Çevresel ve sosyal (environmental and social-E&S) sorunlar, son yirmi yılda yatırım kararlarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiş olup, daha fazla halka açık şirket çevresel ve sosyal konularda kamuyu aydınlatmaktadır. Bu arada, düzinelerce ESG (çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim) bildirim çerçevesi ortaya çıkmış ve birçok yargı bölgesi zorunlu çevresel ve sosyal kamuyu aydınlatma (disclosure) düzenlemeleri yayınlamış veya yayınlama sürecindedir. Düzenleyiciler ve standart belirleyiciler de çevresel ve sosyal konulara ilişkin kamuyu aydınlatma etrafında işbirliği yapmaya ve çabalarını birleştirmeye başladılar. Yeni bir çalışmada, çevresel ve sosyal sorunlara dönük kamuyu aydınlatmanın evrimi hakkında ilk büyük örneklem kanıtı sunulmaktadır.
30 ülkedeki halka açık firmalardan 2001 ila 2020 yılları arasında 210 binden fazla yıllık rapor kullanılarak, bir çevresel ve sosyal sözlük oluşturmak için kelime yerleştirme adı verilen bir doğal dil işleme tekniği uygulanıyor. Bu makine öğrenimi tekniği, zengin yıllık rapor verilerinden çevresel ve sosyal konulara dair kamuyu aydınlatma açıklamalarını çıkarma ve niceleme konusundaki zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olur. Önce, başlıca gönüllü ESG bildirim çerçevelerinden yedi Çevresel (E) ve Sosyal (S) alt konuya giren tohum kelimeleri seçiliyor. Bu alt başlıklar arasında İklim Değişikliği, Doğal Kaynaklar, Kirlilik ve Atık, Ekosistem, Beşeri Sermaye, Ürünler ve Müşteriler ile Diğer Paydaşlar (Climate Change, Natural Resources, Pollution & Waste, Ecosystem, Human Capital, Products & Customers, and Other Stakeholders) bulunmaktadır. Ardından, tohum sözcüklere benzer anlamlara sahip sözcükleri ve tümceleri belirlemek ve bunları kapsamlı bir çevresel ve sosyal sözlüğüne genişletmek için sözcük yerleştirme tekniği uygulanıyor.
Çevresel ve sosyal sözlüğünü oluşturup doğruladıktan sonra, çevresel ve sosyal konulara ilişkin kamuyu aydınlatmanın hem niceliği hem de kalitesi için deneye dayalı ölçümler geliştiriliyor. İlk olarak, çevresel ve sosyal anahtar kelimelerini içeren cümlelerin kelime sayısı kullanılarak bir yıllık rapordaki çevresel ve sosyal sorunlar hakkındaki kamuyu aydınlatma miktarı ölçülüyor. İkinci olarak, 1) genel kalıp ifadeleri içeren çevresel ve sosyal sorunlar ile ilgili cümlelerin yüzdesi olarak hesaplanan, çevresel ve sosyal konulardaki kamuyu aydınlatmada standart dil oluşumları kullanılarak çevresel ve sosyal ifşa kalitesi yakalanıyor; 2) çevresel ve sosyal konular ile ilgili metnin belirli kişilere, yerlere, organizasyonlara, zamanlara veya sayılara ne sıklıkta atıfta bulunduğu olarak tanımlanan çevresel ve sosyal hususlar kamuyu aydınlatmanın özgüllüğü; aynı firma için çevresel ve sosyal sorunlarla ilgili kamuyu aydınlatmanın zaman içindeki yapışkanlığı, 3) bir firmanın çevresel ve sosyal kamuyu aydınlatmadaki yıldan yıla benzerlik derecesi ile ölçülür ve 4) çevresel ve sosyal kamuyu aydınlatmadaki görsel ipuçlarının oluşumu, bir çevresel ve sosyal konulara müteallik ifşa anlatımındaki infografik sayısı olarak hesaplanır.
Bu ölçümler, çevresel ve sosyal konulara ilişkin kamuyu aydınlatmanın küresel gelişimine ilişkin ana araştırma sorusunun test edilmesi için kullanılıyor. Çeşitli firma ve ülke düzeyinde kamuyu aydınlatma belirleyicileri kontrol edildikten sonra, yıllık raporlarda çevresel ve sosyal kamuyu aydınlatmanın ve ilgili infografiklerin miktarındaki önemli artış eğilimleri belgeleniyor. Bununla birlikte, son yıllarda firmaların daha genel bir dil ve daha az özellikli bilgi içeren çevresel ve sosyal konulara ilişkin açıklamaları sağlama eğiliminde oldukları da görülüyor ki; bu, uygulayıcıların çevresel ve sosyal kamuyu aydınlatmanın yararlılığına ilişkin endişeleri yansıtıyor. Ayrıca, bu eğilimlerin sektöre özgü görünmediği de fark ediliyor. Genel olarak, elde edilen bulgular, çevresel ve sosyal konulara dair bildirim uygulamaları olgunlaştıkça bu konulardaki açıklama kalitesinin iyileşmediğini ima ediyor. Buna ek olarak, yıllık raporlardaki çevresel ve sosyal sorunlara dair açıklamaların içeriğinin örneklem döneminde nasıl geliştiği araştırılıyor ve iklim değişikliği ve beşeri sermaye ile ilgili kamuyu aydınlatma miktarının diğer alt konulara göre önemli ölçüde arttığı görülüyor. Spesifik olarak, enerji verimliliği, sera gazları, ayrımcılık ve karbon emisyonları ile ilgili konular daha sık tartışılırken, ürün kalitesi ve müşteri hizmetleri ile ilgili konulardan daha az bahsedilmektedir.
İkinci araştırmada ise, gönüllü bildirim çerçevelerinin ve zorunlu kamuyu aydınlatma düzenlemelerinin çevresel ve sosyal bildirimleri değiştirmeye yardımcı olup olmadığı araştırılıyor. Küresel Raporlama Girişimi ve İklim Açıklama Standartları Kurulu (Global Reporting Initiative and the Climate Disclosure Standards Board) da dâhil olmak üzere altı ana ESG raporlama çerçevesi, örneklem döneminde ortaya çıkmıştır. Öncelikle, örnekte ESG raporlama çerçevelerini gönüllü olarak benimseyen firmaların yüzdesinin son yirmi yılda sıfırdan %20’nin üzerine çıktığı belgeleniyor. Daha sonra firmaların gönüllü bildirim/raporlama çerçevelerini kullanmasının herhangi bir kamuyu aydınlatma değişikliği ile ilişkili olup olmadığı araştırılacaktır. Gönüllü raporlama çerçevelerini benimsedikten sonra, firmaların yıllık raporlarda daha fazla çevresel ve sosyal açıklama yaptığı ve bu açıklamalarda daha az jenerik dil kullanıldığı, açıklamaların daha fazla infografik içerdiği ve yıldan yıla daha yüksek benzerlik gösterdiği bulunmuştur.
Zorunlu kamuyu aydınlatmaya gelince, 30 örnek ülkeden 23’ü örnekleme döneminde çevresel ve sosyal kamuyu aydınlatma talimatnameleri, bunlardan 20’si ise çoklu çevresel ve sosyal kamuyu aydınlatma talimatnameleri yayınlamıştır. Her ülke için, örnekleme dönemindeki en erken yürürlük tarihi (bundan sonra ilk çevresel ve sosyal açıklama talimatı olarak anılacaktır) ve en kapsamlı çevresel ve sosyal konulara dönük kamuyu aydınlatma yükümlülüklerine sahip olanı (bundan sonra en kapsamlı çevresel ve sosyal kamuyu aydınlatma yetkisi) ile yetki belirleniyor. Firmaların en kapsamlı yönergelere daha fazla çevresel ve sosyal açıklama sağlayarak yanıt verdiği, ancak ilk yönergelere benzer şekilde yanıt vermediği belgeleniyor. Ayrıca, çevresel ve sosyal kamuyu aydınlatmanın her iki yetki türü yürürlüğe girdikten sonra daha genel hale geldiği ve en kapsamlı yönergeler yürürlüğe girdikten sonra daha az özellikli hale geldiği bulunmuştur. Elde edilen bulgular birlikte, çevresel ve sosyal açıklama zorunluluklarının genel etkilerinin, çevresel ve sosyal konulara ilişkin raporlamanın kalitesinden çok niceliğine odaklandığını göstermektedir.
Bu çalışma birkaç önemli katkı sağlamaktadır. İlk olarak, yazarların bilgisine göre bu, 20 yıllık bir süre boyunca geniş bir uluslararası firma örnekleminde yıllık rapor çevresel ve sosyal konulardaki açıklamaların metinsel özelliklerini sistematik olarak inceleyen ilk çalışmadır. Çevresel ve sosyal kamuyu aydınlatma miktarı ve kalitesindeki önemli eğilimleri belgelemenin yanı sıra, çevresel ve sosyal açıklama kalitesinin gönüllü ESG raporlama çerçevelerinin benimsenmesinden sonra arttığı, ancak açıklama zorunluluklarından sonra kötüleştiği, bunun da düzenleyicilerin bu yerleşik gönüllü ESG standart belirleyicileri ile işbirliği yapmasının potansiyel değerine işaret ettiği bulunmuştur. İkinci olarak, anılan çalışma akademik araştırmacılara kapsamlı bir sözlük ve çevresel ve sosyal konulardaki kamuyu aydınlatmayı ölçmek için hazır ölçüler sağlamaktadır. Son olarak söz konusu çalışmadaki deneysel analizler, ESG raporlaması ile ilgili kanıtlara dayalı politika oluşturmayı destekler. Örneğin, yetki alanlarındaki pek çok düzenleyici kurum hâlâ çevresel ve sosyal kamuyu aydınlatma yükümlülüklerini oluşturma [örnek SEC (U.S. Securities and Exchange Commission; Amerika Birleşik Devletleri Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu)] veya genişletme (örnek Avrupa Birliği) sürecindedir. Artan basmakalıp dil ve çevresel ve sosyal kamuyu aydınlatmadaki özgüllüğün azalmasına ilişkin bulgular, kamuyu aydınlatma kalitesini güçlendirmenin aciliyetini yeniden teyit etmektedir.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.