Avrupa Birliği Hukukuna Göre ‘Kripto (Teminatlı) Krediler’ Nasıl Düzenlenmeli?*

“İnsana hayatta 3 şey gerek: Sabır, tatlı dil ve sırrı açıklamama marifeti.” [Yahudi Atasözü]

Son birkaç yılda, ‘Celsius ve BlockFi’ gibi kredi/borç veren kuruluşların ve ‘MakerDAO ve Compound’ gibi merkezi olmayan finans (decentralized finance-DeFi) protokollerinin alana hâkim olmasıyla kripto kredilerinin katlanarak arttığı görülmüştür. Bununla birlikte, Celsius Network ve Voyager’in başarısızlığı, politika yapıcıları kripto kredi sağlayıcılarının kripto piyasaları için önemi ve onların iş modellerinin kırılganlığı (importance of crypto lenders for crypto markets and the fragility of their business model) konusunda alarma geçirmiştir. Dahası, ‘FTX’in olağanüstü çöküşü sektör genelinde bir yayılma yaratmış ve ‘Genesis ve BlockFi’ gibi büyük firmaların müşteri fonlarının çekilmesini askıya alması ve iflas başvurusunda bulunmasıyla kripto kredi sağlayıcıları üzerinde yayılma etkisi yaratmıştır.

Celsius ve Voyager gibi kripto kredi sağlayıcıları, kripto sahiplerinin karşılaştığı iki farklı soruna çözüm bulmaya çalıştı: likidite eksikliği ve piyasanın satın alma gücü. Kripto para birimlerinin yaygın olarak bir değişim aracı olarak kabul edilmemesi nedeniyle kripto para sahipleri likidite sorunuyla karşı karşıya kalıyor. Böylece, varlıklarından para kazanmak isteyen kripto sahipleri, bunları itibari para birimine dönüştürebilir. Temel olarak, kripto kredi verenler, kripto sahiplerine, yalnızca büyük portföy sahiplerinin erişebildiği esnetme (staking) yoluyla, kripto varlıklarından güzel getiriler elde etme fırsatını sunuyordu. Temel olarak, kripto kredi verenler, sahiplerinin kripto varlıklarını teminat olarak kullanarak varlıklarını yatırmalarına ve itibari para birimlerini veya diğer dijital varlıkları ödünç almalarına olanak tanıyan güvenli borç verme işlemine katılırlar. Üstelik, kullanıcılar ayrıca bu varlıklar üzerinden geleneksel aracı kuruluşlar veya diğer kripto platformları tarafından sunulanlardan daha uygun oranlarda ödüller kazanabilirler. Kripto kredi verenler normal bankacılık sisteminin dışında kredi aracılığı yapıyor. Sonuç olarak bunların bir tür gölge bankacılık (shadow banking) olduğu anlaşılmalıdır.

“Avrupa Birliği Hukukuna Göre ‘Kripto (Teminatlı) Krediler’ Nasıl Düzenlenmeli?” (How Should Crypto Lending Be Regulated under EU Law?) başlıklı yazıda, kripto kredilendirmelerindeki temel finansal istikrar tehdidinin, kripto para piyasalarındaki aşırı oynaklıktan ve Nitelikli Fikri Tapulardan (non-fungible tokens; NFTs) gibi çok karmaşık ve değerlemesi çok zor olan token’ler, krediyi güvence altına almak için yeterli teminatın elde edilmesini çok zorlaştırıyor. Sistem içindeki kullanıcı etkisi çok yüksek olmaya devam ediyor. Bu uygulama, kripto (teminatlı) kredi verenleri finansal sağlıkları ile ilgili şüphelere ve söylentilere maruz bırakıyor ve böylece kripto kredi verenler, önde gelen kripto kredi verenler ve kripto borsa platformları içindeki iyi gizlenmiş likidite dengesizliklerini likidite azlığı riski ile karşı karşıya bırakan mevduat sahiplerinin akınları olarak ortaya çıkan piyasa paniğine neden oluyor. Kripto kredi sağlayıcıları ile ana akım finans kurumları arasındaki karşılıklı bağlantı bağlantıları sınırlı (links of interconnectedness between crypto lenders and mainstream financial institutions are limited) olsa da, güvenli varlıklara kaçış da dâhil olmak üzere piyasa paniği davranışsal bir olgudur ve önceden (ex ante) kontrol altına alınması çok zordur. Burada geçerli bir endişe, kripto kredi verenler ile düzenlemeye tabi finansal kurumlar arasındaki bağlantıların sınırlı görünmesine rağmen, yatırımcıların kripto piyasalarından kaçmasının genel bir güven krizine dönüşüp dönüşmeyeceğidir.

Dahası, kripto kredi piyasalarında yaygın dolandırıcılık vakaları gözlemlenmiştir. Kripto kredilerinin şeffaf olmayan ve karmaşık yapısı, dolandırıcılar için verimli bir zemin sağlıyor. Örneğin, Temmuz 2022’de Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (United States Securities and Exchange Commission-SEC), ABD’li kripto para kredi kuruluşu ‘Voyager’a karşı kendisini hatalı bir şekilde ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu (United States Federal Deposit Insurance Corporation) kapsamındaymış gibi sunması ve kullanıcıları mevduatının FDIC tarafından sigortalandığına ve FDIC’nin onları ‘Voyager’in başarısızlığına karşı sigortalayacağına inandıracak şekilde yanıltması nedeniyle bir durdurma ve vazgeçme emri çıkarmıştır. Son olarak, kripto kredilerinin kara para aklama, vergi kaçakçılığı ve terör finansmanı için bir araç olarak potansiyel kullanımına ilişkin endişeler dile getirilmiştir.

Makalede, kripto varlıklarına mevduat alınmasını ve itibari (para) olarak kripto teminatlı kredilerin verilmesini (taking of deposits in crypto assets and the granting of crypto-secured loans in fiat) içeren kripto kredi verenlerin faaliyetlerinin, kredi kurumlarının faaliyetlerine benzediği ileri sürülüyor. Kripto borç verme düzenlemesinin olmayışı, kripto borç verenler için lisanslı bankalara karşı rekabet avantajı yaratıyor. Düzenlemeye tabi olmayan kripto kredi verenler aşırı risk alarak getiri elde edebiliyorlar. Makalede, kripto kredi verenlerin Avrupa Birliği hukuku kapsamında kredi kurumları tanımına girdiği savunuluyor. Sonuç olarak, Sermaye Gereksinimleri Direktifi ve Yönetmeliği (Capital Requirements Directive and Regulation) ile sağlanan sıkı lisanslama ve ihtiyati koşullara tabi olmaları gerekmektedir. İhtiyat düzenlemesi, yatırımcı koruma düzenlemesinin çözemediği her türlü sistemik risk sorununu ele alabilir. Bununla birlikte, hem ahlaki tehlikeyi (moral hazard) önlemek hem de yatırımcılara kripto kredi verenlerin güvenli/batamayacak kadar büyük kurumlar (safe/too-big-to-fail institutions) olduğu yönünde yanlış bir izlenim vermek için, kripto kredi verenlerin ihtiyat düzenlemelerinin tam korumasından (full protection of prudential regulations) faydalanmamaları öneriliyor. Özellikle, onlara son çare borç veren desteği sunulmamalı ve onların bir mevduat sigortası planına üye olmalarına izin verilmemelidir.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.