Devlet Borçlarını Yeniden Yapılandırmanın Cesur Yeni Dünyası: Çin Muamması ve Diğer Zorluklar*

Eşsiz eserleriyle toplum üzerinde büyük hakkı olan merhum Mustafa Erkin Koray (1941-2023) ağabey anısına…

“İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanır?” [Kıyâme:36]

Son birkaç yılda, gelişmekte olan ülkelerin ekonomileri ile gelişmekte olan piyasalar, yüzyılda bir kez görülen COVID-19 salgını ve Ukrayna’daki savaşın sonuçlarıyla alt üst oldu. Sonuç olarak, bu ekonomiler, hızla yükselen enflasyon, keskin bir şekilde düşen büyüme seviyeleri (2021 yılındaki güçlü toparlanma dışında), azalan döviz rezervleri, ABD dolarına göre önemli ölçüde değer kaybeden para birimleri ve yakıt, gıda maddeleri (özellikle tahıllar) ve hatta ilaç gibi önemli ithalat kıtlıkları dâhil olmak üzere bir dizi büyük ekonomik sorundan mustariptir.

Bu nedenle, çok sayıda gelişmekte olan ülkenin ve gelişmekte olan ekonominin (developing countries and emerging economies) bir dereceye kadar devlet borçlarından ötürü sıkıntı yaşadıklarının görülmesi şaşırtıcı değildir. Tahminlere göre, düşük gelirli ülkelerin %60 kadarı ya zaten borç sıkıntısı (bu tür ülkelerin %15’i) içinde ya da yüksek risk (bu ülkelerin %45’i) altındadır. Ayrıca, gelişmekte olan ekonomilerin bir Bloomberg endeksine göre, en az 15 gelişmekte olan ekonomi (endeksin takip ettiği toplam 72 gelişmekte olan ekonomiden), ülke borç ticaretini sıkıntılı borç seviyelerinde (yani Hazine tahvillerinin bin baz puan üzerinde) görmüştür.

Ayrıca, son birkaç yılda yüksek düzeyde devlet borcu temerrüdü yaşanmıştır. Örneğin, Sahra Altı Afrika’da, Kasım 2020’de Zambiya’da ve Aralık 2022’de Gana’da borç temerrütleri meydana gelmiştir. Etiyopya ve Çad gibi Sahra Altı Afrika’daki diğer ülkeler de borç sıkıntısı yaşamaktadır. Sri Lanka, Asya’da Nisan 2022’de, kıtada 20 yılı aşkın bir süredir borcunu ödeyemeyen ilk ülke olmuştur.

Mısır ve Pakistan gibi diğer ülkeler ciddi ekonomik stres yaşadılar ve finansal kurtarma paketleri için Uluslararası Para Fonu’na (International Monetary Fund-IMF) başvurdular. Kenya gibi ülkeler, önümüzdeki dönemde büyük borç servisi ödemeleri yaklaşırken, sıkıntının eşiğinde görünmektedir. Kenya gibi mali açıdan sıkıntılı ülkeler, devletin temerrüde düşmesini önlemek veya nüfusun yararına gerekli devlet harcamalarını finanse etmek için alacaklılarına borç servisi ödemelerine (debt service payments) öncelik verilip verilmeyeceğine ilişkin kararlar da dâhil olmak üzere, zorlu ekonomik koşullar arasında azalan hükümet kaynaklarıyla ne yapılacağı konusunda zor kararlar almak zorunda kalabilir.

Ülke borcu sıkıntısı yaşayan ve olası bir yeniden yapılandırma sürecinde olan birçok ülke, alacaklılarıyla anlaşmaya varma konusunda yalnızca duraksayan ilerleme kaydetmiştir. Örneğin, Zambiya’nın, gelişmiş sanayileşmiş ülkelerden Paris Kulübü üyeleri ve diğer Paris Kulübü harici alacaklılar (non-Paris Club creditors), özellikle Zambiya’nın ödenmemiş dış borcunun kabaca üçte birini elinde tutan Çin dâhil olmak üzere başlıca ikili alacaklıları ile Haziran sonunda bir anlaşmaya varması iki buçuk yıl sürmüştür.

Buna rağmen Zambiya, yabancı tahvil sahipleri (hem yerli hem de yabancı para cinsinden borcu olanlar) veya ticari bankalar gibi diğer alacaklıları ile yeniden yapılandırma konusunda henüz bir anlaşmaya varmamıştır. Zambiya’da ve bekleyen diğer devlet borcu yeniden yapılandırma durumlarında, özel sektör alacaklıları, özellikle tahvil sahipleri, devletin toplam ödenmemiş borcunun önemli bir bölümünü elinde tutuyor. Ancak, ister G-20 Ortak Çerçevesinde (G-20’s Common Framework) veya başka bir şekilde belirtilen “muamelenin karşılaştırılabilirliği” (comparability of treatment) ilkesi kapsamında olsun, isterse özel sektör alacaklılarının ikili alacaklılar gibi resmi sektör alacaklıları ile aynı yeniden yapılandırma şartlarını kabul etmeye istekli olup olmayacakları açık değildir.

Sri Lanka, temerrüde düştüğünden beri geçen yıl ciddi bir ekonomik (yanı sıra siyasi ve sosyal) kriz yaşamış ve ülke borcunun kapsamlı bir şekilde yeniden yapılandırılması konusunda da sınırlı ilerleme kaydetmiştir. Sri Lanka’nın 35 milyar Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dolarının üzerinde olduğu tahmin edilen büyük bir dış borç yükü bulunmakta olup, hem Çin hem de Hindistan, Sri Lanka’nın önemli iki alacaklılarıdır.

Son on yılda [özellikle dünyayı kapsayan Kuşak-Yol Girişimi/Projesi (Belt and Road Initiative-BRI) uyarınca] gelişmekte olan ülkelere ve gelişmekte olan piyasalara verdiği büyük kredilerle Çin, mevcut ülke borçlarının yeniden yapılandırılmasında önemli bir oyuncu olarak ortaya çıkmıştır. Ancak eski Dünya Bankası Başkanı David Malpass, Uluslararası Para Fonu Yönetim Direktörü Kristalina Georgieva ve ABD Hazine Bakanı Janet Yellen dâhil olmak üzere birçok Batılı gözlemci, geçmişte Çin’i bu ülke borçlarının yeniden yapılandırılmasında ilerlemeyi engellemekle sert bir şekilde eleştirmişti.

Çin, şu anda ülke borç sıkıntısı yaşayan ülkeler için borç hafifletmeyi [yani borç affı veya borç azaltımı (debt forgiveness or haircuts)] kabul etmeye istekli olmadığı ve bunun yerine uzun süredir tercih ettiği yaklaşım olan yalnızca borçların yeniden planlanmasını [yani, kredilerin vadelerinin uzatılması (tretching out the maturities on loans)] desteklediği için Batılı uluslararası finans camiasından bir eleştiri yağmuruna tutulmuştur.

Bu Batılı taraflar genellikle yeniden borç planlamasının yetersiz olduğuna ve yalnızca borç affının finansal açıdan sıkıntı içindeki ülkelerin borç sürdürülebilirliğine ulaşmalarına yardımcı olacağına inanıyor. Ayrıca Çin’in ülke borçlularıyla çok alacaklı müzakerelere katılma konusunda isteksiz olduğuna inanıyorlar ve bunun yerine Çin’in egemen ülkelerle ikili temelde anlaşmayı tercih ettiğini ve burada Çin’in şeffaflık olmadan çıkarlarını sürdürebileceğini savunuyorlar.

Elbette, Çin’in Batı’nın finansal çıkarlarına ve bunların ülke borçlarının yeniden yapılandırılmasını nasıl ele aldığına dair kendi eleştirileri bulunmaktadır. Örneğin Çin, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu gibi uluslararası finans kuruluşlarının yeniden yapılanmaların diğer alacaklıları etkileyen etkilerinden (örneğin borç azaltımı) muaf tutan özel “tercihli alacaklı statüsü”nü sert bir şekilde eleştirmiştir. Çin, tüm alacaklıların, bir devlet borcunun yeniden yapılandırılmasında yer alan yüklerin paylaşılmasına eşit şekilde katılması gerektiğine inanmaktadır.

Bununla birlikte, Çin’in “tercihli alacaklı statüsü” (preferred creditor status) konusundaki konumu, uluslararası finans kuruluşları (international financial institutions-IFIs) ve genel olarak Batılı uluslararası finans topluluğu (Western international financial community) tarafından kutsal kabul edilmese de çok değer verilen bir ilkeye doğrudan aykırıdır. Ancak son birkaç ayda Çin, Dünya Bankası gibi uluslararası finans kuruluşlarının borçlarını yeniden yapılandıran ülkelere imtiyazlı finansman sağlayacağı güvencesi karşılığında duruşunu yumuşatmış görünüyor.

Batılı uluslararası finans topluluğu ile Çin arasında son iki yılın büyük bölümünde yaşanan açmaz, IMF’nin söz konusu devletlerin birçoğuna fon ödemesini durdurmasına yol açmıştır. Bunun nedeni, IMF’nin, bir IMF finansal kurtarma paketi ile bağlantılı olarak bir ülkeye ödeme sağlamadan önce, ülkenin ana alacaklılarından yeniden yapılandırma taahhütleri aldığına dair güvenilir “finansman güvenceleri” (financing assurances) aramasıdır. Ancak Çin yeniden yapılanmaya katılma konusunda isteksiz olduğunu kanıtlarsa, o zaman IMF ilgili ülkelere fon sağlamak için ihtiyaç duyduğu finansman güvencelerine sahip olmayacaktır.

Kısacası, gelişmekte olan ülkelerdeki ve gelişmekte olan ekonomilerdeki mevcut devlet borcu yeniden yapılandırma durumları, devlet borcunun yeniden yapılandırılması için uluslararası finansal sistemdeki temel gerilimleri ortaya çıkarmıştır. Bu sistem daha önce IMF ve Paris Alacaklılar Kulübü’nün (Paris Club of creditors) devlet borçlarının yeniden yapılandırılması sürecinin ana itici güçleri olarak hizmet etmesine dayanıyordu. Bununla birlikte, sistem büyük ölçüde Çin’in (Paris Kulübü’ne üye olmayan) gelişmekte olan ülkeler ve gelişmekte olan pazarların en büyük resmi alacaklısı olarak ortaya çıkmasıyla sarsılmıştır. Gelişmekte olan ülke borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla nasıl başa çıkılacağı konusunda Batılı uluslararası finans topluluğu ve Çin arasında bir tür anlaşma olmazsa, gelişmekte olan ve gelişmekte olan ekonomilerdeki sıkıntılı ülkelerin ekonomik beklentileri risk altında olabilir.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.