi. 2023 yılındaki düşüş, manşet enflasyonun tüm ana bileşenlerini etkileyerek yılın ikinci yarısında ivme kazanan geniş tabanlı enflasyonla mücadele sürecini doğruladı.
Gıda enflasyonu, Mart 2023’teki %15’in üzerindeki zirvesinden önemli ölçüde düşmüş, ancak Aralık ayında %6’nın biraz üzerinde yüksek kalmayı sürdürmüştür. Enerji enflasyonu Aralık ayında negatif bölgede kalmayı sürdürerek Mayıs 2023’ten bu yana art arda sekizinci düşüşünü kaydetmiştir.
Bir diğer önemli husus ise çekirdek enflasyonun belirgin bir düşüş eğilimine girerek Aralık ayında %3,4’e gerilemesini sürdürmesidir. Hizmet fiyatlarının gerilemesi daha yavaş olmuş, ancak Kasım ayında keskin bir düşüş yaşamış ve Aralık ayında sabit kalmıştır. Birlikte ele alındığında bu eğilimler, düşen enerji fiyatlarının, arz darboğazlarının hafiflemesinin ve sıkılaştırıcı para politikamızın talebe artan yansımasının dolaylı etkisini yansıtmaktadır. Ancak yüksek ücret baskıları, yaklaşmakta olan ücret görüşmelerinin sonuçları ve yoğunlaşan jeopolitik gerilimler, enflasyonun gelecekteki gidişatına ilişkin belirsizliği artırmaktadır.
2023 yılında gözlemlediğimiz hızlı enflasyon düşüşü, 2024’te yavaşlayacak ve Aralık 2023’te olduğu gibi yılbaşında geçici olarak duraklayacak gibi görünüyor. Pozitif enerji bazı etkileri devreye girecek ve enerji ile ilgili telafi edici tedbirler gelecektir. Son aylarda İspanya manşet enflasyonunda yaşananlara benzer şekilde, enflasyonda geçici bir yükselişe yol açacak şekilde sona erecektir. İspanya’da enflasyon Temmuz 2022’de zirveye ulaşarak %10,7’ye ulaşmış ve enflasyondaki düşüş diğer Avro Bölgesi ülkelerine göre daha erken gerçekleşerek oran Haziran 2023’te %1,6’ya gerilemiştir. O zamandan beri, enerji fiyatlarındaki büyük düşüş hesaplamaların dışında kalmış ve enflasyon Temmuz-Aralık döneminde ortalama %3 artmıştır.
2. Ekonomik faaliyetler
Buna karşılık, büyümedeki gelişmeler hayal kırıklığı yaratıyor. Avro Bölgesi’nde ekonomik faaliyetler 2023 yılının üçüncü çeyreğinde hafif yavaşlamıştır. Yumuşak göstergeler Aralık ayında da ekonomik daralmaya işaret ederek 2023’ün ikinci yarısında teknik bir durgunluk olasılığını ve yakın döneme ilişkin zayıf beklentileri doğrulamakta olup; faaliyetlerdeki yavaşlamanın geniş tabanlı olduğu ve özellikle inşaat ve imalatın etkilendiği görülmektedir. Ekonominin geri kalan kısmındaki zayıf faaliyetin bir sonucu olarak hizmetlerin de önümüzdeki aylarda yumuşaması beklenmektedir.
İşgücü piyasası mevcut yavaşlamaya karşı özellikle dirençli olmaya devam ediyor. Avro Bölgesi’nde işsizlik oranı Kasım ayında %6,4 seviyesinde gerçekleşerek Ekim ayına göre büyük ölçüde değişmemiş ve tarihi en düşük seviyesine yakın olmuştur.
Ancak işgücü piyasasında bir düzeltmenin ilk işaretlerini görüyoruz. Toplam çalışılan saatlere ilişkin son veriler, 2020’nin sonundan bu yana ilk kez olmak üzere üçüncü çeyrekte hafif bir düşüş gösteriyor. Bunun temel nedeni ortalama çalışılan saatlerdeki azalmanın istihdamdaki artıştan kaynaklanan artışı dengelemesidir. Üçüncü çeyrekte yeniden marjinal bir düşüş gösteren açık iş oranlarındaki sürekli düşüş, işgücü piyasasında süregelen düzenlemelerin de iş sayısı üzerinde baskı oluşturabileceğini göstermektedir.
3. Finansal ve parasal koşullar
Finansal ve parasal koşullar ile ilgili olarak, geçmişteki faiz oranı artışlarımız finansman koşullarına güçlü bir şekilde yansımaya devam ediyor; ticari krediler için borç verme oranları Kasım ayında neredeyse hiç değişmeyerek %5’in üzerinde kalmış ve ipotek oranları %4’e yükselmiştir. Sıkı finansman koşulları ekonomiye yayılıyor, talebi azaltıyor ve enflasyonun aşağı çekilmesine yardımcı oluyor.
Aralık ayı kararlarını almadan önce, Yönetim Konseyi bunların parçalanma riski ve finansal istikrar açısından sonuçlarını yakından değerlendirmiştir. Devlet tahvili piyasaları istikrarlı, Devlet tahvili getiri farkları Avrosistem bilançosunun normalleşmesine karşı dirençli ve yatırımcılar, varlık satın alma programlarındaki azalmayla serbest bırakılan ekstra menkul kıymetleri absorbe edebildiler. Avro Bölgesi bankaları, kendilerini olumsuz şoklara dayanabilecek donanıma sahip kılan rahat sermaye seviyeleri ve güçlü kârlılıklarıyla dirençli olduklarını kanıtladılar. Bu güçlü temellere rağmen, banka değerlemeleri baskı altında kalmaya devam ediyor ki; bu da zayıf büyüme beklentileri, kötüleşen varlık kalitesinden kaynaklanan artan aşağı yönlü riskler, düşük kredi hacimleri ve yüksek fonlama maliyetleri nedeniyle banka kazançlarının uzun vadeli sürdürülebilirliğine ilişkin endişelere işaret ediyor. Bankalar ile hafif düzenlemeye tabi olan banka dışı finans sektörü arasındaki doğrudan ve dolaylı bağlantılar da bir bütün olarak finans sistemi için riskler oluşturmakta ve banka dışı dayanıklılığın ileriye dönük olarak artırılması ihtiyacını vurgulamaktadır. Dolayısıyla genel görünüm dikkatli olmayı gerektirmekte ve makro ihtiyati politikalar, finansal kırılganlıkların oluşmasına karşı ilk savunma hattı olmaya devam etmektedir.
4. Para politikası
Aralık ayındaki toplantısında Yönetim Konseyi üç temel Avrupa Merkez Bankası faiz oranını değiştirmemeye karar vermiştir. Bu kararımızı, ekonomik ve enflasyon görünümü ile para politikamızın etkilerine ilişkin genel değerlendirmeye dayandırdık. Yeterince uzun bir süre sürdürülen faiz oranlarının mevcut seviyesinin, enflasyonun hedefimize zamanında dönmesine önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Son toplantımızda bilançomuzun normalleşmesini de ilerletme kararı aldık. 2024 yılının ilk yarısında, pandemik/pandemi dönemi acil satın alma programı (PEPP) kapsamında satın alınan vadesi dolan menkul kıymetlerden elde edilen anapara ödemelerinin tamamını yeniden yatırmaya devam etmeyi planlıyoruz. 2024 yılının ikinci yarısında, pandemik/pandemi dönemi acil satın alma programı portföyü ayda ortalama 7,5 milyar avro azalacaktır. Varlık satın alma programındaki geri ödemelerin yeniden yatırımını Temmuz 2023’te durdurduk ve 2025’ten itibaren pandemik/pandemi dönemi acil satın alma programı kapsamındaki yeniden yatırımları durdurmayı bekliyoruz.
Avrupa Merkez Bankası temel faiz oranları para politikası duruşunun belirlenmesinde asıl aracımızdır. Gelecekteki kararlarımızda, uygun kısıtlama düzeyi ve süresinin belirlenmesinde verilere dayalı bir yaklaşım izlemeye devam edilecektir.
Sonuç
Son iki yılda yaşanan olaylar, Avro Bölgesi’ndeki ekonomik gelişmeleri önemli ölçüde şekillendirmiş ve enflasyonun avroya geçişinden bu yana görülmeyen seviyelere yükselmesine neden olmuştur. Buna karşılık varlık portföyümüzde kademeli bir indirime başladık ve politika faizlerimizi toplam 450 baz puan artırdık. Güçlü tepkimiz, beklentilerdeki çıpanın önlenmesi ve enflasyonun kontrol altına alınması açısından kilit rol oynamış; ekonomik faaliyet açısından yavaşlama şu ana kadar sınırlı ve kademeli olmuştur. Ancak gelen veriler geleceğin belirsizliğini koruduğunu ve beklentilerin aşağı yönlü olduğunu göstermektedir.
Enerji krizinin ardından karşılaştığımız enflasyon şoku özellikle zorlayıcıydı: Dünya ekonomisinin pandemiden kurtulmaya çalıştığı ve küresel tedarik zincirlerinin hâlâ bozuk olduğu, zaten zorlu bir ortamda meydana geldi. Ayrıca, para politikası araçları kullanılarak arz yönlü şokların yönetilmesi özellikle zordur. Bu bağlamda, enerji geçişini teşvik etmeyi, tedarik zincirlerinin dayanıklılığını güçlendirmeyi ve Avro Bölgesi verimliliğini artırmayı amaçlayan sürdürülebilir ve yatırım odaklı maliye politikaları, fiyat istikrarı hedefimizi desteklemektedir. Avro Bölgesi’nin arz kapasitesini artırmaya yönelik yapısal reformlar ve yatırımlar, orta vadede fiyat baskılarının azaltılmasına yardımcı olabilir.
Bu bağlamda, Avrupa Birliği’nin (AB) ekonomik yönetim çerçevesine ilişkin birkaç hafta önce varılan anlaşmayı memnuniyetle karşılıyoruz. Bu, AB’deki mali kurallara ilişkin belirsizliği azalttığı için piyasalara güçlü bir sinyaldir. Reform edilen çerçeve, bir yandan sürdürülebilir kamu maliyesi ve yeterli borç azaltımı ile diğer yandan reformlar ve yatırım için alan arasında bir denge kurulmasına yardımcı olurken, maliye politikalarının döngüselliğini destekleyecektir. Bu dengeye ulaşmanın umduğumuzdan daha kolay olmadığı ortaya çıktı. Artık yeni mali çerçevenin gerektiği gibi ve gecikmeden uygulanması büyük önem taşımaktadır.
İlginiz için teşekkür ederiz.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.