Bankalara Karşı Sorumluluk, Düzenleyicilere Karşı Sorumluluk

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) federal bankacılık kurumları, güvenli ve sağlam bir bankacılık sisteminin kritik gözetimini sağlamakta ve bu sistemin sürdürülmesinde hayati bir rol oynamaktadır. Bu roller dikkatlice tanımlanmış ve yasalarla açıkça sınırlandırılmıştır. Bankacılık kurumlarının bireysel finansal kurumların güvenliği ve sağlamlığına ve daha geniş finansal sistemin istikrarına odaklanması, ABD’de ve yurtdışında güçlü bir finansal hizmetler sektörü için sağlam bir temel oluşturmaktadır.

Bu güvenlik, sağlamlık ve finansal istikrar (safety and soundness and financial stability) hedeflerine ulaşmak için bankacılık kuruluşları, finansal düzenleme ve denetim yoluyla bankaların yüksek standartlarda tutulmasını sağlamak zorundadır. Bunun birçok biçimi olabilir: banka düzenleyici otoriteleri, güvenliği ve sağlamlığı teşvik etmek için sağlam düzenleyici standartları uygular, bankaları ve onların holding şirketlerini (banks and their holding companies) periyodik olarak inceler ve bankaların da periyodik düzenleyici raporlama yükümlülüklerine uyması gerekir. Gerektiğinde düzenleyici otoriteler, denetim bulgularının derhal düzeltilmesini talep ederek veya yaptırım tedbirleri alarak bankaları bu standartlara uymama konusunda sorumlu tutar.

Banka düzenleyici otoriteleri bu görevlerin yerine getirilmesinde büyük ölçüde bağımsızlığa ve özerkliğe sahiptir ve bu bağımsızlık güç bir görevi görmektedir. Federal Rezerv’in banka düzenleme fonksiyonundaki bağımsızlık, denetleyici ve düzenleyici kararların güvenli ve sağlam bir finansal sistemi teşvik etme ve ABD finansal sisteminin istikrarını koruma hedeflerine göre yönlendirilmesini sağlamak için tasarlanmıştır. Bu bağlamda bağımsızlık aynı zamanda Federal Rezerv’in politika kararları alırken veya düzenleme taslakları hazırlarken siyasi değerlendirmelerden etkilenmemesi gerektiği anlamına da gelir. Tarihsel olarak, Federal Rezerv’in banka düzenleme ve denetimindeki bağımsızlığı (independence), düzenlenen kurumlara istikrar ve tutarlılık da sağlamıştır. Bu, banka düzenlemelerinin değişim karşısında statik kalması gerektiği anlamına gelmemektedir. Tam tersine, Federal Rezerv’in düzenleyici yaklaşımı, yeni bankacılık faaliyetlerini ve yeni riskleri ele alma ve bunlara uyum sağlama kapasitesine sahip olmalı, aynı zamanda yasal hedeflerimizi ilerletmeyle uyumlu olmalıdır.

Hesap Verebilirlik Bağımsızlığa Zarar Vermez [Accountability Does Not Undermine Independence]

Tabii ki, banka düzenlemelerindeki bu bağımsızlığa hem ABD Kongresi’ne hem de Amerikan kamuoyuna karşı hesap verme sorumluluğu eşlik etmelidir. Hesap verebilirlik, banka düzenleyici otoriteleri için bankalar için olduğundan daha az önemli değildir. Banka düzenleyici otoriteleri önemli bir kamu işlevine hizmet ediyor ve geçtiğimiz yıl da gördüğümüz gibi riskler yüksektir. Bankacılık sistemindeki banka başarısızlıkları ve stres, yalnızca banka müşterileri, mevduat sahipleri ve başarısız bir bankanın alacaklıları için değil, aynı zamanda daha geniş anlamda finansal sistem, ABD ekonomisi ve ABD vergi mükellefleri için de önemli riskler oluşturmaktadır.

Mevcut yasalar, Kongre’ye hesap verebilirliği sağlamak için bir dizi mekanizma sunmaktadır. İlk olarak, Guvernörler Kurulu (Board of Governors) üyeleri ABD Senatosu’nun tavsiyesi ve onayına tabi olarak ABD Başkanı tarafından atanır. İkinci olarak, Guvernörler Kurulu aynı zamanda hem ilgili bankacılık ve finansal hizmetler komitelerine şahsen ifade vermek yoluyla hem de para politikası, banka uygulamaları faaliyetleri, denetim ve düzenleme, siber güvenlik ve finansal sistem dayanıklılığı ve finansal istikrara ilişkin altı aylık raporlar da dâhil olmak üzere Federal Rezerv’in sorumluluk alanları dâhilindeki kilit alanlar hakkında düzenli raporlar sunarak Kongre ile sistemli olarak iletişim kurar.

Bu düzenli tanıklık ve kamuya açık raporlama akışı, yalnızca Kongre için değil aynı zamanda halk için de Federal Rezerv’in iç işleyişine ilişkin görünürlük sağlarken; bu, düzenleyici hesap verebilirliğin yalnızca bir yönüdür.

Hesap Verebilirlik Şeffaflık Gerektirir [Accountability Requires Transparency]

Hesap verebilirlik aynı zamanda şeffaf politika ve izlekler ile denetimin öngörülebilir ve adil bir şekilde yürütülmesini de gerektirmektedir. Bu eylemler, kamuya ve düzenlenmiş kurumlara, kurumların sadece bu kurumları değil kendilerini de yüksek standartlarda tuttuklarını göstermektedir.

Şeffaflık, Federal Rezerv’in tüm düzenlenmiş kurumlarda sorumluluklarını adil bir şekilde yerine getirdiğini göstererek meşruiyet inşa eder. Örneğin, inceleme süreci sırasında uygulanan denetim standartları ve beklentiler coğrafyaya veya denetçiye göre değişmemeli, yalnızca inceleme süreci esnasında ortaya çıkan risklere göre değişiklik göstermelidir. Sürekli dikkat ve iyileştirmeyi hak eden bir diğer alan ise açık, uygun ve özel olarak hazırlanmış rehberlerin yayınlanmasıdır. Bu hedefe ulaştığımız örneklerden biri, topluluk bankalarının (community banks) Beklenen Cari Kredi Zararı (Current Expected Credit Loss) muhasebe standardı kapsamındaki zararları tahmin etmesine yardımcı olacak araçlar sağlamaktı. Ancak bu şeffaflık görevini, düzenlemeye tabi tüm kurumlarımıza borçluyuz ve şeffaflığın artması, bankaların zaman içinde emsalleriyle aynı standartlarda tutulmasını sağlamaya yardımcı olacaktır.

Şeffaflık, meşruiyet ve kamu güveni oluşturmanın yanı sıra hesap verebilirliğin sağlanmasına da yardımcı olur. Açık olmak gerekirse, bu bağlamda şeffaflık hoşgörü ile aynı anlama gelmemektedir. Her büyüklükteki bankayı, büyüklükleri ve riskleri ile orantılı olarak yüksek standartlarda tutuyoruz. Şeffaf olmak, düzenleyici standartlarımızın katılığını azaltmaz; esasen bankaların bu standartların ve beklentilerin farkında olmalarını ve bunları karşılamak için daha etkin ve verimli çalışabilmelerini sağlamaya yardımcı olur. Aynı şeffaflık, biz düzenleyici otoritelerin kendimizi yüksek standartlarda tuttuğumuzu, Kongre tarafından bize verilen yetkiyi uygun şekilde kullandığımızı ve bunu yasal süreç ve adaleti destekleyecek şekilde yaptığımızı göstermeye yardımcı oluyor.

Düzenleyici veya denetleyici sorumluluklarımızın yerine getirilmesinde çalışmalarımızı göstermekten korkmamalıyız.

Fed’in Denetim ve Düzenlemelerin Uygun Şekilde Uygulanmasına İlişkin Sorumluluğu [The Fed’s Responsibility for Appropriate Implementation of Supervision and Regulation]

Belki de en önemlisi, Kongre’nin çıkardığı yasaları yazıldığı gibi uygulamalı ve bu yetkiyi politika oluşturmanın diğer alanlarına girme riskine sokmamalıyız. Örnek olarak, (1) kurumların tüm maddi risklerini yönetmelerini sağlamak ve (2) bankaları belirli sektörlere kredi verme veya vermeme konusunda etkileyerek bankalara belirli kredi tahsis kararları verme talimatı vermek arasındaki ayrımı düşünelim. İlk hedef [önemli risklerin yönetimi (management of material risks)] banka denetçisinin merkezi bir işlevi olup; güvenlik ve sağlamlık açısından temeldir. Ancak ikinci hedefin (bir bankayı belirli kredi tahsis kararları alması konusunda etkileme) bankacılık düzenleyici otoritesinin veya merkez bankasının görevi olmadığı da aynı derecede açıktır. Düzenlemeye tabi bankacılık sektörlerine genel bir bakış, her bankanın hem piyasa talebine hem de ekonomik koşullara tepki olarak farklı kredi kararları aldığı ve aynı zamanda bankanın iş stratejisini ilerlettiği, çeşitli bir banka ekosistemini ortaya koymaktadır. Federal Rezerv’in uygun rolünün bankalar için kredi tahsis kararları vermek olmadığı yönündeki yaygın görüşü paylaşıyorum.

Fed’in bankacılık denetleyicisi olarak rolü, bir bankacılık stratejisi ve risk iştahının benimsenmesinde banka yönetiminin ve yönetim kurulunun yerini almak değildir. Bunun yerine, bir bankanın geçerli yasalara uygun, güvenli ve sağlam bir şekilde çalışıp çalışmadığını değerlendirmek için uygun, hedefe yönelik düzenleme ve denetim uygulamak gerekir. Bu, kurulması zor bir denge olabilir, ancak Federal Rezerv düzenleyici veya denetleyici araçlarını kullandığında veya kullanmayı önerdiğinde her zaman aklımızda tutmamız gereken bir şeydir. Bankacılık düzenleme ve denetimi, Kongre tarafından zorunlu kılınmayan yeni politikaların uygulanması için uygun bir yöntem değildir.

Kamu kurumlarına güvenin azaldığı bir dönemde yaşıyoruz. Bu nedenle bankacılık kuruluşlarının, yasal yükümlülüklere odaklanarak görevlerini bağımsız bir şekilde yerine getirdiklerini şüpheye yer bırakmayacak şekilde göstermeye çalışmaları gerekmektedir. Tıpkı bankaları yüksek standartlarda tuttuğumuz gibi, kendimizi de yüksek standartlarda tutmayı benimsemeli ve bunu kamunun hesap verebilirliğini teşvik edecek şekilde yapmalıyız. Kendi performansımızdaki eksiklikleri tespit ettiğimizde alçakgönüllülükle bu eksiklikleri kabul etmeli ve uygun ayarlamaları yapmalıyız. Hesap verebilirlik sağlıklı bir bankacılık sistemini teşvik ettiği gibi, hesap verebilirlik de sağlıklı banka düzenleme ve denetimini teşvik eder.

* Makale Müellifinin Notu: Bu makalede ifade edilen görüşler bana aittir ve Federal Rezerv Kurulu veya Federal Açık Piyasa Komitesindeki meslektaşlarımın görüşlerini yansıtmayabilir. Bu makale, ‘Starling Insights’ın gelecek sayısında yayınlanacaktır.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.