Birleşik Avrupa Küresel Ekonomiyi Şekillendirebilir

Avrupa Birliği, günümüzün küresel ekonomisi tarafından şekillendirilmek yerine, onu şekillendirmek için birleşmelidir.

Yaşam kalitesi açısından pek çok yer Avrupa Birliği ile boy ölçüşemez. Çalışanları diğer birçok bölgeden daha fazla izin alır, ancak yaşam standartları en yüksek olanlar arasındadır. Dayanışma temel değerleri, devletin ihtiyacı olanlara bakmasını sağlayan sosyal sözleşmelerde örneklenmiştir.

Ancak son zamanlarda Avrupa Birliği ekonomik modeline olan güvenini kaybetmiştir. Çin’den daha zengin ve Amerika Birleşik Devletleri’nden daha kalabalık olan Avrupa Birliği, küresel finans krizinden bu yana hem büyümede geride kalmış hem de teknolojik inovasyonda gerilemiştir. Kıtanın işgücü küçüldükçe, üretkenlik durgunlaştıkça ve ticaret gerginlikleri arttıkça büyüme farkı genişlemektedir. Ve şimdi hükümetler güvenlikleri için Amerika Birleşik Devletleri’ne daha az güvenmek adına savunma harcamalarını artırmak için çabalamaktadır.

Avrupa Birliği, hızlı jeopolitik değişimler ve politika belirsizliğiyle işaretlenen yeni bir dönemin zorluklarıyla başa çıkmak için kendini toparlayabilir mi? “Finance & Development” dergisinin en yeni sayısında[1] bu soru derinlemesine incelenmektedir.

Uluslararası Para Fonu’nun [International Monetary Fund-IMF] Avrupa Departmanı başkanı Alfred Kammer, baş makalemizde daha yakın bir ekonomik birlik için davanın her zamankinden daha ikna edici olduğunu savunuyor. Daha güçlü bir tek pazarın hem daha hızlı büyümeyi hem de daha fazla güvenliği sağlamaya yardımcı olabileceğini yazıyor.

Ne yapılması gerektiği bir sır değildir. Avrupa’nın, eski İtalya Başbakanları Mario Draghi ve Enrico Letta’nın raporlarında da ortaya koyduğu bir yol haritası mevcuttur. Her ikisi de Avrupa Birliği’ni daha rekabetçi ve üretken hale getirmenin yollarına odaklanıyor. Temel öncelikler arasında inovasyonu artırmak, işletmeleri desteklemek ve özellikle savunma, enerji, telekomünikasyon ve finans alanlarında parçalanmış pazarları birleştirerek ekonomik güvenliği artırmak yer alıyor. Ve yine de, Simon Nixon soruyor, üye devletler birbirlerine ve Avrupa Birliği kurumlarına olan güvensizliğin üstesinden gelebilecek mi?

Ravi Balakrishnan ve Mahmood Pradhan’a göre birleşik bir finans piyasasının olmaması engellerden biridir. Tek bir sermaye piyasası, Avrupa bankacılık birliğini de tamamlarsa daha büyük bir tasarruf havuzuna yol açacak ve yatırımlar ancak firmalar daha yüksek getiri beklerse artacaktır. Bu da birlik genelinde çok daha az parçalanma, daha az bürokrasi ve daha tekdüze düzenlemeler gerektirir.

Avrupa’nın en büyük ekonomisi bu sıkıntıyı vurguluyor. Almanya ekonomisi 2019 yılından beri neredeyse hiç büyümezken, Amerika Birleşik Devletleri 12 kat daha fazla büyümüş olup Avro Bölgesi’nden 3 kat daha fazladır. Claudia Schaffranka ve Ulrike Malmandier, Almanya liderlerinin yetişmek için kamu borçlanmasına anayasal bir sınır olan “borç frenini” [debt brake] çoktan yeniden düzenlediklerini ve şimdi ekonomiyi geleceğe yönelik yatırıma açmaları ve kronik işgücü kıtlığının üstesinden gelmeleri gerektiğini söylüyor.

Genel durgunluğa rağmen bazı ekonomiler daha fazla canlılık gösteriyor. Maliye bakanı Andrzej Domański Polonya’nın başarılı ekonomik dönüşümü bugün kıtaya ilham verebilir, diyor. Kapsamlı yeniden yapılandırma, çok uzun zaman önce bir borç krizinden çıkan Yunanistan’ı Avrupa’nın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri haline getirdi, diye yazıyor eski maliye bakanı Konstantinos Hatzidakis. Ve İspanya, maliye bakanı Carlos Cuerpo’ya göre sürdürülebilir kamu maliyesiyle güçlü büyüme ve sosyal ilerleme arasında tatlı bir nokta bulmuştur.

‘Finance & Development’ dergisinin bu sayısındaki özel bir raporda, düşen doğurganlık ve artan uzun ömürlülüğün politika etkileri araştırılıyor. Emeklilere göre azalan çalışan sayısının nasıl yönetileceği dünyanın birçok yerinde, ancak özellikle Avrupa’da bir endişe kaynağıdır.

Avrupalılar ekonomik güçlerini canlandırma zamanının geldiğini ve bugünün küresel ekonomisi marifetiyle şekillendirilmek yerine, onu şekillendirmek için birleşmeleri gerektiğini biliyorlar. Ve bunu değerlerine sadık kalarak başarmayı hedefleyebilirler.

Anılan derginin bu sayısının başka bir yerinde de, IMF baş ekonomisti Pierre-Olivier Gourinchas yeni bir küresel büyüme anlaşması çağrısında bulunuyor; Karen Dynan, politika konuşmalarını etkilemek isteyen ekonomistlere ipuçları sunuyor; Ajay Agrawal ve ortak yazarlar ise, yapay zekânın küresel etkisini şekillendirmede insan yargısının önemini vurguluyor ve Andreas Adriano, ekonomide insan [People in Economics] için Uluslararası Ödemeler Bankası’nın görevden ayrılan başkanı Agustín Carstens’ın profilini çıkarıyor.

[1]IMF’nin “Finance & Development” dergisinin Haziran 2025 sayısı için bkz. < https://www.imf.org/en/Publications/fandd?cid=bl-com-fnd060225 >.

Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.