Bugünkü oturum yasama döneminin bitiminden önceki son oturumumuzdur. Bu nedenle, geçtiğimiz yıllarda yürüttüğümüz yapıcı diyalog için hepinize içtenlikle teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Bu yasama dönemi, Covid-19 salgınından Rusya’nın Ukrayna’yı işgaline, enerji krizinden Orta Doğu’da yeniden başlayan çatışmalara kadar uzanan krizler ile şekillendirildi. Bu zorluklar, Avrupa’nın geleceğe daha güçlü ve daha hazırlıklı çıkmasını sağlamak için Avrupa Birliği (AB) kurumlarının, kendi yetki alanları dâhilinde, kararlı adımlar atmasını ve politika alanları arasında yakın işbirliği yapmasını gerektirdi.
Daha da önemlisi, iki kurumumuz da geçtiğimiz dönemi, Avrupa Merkez Bankası’nın demokratik meşruiyeti için hayati önem taşıyan hesap verebilirlik ilişkimizi derinleştirmek için kullanmıştır.
Bugünkü konuşmamda öncelikle ekonomik görünüme ilişkin son değerlendirmemiz ve Avrupa Merkez Bankası’nın son para politikası kararları hakkında sizi bilgilendireceğim. Daha sonra bu duruşmanın konusu olarak seçmiş olduğunuz avronun ilk 25 yılı üzerine düşüneceğim.
Ekonomik görünüm
2022 yılında %3,4 (yüzde 3,4) oranında genişleyen Avro Bölgesi ekonomik faaliyeti, 2023’te zayıf seyrederken, reel gayrisafi yurtiçi hâsıla büyümesi son çeyrekte durgunlaşmıştır. Faaliyetlerdeki zayıflık, inşaat ve imalattan hizmetlere kadar uzanan sektörler genelinde geniş tabanlıdır.
Gelen veriler yakın vadede aktivitenin zayıfladığına işaret etmeye devam ediyor; ancak ileriye dönük bazı anket göstergeleri önümüzdeki yıl bir toparlanmaya işaret ediyor.
Son flaş tahmine göre enflasyon, Aralık ayında yarım puanlık artışın ardından Ocak 2024’te %2,8’e gerilemiştir. Aralık ayındaki toparlanma geniş çapta bekleniyordu ancak beklenenden daha zayıftı. Bu artış, Almanya’da bir defaya mahsus akaryakıt fiyat desteği tedbirlerinin enerji bileşenindeki baz etkisini ve Aralık 2022’de akaryakıt fiyatlarında yaşanan ciddi düşüşü yansıtmıştır. Ocak ayında gıda enflasyonu, işlenmiş gıda enflasyonundaki düşüş nedeniyle %5,7’ye gerilerken, enerji enflasyonu ise %-6,3 seviyesinde gerçekleşmiştir.
Çekirdek enflasyon (enerji ve gıda hariç) kademeli olarak düşüyor ancak hizmetler bileşeninde kalıcılık işaretleri görülüyor. Ücret artışı güçlü olmayı sürdürüyor ve önümüzdeki çeyreklerde enflasyon dinamiklerinin giderek daha önemli bir etkeni haline gelmesi bekleniyor ki; bu da sıkı işgücü piyasalarını ve işçilerin enflasyon tazminatı taleplerini yansıtıyor.
Avrupa Merkez Bankası’nın ileriye dönük ücret takibi güçlü ücret baskılarına işaret etmeye devam ediyor, ancak anlaşmalar 2023 yılının son çeyreğinde bir miktar dengelenme olduğunu gösteriyor. 2024 yılı için ücret baskıları, özellikle Avro Bölgesi çalışanlarının büyük bir kısmını etkilemeye devam eden veya yaklaşan müzakere turlarının sonuçlarına bağlıdır. Birim kârların yurt içi fiyat baskılarına katkısının azalmaya devam etmesi, beklendiği gibi ücret artışlarının en azından kısmen kâr marjları marifetiyle tamponlandığına işaret etmektedir.
Genel olarak, son veriler enflasyondaki düşüş sürecini doğrulamakta ve geçmiş yukarı yönlü şokların etkisinin azalması ve sıkı finansman koşullarının enflasyonu aşağı çekmeye yardımcı olmasıyla 2024’te bizi kademeli olarak daha da aşağıya çekmesi beklenmektedir.
Avrupa Merkez Bankası’nın para politikası
Ocak ayı Yönetim Konseyi toplantımızda, gelen bilgilerin orta vadeli enflasyon görünümüne ilişkin Aralık ayı değerlendirmemizle büyük ölçüde uyumlu olduğunu değerlendirdik. Bu nedenle temel politika faiz oranlarımızı değiştirmemeye karar verdik.
Bu faiz oranları, yeterince uzun süre sürdürüldüğü takdirde enflasyonun %2 orta vadeli hedefimize zamanında dönmesine önemli katkı sağlayacak seviyelerdedir. Mevcut enflasyonla mücadele sürecinin devam etmesi bekleniyor, ancak Yönetim Konseyinin bunun bizi sürdürülebilir bir şekilde %2 hedefimize ulaştıracağından emin olması gerekiyor. Enflasyon görünümünü, enflasyonun ana dinamiklerini ve para politikası aktarımının gücünü dikkate alarak uygun kısıtlama düzeyi ve süresini belirlerken veriye dayalı bir yaklaşım izlemeye devam edeceğiz.
Avronun 25 yılı
Şimdi bu oturumun konusuna döneyim; uluslararası rezerv para birimlerinin en küçüğü olan avro 25 yaşındadır. Avro henüz genç olmasına rağmen olgunlaşmış ve günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir.
Birkaç ileri görüşlü kurucunun hayalinden, 20 ülkede 350 milyon insan tarafından kullanılan bir para birimine uzanan yolculuğu, Avrupa projesinin gücüne ve etkisine tanıklık etmektedir.
İlk on yılda, yani çocukluğunda odak noktası, yeni bir merkez bankası olarak Avrupa Merkez Bankası’nın ve yeni bir para birimi olarak avronun güvenilirliğini tesis etmekti.
İkinci on yılı, yani gençliği, küresel finans krizinin ve bunu takip eden devlet borcu krizinin ardından karakterize edildi ki; bu, Avrupa’nın, Tek Denetleme Mekanizmasının oluşturulması da dâhil olmak üzere, Ekonomik ve Parasal Birliğin mimarisini güçlendirmeye yönelik uyumlu çabalarına yol açmıştır.
Üçüncü on yıl, yani 20’li yaşların başı ise, pandeminin, iklim değişikliğinin, jeopolitik gerilimlerin ve yüksek enflasyonun kökleşmesini önleme ihtiyacının yarattığı zorluklarla şekillenmiştir. Bu şoklar, yeşil ve dijital geçişi hızlandırmak ve Avrupa’nın enerji bağımsızlığını ve genel dayanıklılığını artırmak için yeni Avrupa araçlarına olan ihtiyacın altını çizmiştir.
Sürekli bir yol arkadaşı olarak avro hepimizi birbirimize bağlıyor ve üç temel fayda sunuyor: basitlik, istikrar ve egemenlik (simplicity, stability and sovereignty).
Basitlik, çünkü Avro Bölgesi’ndeki tüketiciler ve firmalar tarafından döviz bozdurmak zorunda kalmadan kullanılabilir, burada yaşamayı, seyahat etmeyi ve iş yapmayı kolaylaştırır. Bu aynı zamanda avroya verilen yaygın desteğe de yansıyor ve Avro Bölgesi vatandaşlarının %79’u tek para birimini destekliyor.
İstikrar, çünkü son dalgalanmalara ve fiyat şoklarına rağmen Avro Bölgesi’nde enflasyon 1999 yılından bu yana ortalama %2,1 seviyesinde gerçekleşmiş ve daha da önemlisi, uzun vadeli enflasyon beklentileri genel olarak Avrupa Merkez Bankası’nın hedefi etrafında sabitlenmiştir. Bu Avrupa Merkez Bankası’nın güvenilirliğinin de bir kanıtıdır.
Egemenlik çünkü avro ikinci en önemli küresel para birimidir. Uluslararası işlemlerde kullanılmakta ve bu nedenle Avro Bölgesi tüketicilerini ve firmalarını giderek çalkantılı hale gelen bir dünyada döviz dalgalanmalarından korumaktadır.
Avro tüm bu alanlarda başarılı oldu ve önemli zorluklar karşısında dayanıklılığını ve güvenilirliğini defalarca gösterdi.
Bu Parlamento, özellikle bu son yasama döneminde, yıllar boyunca avronun temellerinin güçlendirilmesinde çok önemli bir rol oynadı. Yeni kuşak AB’yi kurma, kurumsal ekonomik yönetişim çerçevesinde reform yapma, sermaye piyasaları birliği ve bankacılık birliğini derinleştirme, dijital avro için yasal çerçeve tasarlama ve iklim değişikliğini ele alma çalışmalarınız, avronun geleceğe uygun olmasını sağlayacak temelleri atmıştır.
Avrupa Merkez Bankası da üzerine düşeni yapmış ve sürekli değişen bir ortamda görevini yerine getirme konusundaki kararlılığını göstermiştir.
Bir anımsatma olarak, son yıllarda bunu yaptığımız üç yolu vurgulamama izin verin.
Birincisi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve ardından gelen enerji krizinin ardından enflasyonda yaşanan yükselişe güçlü bir şekilde karşılık vererek, temel görevimiz olan fiyat istikrarına olan bağlılığımızı sarsılmaz bir şekilde sürdürdük.
İkinci olarak, iklim değişikliği hususlarını para politikası operasyonlarımıza dâhil etmek için adımlar attık ve bunu yaparak, Paris Anlaşması’nda belirlenen hedeflere kendi yetki alanımız dâhilinde ulaşılmasına katkıda bulunma konusunda üzerimize düşeni yaptık. Ocak ayındaki duyurumuz, yeşil geçişe, iklim değişikliğinin fiziksel etkisine ve ekonomi ve finansal sistem için doğayla ilgili risklere özellikle odaklanarak, hem para politikası hem de denetim faaliyetlerimizde iklim değişikliği ve doğanın bozulmasına ilişkin çalışmalarımızı yeniden teyit etti ve genişletmiştir.
Üçüncüsü, dijitalleşmiş bir dünyada stratejik özerkliğimizi güçlendirecek ve rekabet gücümüzü destekleyecek dijital bir avro geliştirme konusunda ilerleme kaydediyoruz. Bu önemli konuyu dün Sayın Cipollone ile tartıştınız ve son birkaç yıldır bu konu üzerinde gösterdiğiniz yakın işbirliği için hepinize teşekkür etmek istiyorum.
Avronun önümüzdeki 25 yılına baktığımızda, Avrupa Merkez Bankası’nın Avrupa Parlamentosu ile yakın ilişkiler kurmaya, yeni zorluklara yanıt vermeye ve görevini yerine getirmeye devam edebilmesini sağlamak için eylemlerini sürekli olarak gözden geçirmeye devam edeceğine sizi temin ederim.
Sonuç
Şimdi sonuca geleyim.
Avronun ilk 25 yılı başarılı geçti ama işimiz bitmedi. Ekonomik ve Parasal Birlik bir son nokta değildir; her Avrupalı nesil, tek para biriminin tarihinde kendi bölümünü yazmak zorundadır.
Yeni bir jeopolitik manzara ortaya çıkarken, ortak para birimimizi güçlendirmenin nedenleri her zamankinden daha güçlüdür.
Goethe’nin bir zamanlar yazdığı gibi “Bugün başlanmayan şey, yarın asla bitmez”.
Yaklaşan Avrupa seçimleri, Ekonomik ve Parasal Birliğimizi daha da derinleştirecek yeni ve iddialı bir gündem belirlemek için bir şans olacaktır. Avrupa’nın karşı karşıya olduğumuz ortak zorluklara yanıt verebilmesini sağlamak için tüm politika yapıcıların bu fırsatı yakalaması çok önemlidir.
İlginiz için teşekkür ederiz. Artık sorularınızı almaya hazırım.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.