Siyasi huzursuzluk, kambiyo dalgalanmaları ve suç tehditleri uluslararası yatırımcıları zorlamaktadır. Dünya nüfusunun çoğu artık Küresel Güney olarak adlandırılan bölgede yaşamakta ve bu bölgeler Batı ile karşılaştırıldığında hızlı gelişme potansiyelleri sayesinde yatırım için giderek daha cazip hale gelmektedir. Ancak birçoklarının uyardığı gibi, bu bölgelere yatırım yapmak başarının garantisi değildir.
Kişi başına düşen gayrisafi milli gelire dayalı kategoriler olan düşük, alt orta ve üst orta gelir olarak sınıflandırılan ülkeler, büyük ölçüde yüksek gelirli ülkelere kıyasla daha yüksek potansiyel büyüme oranları nedeniyle küresel yatırımcılar için ilgi odağı haline gelmiştir. Kişi başına düşen gelir seviyeleri, düşük gelirli ülkeler için 2022 yılında bin 135 dolardan azken, üst orta gelirli ülkeler için 13 bin 845 dolara kadar değişmektedir[1].
Bu bölgeler, özellikle dijital teknolojilerin yaygınlaşmasının benzeri görülmemiş bir hızda yeni pazarların ortaya çıkmasını ve büyümesini teşvik etmesiyle, hızlı gelişim için olgunlaşmış, henüz keşfedilmemiş pazarlar sunmaktadır. Yatırımcılar için cazibe, teknolojinin giriş engellerini nasıl azalttığı, pazar erişimini nasıl geliştirdiği ve operasyonel verimliliği nasıl artırdığı, daha hızlı büyüme ve daha yüksek getiriler vaat ettiğidir.
Ayrıca, ulaşımdan enerjiye, su temininden sanitasyona kadar her şeyi kapsayan Küresel Güney’de[2] altyapı gelişimine yönelik önemli ihtiyaç, sürdürülebilir ekonomik büyümeyi desteklemek ve yaşam standartlarını iyileştirmek için büyük fırsatlar sunmakta; ancak düşük ve alt-orta gelirli ülkelere yatırım yapmak çoğu zaman siyasi istikrarsızlık ve kambiyo dalgalanmaları gibi ciddi zorlukları da beraberinde getirmektedir.
1. Siyasi huzursuzluk küresel finans piyasalarını nasıl sarsıyor?
Siyasi istikrarsızlık, sık hükümet değişiklikleri, iç karışıklıklar, işçi grevleri ve hatta çatışmalar dâhil olmak üzere çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Bunlar üretimi durdurabilir veya altyapıyı yok ederek yatırım kârlılığını etkileyebilir.
Bu tür bir istikrarsızlık, yabancı yatırımı, vergilendirmeyi ve kâr geri dönüşünü etkileyen öngörülemeyen politika değişikliklerine yol açabilir ve bu da varlıkların önemli ölçüde değer kaybetmesine neden olabilir. Dahası, siyasi çalkantılar piyasaları, tedarik zincirlerini ve daha geniş iş ortamını bozabilir.
Örneğin, liderlik anlaşmazlıkları, yaptırımlar ve düşen petrol fiyatlarıyla daha da kötüleşen Venezuela’nın siyasi ve ekonomik çalkantıları hiperenflasyona, ekonomik faaliyetlerde çöküşe ve insani bir krize yol açmıştır. Bu durum yalnızca ülkenin ekonomisini mahvetmekle kalmamış, aynı zamanda Venezuela’nın önemli bir petrol ihracatçısı rolü göz önüne alındığında küresel petrol piyasalarını da etkilemiştir. Kriz, siyasi kötü yönetimin risklerini ve ekonomik sağlık için istikrarlı yönetimin önemini vurgulamıştır.
Sri Lanka ve Kazakistan son yıllarda önemli ve istikrarsızlaştırıcı iç karışıklıklar yaşamıştır. 2022 yılı raporunda[3], gıda ve yakıt ithalatına bağımlı orta gelirli ülkelerin özellikle iç karışıklığa yol açan istikrarsızlık riski altında olduğu belirtilmiştir. Raporun yazarları Hamish Kinnear ve Jimena Blanco, “Bazı ülkeler, kötüleşen kurumsal yönetişim ve sosyal göstergeler nedeniyle çevre, sosyal ve kurumsal yönetişim (ESG) yatırımlarının dışlanmasına yol açan ve ekonomik performansı iyileştirmek ve toplumsal ihtiyaçları karşılamak için gereken girişleri engelleyen bir kısır döngüye düşme riskiyle karşı karşıya kalmaktadır” diye yazmıştır.
2. Kambiyo dalgalanmaları ve suç tehditleri uluslararası yatırımcıları da zorluyor
Ayrıca bu ülkeler, yüksek gelirli muadillerine kıyasla genellikle daha fazla döviz oynaklığıyla karşı karşıya kalmaktadır.
Bu tür dalgalanmalar yatırım değerleri üzerinde derin bir etkiye sahip olabilir, yerel para biriminin yatırımcının kendi para birimine karşı değer kaybetmesi potansiyel olarak yatırım getirilerini azaltabilir ve kârların geri gönderilmesinin maliyetini artırabilir. Döviz oynaklığı sınır ötesi işlemleri de etkileyebilir. Döviz kurları bir işletme faaliyetinin başlatıldığı zaman ile sonuçlandığı zaman arasında değişirse, kârların aşınmasına veya zararlara yol açabilir.
Küresel şirketler için, uluslararası yatırımlardaki döviz dalgalanmaları kendi ülkelerindeki operasyonları etkileyebilir. Örneğin, bu tür bir istikrarsızlık, ana şirketin finansal raporlarındaki finansal performansın daha değişken görünmesine neden olabilir ve bu da hisse senedi fiyatlarını ve hissedar değerini etkileyebilir.
Para birimi istikrarsızlığı da enflasyona yol açabilir ve bu da operasyonel giderleri artırabilir. Yüksek enflasyon, bir para biriminin satın alma gücünü aşındırarak diğer para birimlerine karşı değer kaybına yol açabilir. Bu, uluslararası satın alma gücünü ve yatırım getirilerini etkileyebilir. Tersine, deflasyon para biriminin değer kazanmasına yol açabilir ancak yatırımları olumsuz etkileyebilecek ekonomik sıkıntılara da işaret edebilir.
Diğer küresel finans riskleri de şunlardır:
- Mali suçlar: Finansal sistemler daha karmaşık ve küresel hale geldikçe, kara para aklamayı, dolandırıcılığı, içeriden bilgi ticareti ve diğer finansal suiistimal türlerini tespit etmek ve önlemek daha da zorlaşmaktadır.
- Siber güvenlik: Benzer bir şekilde, küresel finansal işlemlerin dijital yapısı, siber suç, veri ihlalleri ve siber saldırılardan kaynaklanan tehditleri ciddi bir risk haline getirmektedir.
- Pandemi sonrası toparlanma: Dört yıl sonra, küresel Kovid-19 salgını kredi temerrütleri ve enflasyon gibi önemli ekonomik etkiler yaratmaya devam etmektedir.
Ve birçok düşük ve alt-orta gelirli ülke daha fazla yabancı yatırım çekmek amacıyla yasal ve düzenleyici sistemlerini iyileştirmek için aktif olarak çalışırken, yatırımcılar bu ülkelerde hâlâ daha yüksek yasal ve düzenleyici engellerle karşılaşabilir. Bu da, sözleşmelerin uygulanmasında, fikri mülkiyetin korunmasında ve anlaşmazlıkların çözülmesinde zorluklara yol açabilir.
3. Küresel finans sektöründe risklerin azaltılması
Yani Küresel Güney’e yatırım yapmanın riskleri önemlidir. Ancak yatırımcılar ve uluslararası finansmana ihtiyaç duyan ülkeler için potansiyel ödüller de önemlidir. Neyse ki, şirketlerin uluslararası finans alanında başarılı olmaları için bir yol haritası sağlayan stratejiler mevcuttur.
Düşük gelir grubundaki birçok ülke, yatırımı daha da cezbetmek için düzenleyici çerçevelerini yeniden düzenlemektedir. Bu çabalar arasında vergi teşvikleri sunmak, bürokratik engelleri azaltmak, mülkiyet haklarını geliştirmek ve yatırımları korumak için önlemler sağlamak yer almaktadır.
Bu tür reformlar, söz konusu ülkeleri, bu gelişen pazarlarda yatırım finansmanında önemli bir rol oynayan bankalar ve kredi verenler de dâhil olmak üzere yabancı yatırımcılar için daha çekici hale getirmek için tasarlanmıştır. Şirketler bu çabalara dikkat etmeli ve mümkün olduğunda çözümler bulmak için yerel yönetimlerle çalışmalıdır.
Küresel Güney’de faaliyet gösteren şirketlerin de riskleri azaltmak için atabileceği adımlar vardır. Bu yaklaşımlardan biri çeşitlendirmedir yani yatırımları birden fazla ülkeye ve sektöre yaymak, politik ve kambiyo dalgalanmalarının etkisini azaltmaya yardımcı olabilir. Bir diğer seçenek ise, tarihsel olarak diğer dövizlerden daha az oynak olan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) doları veya avro gibi istikrarlı dövizlere yatırım yapmaktır. Opsiyonlar ve vadeli işlemler gibi finansal araçları kullanmak da döviz riskine karşı koruma sağlayabilir.
Şirket liderlerinin de arazinin durumunu yakından takip etmesi gerekir. Küresel ekonomik göstergeler ve politik olaylardan haberdar olmak, yatırımcıların piyasa hareketlerini tahmin etmelerine ve yatırım stratejilerini buna göre ayarlamalarına yardımcı olabilir.
Alacaklılar ve yatırımcılar için dünya çapında büyüme fırsatları bulmak amacıyla bol miktarda fırsat bulunmaktadır. Piyasa katılımcıları, özellikle kambiyo dalgalanmaları ve politik istikrarsızlık olmak üzere risklerin farkında olmalıdır.
[1] <https://datahelpdesk.worldbank.org/knowledgebase/articles/906519-world-bank-country-and-lending-groups>
[2] <https://journals.sagepub.com/doi/pdf/10.1177/1536504212436479>
[3] <https://www.maplecroft.com/insights/analysis/cost-of-living-crisis-inflames-civil-unrest-risks-in-emerging-markets/>
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.