Bilgi teknolojisi, son yıllarda finansal hizmet ve ürün sağlamanın geleneksel yolunu bozmuştur. Çin, FinTech ve finansal kurumlar arasındaki ortaklıklar yoluyla bankacılık hizmetleri için yeni modeller geliştirmedeki öncülerden biridir. FinTech-Banka ortaklığının (FinTech-Bank partnership) iki ana modeli, kredi kolaylığı ve ortak kredilendirmedir.
Kredi kolaylığı (loan facilitation), finansal kurumlara teknik destek ve kredi ile ilgili hizmetler sağlayan FinTech firmalarını ifade eder.
Ortak kredilendirme modeli (model of co-lending) kapsamında ise, yan hizmetlerin sağlanması dışında, FinTech firmaları da ortak finansal kuruluşlarla birlikte kredi sağlamak için bazı fonlar sağlar. Bu konudaki bir makale, FinTech-Banka ortaklığının iki iş modelini göstermek için FinVolution Group ve Ant Group’u örnek olarak alıyor (aşağıdaki şekillere bakın).
FinTech firmaları, iş ortaklıkları (business partnerships) kurarak, borç verme sürecinin bazı önemli noktalarında finansal kurumlara önemli ölçüde yardım sağlamak için büyük müşteri verilerinden ve yenilikçi platform teknolojisinden yararlanabilir ve böylece finansmana erişimi iyileştirebilir. FinTech firmaları ile işbirliği, finansal kurumların belirli işleri dışarıdan temin ederek ana işlerine yoğunlaşmalarını ve müşterilerine daha verimli hizmet vermelerini sağlar. Diğer yandan, FinTech firmaları, ayrı bir lisans başvurusuna ihtiyaç duymadan kredi ile ilgili işlerde bulunmak amacıyla finans kuruluşlarının fonlarından, uzmanlıklarından ve kaynaklarından yararlanabilmektedir. Finansal kurumlarla ortaklık, FinTech firmalarına itibar açısından da faydalar sağlayabilir ve kredi piyasasında marka imajlarını güçlendirebilir.
FinTech-Banka ortaklıkları Çin’in kredi piyasasına birçok fayda sağlayabilirken, ciddi riskler ve sorunlar da barındırmaktadır.
- İlk olarak, FinTech firmaları ile işbirliği, finansal kurumların operasyonel karmaşıklığını artıracaktır. FinTech firmaları katı finansal düzenlemelere tabi değildir. Bu nedenle, finansal kurumlar için zorluklardan biri, ortak FinTech firmalarının suiistimalinden kaynaklanan dış kaynak kullanımı riskleri ile başa çıkma becerilerinde yatmaktadır.
- İkinci olarak, veri ve teknoloji üzerindeki münhasır kontrol, muhtemelen FinTech firmalarının tekelci uygulamalarını güçlendirerek, ortak finans kurumları ve müşterileri için satıcı kilitlenme sorunlarına yol açacaktır.
- Üçüncü olarak, FinTech-Banka ortaklıkları çok büyük miktarda müşteri bilgisinin işlenmesini ve paylaşılmasını içerdiğinden, veri güvenliği ve mahremiyet konularıyla ilgili artan endişeler bulunmaktadır. Ayrıca FinTech firmaları, önyargılı veri girişi ve algoritmik modellerin kusurlu tasarımı nedeniyle hatalı kredi değerlendirmesine dayalı olarak müşterilere kredi verme riskini alırlar.
- Son olarak, finansal kurumlar, bu tür hizmetlerin sağlanmasına birkaç FinTech firmasının hakim olması durumunda, dış kaynak kullanımı faaliyetleri, veri güvenliği ve algoritmalarla ilgili daha büyük risklerle karşı karşıya kalabilir. Baskın FinTech firmalarının operasyonel başarısızlıkları veya siber güvenlik olaylarının kolayca sistemik etkileri olabilir.
Çin, tekelcilikle mücadele yasası, veri koruma yasası ve finansal yasa (anti-monopoly law, data protection law and financial law) gibi çeşitli hukuk alanlarını güçlendirerek bu sorunları çözmeye çalışmıştır. Özellikle, antitröst düzenleyicileri, tekelci uygulamaları önlemek ve müşteri çıkarlarını korumak için platform ekonomisi sektörü için yönergeler çıkarmıştır. Çin, FinTech firmalarının işlerinin gözetimini sıkılaştırmak için veri güvenliği ve mahremiyetin korunmasına yönelik düzenleyici rejimini daha da güçlendirmiştir. Merkez bankası, yenilikçi finansal uygulamalarda algoritmaların güvenliğini, açıklanabilirliğini ve doğruluğunu sağlamak için endüstri standartlarını da formüle etmiştir. Mezkûr makale, dış kaynak kullanımı faaliyetlerine ilişkin belirli bir konuya odaklanmaktadır. Çin, FinTech-Banka ortaklıklarının iki modeli için farklı düzenleyici mekanizmalar benimsemiştir. Ortak kredi verme iş modeli ile ilgili olarak, FinTech firmalarının finansal düzenleyiciden bir kredi işletme lisansı için başvurmaları gerekmektedir. Ancak mevcut yönetmelikte bu manada bir boşluk vardır. Uygulamada lisanssız FinTech firmaları, iş ortaklıkları tarafından yönetilen tröst programlarına yatırım yaparak müşterilere dolaylı olarak kredi verebilir. Bu nedenle, makalede, ilgili lisanslama koşullarının ortak kredilendirme faaliyetlerine doğrudan ve dolaylı katılım için eşit şekilde geçerli olduğu açıklığa kavuşturulmak suretiyle bu boşluğun kapatılması önerilmektedir. Kredi kolaylaştırma modeline gelince, FinTech firmalarının bir kredi işletme lisansına sahip olmaları gerekmez, bunun yerine ortak finans kuruluşlarının lisanslarını kullanırlar.
Kredi kolaylaştırma modeline ilişkin düzenleme, ortak FinTech firmaları tarafından yürütülen dış kaynak kullanım faaliyetlerini denetlemek için finansal kurumlara gereğinden fazla güven duyulduğundan, daha karmaşık zorluklara yol açmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık, Hollanda, Lüksemburg ve İsviçre dahil olmak üzere bazı denizaşırı yetki alanlarının deneyimlerinden yararlanılan söz konusu makalede, Çin’in FinTech-Banka ortaklıklarını düzenlemek için aşamalı ve farklılaştırılmış bir yaklaşım benimseyebileceği savunuluyor. İlk adım, FinTech firmalarının yenilikçi işlerini test etmeleri için düzenleyici bir sanal alan oluşturmaktır. FinTech firmalarının ilgili korumalı alan gerekliliklerini karşılamak için zamana ve kaynaklara ihtiyacı olduğundan, Çin, FinTech firmalarının bir şemsiye kuruluş çatısı altında deneme hizmetleri ve ürünler sunabileceği bir şemsiye rejim getirmeyi de düşünebilir. FinTech firmaları sandbox sürecini tamamlayıp faaliyete geçtikten sonra, asıl mesele finansal kuruluşlarla olan ortaklıklarının sürekli olarak denetlenmesidir. Makalede, Çin’e, FinTech firmaları için katıldıkları hizmetlerin niteliğine ve türlerine göre farklılaştırılmış kurallar belirlemek üzere sofistike bir lisanslama rejimi uygulaması tavsiye edilmektedir. Bu bağlamda, düzenleyici arbitraj sorununu çözmek için geleneksel “tastamam lisanslardan” (full licenses) farklı olarak “sınırlı lisanslar” (limited licenses) olarak daha fazla özel lisans kategorisi oluşturulabilir. Ayrıca, finansal kurumların izleme sorumluluğunun ortak FinTech firmalarının uyum ihlalleriyle sınırlı olduğu bir mentorluk programı da denemeye değerdir. Bu fikir, finansal kurumların FinTech firmalarına, özellikle de gelişimin ilk aşamasında olanlara sağladığı yardım ve tavsiyelerin değerini vurgulamaktadır. Daha yerleşik FinTech firmaları için, etkili gözetim sağlamak üzere özel lisanslama rejimi de kullanılabilir.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.