
1. Uluslararası Yatırım Trendleri
2020 yılındaki sert düşüşün ve 2021’deki güçlü toparlanmanın ardından, küresel doğrudan yabancı yatırımlar [kısaca ‘DYY’ (foreign direct investment-FDI)] 2022’de %12 düşerek 1,3 trilyon (Amerika Birleşik Devletleri-ABD) dolara geriledi. Yavaşlama küresel çoklu krizden kaynaklandı: Ukrayna’daki savaş, yüksek gıda ve enerji fiyatları ve borç baskıları. Uluslararası proje finansmanı ve sınır ötesi birleşme ve devralmalar özellikle daha sıkı finansman koşullarından, artan faiz oranlarından ve sermaye piyasalarındaki belirsizlikten etkilendi.
Uluslararası ticaret ve sınır ötesi yatırım için küresel ortam, 2023 yılında zorlu olmaya devam ediyor. 2022’de yatırım eğilimlerini şekillendiren ekonomik ters rüzgârlar bir miktar yatışmış olsa da, ortadan kalkmadı. Jeopolitik gerilimler hâlâ yüksektir. Son finans sektörü kargaşası, yatırımcı belirsizliğini artırmıştır. UNCTAD (United Nations Conference on Trade and Development-Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı), küresel DYY üzerindeki aşağı yönlü baskının 2023 yılında da devam etmesini beklemektedir. 2023 yılının ilk çeyreğine ilişkin erken göstergeler, uluslararası proje finansmanı ve Birleşme ve Satın Almalarda zayıf eğilimler göstermektedir.
Sıfırdan yatırım eğilimleri olumlu bir karşı ağırlık sağlar. 2022’de proje duyurularının sayısı %15 artmış olup 2023 yılının 1. Çeyrek verileri de dayanıklılık göstermektedir. Bu nedenle, gerçek üretken varlıklara yapılan uluslararası yatırımlardaki eğilimler, DYY verilerinin öne sürdüğü manşetten daha olumludur.
DYY akışındaki 2022 yılı düşüşü, çoğunlukla, DYY’nin %37 düşüşle 378 milyar dolara düştüğü gelişmiş ekonomilerdeki çok uluslu işletmelerin (ÇUŞ’lar) finansal işlemlerinden kaynaklanmış, fiili sıfırdan alan ve proje finansmanı duyurularının sayısı %5 artmıştır.
Gelişmekte olan ülkelerde DYY %4 artarak 916 milyar dolara, yani küresel akışın %70’inden fazlasına, rekor bir paya ulaşmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde açıklanan sıfırdan yatırım projelerinin sayısı %37, uluslararası proje finansman anlaşmalarının sayısı ise %5 artmıştır. Bu, endüstride ve altyapıda yatırım beklentileri için olumlu bir işarettir.
Gelişmekte olan ülkelerdeki DYY artışı eşit olmayan bir şekilde paylaşılmış ve büyümenin çoğu, gelişmekte olan birkaç büyük ekonomide yoğunlaşmıştır.
Afrika’daki DYY, 2021 yılında tek bir finansal işlemin neden olduğu anormal derecede yüksek seviyelerin ardından 2019’daki 45 milyar dolar seviyesine gerilemiştir. Sıfırdan proje duyuruları %39 ve uluslararası proje finansman anlaşmaları %15 artmış; hem madenler hem de enerji üretimi olmak üzere enerji sektörü en büyük artışı görmüştür.
Gelişmekte olan Asya’daki DYY girişleri 662 milyar dolar ile sabit kalmıştır, ancak yine de küresel DYY’nin yarısından fazlasını oluşturuyor. Hindistan ve ASEAN (Association of Southeast Asian Nations-Güneydoğu Asya Uluslar Birliği), sırasıyla %10 ve %5’lik artışlar ve proje duyurularındaki güçlü büyüme ile en canlı alıcılar oldu. Dünyanın en büyük ikinci doğrudan yabancı yatırıma ev sahipliği yapan ülkesi olan Çin, %5’lik bir artış görmüşken; Körfez bölgesindeki DYY azalmış, ancak proje duyurularının sayısı üçte iki oranında artmıştır.
Latin Amerika ve Karayipler’e olan akış %51 artarak şimdiye kadar kaydedilen en yüksek seviye olan 208 milyar dolara ulaşmıştır. Yüksek emtia fiyatları, maden çıkarma endüstrilerindeki yabancı iştiraklerin yeniden yatırılan kazançlarını artırmış ve %14 daha fazla sıfırdan alan duyurusu ve uluslararası proje finansmanı anlaşmalarındaki düşüş ile bölgedeki proje büyümesi daha ılımlı olmuştur.
Yapısal olarak zayıf ve savunmasız ekonomilere yönelik DYY akışları azalmıştır. Genel olarak gelişmekte olan ülkelerdeki artışa rağmen, 46 en az gelişmiş ülkedeki (least developed countries-LDCs) DYY %16 düşüşle 22 milyar dolara gerilemiştir ki, küresel DYY’nin %2’sinden azdır. En Az Gelişmiş Ülkelere yönelik sıfırdan proje duyuruları, 2020-2021 dönemi düşüşünün ardından bir miktar toparlanmış, ancak 10 yıllık ortalamanın oldukça altında kalmıştır. Karayla çevrili gelişmekte olan ülkeler (landlocked developing countries-LLDCs) ve gelişmekte olan küçük ada Devletleri (small island developing states-SIDS) DYY’de küçük artışlar gördüler.
Endüstri eğilimleri, altyapı ve küresel değer zinciri (global value chain-GVC) yoğun endüstrilerde artan proje sayıları, enerjide istikrarlı rakamlar ve dijital ekonomi sektörlerinde bir yavaşlama göstermiştir. Elektronik, otomotiv ve makine dâhil olmak üzere tedarik zincirinin yeniden yapılandırılması baskısıyla karşı karşıya kalan küresel değer zinciri yoğun sektörler, proje sayılarının ve değerlerinin arttığını görmüştür. Açıklanan en büyük beş yatırım projesinden üçü, küresel çip kıtlığına yanıt olarak yarı iletkenlere yönelikti.
En büyük çok uluslu işletmelerin uluslararasılaşma derecesi -yabancıların toplam varlıklara, satışlara ve istihdama oranı- genel olarak sabit kalmıştır. Varlık ve istihdamdan daha hızlı büyüyen denizaşırı satışların ardışık WIR’lerinde belgelenen eğilim 2022 yılında da devam etmiştir. Önceki yıllarda bu, dijital ekonomideki varlığa dayalı çok uluslu şirketler tarafından yönlendirilirken, 2022’de petrol ve gaz, emtia ticareti ve kamu hizmetlerindeki şirketlerin gelirlerini artıran yüksek enerji fiyatları neden olmuştur. İlk 100 çok uluslu işletmenin denizaşırı satışları %10’dan fazla artarken, denizaşırı varlıklarının değeri marjinal bir düşüş yaşamıştır.
Gelişmekte olan ülkelerde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (Sustainable Development Goal-SDGs) ile ilgili sektörlere yapılan uluslararası yatırım 2022’de artmıştır. Altyapı, enerji, su ve sanitasyon, tarımsal gıda sistemleri, sağlık ve eğitimin tümü daha yüksek proje sayıları gördü. Yine de, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin kabul edildiği 2015 yılından bu yana yaşanan artış, ilk yıllardaki zayıf büyüme ve pandemi sırasında yatırımlardaki keskin düşüş nedeniyle nispeten mütevazıdır. Tarımsal gıda sistemlerindeki yatırım faaliyetleri ise 2015 seviyesinin bile altındadır.
2030 yılı Sürdürülebilir Kalkınma Gündeminin (Agenda for Sustainable Development) orta noktasındaki yatırım ihtiyaçlarının gözden geçirilmesi, tüm Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi sektörlerindeki yatırım açığının -WIR2014’te, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin kabul edilmesinin arifesinde tahmin edilen- 2,5 trilyon dolardan, yılda 4 trilyon doların üzerine çıktığını gösteriyor. En büyük boşluklar enerji, su ve ulaşım altyapısındadır. Artış, hem eksik yatırımın hem de ek ihtiyaçların sonucudur.
Yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımın büyümesi 2022’de yavaşladı. Sıfırdan yatırım duyuruları iki katına çıktı ancak genellikle daha büyük olan uluslararası proje finansmanı anlaşmaları geriledi. Yenilenebilir enerjiye yapılan toplam uluslararası yatırım 2015’ten bu yana neredeyse üç kat artmasına rağmen, gelişmekte olan ülkelerde büyüme oranı gayri safi yurtiçi hâsıladaki (GSYİH) büyümeyi yalnızca marjinal olarak aşmıştır. Az gelişmiş ülkelerde, yenilenebilir enerji yatırımlarındaki büyüme, GSYİH büyümesinin önemli ölçüde gerisinde kalmıştır.
Yenilenebilir enerji tedarik zincirine yapılan uluslararası yatırım artıyor. 2021 ve 2022’de kritik minerallerde açıklanan yeni proje sayısı, son on yılın ortalamasının iki katından fazla oldu. Güneş ve rüzgâr bileşenleri imalatına yönelik yatırım projeleri de düşük seviyede de olsa artmaktadır. 2022 yılında pil üretiminde duyurulan projelerin değeri üçe katlanarak 100 milyar doların üzerine çıktı. Çoğu proje Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Avrupa’daki üretim merkezlerindedir, ancak gelişmekte olan birkaç ülke büyük yatırımlar çekmiştir.
En büyük 100 çok uluslu şirket sıralamasında yer alan enerji şirketleri, yılda yaklaşık 15 milyar dolarlık bir oranda fosil yakıt varlıklarını elden çıkarıyor. Alıcılar çoğunlukla özel sermaye fonlarını, sektördeki daha küçük operatörleri ve emtia tacirlerini içermektedir. Önemli bir endişe, bu tür özel (borsa dışı) alıcıların genellikle daha düşük emisyon azaltma hedeflerine sahip olmaları veya hiç emisyon azaltma hedefleri olmaması ve daha zayıf iklim raporlama standartlarına sahip olmalarıdır. Bu, iklimle uyumlu yeni bir anlaşma modeli gerektiriyor.
2. Yatırım Politikasındaki Gelişmeler
2022’de yatırım politikası oluşturma faaliyeti, birçok ülkenin beklenen bir ekonomik gerilemeye karşı önlemler almasıyla arttı. Yatırım lehine olan tedbirlerin sayısı 102’ye ulaşarak bir önceki yıla göre neredeyse ikiye katlandı ve toplam tedbirler içindeki pandemi öncesi payını geri kazandı.
DYY taramasında artışa yönelik eğilim devam etti. Ulusal güvenlik gerekçesiyle yatırım taraması yapan ülke sayısı 37’ye yükseldi. DYY’yi etkileyen ulusal güvenlik düzenlemelerinin getirilmesi veya sıkılaştırılması, yatırım için daha az elverişli olan politika önlemlerinin neredeyse yarısını temsil ediyordu. Bu önlemlerin çoğu gelişmiş ülkeler tarafından getirildi. Toplamda, DYY tarama rejimlerine sahip ülkeler, 2022’de DYY stokunun %68’ini oluşturuyordu. Düzenleyici veya siyasi kaygılar nedeniyle geri çekilen birleşme ve devralma anlaşmalarının sayısı üçte bir oranında artmıştır.
Yatırım kolaylaştırma önlemleri hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde belirgin bir şekilde yer aldı. Gelişmekte olan ülkeler tarafından benimsenen önlemlerin çoğu, kolaylaştırmaya ve yeni sektörlerin veya faaliyetlerin DYY’ye açılmasına odaklandı. Pandemiden bu yana ilk kez gelişmiş ülkelerde yatırım lehine alınan tedbirlerin sayısı da önemli ölçüde arttı. Tedbirler, yatırım kolaylaştırma girişimlerini ve yenilenebilir enerji ve iklimle ilgili diğer yatırımları teşvik etmek için teşviklerin getirilmesini içeriyordu.
Farklı kalkınma seviyelerindeki ülkeler, yenilenebilir enerji yatırımını teşvik etmek için farklı politika önlemleri benimsiyor. Gelişmekte olan ülkeler, en az gelişmiş ülkeler de dâhil olmak üzere, genellikle kıt kamu fonlarının ilk harcamalarını gerektirmeyen vergi teşviklerini kullanırken, gelişmiş ekonomiler finansal teşviklerin yanı sıra tarife garantisi gibi daha karmaşık araçları tercih etmektedir. Yenilenebilir enerji projelerine yönelik ihalelerin ve ihalelerin yenilenebilir enerji yatırımlarını çekmek için ortak araçlar olarak kullanılması tüm ülke gruplarında ivme kazanmıştır.
Dünya çapında fosil yakıt sübvansiyonları 2022’de 1 trilyon doları buldu ki, bu rekor bir seviyedir ve yenilenebilir enerjiye sağlanan sübvansiyonların değerinin sekiz katıdır. Fosil yakıt sübvansiyonları, özellikle aynı düzeyde destek almadığında, yenilenebilir enerjinin rekabet etmesini zorlaştırdığından, enerji geçişine yönelik yatırımlar için caydırıcı bir unsurdur. Bunları kademeli olarak ortadan kaldırmak, özellikle gelişmekte olan ülkeler için karmaşık olsa da, bunu yapmak yenilenebilir enerjiye yatırımı teşvik etmeye yardımcı olacaktır.
Uluslararası yatırım anlaşması (international investment agreement-IIA) rejimi reformu 2022’de de devam etmiştir. Gelişmeler arasında yeni tür yatırımla ilgili anlaşmaların ortaya çıkması, ikili yatırım anlaşmalarının (bilateral investment treaties-BITs) feshedilmesi ve yatırımcı-Devlet ihtilaf çözümü (ISDS) mekanizamlarının reformuna ilişkin devam eden çok taraflı tartışmalar yer aldı. Proaktif yatırım kolaylaştırma özelliklerine sahip ve sürdürülebilir yatırıma daha fazla odaklanan çeşitli uluslararası yatırım yönetişim araçlarına ilişkin müzakereler sonuçlandırılmıştır.
Art arda üçüncü yılda, antlaşma fesihlerinin sayısı yeni uluslararası yatırım anlaşmalarının sayısını geçmiştir. 2022’de ülkeler 15 yeni uluslararası yatırım anlaşmanı akdetmiş, 58 uluslararası yatırım anlaşmasını da fiilen sonlandırmıştır. Bu, uluslararası yatırım anlaşma evrenini 2.584’ü yürürlükte olan 3.265 anlaşmaya getirdi. Uluslararası yatırım anlaşma ağına eski nesil uluslararası yatırım anlaşmaları hâkimdir. Küresel sürdürülebilirlik zorunluluğu ile örtüşen taahhütler ve tutarsızlıklar ile karakterize edilirler. Bunlar, iklim eylemi ve enerji geçişi için riskler içeriyor ve uluslararası yatırım anlaşma reformunun aciliyetini artırıyor.
2022’deki yatırımcı-Devlet ihtilaf davalarının yaklaşık %80’i, 1990’larda veya daha önce imzalanan uluslararası yatırım anlaşmaları kapsamında açılmıştır. 2022’de davacılar, Enerji Şartı Anlaşması (Energy Charter Treaty-ECT) kapsamındaki 10 dava dâhil olmak üzere uluslararası yatırım anlaşmaları kapsamında 46 yeni ISDS davası açmıştır. Bugüne kadar, 132 ülke ve bir ekonomik grubun bir veya daha fazla ISDS iddiasına yanıt verdiği bilinmektedir. Bilinen ISDS vakalarının toplam sayısı 2022 yılında 1.257’ye ulaşmıştır.
3. Sermaye Piyasaları ve Sürdürülebilir Finans
Sürdürülebilirlik temalı yatırımlar, değişken sermaye piyasaları arasında dirençli olmaya devam ediyor. Finansal piyasaları etkileyen yüksek enflasyon, yükselen faiz oranları, zayıf piyasa getirileri ve yaklaşan durgunluk riski dâhil olmak üzere çalkantılı ekonomik ortama rağmen, genel olarak sürdürülebilir finans piyasasının (tahviller, fonlar ve gönüllü karbon piyasaları) değeri 2022’de 5,8 trilyon dolara ulaşmıştır.
Sürdürülebilir fonlar, yatırımcılar için geleneksel fonlardan daha cazip olmaya devam etmiştir. Küresel sürdürülebilir fon piyasasının piyasa değerinin 2021’deki 2,7 trilyon dolardan 2022’de 2,5 trilyon dolara düşmesine rağmen, piyasaya net girişler, net çıkışlar yaşayan geleneksel fonların aksine pozitifti.
Sürdürülebilir fonlar, Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine önemli bir katkı sağlar. 2022 yılının sonu itibarıyla, yarım trilyon dolardan fazla veya UNCTAD tarafından izlenen fonların %30’u, 2021’de %26 iken, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi ile ilgili sekiz sektöre tahsis edilmiştir. Sağlık, yenilenebilir enerji, tarımsal gıda sistemleri ve su ve sanitasyon, Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi sektörlerine taahhüt edilen varlıkların %95’ini oluşturan en büyük fon alıcıları olmaya devam ediyor.
Sürdürülebilir fonlar çevresel, sosyal ve yönetişim (environmental, social and governance-ESG) ölçütlerinde geleneksel benzerlerinden daha iyi performans gösteriyor, ancak yeşil yıkama devam ediyor. UNCTAD tarafından izlenen 2 bin 800’den fazla sürdürülebilir fonun ortalama ESG notu, kıyaslama MSCI küresel hisse senedi endeksinden önemli ölçüde daha iyidir. Bununla birlikte, fonların en az dörtte biri sürdürülebilirlik referanslarını karşılamıyor.
2022’de yeni tahvil ihracı %11 oranında düşmesine rağmen sürdürülebilir tahvil piyasası büyümeye devam ediyor. Sürdürülebilir tahvil piyasasının olağanüstü, birikimli değeri 2021’de 2,5 trilyon dolardan 2022’de 3,3 trilyon dolara yükselmiş; tahvil son beş yılda beş kat büyümüştür. Yeşil tahvil ihracı, 2022’de nispeten dirençli kaldı ve sadece %3 azalmıştır.
Gelişmekte olan gönüllü karbon piyasası, gelişmekte olan ülkelerde sürdürülebilir yatırımın finansmanı için büyük bir potansiyele sahiptir. Uyumlu karbon piyasalarının çoğunun aksine, emisyon azaltma veya önleme projelerini finanse etmek için yatırım sermayesini sınırlar ötesine yönlendirebilirler. 2022’de bir ton CO2 eşdeğeri için rekor fiyatlar, daha gerçekçi emisyon maliyetlerinin enerji geçişini hızlandırmaya yardımcı olabileceğine dair umutları da artırıyor.
Kurumsal yatırımcılar, sürdürülebilirlik performansı konusunda ilerleme kaydetmeye ve yenilenebilir enerji yatırımlarını finanse etmeye devam ediyor. 2022’de, UNCTAD tarafından izlenen en büyük 100 devlet ve kamu emeklilik fonu, sürdürülebilir enerjiye yatırım ve fosil yakıtlardan tasfiye dâhil olmak üzere iklim eylemlerine ilişkin açıklamalarını iyileştirdi. Raporlama fonlarının üçte ikisi, 2050 yılına kadar yatırım portföylerinde net sıfıra ulaşmayı taahhüt etti. Ancak, UNCTAD’ın ilk yüzündeki yatırımcıların neredeyse yarısı, sürdürülebilirlikle ilgili riskleri hâlâ ifşa etmekte veya raporlamakta başarısız oluyor ve yatırım portföylerini yeniden yönlendirmek için yeterince hızlı hareket etmiyor.
Borsalar, yazılı ESG açıklama kılavuzu, zorunlu ESG raporlaması, ESG eğitimi ve ilgili tahvil ve hisse senedi arzları ile borsa sayısındaki artışlarla sürdürülebilir finans desteğini genişletmeye devam ediyor. 2022’de, kısmen, piyasa katılımcılarını eğitmek için kalkınma ortakları ve borsalarla birlikte çalışan Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Borsalar (Sustainable Stock Exchanges-SSE) girişiminin faaliyetleriyle desteklenen, ESG konularıyla ilgili eğitim, borsaların en yaygın sürdürülebilirlik faaliyeti haline geldi. SSE Akademisi, borsalardan ESG kamuyu aydınlatma standartları ve düzenleyici gelişmelerle ilgili eğitim ve öğretime yönelik artan talebe yanıt olarak oluşturulmuştur.
Kurumsal liderlikte toplumsal cinsiyet eşitliği 2022’de mütevazı kazanımlar sağlıyor. Kadınlar, 22 büyük G20 borsasında işlem gören şirketlerin yönetim kurulu koltuklarının %23’ünü elinde tutuyor. Yedi G20 pazarında politika yapıcılar, borsaya kote şirketlerin yönetim kurullarında olması gereken asgari kadın sayısını düzenleyen zorunlu kurallar oluşturmuştur.
Politika ve düzenleyici gelişmeler, ülkelerin sürdürülebilir finans piyasasına verdiği önemi ve net sıfıra ulaşmadaki rolünü göstermektedir. 2022’de, UNCTAD tarafından takip edilen ve küresel GSYİH’nin %90’ından fazlasını temsil eden 35 ekonomiden 22’si, Avrupa Birliği tarafından bölgesel düzeyde kabul edilen bir dizi önlem de dâhil olmak üzere sürdürülebilir finansmana adanmış en az 50 önlemi uygulamaya koymuştur. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerde taksonomi geliştirme, sürdürülebilirlik beyanı, sektöre ve ürüne özel önlemler ve karbon fiyatlandırmasında ilerleme kaydedilmiştir.
Avrupa Birliği, Çin ve Amerika Birleşik Devletleri, kamuyu aydınlatma yükümlülükleri ve standart belirleme konusunda devam eden ilerleme ile sürdürülebilir finans politikası oluşturmadaki ivmelerini sürdürdüler. Genel olarak, Avrupa Birliği, ağırlıklı olarak, sürdürülebilir finans için kapsamlı bir çerçevenin oluşturulmasına öncelik veren bir düzenleyici yaklaşım benimsemiştir. Çin ve Amerika Birleşik Devletleri, bugüne kadar hem düzenlemeye hem de iklim ve sürdürülebilir kalkınma boyutlarının sanayi politikalarına entegrasyonuna önem vererek hibrit bir yaklaşım izlemiştir. 2022 yılında Amerika Birleşik Devletleri, yeşil yatırımı teşvik etmeye odaklanan Enflasyon Düşürme Yasasını çıkarmıştır.
Menkul kıymet düzenleyicileri ve uluslararası standart belirleyici kuruluşlar, sürdürülebilirlik raporlamasının kodlanmasında daha fazla ilerleme kaydetmiştir. Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu, ESG ve iklim üzerine yakında çıkacak olan küresel sürdürülebilirlik standartları ile sürdürülebilirlik beyanı için tutarlı, karşılaştırılabilir ve güvenilir standartlara olan ihtiyacı ele almayı amaçlamaktadır. Küresel Raporlama Girişimi (Global Reporting Initiative) standartları ile birlikte, sürdürülebilirlik bilgilerinin açıklanması için kapsamlı bir kurumsal raporlama sistemi oluştururlar.
Dayanıklılığına ve büyümesine rağmen, sürdürülebilir finans piyasası sayısız zorlukla yüzleşmeye devam ediyor. Önümüzdeki yıllarda bu zorlukların üstesinden gelmek için tutarlı ve uyumlu küresel çabalara ihtiyaç duyacaktır.
4. Herkes İçin Sürdürülebilir Enerjiye Yatırım
Enerji geçişi ile ilgili yatırım ihtiyaçları çok büyüktür. Küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırma hedefine yakın kalmak için dünyanın bugünden 2050 yılına kadar bugünkü küresel GSYİH’nin yaklaşık 1,5 katına ihtiyacı vardır.
Gelişmekte olan ülkelerde yatırım ihtiyaçları, mevcut varlık tabanlarına göre gelişmiş ekonomilerden çok daha yüksektir. Gelişmekte olan ülkelerde enerji yatırımına yalnızca geçiş için değil, aynı zamanda herkes için sürdürülebilir ve karşılanabilir enerjiye erişimi sağlamak için ihtiyaç duyulmaktadır. Yenilenebilir enerjide kurulu kapasitenin en gelişmiş ekonomilerde 2,5 kat, az gelişmiş ülkelerde ise 25’e yakın bir kat artması gerekiyor.
Yenilenebilir enerji sektöründeki uluslararası yatırım, 2015’te Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin ve Paris Anlaşması’nın kabul edilmesinden bu yana neredeyse üç katına çıkmıştır. Ancak, bu büyüme dengesiz ve çoğu gelişmiş ülkelerde yoğunlaşmış durumdadır. Ayrıca, yenilenebilir enerjiye yatırım artarken, geçişle ilgili diğer sektörler, özellikle enerji altyapısı, uluslararası yatırımcıların katılımının çok daha düşük olduğunu görüyor.
Uluslararası yatırımı toplam enerji geçiş yatırımı bağlamına yerleştirmek, DYY’nin önemli bir rol oynadığını doğrulamaktadır. Yenilenebilir enerji sektöründe uluslararası proje finansmanı, toplam proje finansmanı değerlerinin %55’ini oluşturuyor. Gelişmekte olan ülkelerde bu pay artarak en az gelişmiş ülkelerde %75’i aşıyor.
Bu nedenle, en fakir ülkeler için uluslararası yatırımı çekmek, zamanında bir enerji geçişi için çok önemli bir ön koşuldur. Bu bir endişe kaynağıdır, çünkü bu ülkelerin birçoğu madencilik sektörünün ötesinde önemli miktarlarda DYY çekmek için mücadele etmeye devam etmektedir. Bugüne kadar, 11 az gelişmiş ülke dâhil olmak üzere 31 gelişmekte olan ülke, henüz yenilenebilir enerji veya diğer enerji geçiş sektörlerinde kamu hizmeti büyüklüğünde tek bir uluslararası yatırım projesi kaydetmemiştir.
Enerji yatırımı kararlarının itici güçlerinin ve belirleyicilerinin çoğu yerli ve yabancı yatırımcıları eşit derecede etkiler, ancak birkaçı uluslararası yatırımcılar için daha önemli veya daha bağlayıcıdır ve DYY’nin rolünü ve yapabileceği spesifik katkıları açıklar. Kritik olarak, uluslararası yatırımcılar genellikle daha ucuz finansmana erişebilir ve bu da projeler için sermaye maliyetini düşürür.
Yenilenebilir enerji tesislerinin yüksek ön yatırım maliyeti nedeniyle sermaye maliyeti, enerji geçiş yatırımı için önemli bir belirleyicidir. Gelişmekte olan ülkelerde ve özellikle borç sıkıntısı yaşayan ülkelerdeki yüksek sermaye maliyeti, enerji geçişi için önemli bir ekonomik caydırıcı oluşturmaktadır.
Proje finansmanında sermaye maliyeti ilgili paydaşlara bağlı olarak değişir. Gelişmekte olan ülkelerde, ortalama olarak, uluslararası yatırımcıları getirmek, borç finansmanındaki marjı %8 oranında azaltır; çok taraflı kalkınma bankalarının (multilateral development banks-MDBs) eklenmesi, %10 oranında düşürür. Uluslararası, çok taraflı kalkınma bankası ve hükümet hisselerini kamu-özel sektör ortaklıklarında birleştirmek yayılmayı %40 oranında azaltır. Bu, bu tür ortaklıkları teşvik etmenin önemini göstermekte ve çok taraflı kalkınma bankası kredi önceliklerinin sürdürülebilir enerji ve altyapı varlıklarına doğru kaymasına destek vermektedir.
Paris Anlaşması’nın ardından, tüm ülkeler ulusal olarak belirlenmiş katkılarda (nationally determined contributions-NDCs) enerji geçiş hedeflerini ve stratejilerini formüle ediyor. Hepsi aynı düzeyde ayrıntılı yatırım planlaması göstermez. Gelişmekte olan ülkeler tarafından sunulan 147 ulusal olarak belirlenmiş katkıdan 48’i yatırım gereksinimleri hakkında bilgi sağlar ve 40’ı muhtemel yatırım kaynaklarını tartışır.
Enerji geçiş yatırımı için ayrıntılı planlama, diğer çabaların yanı sıra emisyon azaltım hedeflerinin enerji karışımı, zımni varlık gereksinimleri ve altyapı boşlukları ve enerji talebi, potansiyel ve konum değerlendirmeleri için bir geçiş yoluna dönüştürülmesini gerektirir. Bu tür planlama detayları, yatırımcılara yatırım fırsatları hakkında daha fazla kesinlik sağlamak ve güvenilir projelerin inşası ve pazarlanmasına izin vermek için çok önemlidir.
Gelişmekte olan ülkelerde, enerji sektöründeki yatırımların teşviki için benimsenen politika önlemleri genellikle jenerik (çoğunlukla vergi) teşviklerdir. Tarife garantisi, kota tabanlı araçlar, elektrik fiyatı garantileri ve ihaleler gibi yenilenebilir enerji projelerini pazarlamak için daha etkili mekanizmalar, yeterli talep tahminlerine, varlık planlamasına ve düzenleyici hazırlığa bağlıdır. Dolayısıyla, yüksek seviyeli ulusal olarak belirlenmiş katkı hedef belirlemeden doğrudan yatırım politikası önlemlerine atlamak, enerji geçiş yatırımını teşvik etmek için en etkili araçların kullanılmasını engeller.
Uluslararası yatırım anlaşmaları ve özellikle eski nesil olanlar, geçiş için gerekli politika önlemlerinin uygulanmasını engelleyebilir. Ayrıca, düşük karbonlu enerji yatırımlarını proaktif olarak destekleyen hükümlerden de yoksundurlar. UNCTAD, dört alanda politika seçenekleri içeren bir reform araç kutusu önermektedir: sürdürülebilir enerji yatırımının teşvik edilmesi ve kolaylaştırılması, teknoloji transferi, iklim eylemini ve enerji geçişini düzenleme hakkı ve kurumsal sosyal sorumluluk.
Küresel sermaye piyasaları, enerji geçişi için gereken yatırımın çoğu için nihai kaynaktır. Bu pazarlarda iklim finansmanının büyüme hızı yavaşlamış olup mevcut finansman seviyeleri yetersiz kalmaya devam ediyor. Ayrıca, sürdürülebilir finansal ürünler piyasasının yeşil aklamayı önlemek için sürekli gözetime ihtiyacı vardır. UNCTAD, Birleşmiş Milletler Küresel Sürdürülebilir Finans Gözlemevi ve Birleşmiş Milletler SSE girişimi koordinasyonu aracılığıyla sürdürülebilir ve iklim finans piyasasını izlemeye devam edecektir.
Kamu piyasaları ve raporlama standartları, sürdürülebilirlik performansını yönlendirmede önemli roller oynasa da, şirketlerin açıklama yükümlülüklerinden kaçınmak için özel pazarda kalmayı tercih edebileceklerine dair artan endişeler var. Özel pazarda şeffaflık ve ifşa gerekliliklerini geliştirmek için politika eylemleri gereklidir. Fosil yakıt varlıkları, kamu enerji şirketleri tarafından kademeli olarak özel sermaye şirketlerine ve daha küçük borsa dışı operatörlere aktarıldığı için bu daha acil hale geliyor.
Sürdürülebilir enerjiyi finanse etmeye yardımcı olmak için kurumsal yatırımcılar, emeklilik fonları ve devlet varlık fonları ideal bir konumdadır. Ancak, yatırım sınıfı olmayan projelere yatırım yapmaları engellendiği için genellikle gelişmekte olan ülkelerdeki yatırım fırsatlarına erişimden yoksundurlar. Gelişmekte olan ekonomilerdeki güvene dayalı olmayan yatırım fırsatlarını, risk azaltma faaliyetlerine yönelik uluslararası destek yoluyla güvene dayalı yatırım varlıklarına dönüştürmek için politika eylemi gereklidir.
Bu rapor, Herkes için Sürdürülebilir Enerjiye Yatırım için bir Küresel Eylem Sözleşmesi (Global Action Compact for Investment in Sustainable Energy for All) önermektedir. Enerji geçişinin üç hedefini de (iklim hedeflerini karşılamak, herkes için uygun fiyatlı enerji sağlamak ve enerji güvenliğini sağlamak) dikkate alan bir dizi yol gösterici ilke içeriyor ve ulusal ve uluslararası yatırım politikası oluşturmayı kapsayan altı eylem paketi ortaya koyuyor; küresel, bölgesel ve Güney-Güney ortaklıkları ve işbirliği; finansman mekanizmaları ve araçları ve sürdürülebilir finans piyasaları.
UNCTAD’ın bu yıl COP28’den (Conference of the Parties to the UN Framework Convention on Climate Change; Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Tarafları Konferansı) hemen önce aynı yerde gerçekleştirilecek olan Dünya Yatırım Forumu, en üst düzeydeki politika yapıcılar ve kalkınma için yatırım paydaşlarının mümkün olan en geniş seçim bölgesi için, Herkes için Sürdürülebilir Enerjiye Yatırım için Küresel Eylem Sözleşmesi’nde önerilen eylemleri ileriye taşımak için bir fırsat olacaktır.

Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.
