Avro Neden ‘Küresel Para Birimi Statüsü’nü Korumalıdır?

‘Avro’nun jeopolitik değişimler sırasında rolünü sürdürmesi ve güçlendirmesi için daha fazla reforma ihtiyaç vardır. Avrupa’nın, kilit ortaklarla sınır ötesi ödemeleri avro cinsinden yapmaya yönelik altyapıyı daha da geliştirmesi gerekir.

Yüzyılın son çeyreği boyunca avro, Amerika Birleşik Devletleri dolarından (dolar) sonra ikinci sırada yer alan önemli bir küresel para birimi olmuştur. Koronavirüs pandemisine, Rusya’nın Ukrayna’daki savaşına ve Orta Doğu’daki trajik çatışmaya rağmen dayanıklılığını göstermiştir. Avronun uluslararası para kullanımındaki tahmini payı %19’un (yüzde 19) üzerinde bulunmakta olup, bu seviye son beş yılda genel olarak sabit kalmıştır.

Bununla birlikte, Avrupa Merkez Bankası’nın avronun uluslararası rolüne ilişkin yakın tarihli bir raporunda gösterildiği gibi, para biriminin küresel sahnedeki yeri kesin olarak kabul edilemez. Daha fazla reforma ihtiyaç bulunmaktadır.

Çin’in küresel ticarette giderek artan rolü, para biriminin kullanımını teşvik etmektedir. 2023 yılına gelindiğinde Çin’in ticari faturalarında Renminbi’nin payı mallar için yaklaşık dörtte bire ve hizmetler için üçte bire yükselmiştir. Ticaret finansmanında en çok kullanılan ikinci para birimi olmak için avro ile yarışmaktadır[1].

Tarih, küresel para birimlerinin evriminin küresel jeopolitik düzenle derinden iç içe olduğunu göstermektedir. Giderek çok kutuplu hale gelen dünyada, küresel para sisteminin parçalanmasının artık uzak bir ihtimal olmadığına dair işaretler mevcuttur. Çeşitlendirmek ve jeopolitik risklere karşı korunmak için Çin’in başını çektiği merkez bankaları, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana görülen en hızlı şekilde altın biriktirmektedir. Ve anlatı niteliğindeki kanıtlar, bazı ülkelerin uluslararası ticaret işlemlerinde Rusya’ya yaptırım uygulayan ülkelerin para birimleri yerine kendi para birimlerini daha fazla kullanmanın yollarını araştırdığını göstermektedir.

Ancak küresel para sisteminin parçalanmasının riskleri başka hiçbir yerde uluslararası ödemelerde olduğu kadar görünür değildir. Karmaşıklığını ve kullanıcılara maliyetini azaltmak için ödeme sistemlerini entegre etmemiz gereken bir zamanda, bazı ülkeler bilinçli olarak mevcut küresel altyapılara alternatif olarak ayrı platformlar yaratmaktadır.

Örneğin Çin, İran ve Rusya kendi sınır ötesi ödeme mesajlaşma sistemlerini oluştururken, BRICS üyeleri dijital ödemeler ile ödemeleri birbirine bağlayacak bir “köprü” platformu tartışmaya başlamışlardır. Bu gelişmeler potansiyel olarak sermayenin düzgün akışını bozabilir ve küresel finansal sistemin verimliliğini azaltabilir.

Bu değişimler göz önüne alındığında, avronun küresel para birimi statüsünü koruma arayışının zorlayıcı ekonomik ve politik nedenleri vardır. Bu statü, Avrupa vatandaşlarına uluslararası sermaye piyasalarında düşük borçlanma maliyetleri ve döviz kuru oynaklığından korunma gibi somut faydalar sağlamaktadır. Üstelik parçalanmış bir jeopolitik ortamda, avronun uluslararası para birimi statüsü, Avrupalıları dış finansal baskılardan koruyarak stratejik özerklik sağlıyor.

İçeride, avronun yabancı yatırımcılar için çekiciliği, fiyat istikrarı ve sağlam ekonomi politikalarına ilişkin sağlam beklentilerle desteklenen istikrarına olan güvenin korunmasına dayanmaktadır. Ve çekiciliği, avro cinsinden güvenli borçlanma senetleri piyasasının büyüklüğüne ve likiditesine ve özellikle stres zamanlarında bir sığınak olarak temel piyasa altyapılarının esnekliğine bağlıdır. Resmi rezerv yöneticilerinin çoğunluğu, avro varlıklarını artırmaya ilgi duyduklarını ifade etmiş ancak para biriminin çekiciliğinin, yüksek dereceli varlıkların ve merkezi olarak ihraç edilen borçların eksikliği nedeniyle engellendiğini belirtmiştir[2].

Dolayısıyla, uluslararası kabul görmüş avro borçlanma senetleri için istikrarlı, teknik olarak dayanıklı ve daha derin bir pazar oluşturmak hayati önem taşımaktadır. Stres zamanlarında güvenilir bir sığınak olabilmek için bu piyasa, sağlam ve esnek bir ortak enstrüman tedariki ile desteklenebilir[3]. Avrupa’nın risksiz bir göstergesi olarak hareket edecek, avro cinsinden güvenli varlıklardan oluşan daha geniş bir havuz sağlanması, avro cinsinden sermaye piyasalarının derinleştirilmesi açısından da hayati önem taşıyacaktır. Bu nedenle gerçek bir Avrupa sermaye piyasaları birliğinin inşası, Avrupa Birliği ekonomik ve parasal birliğinin finansal boyutunun daha da güçlendirilmesine yönelik çabalarla el ele gitmelidir.

Dışarıdan bakıldığında, Avrupa’nın kilit ortaklarla sınır ötesi ödemeleri avro cinsinden yapmaya yönelik altyapıyı daha da geliştirmesi gerekmektedir. Bu, örneğin, Avro Bölgesi’nin Hedef Anında Ödeme Uzlaştırma (Target Instant Payment Settlement) sisteminin diğer yargı bölgelerindeki hızlı ödeme sistemleriyle ikili bağlantılar yoluyla veya ortak, çok taraflı bir platforma bağlanarak birbirine bağlanmasını içerebilir. Bu tür adımlar, özellikle kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadeleye ilişkin mevzuatın Mali Eylem Görev Gücü tarafından belirlenen uluslararası standartlarla tamamen uyumlu olduğu durumlarda, gelişmekte olan ekonomiler de dâhil olmak üzere kilit ortaklarla ticari ve finansal ilişkileri güçlendirebilir. Ayrıca gelecekte merkez bankası dijital para birimlerinin sınır ötesi ödemelerde kullanılmasının önünü açabilirler.

Nobel ödüllü çalışması Avrupa’nın tek para biriminin yaratılmasında çok etkili olan son dönem uluslararası iktisatçı Robert Mundell, bir keresinde avro hakkında şunları söylemişti: “Ekonomik açıdan iyileşme sağlaması beklenen tüm yönlerde olağanüstü bir performans sergilemiştir.”[4] Güvenliği, likiditeyi ve bağlantıyı güçlendirerek, avronun küresel para sisteminin temel taşı olarak güçlenmeye devam etmesini sağlayabiliriz.

[1] “China’s renminbi pips Japanese yen to rank fourth in global payments”, Financial Times, December 21, 2023.

[2] “HSBC Reserve Management Trends: How central bank reserve managers are adapting their strategies amid a rapidly changing environment”, 15 April 2024.

[3] Panetta, F. (2020), “Covid-19 crisis highlights the euro’s untapped potential”, Financial Times, June 12.

[4] Wallace, L. (2006), “Ahead of His Time – Interview with Robert Mundell”, Finance and Development, Volume 43, No 3.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.