Bankaların Vitrinlerindeki Perdelerin Kapatılması: ‘Vitrin Süsleme’ Hadisesi

Bazı bankalar raporlama tarihleri civarında bilanço kalemlerini azaltmaktadır. Bu tür “vitrin süsleme” (window dressing) bir bankanın gerçek risklerini gizler, piyasaların yanı sıra bankanın esnekliğine ve denetimine de zarar verir. Bu yazıda, düzenleyici ve denetleyici otoritelerin nasıl harekete geçtikleri incelenmektedir.

Bankalar genellikle her çeyreğin sonunda finansal bilgileri ve düzenleyici ölçümleri rapor eder ve kamuya açıklarlar. Bazı bankalar, daha güvenli görünmek ve olması gerekenden daha gevşek düzenleme yükümlülükleri ile yüzleşmek amacıyla, belirli banka bilanço kalemlerini raporlama tarihleri civarında küçültür ve hemen ardından da yeniden genişletirler. “Vitrin süsleme” olarak da bilinen bu uygulama, banka düzenlemelerinin hedeflerini baltalaması, finansal piyasaların işleyişini bozma riski taşıması ve bankaların stres zamanlarında yetersiz kaynaklara sahip olmasına yol açabilmesi nedenleriyle finansal istikrar açısından kabul edilemez. Belirli düzenleyici çerçeveler, özellikle küresel sistemik öneme sahip bankalar (global systemically important banks) ve kaldıraç oranı açısından vitrin dekorasyonuna karşı özellikle savunmasız görünmektedir.

1. Kurallarla oynamak

Küresel sistemik öneme sahip banka çerçevesi (global systemically important banks framework), dünyanın en büyük, en karmaşık, birbirine bağlı ve uluslararası alanda aktif bankalarına daha yüksek düzenleme koşulları getirmektedir. Bu çerçeve, küresel sistemik öneme sahip bankaları belirlemek için on üç risk göstergesini kullanan yıllık bir uygulamaya dayanmaktadır. Bahsi geçen göstergeler de genellikle küresel sistemik öneme sahip banka puanı halinde toplanan yılsonu verilerine dayanmaktadır. Basel Bankacılık Denetim Komitesi (Basel Committee on Banking Supervision), küresel sistemik öneme sahip bankaların, hesaplanan küresel sistemik öneme sahip banka puanları ile birlikte artan daha yüksek sermaye gereksinimlerine tabi olmasını beklemektedir. Bir yılın sonunda temel risk göstergelerini azaltarak birçok banka genel sermaye gereksinimlerini azaltabilir.

Kaldıraç oranı çerçevesi (leverage ratio framework) ise, bankaların sermayelerini toplam risklerine göre ölçerek bankalar arasında aşırı kaldıraç oluşumunu kısıtlamayı amaçlamaktadır. Bu nedenle bankalar, sermayelerini artırarak veya toplam risklerini azaltarak kaldıraç oranlarını iyileştirebilir. Vitrin süslemecileri üçer aylık dönem sonlarında bu ikincisini yaparlar.

Her iki çerçevede de geri alım anlaşmalarının (repo) hacmi, riskin ölçülmesi ve düzenleyici sermaye gereksinimlerinin kalibre edilmesi için önemli bir göstergedir. Repolar, finansal kuruluşlar arasında günlük olarak alınıp satılan kısa vadeli teminatlı kredilerdir. Kısa vadeleri, bankaların raporlama tarihleri civarında hacimlerini aktif olarak azaltmalarına olanak tanır. Bu minvalde yapılan analizde, ‘23’ adet Avrupa Bankacılık Birliği (European banking union-EBU) bankasının 2014-2023 yılları arasındaki çeyrek dönem repo hacimlerindeki yılsonu düşüşler açıkça görülmekte ve bu, bazen toplam üçüncü çeyrek tutarlarının %20’sinden (yüzde 20) fazlasına tekabül etmektedir.

Yılsonu gözlenen düşüşler, bankaların piyasa aracılık hizmetlerine olan talebin mevsimsel olarak azalması da dâhil olmak üzere pek çok faktörden kaynaklanabilirken, pek çok çalışma bu modellerin büyük ölçüde aktif vitrin davranışından kaynaklandığını göstermektedir. Kaldıraç oranı ve küresel sistemik öneme sahip banka çerçeveleri, örneğin yakın tarihli bir Avrupa Merkez Bankası (AMB) Makro İhtiyati Bülteni makalesinde ve AMB personeli tarafından yapılan bir araştırmada da tartışıldığı gibi, vitrin düzenlemesi için ana teşvikleri sağlıyor gibi görünmektedir.

2. Gerçekten önemli mi?

Evet önemli! Birincisi, doğruluk (accuracy) açısından olup; eldeki kanıtlar, yılsonu verilerine dayalı küresel sistemik öneme sahip banka puanlarının, yılın diğer zamanlarında hesaplanan puanlardan %15’e kadar daha düşük olabileceğini göstermektedir. Tahminler ayrıca vitrin düzenleme davranışının 2014 ila 2020 yılları arasında ‘13’ bankanın sermaye gereksinimlerini azaltmasına izin verdiğini, hatta üç bankanın tamamen küresel sistemik öneme sahip banka olarak tanımlanmaktan kaçınmayı başardığını göstermektedir.

İkincisi de, verimlilik (efficiency) açısından olup; küresel sistemik öneme sahip banka çerçevesi görecelidir. Bu, bir bankanın sistemik öneminin diğer bankalar ile ilişkili olarak ölçüldüğü anlamına gelir. Bu nedenle bazı bankaların vitrin düzenlemeleri diğerleri üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Spesifik olarak, vitrin düzenlemesi yapan bankalar daha düşük sermaye gereksinimlerinden yanlışlıkla faydalanacak, bunu yapmayan bankalar ise gerçek risk seviyeleri göz önüne alındığında çok yüksek sermaye ek bedelleri alabilecektir.

Kaldıraç oranı çerçevesi de benzer bir hikâyeyi ortaya koymaktadır. Söz konusu analizde, çeyrek dönem sonunda ortalamaya göre kaldıraç oranındaki azalmaların birkaç durumda önemli olabileceği gösterilmekte olup; yaklaşık %0,3 ila %0,4 puan ve hatta bir durumda %0,9 puandır. Karşılaştırma yapmak gerekirse, bankalar için minimum düzenleyici koşul %3’lük bir kaldıraç oranının sürdürülmesidir.

3. Vitrin süslemesinin engellenmesi

Geçmişte, Basel Bankacılık Denetleme Komitesi, vitrin düzenlemenin neden kabul edilemez olduğunu açıklamıştı; çünkü bu işlem, hem küresel sistemik öneme sahip banka çerçevesinin hem de kaldıraç oranı çerçevesinin amaçlanan politika hedeflerini baltalamakta ve finansal piyasaların operasyonlarını aksatma riski taşımaktadır.

Düzenleyici ve denetleyici otoriteler her zaman bankaların vitrin düzenlemeye ne ölçüde dâhil olduğunu sınırlamak için çalıştılar ki; bu mevcut tepki, nihayet uygulamanın önündeki perdeleri kapatmayı amaçlamaktadır.

Hâlihazırda kaldıraç oranı çerçevesi üzerinde harekete geçilmiştir. Avrupa Birliği yasa koyucuları, Basel Komitesi’nin tavsiyelerine yanıt olarak kaldıraç oranı raporlama ve kamuya açıklama yükümlülüklerini geliştirmiştir. Büyük bankalar, repolar da dâhil olmak üzere menkul kıymet finansmanı işlemlerinin hem üç aylık ortalamalarını hem de günlük tutarlarını raporlamalı ve kamuya açıklamalıdır. Aralık 2023’te AMB Bankacılık Denetiminde, kısmen raporlama tarihleri civarında kaldıraç oranında güçlü değişkenlik bildirmeleri nedeniyle birçok banka için kaldıraç oranı sermaye eklentileri uygulanmıştır.

Şu anda küresel sistemik öneme sahip banka çerçevesinde de harekete geçilmektedir. Basel Komitesi, Mart 2024’te, bankaların raporlama yükümlülüklerini geliştirmek için halkın katılımı toplantısı başlatmıştır. Ana öneri, bankaların küresel sistemik öneme sahip banka değerlendirmesi ile ilgili en önemli bilanço kalemlerine ilişkin yüksek frekanslı (yani günlük) ortalamaları yılsonunda raporlaması gerektiğidir. Ortalamalar, yıl içindeki verilerdeki güçlü değişiklikleri yumuşatma konusunda genel bir avantaja sahiptir ve bu nedenle, temel banka riskinin yılsonundaki tek bir gözlemden daha temsili bir ölçüsünü sağlayabilir. Küresel sistemik öneme sahip banka değerlendirme çalışmasına katılan bankaların daha temsili veri raporlaması, yalnızca bireysel bankalar için risk ile orantılı sermaye yükümlülüklerini sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda çerçevenin göreceli doğasından kaynaklanan, bankalar arasında sermayenin potansiyel yanlış tahsisini de ele alacaktır.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.