1. Giriş
Tarihsel olarak, ekonomik gerilemelere ticari iflaslarda ani bir artış eşlik etti. COVID-19’un neden olduğu gerileme bir anormallikti. Pandeminin yol açtığı reel ekonominin donmasının bir iflas çığına yol açacağına dair yaygın beklentinin aksine, 2020 ve 2021 yıllarında 2018 ve 2019’a kıyasla daha az iflas yaşandı. Bununla birlikte, gidişatın değişeceğine dair temel bir anlayış vardı; iflasları yapay olarak düşük seviyelerde tutan faktörler artık yürürlükte değildir. 2022’de, izlenen ülkelerin ~%60’ında iflas sayısı, 2021’deki ~%50 ve 2020’deki ~%30’a kıyasla artmıştır.
Küçük işletmelerin kredi kartı harcamalarında bir artış gözlemlenmiş olup; bu, geleneksel kanallar yoluyla kredi kullanılabilirliğinin kötüleştiğinin sinyalini vermiştir. Kredi ödemesi ve standartlar sıkılaştıkça, daha uzun nakit döngüsüne sahip küçük işletmeler, nakit akışı yönetiminde önemli zorluklarla karşılaşabilir. Ayakta kalmak için döner (rotatif) krediye güvenen zombi firmalar muhtemelen ilk sendeleyenler olacaktır.
2022 yılında toplanan fon sayısındaki küresel düşüş, teknoloji, finans ve tüketici gibi sektörlerdeki işletmeler için bir fonlama kışına yol açmıştır. Bu durum, 2023’ün başlarında büyük bankaların iflas etmesiyle daha da artmıştır. Bu son olaylar iflaslar için bir dönüm noktası olmasa da, kontrol altına alınmayan önemli çöküşler fonlama kısıtlamalarını artırabilir, yatırımı baskılayabilir, kurumsal kazançları azaltabilir, borç ödeme kapasitelerini bozabilir ve nihayetinde iflaslarda bir artışla sonuçlanır.
Ekonomik büyüme 2023 yılında asimetrik olacak, riskler oluşturacak ve fırsatlar sunacaktır. Ekonomik döngünün etkisi, diğer bölgelere yayılmış tedarikçiler, satıcılar ve müşteriler dâhil olmak üzere kurumsal bağlantıların derinliği ile artacaktır. Ekonomik yavaşlama yaşayan ülkelerde faaliyet gösteren şirketler bile, kurumsal aile ağaçlarının çoğu (bağlı ortaklıklar/kuruluşlar, ortak girişimler, iştirakler) hızlı ekonomik genişleme yaşayan ülkelerde faaliyet gösteriyorsa veya tersi durumda kısmen bağışık olabilir. Kurumsal bağlantılar, coğrafi ve sektörel özelliklerine bağlı olarak risk caydırıcı veya güçlendirici olabilir.
Sonuç olarak işletmeler, mevcut ekonomik ortamın kredi riskini azaltmak için daha proaktif bir yaklaşım gerektirdiğini hemen kabul etmelidir. Kredi yönetiminin 5’lisi olan Kapasite, Sermaye, Nitelik, Teminat ve Koşullar (Capacity, Capital, Character, Collateral, and Conditions) ile temellere geri dönmek bu değişken zamanlarda hayati önem taşır. İşletmeler, güvenilir analitik uzmanlarıyla çalışarak aşağıdaki gibi soruları yanıtlamak için kullanılabilecek dinamik verilere erişebilir:
- İşletmenin borçlarını/faturalarını ödemeye yönelik finansal kapasitesi nedir?
- İşletmenin mevcut sermaye yapısı nedir ve zaman içinde nasıl değişmiştir?
- İşletmenin tedarikçilere zamanında ödeme yapma geçmişi var mıdır?
- İflasta tasfiye edilebilecek yeterli teminat var mı ve sektör ve ekonomik koşullar işletmenin büyüme planları için ne kadar elverişlidir?
İşletmeler, kredi bilgilerini izlemeye ilave olarak, yukarı yönlü ve aşağı yönlü risklere ilişkin kapsamlı bir görüşe sahip olmak için tedarik zinciri bağlantılarını da dikkate almalıdır. Küresel portföyün tamamında kredi riskine ilişkin görünürlüğe sahip olmak, tedavi stratejilerini bilgilendirmeye ve tahsilatları önceliklendirmeye yardımcı olabilir.
Bu rapor, kredi riski yönetiminin karmaşık dünyasında gezinilmesine ve fırsatların en üst düzeye çıkarılmasına yardımcı olacak değerli bir bilgi kaynağı olarak hizmet etmeyi amaçlamaktadır.
2. Dun & Bradstreet ‘Küresel İflas Raporu’nun Ayrıntıları
Dun & Bradstreet (veri ve analiz şirketi) ve Worldwide Network tarafından izlenen 48 ülkenin yaklaşık beşte üçü, 2022 yılında iş başarısızlıklarında artışa tanık olmuştur. Bunlardan 13’ü, on yılın başından bu yana en yüksek iflas başvurularını kaydetmiştir. 2022 yılında küresel ekonomi düzeliyordu, ancak ardından iki şok daha vurdu: Rusya-Ukrayna krizi ve para politikası sıkılaştırması. Bu olayların sonuçları, ekonomik büyümenin ilerlemesini raydan çıkaran ve genel olarak iflas olasılığını artıran geniş kapsamlı sonuçlara sahipti.
Ukrayna’yı işgalinin ardından Rusya’ya yönelik tedarik zinciri kesintileri ve yaptırımlar, enerji, gıda, metal ve mineral fiyatlarında büyük bir artışı tetikledi. Alüminyum, çinko, kömür, doğal gaz, üre, hurma yağı, soya fasulyesi yağı, soya küspesi, mısır ve buğday gibi temel emtia fiyatları şimdiye kadarki en yüksek seviyelerine yükseldi. Brent tipi ham petrol, demir, bakır ve nikel gibi diğer önemli emtiaların fiyatları da önemli ölçüde artarken, dünya enflasyonunda yaygın bir yükselişe tanık oldu. Bu benzeri görülmemiş fiyat artışı, otuz yılda zirveye ulaştığı Birleşik Krallık’tan kırk yılda zirveye ulaştığı Kanada, ABD, Fransa, İspanya ve İtalya’ya ve beş yılda zirve yaptığı Almanya’ya kadar birçok büyük ülkede devam etti.
Bu, işletmeler için çifte bir sorundu. Bir yandan artan girdi maliyetleri işletmelerin kâr hanesine zarar verirken, diğer yandan enerji ve gıda faturalarındaki artış dünya çapında milyarlarca insan için bir yaşam maliyeti krizi yarattı. Tüketiciler ihtiyari harcamalarını azalttıkça, işletmeler gelir akışlarını sürdürmekte zorlandılar ve böylece gelirlerini de etkiledi.
Enflasyonu azaltmak amacıyla, dünya çapındaki merkez bankaları faiz oranlarını yükseltmek için yarıştılar. Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (Bank for International Settlements-BIS) takip ettiği 37 ekonomiden 33’ü şaşırtıcı bir şekilde, 2022 yılında faiz oranlarını ortalama 381 baz puan artırarak buna yanıt verdiler ve küresel ekonomiyi son yarım yüzyılın en uluslararası düzeyde eş zamanlı para politikası sıkılaştırma dönemlerinden birine doğru ittiler. Bu, düşük maliyetli borç ve bol piyasa likidite çağının sonunu işaret ederek, nakit akışı pistlerini bilinmeyen bir bölgeye genişletmek için büyük ölçüde destekleyici bir para politikasına güvenen firmaları fırlattı. Finansal olmayan kuruluşlar tarafından yurt içi ve yurt dışı piyasalardan alınan borçlar da dâhil olmak üzere toplam borçlanma senetlerinin bakiyesi Eylül 2022 itibarıyla sekiz ayın en düşük seviyesi olan 18,13 trilyon Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dolarına geriledi. Bu tutarın, Mart 2020’den Mart 2022’ye kadar %18,2 artarak, önceki beş yılda tanık olunan yıllık ortalama %6,3’lük büyüme oranından önemli bir artışa işaret ettiğini belirtmekte fayda vardır.
Sıkı küresel finansman koşulları, bugün dünyadaki daha geniş ekonomik zorlukları yansıtıyor ve muhtemelen küresel ekonomik büyümede sürekli bir iyileşme sağlanana kadar devam edecektir. Enflasyonun yüksek seyretmeye devam etmesi dikkate alındığında, yakın vadede nominal faiz oranlarının yüksek seyrini sürdürmesi beklenmektedir. Düşük piyasa likiditesi ile birlikte daha yüksek borçlanma maliyetleri, nakit akışı yönetiminde önemli zorluklara neden olabilir.
Bankacılık sektöründeki son kargaşa, bankaların mevduat dışı fonlamaya erişimini zorlaştırabilir ve daha pahalı hale getirebilir. Küçük ve orta ölçekli bankalar, risk alma ve faaliyet marjlarını sınırlayabilen daha katı düzenleyici incelemeye tabi tutulabilir. Tüm bunların sonucu olarak, önümüzdeki aylarda daha fazla banka iflası görülebilir. Washington Mutual ve Lehman Brothers’ın iflaslarından iki yıl sonra 2009 ve 2010’da, Küresel Finans Krizinin zirve yaptığı 2008’dekinden daha fazla bankanın iflas ettiğini vurgulamakta fayda vardır.
Enerji fiyatlarının yüksek kalması ve başta Avrupa’dakiler olmak üzere işletmeleri etkileyen jeopolitik olaylardan etkilenmesi beklenmektedir. Azalan fiyatlandırma gücü ve artan enerji maliyetleri, Avrupa’da önemli finansal baskılara neden olacaktır. Dun & Bradstreet’in analizi, 18 sektörde ve 18 Avrupa ülkesinde orta ila yüksek düzeyde enerji yoğunluğuna sahip 3,4 milyondan fazla kuruluş olduğunu gösteriyor.
İflasların düzeyi sektörlere ve ülkelere göre farklılık gösterecektir. Ağırlama ve ulaşım endüstrileri şimdiden stres belirtileri gösteriyor ve daha fazla endüstri aynı şeyi yapabilir. Hızlanan ücretler aynı zamanda firmaların kâr hanesi için de büyük bir risk oluşturuyor. Verimlilik seviyelerinde eşzamanlı bir artış olmazsa, ücret fiyatındaki artış birkaç küçük ve orta ölçekli işletmenin kârını silecektir. Bu faktörler muhtemelen 2023 yılında iflas davalarında yaygın bir artışa neden olacaktır.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.