Birleşik Krallık’ta Yapılan Araştırma: “Yüksek Öğretimin Kara Para Aklama Konusunda Yeni Ev Ödevleri Bulunuyor”

Giriş

Birleşik Krallık’ta yapılan bir araştırmada, kolejlerin ve üniversitelerin kirli parayı temizlemek için kullanıldıklarını fark etme konusunda ne yazık ki yeterince hazırlıklı olmadıkları görülmüştür. 2021 yılında yapılan bu araştırma, Birleşik Krallık’taki dört düzineden fazla üniversitenin, mali suçun yaygın olduğu ülkelerdeki öğrencilerden milyonlarca sterlinlik doğrudan nakit ödeme kabul ettiğini ortaya koymuş; buna rağmen, daha yeni araştırmalarda, Birleşik Krallık’taki yükseköğrenimin kara para aklama riskini ele alacak donanıma sahip olmadığı ortaya çıkarılmıştır.

Emlak ve bankacılık sektörlerinin kara para aklamaya karşı savunmasız olduğu iyi bilinmektedir. Ancak Birleşik Krallık’ta yükseköğrenimin de suçlular için birincil hedef olması daha da şaşırtıcı olabilir. Bunun nedenini anlamak kolaydır: 2021’de Times’in yaptığı bir araştırmada[1], yaklaşık 50 Birleşik Krallık üniversitesinin, mali suçlar açısından yüksek risk altında olduğu bilinen ülkelerden gelen öğrencilerden öğrenim ücreti ve harçlar için 52 milyon sterline kadar doğrudan nakit ödeme kabul ettiği ortaya çıkarılmıştır.

Üniversiteler, kirli paranın meşru finansal sisteme girerek kolaylıkla temizlenebilmesi nedeniyle tercih edilen bir hedeftir. Şimdi, Cardiff Üniversitesi, Batı İngiltere Üniversitesi ve Reading Üniversitesi tarafından yapılan ortak araştırmada[2], bilgi edinme özgürlüğü talebine yanıt veren Birleşik Krallık üniversitelerinin beşte birinin öğrenim ücretleri ve konaklama için hâlâ nakit kabul ettikleri[3], bazılarının ise ödenebilecek tutara herhangi bir sınırlama getirmedikleri gösterilmiştir.

Aynı çalışmada, yükseköğretim kurumlarının (higher education institutions), Birleşik Krallık’taki kara para aklamayla mücadele düzenlemelerinin (anti-money laundering regulations) parametrelerine açıkça girmemeleri nedeniyle giderek daha savunmasız hale geldiği sonucuna varılmaktadır. Açıkçası, bu boşlukların mümkün olan en kısa sürede kapatılması için daha özellikli mevzuata ihtiyaç bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, mali suçlarla mücadele söz konusu olduğunda eğitim profesyonellerinin gelişmiş ve tutarlı eğitime daha iyi erişimleri olmalıdır.

1. Mevcut düzenlemeler dikkatleri gözden kaçırıyor

Düzenlemelerdeki boşluk diğer birçok sektörle çelişmektedir. Birleşik Krallık vergi, ödeme ve gümrük idaresi olan HRMC’nin (His Majesty’s Revenue & Customs- Birleşik Krallık Gelir ve Gümrük İdaresi) de özetlediği[4] gibi, kara para aklamayla ilgili düzenlemeler, muhasebeciler, finansal hizmet işletmeleri, emlakçılar ve avukatlar da dâhil olmak üzere bir dizi farklı iş sektörü için geçerlidir ve düzenlemelerin kapsadığı her işletme bir denetim otoritesi tarafından izlenmektedir. Bunlar genellikle kara para aklama riski yüksek olan sektörlerdir. Ancak yükseköğretim kurumları listede dikkate değer bir eksikliktir.

Ne var ki, bu kurumlar hâlâ 2002 tarihli Suç Gelirleri Yasasına (Proceeds of Crimes Act-POCA[5]) tabidir. Bu yasaya göre, yükseköğretim kurumlarının yasa dışı fon kullandığından şüphelendikleri kişileri bildirmeleri gerekir, aksi takdirde kovuşturmayla karşı karşıya kalacaklardır. Öyle bile olsa, yükseköğretim kurumlarına bu kuralların pratikte nasıl uygulanacağı konusunda çok az rehberlik verilmektedir.

Bu, Reading Üniversitesi hukuk fakültesinde öğretim görevlisi Henry Hillman’ın da belirttiği gibi, gerekli özenin gösterilmemesinden doğabilecek ahlaki, etik ve finansal sonuçlara rağmen, mevcut düzenlemeler uyarınca “üniversitelerin karşı önlemleri uygulama zorunluluğu olmadığı” anlamına gelmektedir. Bu durum, üniversitelerin şüpheli faaliyetlerle mücadelede farklı yaklaşımlar benimsemesi veya sürekli olarak bu konuda harekete geçmemesi nedeniyle çeşitli tepkilere yol açmaktadır.

Bahsi geçen çalışmanın da gün ışığına çıkardığı gibi, yükseköğretim kurumlarının çoğunluğu, yönergelerin zorunlu kılmasına rağmen “şüpheli faaliyetlere dair raporlarını (suspicious activity reports) yetkililere sunmamaktadır”. Sorun şu ki, bu kurumlar genel yönergelerle ilgilenmekte ve karşılaşacakları kullanım senaryolarına özel hiçbir şey yapmamaktadırlar. Dolayısıyla, Birleşik Krallık kara para aklamayla mücadele düzenlemelerine doğrudan dâhil edilmediğinden, kara para aklamayla mücadele korumalarının uygulanma biçiminde eşitsizlik ve yanlış hizalamalara çok fazla yer vardır.

2. Profesyoneller ve öğrenciler için sürekli olarak iyileştirilmiş eğitim

Endişe verici bir şekilde, nakit kabulünün devam etmesine karşın, yükseköğretim kurumlarındaki farkındalık eksikliği ve tutarsız uygulama, suçluların istismar edebileceği fırsatlar sunmaktadır. Aynı ortak çalışmada, yükseköğrenime yanıt verenlerin %20’sinin şu anda personel için herhangi bir dâhili kara para aklamayla mücadele eğitimi sunmadığı da ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca katılımcıların %24’ü öğrencilerine organize suçun kendilerine getirdiği riskler konusunda herhangi bir rehberlik sağlamamaktadır.

Dolayısıyla, üniversitelerin beşte birinde personel, kara para aklamayı, tehlike işaretlerini nasıl tespit edeceklerini veya herhangi bir şüpheli faaliyeti nasıl rapor edeceklerini bilme konusunda yeterli donanıma sahip değildir. Öğrenciler farkında olmadan veya bilerek kara para aklama faaliyetinin konusu da olabilirler, olup bitenden habersiz olabilirler, tehlikeleri fark edemeyebilirler veya faaliyetin içine itilebilirler. Tüm bunlar, hem personel hem de öğrenciler için gelişmiş, tutarlı bir eğitim sunma gereksinimine işaret etmektedir.

Yükseköğretim kurumlarının bunun gerçekleştiğini bilmesi ancak mevzuat uyumu protokollerinin bulunmaması nedeniyle herhangi bir vakayla ilgilenememesi veya herhangi bir vakayı rapor edememesi de aynı derecede tehlikelidir. Bu sadece ağır para cezalarına yol açmakla kalmaz, aynı zamanda kalıcı itibar hasarına da yol açabilir. İlginç bir şekilde, bir üniversitenin bazı bölümleri, eğer o işletme yüksek kara para aklama riski taşıyorsa, Birleşik Krallık kara para aklamayla mücadele düzenlemeleri kapsamına girebilir. Ama bazı bölümler kurallara bağlı kalırken bazı bölümler farklı kurallarla çalışmaktadır.

Binaenaleyh üniversitelerin atabileceği en önemli adım tutarlı bir kara para aklamayla mücadele süreci ve yasal uyum kültürü (culture of compliance) oluşturmaktır. Bu daha sonra kara para aklamayla mücadele teknolojisinin uygulanmasıyla kurum genelinde ölçeklendirilebilir, kolaylaştırılabilir ve basitleştirilebilir.

3. Teknoloji, kültürel değişimin de katılımıyla kara para aklamayla mücadele yükünü paylaşabilir

Kara para aklamayla mücadele sürecinin hayati bir parçası müşteri tanıma durum tespitidir (Know Your Customer due diligence). Bu, kimlik belgeleri, fon kaynağı bilgileri ve işlem verileri gibi çok çeşitli bilgilerin toplanmasını içermektedir. Özellikle kara para aklamayla mücadeleyi yönetecek şekilde kurulmamış veya oluşturulmamış kurumlar için yaygın bir sorun, bu belgelerin çeşitli konumlarda saklanabilmesi, elektronik posta eklerinde, indirme klasörlerinde saklanabilmesi veya hiç toplanmamasıdır.

Bir kara para aklamayla mücadele platformu bu yasal uyum sürecini dijital hale getirebilir ve personelin tüm bu verilere kolayca erişilebilen ve merkezi bir konumda sahip olmasına olanak tanır. Süreç daha sonra yasal uyum profesyonellerinin öğrencilerin kimlik belgelerini kontrol edebilmesi, kırmızı bayraklar için uyarılar ayarlayabilmesi ve şüpheli faaliyetlere dair raporları denetçilere iletebilmesiyle tüm üniversite genelinde demokratikleştirilebilir.

Ancak bunların hiçbiri kültürel, yapısal ve pratik değişiklikler olmadan işe yaramaz. Teknoloji tüm bunların sağlanmasına yardımcı olabilir, ancak önlemlerin en baştan uygulanması gerekir. Örneğin açık ve net bir başlangıç noktası, büyük tutardaki nakit ödemeleri gereksiz hale getirmek olabilir.

Sonuç

Başlangıçta bir sürpriz gibi görünse de, çalışmanın birçok yükseköğretim kurumunun hâlâ büyük tutarda nakit meblağlar kabul ettiğinin ortaya çıkması, sektörde aşırı kara para aklama fikrini çok daha az şok edici hale getirmektedir. Ancak teknik olarak bu kurumlar hiçbir kuralı ihlal etmiyor. Bu sadece, yükseköğretim kurumları özel olarak dâhil etmek ve yönlendirmek için Birleşik Krallık kara para aklamayla mücadele düzenlemelerinin acil bir revizyonu ihtiyacını vurgulamaktadır.

Düzenlemede bir değişiklikle birlikte, yükseköğretim kurumları genelinde kara para aklamayla mücadeleye yönelik tutarlı bir yaklaşımla eğitim ve farkındalıkta da bir değişikliğin gelmesi gerekmektedir. Modern çağda teknoloji bir zorunluluktur ve bu değişimin tetikleyicisi olabilir. Ancak yükseköğretim kurumları kara para aklamayla mücadeleyi kurumsal bir öncelik haline getirmelidir. Kara para aklama taktiklerinin kurbanı olmak yerine doğru teknoloji, eğitim ve kültürle kara para aklamayla mücadele testlerini başarıyla geçebilirler.

[1] <https://www.thetimes.co.uk/article/money-laundering-fears-as-universities-accept-52m-in-cash-vrc7q6s9b>

[2] <https://www.reading.ac.uk/news/2023/Research-News/Higher-education-institutions-vulnerable-to-money-laundering>

[3] <https://www.theguardian.com/education/2023/sep/07/uk-universities-still-taking-cash-payments-for-fees-is-money-laundering-risk>

[4] <https://www.gov.uk/guidance/money-laundering-regulations-who-needs-to-register>

[5] <https://www.legislation.gov.uk/ukpga/2002/29/contents>

Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.