BEFIT (Avrupa’da İşletmeler İçin Kurumlar Vergisi Çerçevesi): İç Pazara Yönelik Bir Kurumlar Vergisi Sistemi Katmanlandırma Çalışması [Bölüm 2]

Bu yazı, Avrupa Komisyonu’nun 12 Eylül 2023 günü yayınladığı “Avrupa’da İşletmelere İlişkin Konsey Direktifi Önerisi: Kurumlar Vergisi Çerçevesi” hakkındaki makalenin ilk bölümüdür. Bu bölümde “Avrupa’da İşletmeler İçin Kurumlar Vergisi Çerçevesi” (Proposal for a Council Directive on Business in Europe: Framework for Income Taxation-BEFIT) teklifinin arka planının ve temel unsurlarının bir taslağı sunulmaktadır. Makale yazarlarının öngörülen Avrupa Birliği (AB) kurumlar vergisi çerçevesi teklifi hakkındaki gözlemleri için bu blogun ikinci kısmına atıfta bulunulmaktadır.

1. Giriş

1. BEFIT: gözlemlerimiz

1.1. Dört unsura odaklanmak

Avrupa Komisyonu, 12 Eylül 2023 tarihinde, Avrupa’da İşletmelere İlişkin Konsey Direktifi: Kurumlar Vergisi Çerçevesi için bir Teklif yayınladı. BEFIT teklifi, yıllık cirosu 750 milyon avronun üzerinde olan büyük Avrupalı şirketler için ortak bir şirket vergisi tabanı getiriyor. BEFIT, Ortak Kurumlar Vergisi Matrahı (Common Corporate Tax Base-CCTB) ve Ortak Konsolide Kurumlar Vergisi Matrahına (Common Consolidated Corporate Tax Base-CCCTB) ilişkin 2016 tarihli Direktifin yerini almaktadır. Yıllık cirosu 750 milyon avro eşiğinin altında olan ve konsolide finansal tablolar hazırlayan gruplar yeni kuralların uygulanmasını tercih edebilir. BEFIT Direktifinin öngörülen uygulama tarihi 01 Ocak 2028 olup, bu tarihten sonra yani 01 Temmuz 2028 tarihinden itibaren bu Direktif geçerli olacaktır.

Yazarlar, BEFIT teklifinin temel unsurları için bu makalenin ilk bölümüne yönlendirmektedir.

Uyumlaştırma kurallarının tüm Avrupalı şirketler için sağlam, verimli ve adil bir şirket vergi sistemi sağlaması koşuluyla, AB iç pazarını ve AB’nin rekabet gücünü güçlendirmeye yönelik her türlü isteğin desteği hak ettiği en baştan söylenebilir. Aynı durum, AB Üyesi Devletlerarasındaki vergi rekabetinin azaltılması amacıyla AB içerisinde eşit şartlar sağlanması için de geçerlidir.

Gözlemlerimiz aşağıdaki dört unsura odaklanmaktadır:

  • Şirketler için idari yük,
  • Şirketler için hukuki kesinlik,
  • AB’deki vergi sisteminin basitliği ve
  • Tek bir BEFIT vergi matrahında toplanma.

1.2. Şirketler için idari yük

BEFIT şirketlerin idari yükünü azaltıyor

AB içinde uyumlaştırılmış bir kurumlar vergisi sistemi, şu anda olduğu gibi, bir çokuluslu işletmenin farklı vergi sistemleri ile uğraşmasının doğasında olan gereksiz ek idari yüke maruz kalmadan, şirketlerin iç pazarın faydalarından doğrudan yararlanmasına olanak tanıyabilir. Bu nedenle, AB Üyesi Devletlerin her BEFIT grubu üyesinin BEFIT vergi matrahının belirlenmesi için ortak kurallar uygulaması gerekeceği göz önüne alındığında, BEFIT, AB ve AB merkezli olmayan çokuluslu şirketler için idari yükü ve uyumu kolaylaştıracak gibi görünüyor.

BEFIT şirketlerin idari yükünü artırıyor

Her ne kadar BEFIT grubu üyelerinin her birinin BEFIT vergi matrahı uyumlaştırılmış kurallara göre hesaplanacak olsa da, BEFIT grubundan beklenen uyum da göz ardı edilmemelidir. Vergi makamlarının tahsis sonrası BEFIT vergi matrahındaki ayarlamaların doğru şekilde uygulandığından emin olabilmesi için grupların BEFIT beyannamesini vermesi ve yerel olarak vergi beyannamesi vermeye devam etmesi gerekecektir. Uyum açısından bakıldığında, BEFIT’in özünde grupların karşılaştığı vergi uyumunu ve idari yükleri azaltıp azaltmayacağı şüphelidir.

1.3. Şirketler için yasal kesinlik

BEFIT, AB’de iş yapan şirketler için yasal belirliliği artırıyor

Standartlaştırılmış bir vergi sistemi, AB’de iş yapan şirketler için yasal belirliliği önemli ölçüde artırma potansiyeline sahiptir. Spesifik olarak, muhasebe standartları ile uyumlu hale getirilmiş bir vergi matrahı, özellikle muhasebe standartlarını bir başlangıç noktası olarak kullanan eş zamanlı İkinci Sütun sistemi ışığında, hukuki belirliliğe ulaşma yolunda ilerici bir adım olarak görülebilir.

BEFIT, AB’de iş yapan şirketler için yasal belirliliği zayıflatıyor

BEFIT ile İkinci Sütun arasında, özellikle finansal muhasebe kâr ve zararlarına ilişkin ayarlamalarda ortaya çıkan eşitsizlikler, şüphesiz AB ve AB dışı gruplar için zorluklar yaratacaktır. Bu tutarsızlık, bizim görüşümüze göre, AB’de yasal belirlilik/kesinlik arayışını engellemektedir: İkinci Sütuna uyum, doğası gereği BEFIT’e uyumu da garanti etmemektedir ve bunun tersi de geçerlidir. Temel olarak İkinci Sütun kapsamındaki hesaplamalar BEFIT kapsamındaki hesaplamalardan bağımsız olarak gerçekleşir. Bu kopukluk, BEFIT ve İkinci Sütun arasındaki farklı hedefler dikkate alındığında bile AB’de tutarlı bir vergi sistemini garanti etmemektedir.

Ayrıca, vergi matrahının dağılımındaki farklılıklar nedeniyle, BEFIT matrah tahsisi İkinci Sütunda ilave vergilendirmeye yol açabilir. Hollanda hükümeti bu etkiyi kabul etmiş ve şu şekilde özetlemiştir (yazarın çevirisi): “İki Sütun kuralına göre, o yıl içindeki ticari sonuçlara göre ilave vergilendirme yapılabilir. BEFIT’in muhasebeleştirilen kârı önceki üç yılın sonuçlarına dayandığından, istenmeyen bir tutarsızlık ortaya çıkabilir. Örneğin son üç yılda zarar olmuşsa ve bu yılda ticari kâr elde edilmişse. Bu senaryo, ticari kâra rağmen BEFIT’in vergi yılı için zarar göstermesine ve dolayısıyla vergi yükümlülüğünün kalmamasına neden olabilir. Ancak İkinci Sütun kurallarına göre o yıl ilave vergilendirme uygulanacaktır. Zararların başka bir Üye Devletteki kârlar ile dengelenmesi potansiyeli nedeniyle durum daha da karmaşık hale geliyor.” Hollanda hükümeti etkiyi, kolaylık olması açısından aşağıya tam olarak dâhil ettiğimiz sayısal bir örnekle açıklıyor.

1.4. AB’deki vergi sisteminin basitliği

BEFIT, AB’de daha basit bir vergi sistemi sağlıyor

Uyumlaştırılmış bir vergi sistemi, AB içinde daha basit bir vergi sistemi sağlama potansiyeline sahiptir. Bu senaryoda başlangıç noktası ulusal kurumlar vergisi yasaları değil, muhasebe standartları olacaktır. Bu, çokuluslu şirketlerin farklı vergi sistemleri ve vergi idareleri arasında gezinmek zorunda kalmayacağı ve dolayısıyla daha basit bir vergi sistemine katkıda bulunacağı anlamına gelir.

BEFIT AB’deki vergi sistemini karmaşıklaştırıyor

BEFIT’in ve AB çapındaki vergi tabanının uygulanması, solo AB Üyesi Devletler genelinde mevcut kurumlar vergisi sistemlerinin önemli ölçüde yenilenmesiyle sonuçlanmaktadır. BEFIT, AB Üyesi Devletlerde, BEFIT, kurumlar vergisi (BEFIT sonrası tahsis) ve İkinci Sütun (BEFIT sonrası tahsis) ile ilgili çeşitli vergilendirilebilir kâr yapılarını kapsayan çok sayıda paralel şirket vergi sistemini uygulamaya koymaktadır. Daha küçük grupların BEFIT’i tercih etme seçeneği, belirlenen “BEFIT dönemi” sırasında ve sonrasında kayıpların nasıl ele alınacağı gibi potansiyel geçiş zorluklarını beraberinde getirir.

Ayrıca İkinci Sütun, Birinci Sütun girişimi, AB transfer fiyatlandırması Teklifi ve HOTS Teklifi ile mutabakat, işleri daha başından karmaşık ve geniş kapsamlı hale getiriyor gibi görünüyor. BEFIT, finansal raporlamayı etkilemenin yanı sıra şirketlere dördüncü bir muhasebe sistemi getiriyor. Uygulamanın AB Üyesi Devletlerin vergi makamları için otomasyon, uygulama, hizmet sunumu, iletişim, uluslararası işbirliği gibi alanları etkileyerek ve potansiyel olarak kapasite genişletmelerini gerektirecek şekilde geniş kapsamlı sonuçlar doğurması muhtemeldir. AB ve AB dışı gruplar da benzer bir senaryo bekleyebilir ve yeni sistemin pratikte yerleşmesi zaman alabilir. AB’de karar almada oybirliği şartı, gelecekteki gelişmelere uyum sağlamada zorluklar yaratabilir.

1.5. Tek bir BEFIT vergi matrahında birleştirme

Birleştirme, çeşitli AB Üyesi Devletlerarasında iş yapmanın önündeki engelleri ortadan kaldırır

Sonuçların AB Üyesi Devletlerin sınırları ötesinde toplanması, AB’deki mevcut kurumlar vergisi sistemleri ile karşılaştırıldığında vergi mükelleflerine bir avantaj getirmektedir. İkinci Sütun terminolojisinde ulusal sınırlar, bölgesellik veya yargı yetkisi dâhilinde kurumlar vergisi esasının netleştirilmesine ilişkin mevcut gerçeklik, kurumlar vergisi açısından kilitleme etkisi yaratır. Bu durum (yani yurt içi yatırım getirilerinin vergi netleştirilmesi), piyasa operatörünün hâlihazırda faaliyet gösterdiği yetki alanlarındaki yatırımları, diğer yetki alanlarındaki ulusal sınırlar ötesindeki yatırımlara tercih etmektedir (yani, sınır ötesi yatırım getirilerinin vergi netleştirilmesine izin vermeyerek). AB hukuku kapsamında bu durum, grupların iç sınırları olmayan bir iç pazar fikrine aykırıdır. Bu nedenle, BEFIT’teki bölgesel uyum, Avrupa Komisyonu’nun vergilendirilebilir matrahların AB içi netleştirilmesine yönelik uzun zamandır dile getirdiği dileğin yenilenmiş bir ifadesidir.

Birleştirme, İkinci Sütunda ilave vergi yükümlülüğüne yol açabilir

BEFIT sonuçlarının toplanması İkinci Sütun sistemi tarafından dengelenebilir. BEFIT sonuçları birleştirildiğinde etkiler İkinci Sütun sistemi tarafından ortadan kaldırılabilir. Kayıpların başka bir AB Üyesi Devletteki kârlarla mahsup edilmesi, grubun bir AB Üyesi Devletteki Efektif Vergi Oranını %15’in altına düşürebilir ve potansiyel olarak İkinci Sütun kuralları uyarınca ilave bir vergiyi tetikleyebilir. Sayısal bir örnek de dâhil olmak üzere daha fazla ayrıntı için lütfen bu makalenin 3.2. bölümüne bakın.

2. BEFIT kabul edilecek mi?

BEFIT’in benimsenip benimsenmeyeceğini veya mevcut haliyle benimsenip benimsenmeyeceğini söylemek için henüz çok erkendir. Son dönemde Hollanda ve Finlandiya BEFIT’e destek verdiklerini açıklasa da ciddi çekinceleri vardır. Her iki devlet de öngörülemeyen vergi matrahlarından bahsediyor.

Hollanda hükümeti BEFIT’i büyük ölçüde destekliyor ancak uyumlaştırılmış bir vergi tabanına geçmeden önce Sütun İki ile deneyim kazanmayı tercih ederek Sütun İki vergi tabanıyla daha yakın bir bağlantı arıyor. Dört farklı vergi sistemi ile ilgili önemli zorluklar öngörmekte, vergi matrahı tahsisindeki öngörülemezlik konusundaki endişelerini dile getirmekte ve uyum maliyetlerinin azaltılmasından şüphe duymaktadır. Son zamanlarda Hollanda parlamentosu, hükümetinden öneriyi onaylamadığını Avrupa Konseyi’ne iletmesini talep etmiştir. Hükümet onay vermeden önce parlamento, teklifin müzakereleri konusunda nasıl bilgilendirileceği konusunda net düzenlemeler yapmak istiyor.

Finlandiya da BEFIT’i destekliyor ancak endişeleri bulunmaktadır. İdari yükün azalıp azalmayacağından şüphe duyan hükümet, yasama sırasında dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyor. Buna ek olarak Finlandiya, vergilendirme yetkilerinin ulusal düzeye aktarılması konusunda endişelidir ki; bu durum, vergi gelirlerindeki önemli uyumlaştırma zorlukları ve belirsizliklerin yanı sıra, gelişen uluslararası kurumsal vergilendirme ortamında zorlu uygulama son tarihlerini vurgulamaktadır.

3. Kapanış cümleleri

BEFIT teklifi, iç pazarda çokuluslu şirket ticari kârlarının vergilendirilmesine ilişkin tartışmaya yeni bir dinamik getirmektedir. BEFIT lehinde veya aleyhindeki argümanlar bir dereceye kadar İkinci Sütun bağlamında da rol oynayanlara benzerdir. İkinci Sütun artık en azından AB içinde neredeyse bir gerçektir.

BEFIT’in gidişi nasıl olacaktır? AB Üyesi Devletlerin hâlâ kendi vergi politikaları bulunmaktadır. BEFIT bir yandan iç pazarı ve AB’nin rekabetçi konumunu güçlendirmekle ilgilidir. Uyumlaştırılmış bir vergi matrahı buna katkıda bulunabilir. Öte yandan BEFIT, vergi mevzuatının birikimi ve paralel şirket vergi sistemlerinin (kurumlar vergisi, Sütun İki, BEFIT) olası bir arada var olmasıyla ilgilidir. Önerilen geçiş dağıtım mekanizması, iç pazardaki işletmeler için vergi netleştirmesi ve AB Üyesi Devletler için daha değişken bir hazine geliri ile sonuçlanacaktır. AB Üyesi Devletlerin manevra alanını sınırlama ve aynı zamanda bunu teşvik etme önerisi, diğerlerinin yanı sıra, aranan idari basitleştirme açısından bir ödünleşimi temsil ediyor. Ayrıca Avrupa Komisyonu, kamuoyuna şunu hatırlatır: “2020’de Konsey, Parlamento ve Avrupa Komisyonu, ortak bir kurumlar vergisi matrahının, Avrupa Komisyonu’nun önereceği yeni bir öz kaynak için temel olabileceği konusunda anlaştılar.”

2011 ve 2016 Ortak Konsolide Kurumlar Vergisi Matrahına yönelik AB direktif teklifleri ile Konsey içinde geçmişteki deneyimlere bakıldığında, BEFIT teklifinin karmaşık siyasi tartışmalara da yol açabileceği pekâlâ söylenebilir. Ancak bu arada zaman da değişti. İkinci Sütundan sonra AB Üyesi Devletler artık özerklik kartını Ortak Kurumlar Vergisi Matrahında olduğu kadar sıkı oynayamayacaktır.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.