Çin’de ‘Kurumsal Sosyal Sorumluluk’ ve ‘İnsana Yakışır İş/İstihdam’

Giriş

Son on yılda, Kurumsal Sosyal Sorumluluk (corporate social responsibility), insana yakışır bir işin ve uluslararası çalışma standartlarının desteklenmesine yönelik Avrupa Birliği ve Çin arasındaki siyasi diyalogda ve teknik işbirliğinde önemli bir gündem maddesi olmuştur. Avrupa Birliği (AB), kurumsal sosyal sorumluluğu “şirketlerin toplumsal ve çevresel kaygıları ticari faaliyetlerine ve paydaşlarıyla olan etkileşimlerine gönüllü olarak entegre ettiği” bir süreç olarak tanımlamıştır. Kuşak ve Yol Girişimi (Belt and Road Initiative) kapsamında Çin yatırımlarının genişlemesiyle birlikte Çinli çokuluslu şirketlerin hızlanan “çıkışları”, bunların ev sahibi ülkeler üzerindeki toplumsal ve çevresel etkilerine ilişkin endişeleri artırmıştır.

Bu ilgi özellikle “dibe doğru yarış” ve “zayıf kurumsal yönetişim bölgeleri” (race to the bottom and weak governance zones) ile ilgili kavramlar konusunda yoğun olmuştur. Afrika ve Güneydoğu Asya’da Kuşak ve Yol Girişimi ile ilgili projeler üstlenen Çinli çokuluslu şirketlerin (multi-national enterprises) dâhil olduğu çok sayıda tartışma, Nijerya’da Çin tarafından yönetilen şirketlerde iş gücü suiistimalleri iddiaları da dâhil olmak üzere, ev sahibi ülkelerdeki yerel halkın protestolarına ve düşmanlıklarına tanık olmuştur. Myanmar’da şiddetli iş anlaşmazlıkları Çinli şirketlerin davranışları daha fazla uluslararası incelemeye tabi hale geldikçe Pekin, Çin şirketlerine (özellikle devlete ait işletmelere veya Kamu İktisadi Teşebbüslerine) yurt dışında iyi kurumsal vatandaşlar olarak hareket etmelerini amaçlayan bir dizi düzenleme, politika ve yönergeyi uygulamaya koymuştur. Çinli politika yapıcılar, özellikle Kamu İktisadi Teşebbüsleri (multi-national enterprises) arasında “Çin özelliklerine sahip” bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk söylemini teşvik etmeye çalışmışlardır.

Yeni bir makalede, Çinli firmaların bulunduğu ev sahibi ülkelerdeki “insana yakışır iş/istihdam” (decent work) düzenlemesi analiz edilmektedir. Makalede, son yıllarda, uluslararası çalışma standartlarının desteklenmesini de içeren, devlet güdümlü “Çin özelliklerine sahip Kurumsal Sosyal Sorumluluk” düzenleyici söyleminin ortaya çıkışı incelenmektedir. Çinli firmaların bu söylemi nasıl anladıkları ve uygulamaya koydukları, söz konusu makalede Avrupa’daki Çinli firmaların işgücü uygulamalarına odaklanılarak daha ayrıntılı olarak analiz edilmektedir. Makalede, AB-Çin Kapsamlı Yatırım Anlaşması’nın (EU-China Comprehensive Agreement for Investment) insana yakışır işi teşvik etme potansiyeli incelenmektedir.

1. Çinli Çokuluslu Şirketlerin Yurt Dışında İnsana Yakışır Çalışmasının Zorlukları

Çin, yurtdışına yatırım yapmanın yanı sıra, Çinli işçileri yurtdışına gönderilmiş veya yurtdışında görevlendirilen işçi olarak ihraç etmiştir. 2019 yılının sonuna kadar yaklaşık 992 bin Çinli işçi denizaşırı ülkelerde görevlendirilmişti. Tüm iş kollarından Çinli işçi sayısı ve gönderilen toplam işçi sayısı bakımından Asya ana varış noktasıydı, ardından da Afrika geliyordu. İşgücü gönderimi esasen işçiler, bir gönderme ajansı ve bir ev sahibi şirket arasında üçlü bir ilişkiyi gerektirmektedir[1]. Üçlü ilişki kapsamında, gönderme ajansı işçilerin işvereni olsa da, pratikte işçilerin haklar ihlal edildiğinde ajansın mı yoksa ev sahibi şirketin mi nihai olarak sorumluluk üstlendiğini belirlemesi zor olabilir. Yasa uyarınca gönderilen bir işçinin işvereni olanın kim olduğunun ve bu nedenle kimin sorumlu tutulabileceğinin açıkça belirtilmemesi, işçilerin yasanın uygulanmasını sağlamasını zorlaştırmaktadır. İş uyuşmazlıkları ortaya çıktığında, gönderilen işçileri çevreleyen iş yasalarındaki ve korumalardaki bu eksiklikler protestolarla (örneğin, Ekvator Ginesi’ndeki Çinli gönderilmiş işçilerin protestosu durumunda) sonuçlanabilir[2]. Yurt dışında Çinli işçileri ilgilendiren diğer işçi anlaşmazlıkları Çin devletinin doğrudan müdahalesine (örneğin Tanzanya ve Angola’da) yol açmıştır[3]. Toplu pazarlığı baltalayan ana ülke işçi uygulamaları, bazı ev sahibi ülkelerdeki zayıf düzenleyici ortamlar ve kapasite veya siyasi irade eksikliği nedeniyle etkisiz uygulama gibi faktörler, işçi haklarını koruyamayan bir ortam yaratabilir.

2. Avrupa’da Çin Yatırımları

Çin’in Avrupa’ya yaptığı yatırımlar arttıkça, bazı kesimlerde bunun Avrupa işçi korumalarını baltalayıp baltalayamayacağı konusunda endişeler oluşmuştur. Bu alandaki önemli bir gelişme, yedi yıllık müzakerelerin ardından 20 Aralık 2020 tarihinde prensipte kabul edilen AB-Çin Kapsamlı Yatırım Anlaşması’dır. Söz konusu Kapsamlı Yatırım Anlaşması, Çin’in “zorla çalıştırma ve bununla ilgili Uluslararası Çalışma Örgütü (International Labour Organization-ILO) temel Sözleşmelerinin onaylanması taahhütleri de dâhil olmak üzere sürdürülebilir kalkınma konusunda iddialı hükümler” konusundaki anlaşmasını ilk kez ele almaktadır. Ancak, her iki tarafça da kabul edilebilir işçi hakları hükümlerini kesinleştirmek zorlayıcı olabilir. Çin, işçi hakları korumalarını yalnızca az sayıda yatırım anlaşmasına dâhil ederken, AB işçi hakları korumalarını ticaret ve yatırım politikasının ayrılmaz bir parçası haline getirmiştir[4].

Soru, nihai hükümlerin AB’nin arzuladığı kadar güçlü olup olmayacağıdır, çünkü Kapsamlı Yatırım Anlaşması’nın değerlendirilmesi ve onaylanması, Çin Hükümeti’nin Mart 2021’de Avrupa Parlamentosu İnsan Hakları Alt Komitesi ve diğer Avrupa kuruluşları ve yetkililerine uyguladığı yaptırımlara yanıt olarak Mayıs 2021’de askıya alınmıştır. Mezkûr Kapsamlı Yatırım Anlaşması’nın onaylanması ile ilgili moratoryumun, Çin yaptırımları sürdüğü sürece devam edeceği anlaşılmaktadır[5]. Bununla birlikte, söz konusu Kapsamlı Yatırım Anlaşması şu anda askıya alınmış olsa da, anlaşma analiz yapılmasını talep etmektedir. Kapsamlı Yatırım Anlaşması’nın, uluslararası işçi haklarını ve standartlarını teşvik etme konusunda Çin’i ilgilendiren çoğu uluslararası yatırım anlaşmasından daha ileri adımlar attığı görülebilir.

Sonuç

Çinli firmaların yurtdışındaki yatırımlarında yerel ve uluslararası normlarla nasıl etkileşime girdiği, ev sahibi ülkelerde ve küresel olarak insana yakışır iş için önemli sonuçlar doğurmaktadır. Çinli politika yapıcılar, özellikle Kamu İktisadi Teşebbüsleri arasında “Çin özelliklerine sahip Kurumsal Sosyal Sorumluluk” söylemini teşvik etmeye çalışmışlardır. Daha fazla deneysel araştırma, Çinli firmaların Kuşak ve Yol Girişimi bağlamında standart yapıcı olup olmayacağı, ortaya çıkacak standart türü ve çeşitli alanlardaki mevcut uluslararası normlar ve standartlar için çıkarımlar konusunda önemli kavrayışlar sağlayabilir. Kuşak ve Yol Girişimi’nin esnekliği göz önüne alındığında, Avrupa Birliği dâhil tüm paydaşların Kuşak ve Yol Girişimi projeleri kapsamında sosyal, emek ve çevre standartlarını savunma fırsatı vardır. Çinli yatırımcıların Avrupa’daki deneyimleri ve Kapsamlı Yatırım Anlaşması’nın onaylanmasının beklenmesi, dibe doğru bir yarışın önlenmesi olasılığına işaret etmektedir. Böyle bir yaklaşım, Kuşak ve Yol Girişimi projelerine dâhil olan tüm paydaşlar için çeşitli zorlukları ve riskleri azaltmaya ve ev sahibi ülkeler için daha sürdürülebilir ve adil kalkınma sonuçları teşvik etmeye yardımcı olacaktır.

[1] Ka Ni Li, ‘Re-Conceptualizing the Notion of Employer: The Case of Labor Dispatch Workers in China’ (2015) 40 Brooklyn Journal of International Law 619.

[2] Yifeng Chen and Ulla Liukkunen, Enclave Governance and Transnational Labour Law – A Case Study of Chinese Workers on Strike in Africa (2019) 88 Nordic Journal of International Law 558.

[3] Ministry of Commerce of the PRC, Emergency notice on further strengthening the management of overseas labour dispatching work under the overseas contracting projects [2008 (Yurtdışı müteahhitlik projeleri kapsamında yurtdışı işgücü sevkiyat işlerinin yönetiminin daha da güçlendirilmesine ilişkin acil durum bildirimi)].

[4] Kari Otteburn and Axel Marx, ‘A Glass Half-Empty or Half-Full? An Assessment of the Labour Provisions in the CAI from Chinese and European Perspectives’ (2022) 23(4) The Journal of World Investment & Trade 601, 604. Ayrıca bkz. Manjiao Chi, ‘Addressing Sustainable Development Concerns Through IIAs: A Preliminary Assessment of Chinese IIAs’ in Julien Chaisse (ed), China’s International Investment Strategy: Bilateral, Regional, and Global Law and Policy (OUP 2019) ch 6.

[5] Julien Chaisse and Matthieu Burnay, ‘Introduction – CAI’s Contribution to International Investment Law: European, Chinese, and Global Perspectives’ (2022) 23 The Journal of World Investment & Trade 497.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.