‘Bankacılık Sektöründe Birleşme ve Satın Almalar’: [Hindistan Uygulaması] Kapsamlı Bir Analiz*

Merhum Aydın amcama…

Giriş

Hindistan dünyadaki en büyük ve en çeşitli demokrasiye sahip olup, ülkenin finans sektörü nispeten kısa bir süre içinde tartışmasız bir dizi olağanüstü kilometre taşına imza atmıştır. Hint bankacılık sektöründeki çok sayıda değişiklik ve bir dizi başarılı birleşme ve satın alma (mergers and acquisition), sektörün katlanarak büyümesine yardımcı olmuştur. 1968 yılında çıkarılan bir hükümet direktifi Hindistan’ın en büyük 14 ticari bankasının kamulaştırılmasına yol açmıştır. Şaşırtıcı bir şekilde, o zamanlar yalnızca 14 banka ülkedeki tüm banka mevduatının %85’ini elinde tutuyordu. 1980 yılında, yeni bir millileştirme aşamasının parçası olarak altı ticari banka daha kamulaştırıldı. Bu mükemmel hamlenin bir sonucu olarak Hindistan hükümeti şu anda ülkenin bankacılık sektörünün %91’ine sahip veya kontrol ediyor. Hindistan’da hâlihazırda faaliyette olan 20 kamulaştırılmış banka mevcuttur. Hükümet, diğer ekonomik büyüme girişimlerini sürdürürken 1993 yılında banka konsolidasyonunu da devam ettirmiştir. PNB, New Bank of India ile Punjab National Bank’ın birleşmesinin sonucudur. Bunun sonucunda, Hindistan’da kamulaştırılan bankaların sayısı yirmiden on dokuza düştü ki; bu, ülkenin ilk kamulaştırılmış banka birleşmesiydi ve o zamandan beri on dokuzda kaldı.

Birleşme, mevcut iki işletmeyi tek bir işletmede birleştirmeye yönelik bir anlaşmadır. İşletmelerin işbirliği yapmasının çeşitli türleri ve farklı nedenleri vardır. Çoğu birleşme, hâlihazırda var olan iki firmayı tek bir firmada ve tek bir yeni ticaret unvanı altında birleştirir. Birleşme ve satın almaların yaygın nedenleri arasında bir şirketin pazar payının artırılması, erişim alanının genişletilmesi ve yeni pazarlara girilmesi yer alır.

Bir şirketin başka bir firmanın kontrolünü ele geçirmek için hisselerinin tamamını olmasa da çoğunluğunu satın alması gerekir. Bir kuruluş, hisselerinin %50’sinden fazlasına sahip olduğunda hedef işletmeyi satın almış sayılır. Alışılmış olduğu gibi, satın alan firma, hedef işletmenin hisselerini ve diğer birçok varlığı satın alarak borsaya katılacaktır. Bu, satın alan işletmenin, öncelikle hedef kuruluşun hissedarlarının onayını almadan, yakın zamanda edinilen varlıklarla ilgili seçimler yapmasına olanak tanır.

1. Konunun Arka Planı

Geriye dönüp baktığımızda birleşme ve satın almaların her biri aşağıda tartışılan beş aşamadan geçtiğini görüyoruz. Deneyimler, ekonomik güçlerin birleşme ve satın almaları yönlendirdiğini göstermektedir. Gayrisafi yurtiçi hâsıla büyümesi, faiz oranları ve para politikasını içeren makroekonomik ortam, şirketler veya kuruluşlar arasındaki birleşme ve satın almaların yapısının belirlenmesinde önemlidir. İlk birleşme dalgası 1897’den 1904 yılına kadar meydana gelmiştir. Bu dönemde demiryolu ve elektrik enerjisi endüstrileri gibi belirli üretim hatları üzerinde tekel sahibi olan şirketler arasında birleşmeler gerçekleşmiştir.

Bu birleşmeler, Birinci Dünya Savaşı’nı takip eden ekonomik patlama sayesinde mümkün oldu. Bu birleşme ve satın almaların temeli, demiryollarının büyümesi ve otomobil taşımacılığının ortaya çıkışı gibi teknolojik gelişmelerdi. Birleşmelerin ikinci dalgası, öncelikle yatay veya kümelenmiş yapılardı. Yatırım bankaları birleşme ve satın almaların kolaylaştırılmasında önemli bir rol oynadı.

1929 yılındaki borsa çöküşü (stock market crash) ve ardından gelen Büyük Buhran (Great Depression), birleşmelerin ikinci dalgasını durdurdu.

Bu dönemdeki (1965-1969) çoğu birleşme holdingleri içeriyordu. Yatırım bankaları artık birleşmelerin finansmanında önemli bir rol oynamıyor. Bunun yerine özsermaye kullanılmıştır. Üçüncü birleşme dalgası, Başsavcı’nın holdingleri ayırma teklifiyle 1968’de sona ermiştir. İlaç, bankacılık, havayolu, petrol ve gaz gibi şirketlerin hepsi birleşmiştir. Dördüncü dalga birleşmelerin finansal kurum reformu yoluyla önlenmesi ve devralma karşıtı düzenlemeleri kapsar. Küreselleşme, hızlı borsa büyümesi ve kuralsızlaştırma (globalization, rapid stock market growth, and deregulation), beşinci birleşme dalgasını (1992-2000) tetiklemiştir. Beşinci dalgadaki birleşme faaliyetlerinin çoğunluğu bankacılık ve telekomünikasyon sektörlerinde kaydedilmiştir. Hisse senedi piyasasında yaşanan balon patlaması birleşmelerin beşinci dalgasını sonlandırmıştır. Dolayısıyla birleşme ve satın almalarda ilerlemenin yavaş olduğu açıktır.

Büyüyen bir ekonomide, ekonomik üretim birimleri var olduğu sürece birleşme ve satın almalar devam edecektir.

2. Bankacılık Sektöründe Birleşme ve Satın Almalar

Birleşme, iki veya daha fazla işletmenin tek bir birlik oluşturmak üzere bir araya gelmesidir. Birleşme, ilgili iki şirketin mevcut hissedarlarının yeni şirkette ortak paya sahip olması dışında, satın alma veya devralmaya az çok benzer; satın almada ise bir şirket, satın alınan şirketin hisselerinin çoğunluğunu diğer şirketin izni olsun ya da olmasın satın alır. Tüm ticari kuruluşlar gibi bankalar da kendilerini tehlikelerden korumalı ve mevcut ve beklenen eğilimlerin sunduğu fırsatlardan yararlanmalıdır. Son zamanlarda hem uluslararası alanda hem de Hindistan’da bankacılık sektöründe birleşme ve satın almalar artmıştır. Küreselleşmenin ve Hint bankacılığının çalışkanlığının bu arka planına karşı değişiyor.

Hindistan’da 2000 sonrası birleşme ve satın almaların analizinde, birleşen işletme üzerindeki etkilerin yanı sıra, ilgili her bir taraf için fayda ve dezavantajları da inceleniyor. Konsolidasyon ciddi bir stratejik strateji olarak görüldü ve belirgin ölçek ekonomileri, bölgesel çeşitlilik, şube ve personel azaltımı yoluyla elde edilen daha düşük maliyetler, sınır ötesi genişleme ve pazar payı yoğunlaşmasının bir sonucu olarak küresel anlamda ivme kazanmıştır. (Hedeflerin ve alıcıların) amacını, başarılı sinerjileri (hem operasyonel hem de finansal), diğer anlaşma yöntemlerini, stratejinin ilgili bankaların uzak görüşlülük ve hedefleriyle uyumlaştırılmasının yanı sıra birleşmenin uzun vadeli sonuçlarını anlamak 2000 yılından bu yana Hindistan’da gerçekleşen birleşme ve satın almaları analiz ederken önemlidir.

Hindistan 1921 yılında bağımsızlığını kazanmadan önce, Imperial Bank of India üç bankaya bölünmüştü ve bunlar 1955’te birleşerek Hindistan Devlet Bankası’nı oluşturdu. Bankacılık sektöründe son birkaç yılda gerçekleşen en dikkat çekici birleşmelerden biri, ICICI Ltd. ile onun bankacılık kolu olan ICICI bank Ltd., IDBI ve bankacılık bağlı ortaklığı IDBI Bank Ltd.’nin birliği ve Global Trust Bank ile Oriental Bank of Commerce’nin birleşmesidir.

3. Banka Birleşme Ve Devralma Prosedürü

  • Birleşmeyi seçerken, faydalanan bankanın ve dolayısıyla birleşme bankasının onaylı görevlileri otururlar ki; bu, usuller ve finansal şartlarla ilgilidir. Tartışma bittiğinde, artık ana tema (à theme) her bir bankanın küçük harflerini ve dolayısıyla alan hüküm ve koşullarını dâhil etmeye hazırdır. Tema mükemmelleştirildikten sonra bankaların yönetim kurulu toplantılarında masaya yatırılır. Yönetim kurulu konuyu tartışır ve teklifin günün sonunda finansal olarak uygulanabilir ve faydalı olup olmadığına ilişkin kanıtlar değerlendirilir.
  • Birleşme teklifinin yönetim kurulu tarafından onaylanmasının ardından, teklifi tartışmak ve onaylarını almak üzere çeşitli bankaların hissedarlarının yeni, normal bir genel kurulu toplanır.
  • Birleşme teklifinin yönetim kurulu tarafından onaylanmasının ardından, bankaların her birini tahmin etmek üzere kayıtlı bir incelemeci atanır. İncelemeci, bankaları sermayeleri, talep edilen sermayeleri, araçları ve borçları, erişimleri ve beklenen büyümeleri temelinde değerlendirir ve onların onayını ister.
  • Değerleme tamamlandıktan ve birkaç banka tarafından kabul edildikten sonra, teklifi, Bank of India’yı ve Hindistan’ın benzer menkul kıymetler ve borsa kurulu gibi vazgeçilmez kısıtlayıcı organlarını rezerve etmek için yönetim kurulu onayı, hissedarların onayı, değerleme raporu vb. gibi geçerli tüm belgelerle birlikte çekerler.
  • Sonunda, tüm kuruluşlardan onay alındığında, bankaların her birinin onaylı memurları da birlikte oturup, istismar bankasının, kurucu bankanın hissedarlarına hisse tahsisi oranını tartışır ve karara bağlar.
  • İşlemler tamamlandıktan sonra bankalar tarafından imzalanır.

4. Bankacılık Sektöründe Birleşme ve Satın Almaların Yasal Yapısı ve Düzenleyici Engelleri

1969 yılının başlangıcından bu yana, Hindistan çok sayıda banka birleşmesine tanık oldu ve bu nedenle bankacılık sektörünün manzarasını değiştirdi. Bu birleşmelerin çoğunluğu, bankaların finansal iflasları nedeniyle hızlandırılmış ve varlıklarının devamını güvence altına almak için daha büyük bankacılık kurumlarıyla konsolidasyonları zorunlu kılınmıştır. Önde gelen bir finans kurumu olan State Bank of India, bankacılık sektöründe toplam on iki birleşmeye taraf oldu. Beş bankanın birleşmesine Bank of Baroda ve Punjab National Bank da tanıklık etti. 1969 yılında İndira Gandhi Hükümeti, ticari bankaların millileştirilmesini amaçlayan bir politikanın uygulanmasını hararetle savundu. İndira Gandhi Hükümeti tarafından kamulaştırılan 14 bankadan 10 tanesinin dirençlilik sergilemeye ve farklı kimliklerini korumaya devam etmesi dikkat çekicidir. Hükümetin özel bankaların millileştirilmesi yönündeki iddiası, söz konusu özel bankaların sıklıkla yasa dışı faaliyetlerde bulunduğu ve dolayısıyla müdahaleyi gerektirdiği iddiasına dayanmaktadır. Ancak birleşme ve devralmalardan (M&A) sonra şu anda yalnızca 12 kamu bankasının varlığını sürdürmesi dikkat çekicidir.

2016 yılında Hindistan Merkez Bankası (Reserve Bank of India-RBI), Hindistan’ın yetki alanı içindeki özel sektör bankalarının birleşmesi prosedürüne ilişkin yönergeler yayınladı. Yukarıda belirtilen yönergeler, iki bankacılık kuruluşunun birleşmesi ile ilgilidir ve ayrıca bir bankacılık kuruluşunun bankacılık dışı bir finans kurumuyla (non-banking financial institution; NBFC) birleşmesini düzenlemektedir.

2013 tarihli Şirketler Yasası’nın 232 ila 234. maddelerinde yer alan hükümler uyarınca Ulusal Şirketler Hukuku Mahkemesi’ne (National Company Law Tribunal-NCLT) verilen yetki, ona bir bankacılık kuruluşu ile bankacılık kuruluşu olmayan bir kuruluşu içeren birleşme planlarına onay verme konusunda en yüksek yargı yetkisini vermektedir. Söz konusu görüş, saygın Bombay Yüksek Mahkemesi tarafından 2003 yılındaki dikkate değer Indusind Enterprises and Finance – Indusind Bank Ltd. davasında usulüne uygun olarak tasdik edilmiştir. Birleşme sürecinin tamamlanması ve nihai sonuca ulaşması için planın yönetim kurulu üyelerinin üçte iki çoğunluğu tarafından usulüne uygun olarak onaylanması zorunludur.

İki bankacılık kuruluşunun birleşmesi, 1949 tarihli Bankacılık Düzenleme Kanunu’na (Banking Regulation Act) tabidir. Madde 44A’da yer alan hükümler uyarınca, birleşmeye katılmak isteyen bankalar, söz konusu birleşmeye dâhil olan her bir bankanın hissedarlarının üçte iki çoğunluğundan gerekli onayı almakla yükümlüdür. Daha sonra, yukarıda belirtilen teklif, birleşme planına ilişkin gerekli onayın alınması için Hindistan Merkez Bankası’na usulüne uygun olarak iletilecektir. 1949 tarihli Bankacılık Düzenleme Yasası, Hindistan Merkez Bankası’na, söz konusu bankaların finansal zayıflık sergilemesi durumunda bankaların zorunlu veya gönülsüz birleşmelerini teklif etme yetkisi vermektedir. 2013 tarihli Şirketler Yasası’nın 234 ila 234. maddelerinde yer alan hükümler uyarınca, bir bankacılık şirketinin bir bankacılık dışı bir finans kurumu ile gönüllü olarak birleşmesini gerçekleştirmek için ilgili tarafların Hindistan Merkez Bankası’ndan gerekli onayı alması zorunludur.

2002 tarihli Rekabet Yasası ile oluşturulan düzenleyici çerçeve, bankacılık sektöründe meydana gelen birleşme ve devralmaların gözetimini kapsamaktadır. Anılan yasada belirtilen hükümlere uygun olarak, Hindistan Rekabet Komisyonunun meydana gelen herhangi bir birleşme konusunda usulüne uygun olarak bilgilendirilmesi zorunludur.

Bankacılık sektöründe birleşme ve devralmaları düzenleyen kanunlarda yapılan son değişiklikler yürürlüğe girmiştir. Bankacılık sektörünün rekabetçi ve etkili kalmasını sağlamak için bazı değişiklikler yapılmıştır. Değişiklikler, birleşme ve satın alma sürecini basitleştirerek bankaların diğer finansal kuruluşlarla birleşmesini ve satın almasını kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Yeni kurallar aynı zamanda hissedarların ve müşterilerin çıkarlarının korunmasına ve bunların herhangi bir birleşme veya satın alma nedeniyle zarar görmemesini sağlamaya odaklanmakta; bu en son değişiklikler, sektörün bankacılık sektörünün devam eden evriminde öncü olmaya olan bağlılığının altını çizmektedir.

Sonuç

Şu anda Hindistan bankacılık sektöründe birçok birleşme ve satın alma yaşanıyor. Bu işlemlere katılmanın ardındaki temel amaç, ölçek ekonomilerinden kâr elde etmektir ve aynı zamanda Hindistan’da bankacılık sektörü hızla gelişmektedir. Birleşme ve satın alma, Hint bankacılık sektörünün gelişimini artırmasına yardımcı olmuş ve bu da bu sektörün dünya standartlarında bir konuma gelmesine daha fazla olanak tanımıştır. Birleşme ve Satın Almalar, şirketlerin büyümesine ve işlerini diğer alanlara genişletmesine ve finansal yükün (mücadelenin) üstesinden gelmesine yardımcı olur. Bankacılık, Hindistan ekonomisinin büyük bir bölümünü oluşturur ve bazı özel azınlık hissedarları olmasına rağmen, bunun büyük bir kısmı devlete aittir. Hindistan ekonomisinde küçük ve orta ölçekli bankalar, kaynak yetersizliği, eski teknoloji, zayıf pazarlama etkileri ve finansal yapı gibi pek çok faktörden dolayı sorunlar yaşamakta ve büyük bankalar zaman zaman onları tehdit etmektedir. Bu durumda birleşme, bu küçük ve orta ölçekli bankalar için başarısızlığa karşı bir nimet olabilir.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.