Enflasyon Muhasebesi: Tarihsel Bir Tur

Bu not Esra Erişir Karacan ve Vahit Ferhan Benli ile birlikte yürüttüğümüz “Banka Finansal Raporlama Sistemine Giriş” başlıklı kitap için hazırlanmıştır. Not enflasyon muhasebesi konusunda tarihsel bir bakış sağlamak amacı ile hazırlanmış olup geniş bir yazın listesini de sunmaktadır. Hemen hatırlatmamız gereken bir başka konu gerek İngilizce dilinde gerekse ülkemiz üniversitelerinde enflasyon muhasebesi üzerine yazılmış çok sayıda yüksek lisan tezi ile doktora tezi de bulunmakla birlikte bunlara kaynakça da birkaç istisna dışında yer verilmemiştir. Bu tezlere ve tezlerin metinlerine  ProQuest Dissertations and Theses Global veri tabanından ulaşmak mümkündür.

  Bu çalışma vesilesiyle enflasyon muhasebesi konusunda ülkemizdeki ilk önemli ve kapsamlı çalışmayı 1954 yılında yayınlayan, lisans eğitimim sırasında A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde hocam  ve İ.Ü.  İktisat Fakültesi’nde doktora tez danışmanım olan, görev yaptığı eğitim kurumlarında mükemmeliyet tohumları eken Prof. Dr. Cumhur Ferman’ı rahmet ve şükranla anıyorum.

———————-

Enflasyon ya da fiyatların genel seviyesinin sürekli ve önemli ölçüde yükselmesi modern ekonomilerin karşı karşıya kaldığı önemli ekonomik, sosyal ve politik etkileri ile sonuçları olan bir olgudur. 20. Yüzyılda çok sayıda ülkede bir kısmı hiper-enflasyon ve yüksek-enflasyon olarak nitelenen enflasyonist dönemler yaşanmıştır.[1] 20. Yüzyılın ilk yarısındaki hiper-enflasyon ve yüksek enflasyonların nedeni esas itibariyle iki dünya savaşının ardından yaşanan ekonomik yıkımlar ve politik istikrarsızlıklar olmuştur. 20. Yüzyılın ikinci yarısında ise 1970’lerin başında yaşanan petrol krizi çok sayıdaki ülkede yaşanan enflasyonist süreçleri tetiklemiştir. Bu ise 1970’lerin ikinci yarısı ile 1980’lerin ilk yarısında gelişmiş dünyada ve diğer birçok ülkede kalıcı ve yüksek enflasyon dönemleri yaşanmasına neden olmuştur. 1980’lerin ikinci yarısı ile birlikte enflasyon uzunca bir süre gelişmiş ülkelerin gündeminden düşmüş ve 21. Yüzyılda 2020 sonrasında Covid nedeniyle yeniden enflasyonun yükselmesi olgu ve eğilimleri ile karşılaşılmıştır. Aralarında bizim de olduğumuz çok sayıda yükselen ekonomi ile azgelişmiş ekonomide 1970’lerden bu yana uzun süreli kalıcı yüksek-enflasyonist süreçler ve enflasyonist dönemler yaşanması olağan bir hale gelmiştir. Ülkemizin 1970’lerde girdiği yüksek-enflasyonist ortam ve süreç zaman zaman etkisini artırarak 2000’lerin hemen başlarına kadar sürmüştür. 2000’lerin başlarında yönü azalma eğilimden olan enflasyon 2018’den sonra yeniden yükselişe geçmiştir.

Enflasyon olgusu zaman içerisinde nominal/parasal değerlerde aşınma yaratır. Enflasyon oranı düşük bile olsa uzun zaman sürelerinin geçmesi durumunda bu olgu şirket bilançoları üzerinde önemli düzeyde birikimli etki yaratabilir. Ülkemizde olduğu gibi, yaşanan yüksek enflasyon dönemleri şirketlerin bilançoları ve gelir tabloları üzerindeki bozucu etkiyi artırabilir. Enflasyonist dönemler şirketlerin özsermayelerinin aşınmasına, gelirlerinin enflasyonist unsurlar içererek reel olarak azalırken kârdaki nominal artışlar nedeniyle kâr dağıtımı ve vergi ödemeleri yoluyla şirketlerin özkaynaklarının reel olarak azalmasına yol açabilir. Bu nedenle bilanço ve gelir tablosu ve diğer finansal tablo ve raporlardaki yer alan veriler ve açıklamaların güvenilirliği, kıyaslanabilirliği ve karar alma sürecinde kullanılabilirliği kuşkulu ve yetersiz hale gelebilir.

Enflasyonun yükselmesi ortalama efektif vergi oranını yükselterek şirketler üzerinde vergi yükünü artıracağı gibi bu yükün dağılımını da önemli ölçüde değiştirdiği kabul edilmektedir. Vergi yükündeki bu artış hem zaman içinde hem de endüstriler arasında kaymalar yol açarak sermaye maliyetini artırır; şirketler kesiminde tahsis etkinliği azalır.

  Ekonomi ve finans için enflasyon her zaman ve her dönem ilgi odağı olan bir konu olagelmiştir. Ancak muhasebe ve hukuk alanında enflasyonla ilgili konuların akademik yazında ele alınışının yoğunluk kazanması ile enflasyonist süreçler yaşanması arasında yakın bir bağlantı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.[2] Akademik dergilerde ise bazı dönemlerde ilgi daha yoğun olsa da 1920’lerden bu yana enflasyon ile finansal raporlama arasındaki ilişkiye yönelik ilgi bir biçimde süregelmiştir.[3]  Aynı şekilde muhasebe ve finansal raporlama ile vergi hukuku alanında enflasyona ve enflasyonun etkilerine yönelik düzenlemeler yapma ile enflasyonist süreçler arasında doğal olarak  tarihsel açıdan yakın bir bağlantı olduğu söylenebilir.

Enflasyonun bilanço ve gelir tablosu üzerindeki etkilerini iki grupta toplayabiliriz.[4]

(i) Bilançoların Homojenliğinin Bozulması: Enflasyon nedeniyle paranın satmalma gücünün azalmasi sonucu bilançoda gôsterilen değerler, birbirinden farklı satmalma gücüne sahip para birimiyle ifade edilmektedir. Dogğl olarak nakdi kiymetler (kasa, banka, alacak ve borçlar gibi) cari para birimiyle ya da cari değerleriyle, nakdi olmayan kiymetler ise paranın tarihsel değerinin yansıtan alış bedeli ile gösterildiklerinden bilanço kalemleri satınalma güçleri farklı olan para birimiyle ifade edilmektedirler.

(ii) Mali Tabloların İşletmenin Ekonomik ve Mali Durumunu Doğru Olarak Yansıtmaması: Nakdi olmayan varlıklar, reel veya cari değerlerini koruduklan halde, nakdi olmayan varlıklar ya da sabit kıymetler nominal olarak degerleri değişmediğinden bilançolarda cari para ile olan degerlerinden ônemli ölçüde az gösterilmekte, dolayisiyla mali tablolar gerçegi yansıtan belge olmaktan çıkmaktadır. Diger taraftan paranın degerinin düşmesi sonucu elde bulundurulan nakdi varliklar reel kıymetlerini kaybedecek, buna karşılık borçlarda da reel bir azalma olacaktır. Nakdi degerlerinden ortaya çıkan bu tip kazanç ve kayıplar klasik muhasebenin düzenledigi mali tablolarda yer almayacaktir.

Kuşkusuz enflasyon muhasebesi ya da finansal tabloların yükselen fiyatlar düzeyi nedeniyle düzeltilmesi ve şirketin kâr dağıtımının ve vergi yükümünün düzeltilmiş hesaplara göre yerine getirilmesi meselesi şirketin kendisini, pay sahiplerini, vergi idaresini ve diğer paydaşlarını ilgilendiren çok taraflı bir konudur. Enflasyon muhasebesinin birinci amacı şirketin finansal tablolarını düzelterek şirketin net varlıklarında azalış yaratan kâr dağıtımı ve vergi ödemelerini azaltarak şirketin net varlıklarını ya da özkaynaklarını korumaktır. Böylece sahiplerinden ayrı bir hukuksal varlığı olduğu kabul edilen şirketin reel net varlık değeri korunmak istenmektedir.  Enflasyon muhasebesi ile pay sahiplerine dağıtılacak kâr rakamı da düzeltileceğinden dağıtılabilir kâr rakamının azalması bir taraftan pay sahiplerinin alacağı kâr payını azaltırken diğer yandan şirkete yaptıkları yatırımın da değerindeki aşınma da önlenmekte ve yatırım değerleri korunmaktadır. Finansal tabloların düzeltilmesi ile şirketin kârı ve kâr dağıtımı üzerinden ödenecek olan gelir ve kurumlar vergisi azalacağından vergi idaresi enflasyon muhasebesi uygulaması ile elde edeceği vergi gelirlerinin bir kısmından mahrum kalacaktır. Bu kısa süreli etki olmakla birlikte şirketlerin mal varlıklarının korunmasının orta ve uzun vadede kamu politikaları açısından pozitif sonuçları bulunmaktadır. Diğer yandan sektörel düzenlemeye tabi tutulan sektörlerde (bankacılık ve sermaye piyasası gibi) ilgili kamu otoriteleri de gözetimi altındaki şirketlerin finansal tablolarının hazırlanması ve sunumu ile yakından ilgilidirler; bu şirketlerin finansal açıdan daha sağlam ve sağlıklı bir yapıda faaliyetlerini sürdürmelerin onların temel misyon ve görevlerinin bir parçasıdır.  Bu nedenle enflasyon muhasebesinin kapsam ve içeriği konusunda kamunun sektörel düzenleyici örgütlerinin (bizdeki BDDK ve SPKr. gibi) temel misyon ve anlayışlarıyla kamunun vergi idaresinin misyon ve yaklaşımı arasında farklılık olması olağandır. Nitekim enflasyon muhasebesi uygulaması her zaman ve her yerde vergi hukukunun yakından ilgilendiği; vergi iaresinin konuya olabildiğince kuşkucu ve sınırlayıcı biçimde yaklaştığı bir olgu olagelmiştir.

Enflasyon muhasebesi ile finansal tablolarının düzeltilmesine ilişkin kuralların kapsam ve içeriği, uygulanacak yöntemlerin ve zamanlamasının belirlenmesi konuya taraf olanların çıkarlarını uzlaştırma ve onların katılımı ile mümkün görünmektedir.

Kapalı şirketlerde şirketin enflasyon muhasebesi uygulaması öncelikle şirket-şirket sahibi-vergi idaresi arasındaki, sonra ise şirket ile alacaklıları ve diğer paydaşları arasında bir mesele olarak görünmektedir. Buna karşılık sektörel olarak düzenlenmiş olan şirketlerde enflasyon muhasebesinin uygulanması “şirketin kendisi-şirket hakim ortağı-şirketin diğer pay sahipleri-potansiyel pay sahipleri-şirket yönetimi-sektörel düzenleyici örgütler- vergi idaresi-şirketin diğer paydaşları” arasında olan çok taraflı ve karmaşık bir mesele haline gelmektedir.

Standart-koyucu uluslararası (IASB gibi ) ve ulusal (ülkemizde KGK, SPK, BDDK; ABD’de FASB, SEC gibi) örgütler tarafından belirlenen muhasebe ve raporlama standartları öncelikle belirli nitelik taşıyan ve genellikle sektörel düzenlemeye tabi şirketler için finansal tabloların düzenlenmesi ve kamuya açıklanması ile ilgili olup bu standartların kuralları şirketlerin kendisi ile pazarlarda işlem gören paylara yatırım yapmış olan yatırımcılar, potansiyel pay sahipleri ve bu tabloların yöneldiği paydaşlar açısından önemlidir. Bu düzenlemeler şirketlerin finansal tablolarının enflasyon muhasebesi ile yeniden düzenlenmesi özellikle şirketin kâr payı dağıtımını sınırlayarak özvarlıklarının korunmasını sağlayabilir. Burada da karşımıza vergi idaresinin tutum ve yaklaşımının ne olacağı ön plana çıkmaktadır. Vergi idaresinin standart-koyucular tarafından belirlenen kuralları benimsemesi ve vergilendirilebilir gelirin tespitinde bu standarda göre belirlenen şirket kârını esas alması halinde bir sorun yoktur. Ancak sorun veya duraksama, vergi idaresinin (ve dolayısıyla Hükümetin) enflasyon muhasebesinin uygulanıp uygulanmaması, uygulanacaksa kapsamı, yöntemleri ve zamanlaması konusunda farklı düşünmesi halinde ortaya çıkacaktır. Bu konuda Hükümet (ve vergi idaresi) herhangi bir düzenleme yapmayı seçmez ise standart-koyucu kurumlar tarafından belirlenen enflasyon muhasebesi kurallarının hem etkisi sınırlı kalacak hem de sadece belirli şirketleri kapsadığı için şirketler kesimi açısından kapsayıcı olmayacaktır. Buna karşılık Hükümet enflasyon muhasebesinin kapsamı, yöntemleri ve zamanlaması konusunda raporlama standart-koyucu kurumların düzenlemelerinden farklı bir enflasyon muhasebesi kuralları benimseyerek farklı nitelikte düzenlemeler yapması halinde sektörel düzenleme kapsamında yer alan şirketlerin için ikili bir yapının ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu şirketler bir yanda vergi idaresinin getirdiği düzenlemeler kapsamında muhasebe kaydı ve raporlama yapma yükümü diğer taraftan da sektörel düzenleme kapsamında getirilen raporlama standartları ve düzenlemeleri çerçevesinde finansal tablo hazırlama olgusu ile karşılaşacaklardır. [5]

Enflasyonun finansal tablolar üzerindeki etkisini ele alan ilk önemli tartışmaların Almanya’da yapıldığını söylemek yanlış olmayacaktır. Burada üç kişi ve onların çalışmaları ön plana çıkmaktadır.

Bu konuyu kapsamlı bir biçimde ele alan ilk yazarın Eugen Schmalenbach ve ilk önemli çalışmanın da onun 1919’da yayınladığı “Dynamische Bilanz” başlıklı kitabı olduğunu söyleyebiliriz. “Dinamik Bilanço” teorisi anlayışını kuran Schmalenbach 1910’lardan itibaren yayınladığı makalelerinde genel ve göreli fiyat hareketlerinin muhasebedeki değerleme konuları üzerindeki etkileri üzerinde durmuş ve I. Dünya Savaşının Almanya üzerindeki etkilerinden de yararlanarak dinamik bilanço teorisini kurmuştur. Ona göre, bilançonun temel amacı bir işletmenin belirli bir andaki mal varlığını göstermek olmayıp işletmenin dönem faaliyetlerinden doğan sonucu, yani dönem kârını göstermektir. Muhasebede asıl olan yıllık kârın gösterilmesidir. Dinamik Bilanço yaklaşımı yani fiyatlar genel seviyesinin istikrarlı olduğu dönemlerde bilançonun aktif ve pasiflerinin değerlemesi ve kâr-zararın hesaplanmasında maliyet değerini kabul etmekle birlikte fiyat hareketlerinin yüksek olduğu dönemlerde finansal tablolarda düzeltmeler yapılması gerektiğini ifade etmektedir. Böylece fiyat hareketlerinin yol açtığı etkiler yıl sonunda genel fiyat endeksleri yardımı ile düzeltilmelidir.[6]

  Fritz Schmidt ise 1921 yılında yayımladığı başlığı “Die Organische Bilanz” olan çalışması ile hem “organik bilanço” teorisi anlayışını getirmiş hem de yerine koyma maliyeti, değiştirme maliyeti, yenileme maliyeti olarak ifade ettiği yaklaşımı ile günümüzde gerçek değer ya da cari değer muhasebesi (current value accounting) dediğimiz yaklaşımı kapsamlı biçimde ilk kez ileriye süren kişi olmuştur. [7]

Walter Mahlberg ise 1921 yılında yayımladığı “Bilanztechnik und Bewertung bei schwankender Wahrung-paranın dalgalandığı dönemlerde bilanço tekniği ve değerleme” başlıklı kitabında fiyatlar düzeyindeki değişme nedeniyle yapılacak düzeltmelerin altın-para değerine göre değil de altının kendisinin pazar fiyatına göre yapılması gerektiğini ileriye sürmüştür.[8]

Anglo-Sakson dünyasında ise Irving Fisher, finansal krizler konusunda teorisini geliştirirken 1911 de yayınladığı “The Purchasing Power of Money-Paranın Satın Alma Gücü”nde enflasyonun kağıt üzerinde kârlar yarattığını söylemekle birlikte hesaplama konusunda alternatif bir model önermemiştir. I. Dünya Savaşının ardından fiyat kontrollerinin kaldırılmasıyla ABD’de hızlı ve yüksek bir enflasyonist süreç yaşanmıştır. Bu dönemde Bauer (1919) ve Paton (1920) tarihsel-maliyete dayalı verilere dayanan verilere ilişkin sorunlara değinmişlerdir.

A.B.D’de enflasyonun doğurduğu muhasebe sorunlarının ilk sistematik çalışmasının Henry W. Sweeney tarafından ve  “Stabilized Accounting” başlığını taşıyan 1936 yılında yayımlanan kitabıyla yapıldığını söyleyebiliriz[9] Çalışma “Genel Satın alma Gücü Muhasebesi- Genereal Puchasing Power-” konusunda  kavramlar ve süreçleri ele almıştır. Ancak hemen belirtelim ki, o dönemde fiyatlar genel seviyesinde ortaya çıkan değişmeler bir başka deyişle de para biriminin istikrarının yarattığı sorunların şirketlerin net varlıkları üzerinde yaratığı etkiler ekonomi ve finans yazının dikkatini çekmekte idi.[10]

ABD’de yetkili muhasebe kurumları enflasyon konusunun genel bir ilgi alanı oluşturmadan önce de açıklamalarda bulunmuşlardır. Meslek kuruluşu olarak AICPA’nın bir komitesi tarafından hazırlanan bir çalışma 1947 yılında yayımlanmıştır.[11] Bu ve daha önceki açıklamalar fiyat artışı olan dönemlerde amortisman giderini değiştirme gereksinimi üzerine odaklanmışlardır.

1951 yılında American Accounting Association ‘un finansal tablolara ilişkin kavramlar ve standartlar komitesi bir tavsiye düzenlemesi olan “Price Level Changes and Financial Statements: Supplementary Statement No. 2” yi yayımladı.[12] Çalışma enflasyonun etkisini dikkate aldıktan sonra finansal tablolarda yer alan her kalemin fiyatlar genel seviyesi endeksi kullanılarak ve kapsamlı düzeltmeler yapılarak yeniden sunulmasını tavsiye etmiştir.  1961 yılında Accounting Principles Board (APB) genel satınalma gücü muhasebesi konusunda “ARS No. 6 Accounting Research Study No.6” olarak bilinen bir çalışmayı sponsor etmiş ve söz konusu çalışma 1963 yılında AICPA tarafından yayımlanmıştır.[13] ARS No.6’nın tavsiyeleri enflasyon muhasebesi konusundaki araştırmaların yapılmasını teşvik etmiştir. 1969 yılında Accounting Principles Board (APB) tarafından 3 numaralı düzenleme yayımladı.[14] Düzenleme şirketlerin tarihsel maliyet ile hazırlanmış olan finansal tablolarını genel satın alma gücü birimine göre yeniden düzenlemelerini tavsiye ediyor ve ayrıntılı bir biçimde bu konuda açıklamalara yer veriyordu. Düzenleme ile öngörülen kurallar şirketler için zorunluk değildi. Ancak aynı sıralarda SEC de bir düzenlemeyi, ASR 190’ı yayımladı.[15] Düzenleme, şirketlerin finansal tablolarında ayrıca “cari ikame maliyetini-current replacement costs” de açıklamalarını öngörmekte idi. Aralık 1974’de FASB “Financial Reporting in the Units of Purchasing Power” başlıklı bir düzenleme taslağını yayımladı. Bu taslak daha sonra 1979 yılında SFAS No.33’ün yayımlanması ile sonuçlandı.[16] Bu düzenleme sadece büyük şirketler için ve zorunlu olarak uygulanacaktı. Standart şirketlerin devam eden faaliyetlerinden elde ettikleri gelirini sabit dolar esası yanı sıra cari dolar esası ile de sunmalarını öngörmüştür. Satın alma gücün kazanç/zararları, stoklar ve sabit kıymetlerinin cari maliyet miktarındaki artış veya azalışları, stoklar üzerinde cari maliyet ve genel enflasyonun etkisini açıklamak zorundaydılar. Bu düzenlemenin yerini önce SFAS 82 daha sonra da SFAS 89 almıştır.[17] Ancak, standart 5 yıllık bir deneme dönemi için çıkarılmıştı ve 1986 sonunda enflasyonun %2’nin altına düşmesi üzerine düzenleme ile getirilen ilave açıklama yükümleri kaldırıldı ve FASB’ın sermayeyi koruma çabalarının sonuna gelindi. COVİD dönemine kadar da enflasyon kavram olarak ABD ekonomik yaşamının bir sorunu olmaktan çıkmış ve bu da hem akademik dünyada hem de meslek örgütleri ve profesyonelleri açısından finansal raporların fiyat-hareketleri, enflasyon nedeniyle düzeltilmesi konusunun büyük ölçüde gündemden düşmesi ile sonuçlanmıştır.

Birleşik Krallık’da finansal tabloların enflasyon karşısında düzeltilmesi tartışmaları süreci ile fiyat-düzeyindeki değişmelerin yarattığı sorunu çözme konusundaki yaklaşımlar ABD’ye benzer biçimde ilerlemiş ve gelişmiştir. Ancak II. Dünya Savaşı sonrasında sorunlar ABD’ye kıyasla Birleşik Krallık’da daha ciddi boyutlarda idi ve bu nedenle de enflasyonist koşulların yarattığı sorunlara yönelik ilgi daha fazla ve yoğun idi. Diğer yandan 1970’lerin başlarından itibaren yaşanan ve petrol krizinin ağırlaştırdığı makro ekonomik ve politik sorunlar Birleşik Krallık’da daha ciddi boyutlarda hissedilmiş ve içine girilen enflasyonist süreç hem daha uzun sürmüş ve hem de daha ciddi boyutlarda etkiye sahip olmuştur. [18]

BK’da altı meslek örgütünün ortak girişimi olarak kurulan ve ağırlıklı konumda Institute of Chartered Accountants in England and Wales (ICAEW)’in olduğu Accounting Standards Steering Committee-ASSC (1976’dan sonra ASC) konuya ilişkin ilk tartışma dökümanını 1971 de yayımladı.[19] Ocak 1973’de ise ASSC bir düzenleme taslağı olarak “Exposure Draft 8’i yayımlamıştır.[20] EDS 8, fiyatlar genel düzeyine göre düzeltilmiş olan finansal tabloların ek, ilave olarak açıklanmasını öngörmekteydi. Taslağın süresinin biterek zorunlu hale gelmesinden üç gün önce Hükümet konuyu araştıracak bir Komite karacağını açıklayarak müdahale etmiştir. Hükümet enflasyon muhasebesinin daha fazla enflasyon yaratacak bir etki göstereceği kaygısını taşıyordu. “Inflation Accounting Committee of the United Kingdom and Ireland” olarak isimlendirilen Komite’ye yatırım ve kaynak tahsisi ile vergiler üzerindeki sonuçları ve raporları kullananların gereksinmelerini dikkate alarak bunlar üzerinde raporlamanın etkilerini araştırma gibi geniş bir görev verilmişti. Bu geniş kapsamlı görevlendirme duraksama yaratsa da ASC Mayıs 1974’de standardına (SSAP 7) son şeklini vererek yayımlamıştır. [21] SSAP 7, diğer standartlardan farklı olarak uygulanması isteğe bağlı olup zorunlu değildi

 Hükümet tarafından kurulan Komite, Başkanının adı ile anılan bir raporu (Sandilands Report) Eylül 1975’de yayımladı.[22]  Rapor finansal tabloların genel fiyat düzeyine göre düzeltilmek yerine spesifik düzeltmeler yapılmasını öngörüyordu. Bu nedenle Ocak 1976’da ASC, SSAP 7 standardının genel fiyat düzeyine göre düzeltme hükümlerini geri çekti ve bir komite kurdu. ASC tarafından kurulan komite Kasım 1976’da bir tartışma taslağı yayımladı. Bu taslak gözden geçirilerek Nisan 1979’da yeni bir taslak yayımlandı.[23] Sonunda Mart 1980’de “SSAP 16 Current Cost Accounting,” yayımlanmıştır. SSAP 16’nın yöntemi sert biçimde eleştirildi. Bu nedenle standardın uygulanması Haziran 1985’de askıya alındı ve Nisan 1990’da ise tümüyle kaldırıldı.

ABD ve Birleşik Krallık ve diğer gelişmiş ülkelerdeki ekonomik gelişmeler enflasyonun etkisini ve bu nedenle de finansal tabloların düzeltilmesi konusunu göreli olarak önemsizleştirdi.[24] Diğer yandan tarihsel maliyet (historical cost) ile muhasebeleştirmenin yanı sıra finansal tabloların hazırlanmasında bir çok kalemin gerçeğe uygun değerle muhasebeleştirme (current value accounting) ve ikame değeri (replacement cost) ile muhasebeleştirmesini sağlayan muhasebe ve raporlama standartlarının da finansal tabloların değişen koşullara uyum gösterme kapasitesi ile esnekliğini de artırması bu ülkelerde enflasyon muhasebesine duyulan gereksinmeyi de azaltmıştır. Ancak dünyanın geri kalanında, özellikle de birçok yükselen ekonomide hem enflasyon varlığını sürdürdü hem devalüasyonlar veya uluslararası piyasalarda ulusal paralarının değer kaybı nedeniyle yaşanan olgular finansal tabloların düzeltilmesi yönündeki ihtiyacı hep canlı tuttu. Bu ise söz konusu ülkelerin dış dünya ile bağlantı şirketler kesiminin finansal tablolarının uluslararası standartlar gözetilerek hazırlanması gereğini hep göz önünde tutmaları olgusunu yaratmıştır.

Daha önce de değindiğimiz gibi uluslararası genel kabul görmüş muhasebe ve raporlama standartları 1970’li yıllardan bu yana International Accounting Standards Committee-IASC (daha sonra International Accounting Standards Board -IASB) tarafından yayımlanmıştır. IAS Ocak 1976’da “Exposure Draft E6 Accounting Treatment of Changing Prices” başlıklı dökümanı yayımlamıştır. Haziran 1978’de de “IAS – 6 Accounting Responses to Changing Prices” standardını yayımlamıştır. 1983 yılında bunun yerini “IAS 15 Information Reflecting the Effects of Changing Prices” standardı almıştır. IAS 15, işletmelerin fiyatlardaki değişmelerin yarattığı etkilerin yansıtılmasında “genel satın alma gücü yaklaşımı-General purchasing power approach” veya “cari maliyet yaklaşımı-current cost approach” yönetmlerinden birisini seçmelerini öngörmüştür.  IAS 2001’de bu standardı geçici olarak ve Aralık 2003’de de “Improvements Project” kapsamında kalıcı olarak geri çekmiştir. IASB Kasım 1987’de “Exposure Draft E31 Financial Reporting in Hyperinflationary Economies”i yayınlamıştır. Bu taslak Temmuz 1989’da “IAS 29 Financial Reporting in Hyperinflationary Economies” başlığı ile standart olarak kabul edilmiştir. [25] IAS 29 bir ülkenin ekonomisinin hiper-enflasyon içinde olup olmadığının belirlenmesi konusunda genel tanım ve ilkeler öngörmekte olup IASB bir ülkenin hiper-enflasyonda olduğuna ilişkin listeleme yapmamaktadır. Ancak bu konuda iki güvenilir kaynağa işaret edilmektedir. Birisi Denetim Kalite Merkezi’nin (Center for Audit Quality)’nin “International Practices Task Force-IPTF” tarafından yapılan ve güncellenen listelemedir. IPTF, US GAAP’in uygulanması kriterleri açısından ülkelerin izlemesini yapmaktadır.  Bu listede ülkemiz üç yıllık birikimli enflasyon oranı %100’ün üzerinde olan az sayıdaki ülkeler arasında yer almaktadır. [26]  İkincisi ise IMF’in yayımladığı enflasyon tahminleridir. Bu tahminlerin göstergeleri kullanılarak IAS 29 ve IAS 21 The Effect of Changes in Foreign Exchange Rates standartlarının uygulanması gereken hipperenflasyon içindeki ekonomiler listesi belirlenmektedir. 2023 yıl sonu finansal tablolarınında bu iki standardın uygulanacağı ülkeler içinde Türkiye de yer almaktadır. [27]

Türkiye’nin ekonomi tarihinde her zaman için enflasyon önemli bir sorun olmuştur. [28] Ülkemizin yakın tarihinde 1965 sonrası dönem verilerine baktığımızda hem Toptan Eşya Fiyatları hem de Tüketici Fiyat Endeksleri 1971 yılından itibaren 2 haneli olmaya başlamış ve 2004 yılına kadar da iniş ve çıkışlarla kesintisiz biçimde sürmüş hatta 1980 ve 1994 gibi yıllarda da üç haneli olmuştur. 2014-2106 arasındaki iki yıl dışında (2008 ve 2011) tek haneli olan enflasyon rakamı 2018 yılından itibaren yeniden çift haneli olmuş ve sürekli yükseliş trendine girmiştir. Resmi rakamlar ile son üç yıl toplamı itibariyle 2019—2021’i kapsayan dönemde %100 ‘ü aşmış; 2021-2023 dönemde ise üç yılın toplam enflasyon oranı (TFE rakamları) verisi %200’ü aşmıştır. 2021-2023 rakamları geçmişte 1978-1980 rakamları ile kıyaslanabilir özellik taşımaktadır. Bir başka deyişle IAS 29 (TMS 29) tanımlarına ve ölçütlerine bakıldığında günümüzde Türkiye hiper-enflasyon içindeki bir ekonomidir.

Fiyatlardaki yükselişler nedeniyle finansal tabloların yeniden düzenlenmesi konusunda ülkemizdeki akademik ilginin 1970’ler, hatta 1980’ler öncesinde pek canlı olduğunu söyleyemeyiz.[29]  1970’lerde girilen yüksek enflasyonist süreç daha sonra da 1983 yılında çıkarılan 2791 sayılı Kanun ile işletmelerin aktifinde kayıtlı sabit kıymetlerin yeniden değerlemesine olanak tanıyan düzenlemenin çıkarılması konuya ilişkin akademisyenlerin ve uygulayıcı uzmanların ilgisini artmasına neden olmuştur. [30]  2003 yılında 5024 sayılı Kanun ile Vergi Usul Kanunu’nda yapılan değişiklik ile “enflasyon düzeltmesi” adıyla sistemin uygulanmaya başlamasıyla da konu üzerinde çalışmalar olağanüstü ölçüde çoğalmıştır.[31]

Enflasyon muhasebesi konusundaki düzenlemeler ise ülkemizde iki ayrı kanalda ilerlemiştir. Birisi muhasebe ve finansal tablolar konusunda baştan beri baskın konumda olan vergi hukuku düzenlemeleri ile Maliye Bakanlığı tarafından yapılan düzenlemelerdir. İkinci kanal ise, özellikle de SPK’nın kurulmasının ardından değişik kurumların ve örgütlerin uluslararası muhasebe ve raporlama standartlarını adapte etme çabaları ile başlayıp süren ve belirli nitelikteki şirketlerle belirli sektörler için getirilen muhasebe ve raporlama standartlarıdır. Bu konuya önce ikincisi ile başlayarak değinmek istiyoruz.

(i) Uluslararası Standartları Adapte Etme Çabaları: Finansal raporlama standartları konusundaki kurumsal gelişmeleri ayrıca ele alacağız. KGK öncesi dönemde muhasebe ve raporlama standartlarını belirleme konusunda ülkemizde çoklu bir yapı bulunmakta idi. SPKr. halka açık şirketler; Hazine-BDDK bankalar için uygulanacak sektörel standartları belirlerken bazı özel kurumlar da genel olarak muhasebe ve raporlama standartlarını belirlemeye çalışıyorlardı. Bu çabalar daha ziyade IASC- ASB’nin standartlarını çevirme ve adapte etmeye dayanmaktaydı.

TÜRMOB bünyesinde muhasebe standartlarını hazırlamak amacıyla 1994 yılında Türkiye Muhasebe ve Denetim Standartları Kurulu (TMUDESK) kurulmuştur. Bu, daha önce İktisadi Devlet Teşekkülleri Yeniden Düzenleme Komisyonu’nun çalışmaları bir yana bırakılırsa muhasebe standartlarını uluslararası standartlarla uyumlu biçimde belirleme konusundaki ilk ciddi oluşumdu. 2002 yılında yetkilerini devreden kadar toplam 19 adet uluslararası muhasebe standardı TMUDESK tarafından dilimize çevrilerek adapte edilmiş Türkiye Muhasebe Standardı olarak yayımlanmıştır. TMUDESK 2 numaralı Türkiye Muhasebe Standardı olarak “Yüksek Enflasyon Dönemlerinde Finansal Raporlama“ düzenlemesini kabul etmiştir. Söz konusu standart IAS 29’un o tarihlerdeki versiyonunun değişikliklerle ülkemize uyarlanmasıydı. Böylece TMUDESK daha sonra Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu ve KGK tarafından sürdürülecek olan uluslararası muhasebe ve raporlama standartlarını ülkemiz uygulamasına adapte etme sürecini başlatmıştır.

SPKr.’nun Seri XI No. 25 sayılı Sermaye Piyasasında Muhasebe Standartları Tebliği (RG 15/11/2003-25290 Mük.) Onbeşinci Kısım “Yüksek Enflasyon Dönemlerinde Mali Tabloların Düzeltilmesi” başlığını taşımaktadır. Düzenleme esas itibariyle IAS 29’dan adapte edilmiştir.

BDDK, 4389 sayılı Bankalar Kanunu’nun verdiği bankalar için muhasebe standartlarını belirleme yetkisine dayanarak “14 sayılı Tebliğ – Mali Tabloların Yüksek Enflasyon Dönemlerinde Düzenlenmesine İlişkin Muhasebe Standardı “nı yayımlamıştır (RG 22/6/2002-24793 1. Mük.). Söz konusu Tebliğ ile getirilen kurallar esas itibariyle IAS 29’a dayananmaktadır.

Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu (TMSK), 1999 yılında 4487 sayılı Kanunu ile Sermaye Piyasası Kanunu eklenen bir hükümle kurulmuş ve 2002 yılında çalışmalar başlamış ve 2005 yılından itibaren de IAS tarafından yayımlanmış olan Uluslararası Muhasebe Standartları ve Uluslararası Finansal Raporlama Standartları ile uyumlu olarak Türkiye Muhasebe Standartlarını yayımlamaya başlamıştır. Bu çerçevede TMSK tarafından IAS 29 adapte edilerek TMS 29 Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama yayımlanmıştır (RG 31/12/2005-26040). TMSK tarafından yayımlanan bu standart daha sonra onun yerini alan KGK tarafından da standart olarak benimsenmiştir.

Böylece genel tarihsel çizgi içinde baktığımızda genel düzenleme yapan TMUDESK, TMSK ve KGK ile özel sektörel düzenleyici kurumlar olarak SPKr. ve BDDK tarafından enflasyon muhasebesi konusunda yapılan düzenleme ve kabul edilen standartlar  IAS  29’a dayanmaktadırlar.

Halen KGK tarafından yayımlanan “TMS 29 Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama” standardı finansal raporlama bakımından bu standardı uygulamakla yükümlü kuruluşlar arasında yer alan bankalar için uyulması gereken bir muhasebe ve raporlama standardıdır.[32]

TMS 29 (IAS 29) yüksek enflasyonun varlığına ilişkin kesin bir oran tanımlaması yapmamaktadır. Finansal tabloların bu Standarda göre düzeltilmesinin ne zaman gerekli hale geleceği konusu bir takdir meselesidir. Standart yüksek enflasyon koşullarını bir ülkenin bazı ekonomik özelliklerince belirleneceğini öngörmektedir (par. 3). Bunlar  ülke çoğunluğunun varlıklarını  parasal olmayan varlıklarda, istikrarlı bir yabancı parada  tutması (dolarizasyon); fiyatların belirlenmesi ve sözleşmelerin yapılmasında yabancı para biriminin kullanılması;  kısa süreli bile olsa kredili alım-satımlarda fiyatların bu sürede ortaya çıkacak fiyat değişmelerini karşılayacak şekilde belirlenmesi; faiz oranları, ücret ve fiyatların bir “fiyat endeksi”ne bağlanması; son üç yılın kümülatif enflasyon oranının %100’e yaklaşması veya aşması şeklinde ifade edilmektedir.

TMS 29’un bir başka kapsam ve uygulama ilkesi ise uygulamanın tüm işletmeler tarafından ve aynı tarihten itibaren gerçekleştirilmesidir. Bu Standart, raporlama yapılan para birimine sahip olan ülkede yüksek enflasyonun mevcut olduğunun tespit edildiği raporlama döneminin başından itibaren tüm işletmelerin finansal tablolarına uygulanır (par. 4).

Raporlama dönemi sonu itibarıyla cari ölçüm birimine göre ifade edilmemiş finansal durum tablosu (bilanço) kalemleri, genel bir fiyat endeksi kullanılarak düzeltilir (par. 11). Cari maliyet esasına göre değerlenmiş kalemler hali hazırda raporlama dönemi sonundaki cari ölçüm birimine göre ifade edildiklerinden düzeltilmezler. Finansal durum tablosundaki diğer kalemler Standartta belirtildiği şekilde düzeltilir. Parasal kalemler hali hazırda raporlama dönemi sonundaki cari ölçüm birimine göre ifade edildiklerinden düzeltilmezler. Parasal kalemler elde tutulan para ile para olarak alınacak veya ödenecek kalemlerdir (par. 12).

Standart, kapsamlı gelir tablosunun tüm kalemlerinin raporlama dönemi sonundaki cari ölçüm birimine göre ifade edilmesini gerektirir. Bu nedenle tüm gelir ve gider kalemlerinin ilk kaydedildikleri tarihlerden itibaren genel fiyat endeksinde gerçekleşen değişime göre düzeltilmesi gerekir (par. 26 ve 30).

2023 yılı sonu geldiğinde TMS 29’un uygulanması koşullarının ortaya çıktığının gözlemlenmesi üzerine KGK,  23 Kasım 2023’da yaptığı duyuru ile Türkiye Finansal Raporlama Standartları uyarınca  31 Aralık 2023 tarihinde veya sonrasında sona eren yıllık raporlama dönemine ait finansal tablolarının enflasyon düzeltmesine tabi tutmaları gerektiğini ancak kendi alanlarında düzenleme ve denetleme yapmakla yetkili kurum ya da kuruluşlara enflasyon muhasebesinin uygulanması için farklı geçiş tarihleri belirlemede serbest olduklarını açıklamıştır. Böylece BDDK, SEDDK ve SPK gibi kurumlar düzenleme ve denetim alanları içinde kalan şirketlerin Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) ile uyumlu enflasyon muhasebesi standardının uygulamaya geçiş tarihini belirlemede yetkili olmuşlardır.[33]

Bu çerçevede, SPKr., 28 Aralık 2023’de  yaptığı duyuru ile Kurulun finansal raporlama düzenlemelerine tabi ihraççılar ile sermaye piyasası kurumlarının, 31 Aralık 2023 tarihi itibariyle sona eren hesap dönemlerine ait yıllık finansal raporlarından başlamak üzere TMS 29 hükümlerinin uygulanmasına karar verdi.[34] Buna karşılık BDDK ise yayınladığı Kararla bankalar, finansal kiralama, faktoring, finansman, tasarruf finansman ve varlık yönetim şirketlerinin 31 Aralık 2023 tarihli finansal tablolarını enflasyon muhasebesine tabi tutmayacakları ve bunların 1 Ocak 2025’ten itibaren enflasyon muhasebesi uygulamasına geçeceklerini duyurdu.[35]

BDDK’nın bu kararı bankalar tarafından duraksama yaratmakla birlikte öncelikle SPKr. kararı nedeniyle ihraççı sıfatıyla SPKn.’na tabi olan bankaların SPKr kararı doğrultusunda TMS 29 uyarınca enflasyon düzeltmesi yaparak finansal tablolarını hazırlama ve açıklama yükümleri bulunmaktadır. Diğer yanda 555 sayılı VUK genel Tebliği uyarınca da bankaların enflasyon düzeltmesi yapmaları gerekmekte; ancak vergi amacıyla bu düzeltilmiş tablolar dikkate alınmayacaktır. [36] Aşağıda ele alacağımız gibi bunun temelinde yatan neden de özellikle büyük kârlar açıklayan mükellefler olmaları nedeniyle bankaların enflasyon muhasebesi uygulamaları halinde doğabilecek vergi kayıplarıdır.

(ii) Vergi Hukuku Kapsamında Finansal Tabloların Düzeltilmesi Çabaları – Yeniden Değerleme ve Enflasyon Düzeltmesi: Yukarıda belirttiğimiz gibi 1970’li yıllarda yaşanan ve 1980’li yılların başında da devam eden yüksek enflasyonun yarattığı etkiler şirket bilançolarında yapısal dengesizliklere ve bozulmalara yol açtığı gibi finansal tablolar rakamsal olarak anlamsızlaşmış ve karar verme aracı olarak güvenilirlik sorunu ile karşılaşmıştı. O tarihlerde muhasebe hukukunu düzenlemede baskın bir konumda olan vergi hukuku yaklaşımı ve bu baskın konumun sahibi de Maliye Bakanlığı idi.  Siyasal ortamın ve uygulanan makro politikaların da etkisiyle enflasyondan kaynaklanan raporlama sorunu çözmek için Vergi Usul Kanunu’nda yapılacak bir değişiklik ile sorun çözülmek istendi. Bu çözüm girişimi Cumhuriyet tarihinde şirketlerin finansal tablolarını fiyatlar düzeyindeki yükselişler nedeniyle yapılan ilk kapsamlı düzeltme deneyimi olmuştur.

1983 yılında çıkarılan 2791 sayılı Kanun ile Vergi Usul Kanunu (VUK)’na geçici bir hüküm (Geçici madde 11) eklenerek şirketlerin 1982 hesap dönemi sonu bilançolarına dahil amortismana tabi iktisadi kıymetlerin ve bunlar için ayrılmış olan amortismanları olan yeniden değerlendirebilme ilkesi kabul edilmiştir.[37] Yeniden değerleme neticesinde doğacak değer artışı, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında gösterilecektir. Kurumlar Vergisi mükellefleri, pasifte özel bir fon hesabında gösterilen değer artışının tamamım sermayelerine ilave edebilirler.

Değerleme yapılan kuruma iştirak eden işletmelerin aktifinde bu nedenle meydana gelen artışlar ise pasifte özel bir karşılık hesabında gösterilir ve bu karşılık sermayenin parçası addolunur. Karşılık hesabında gösterilen değer artışı kurumlar tarafından sermayeye eklenebilir. Bu işlemler, kâr dağıtımı sayılmaz.

Bankalar,yeniden değerleme neticesinde doğacak değer artışlarını, nakit karşılığı hisse senedi ihracı suretiyle sermaye artırımına gidilmesi ve taahhüt edilen pay bedellerinin ödenmesi şartıyla sermayelerine ekleyebilirler. Bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında tutulan değer artışları, Türk Ticaret Kanunu uygulamasında ödenmiş sermaye, Bankalar Kanununun uygulamasında ise ihtiyat addolunur.

Değer artış tonu, sermayeye ilave dışında herhangibir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu işlemin yapıldığı dönemin kazancı sayılarak vergiye tabi tutulur.

İşletmeler amortismanları gayrimenkuller hariç olmak üzere amortismana tabi kıymetlerini yeni değerler üzerinden yapabileceklerdir.

Yeniden değerleme işleminin ise ekonomik kıymetin şirketin aktifine girdiği yıla göre belirlenen bir katsayı yapılması ilkesi benimsenmiştir. Bu katsayı tarih olarak geriye doğru gittikçe artmıştır. 1982 yılında işletmeye giren varlığın kayıtlı değeri 2 ile çarpılırken 1972 ve öncesi yıllar için katsayı 11 olarak belirlenmiştir. Bu oranlar afaki olarak belirlenmiş ve son 10 yılda yüksek enflasyonun işletmelerin finansal tablolarında biriktirdiği yapısal bozukluk bir ölçüde düzeltilmeye çalışılmıştır.

2791 sayılı Kanun ile bir defalık getirilen kanun 3094 sayılı Kanun ile sürekli uygulanacak bir nitelik kazanmıştır.[38] Her hesap dönemi sonu itibariyle yapılacak değerlemede esas alınacak yeniden değerleme oranı yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dahil) bir önceki yılın aynı dönemine göre Devlet İstatistik Enstitüsünün Top­tan Eşya Fiyatları Genel İndeksinde meydana gelen ortalama fiyat artışından yüz­ de on (%10) indirildikten sonra kalan kısımdır.  Bu oranın Maliye Bakanlığınca her yıl Aralık ayının 15 inci gü­ nüne kadar Resmî Gazete ile ilân edilir. Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen oranın yüzde on (yüzde on dahil) ve daha aşağı olması halinde o yıl için yeniden değerleme yapılmaz.

“Yeniden Değerleme” adı ile getirilmiş olan uygulamayı ve kullanılan yöntemi teknik bakımdan kapsamlı bir enflasyon muhasebesi olarak niteleyemeyiz.

Finansal tabloların enflasyona göre düzeltimi 2003 yılında çıkarılmış olan 5024 sayılı Kanunla Vergi Usul Kanunu’nda (Mükerrer m. 298) yapılmış olan değişiklik çerçevesinde günümüzde “enflasyon düzeltmesi ve yeniden değerleme” olarak ekonomik koşullara bağlı biçimde üç seçenek biçiminde uygulanmaktadır. [39]  Sistemin genel esası şöyledir:

Bunlardan ilki ne enflasyon düzeltmesi ne de yeniden değerlemenin uygulanmayacağı haldir. Buna göre bu iki yöntemden birisinin uygulanmasını gerektiren koşulun ortaya çıkmaması halinde finansal tablolarda enflasyon gerekçesiyle bir düzeltme yapılması gereği bulunmamaktadır. [40]

Finansal tabloları düzeltme seçeneklerinden bir diğeri “enflasyon düzeltmesi” dediğimiz yöntemdir.  VUK ile getirilen düzenlemeye göre işletmelerin malî tablolarında yer alan parasal olmayan kıymetler Kanunda belirtilen hükümlere göre enflasyon düzeltmesine tâbi tutulur. Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10’dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutarlar. Kapsama giren mükellefler, geçici vergi dönemlerinin sonu itibarıyla malî tabloları düzenlemek ve enflasyon düzeltmesi yapmak zorundadırlar. Enflasyon düzeltmesi uygulaması, için her iki şartın birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Cumhurbaşkanı; %100 oranını %35’e kadar indirmeye veya tekrar kanunî seviyesine kadar yükseltmeye, %10 oranını ise %25’e kadar çıkarmaya veya tekrar kanunî seviyesine kadar indirmeye yetkilidir.

Enflasyon düzeltmesi; parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltmesinde dikkate alınacak tutarlarının düzeltme katsayısı ile çarpılması suretiyle, malî tablonun ait olduğu tarihteki satın alma gücü cinsinden hesaplanmasını ifade etmektedir. Düzeltme katsayısı; malî tabloların ait olduğu aya ilişkin fiyat endeksinin, düzeltmeye esas alınan tarihi içeren aya ait fiyat endeksine bölünmesiyle elde edilen katsayıdır.  Fiyat endeksi (ÜFE) ise  Türkiye İstatistik Kurumunca Türkiye geneli için hesaplanan Üretici Fiyatları Genel Endeksini ifade etmektedir.

Finansal tabloları düzeltmede bir başka seçenek ise “yeniden değerleme” yöntemidir. Enflasyon düzeltmesi yapma şartlarının gerçekleşmediği hesap dönemlerinin sonu itibarıyla işletmeler kanunda belirtilen bazı durumlar ve koşullar çerçevesinde, bilançolarına dâhil bulunan amortismana tabi iktisadi kıymetlerini bunlar üzerinden ayrılmış olup bilançolarının pasifinde gösterilen amortismanları Kanunda belirtilen şartlar doğrultusunda yeniden değerleyebilirler. İktisadi kıymetlerin değerleri ve bunlara ilişkin amortismanların, yeniden değerlemenin yapılacağı yıla ait olan yeniden değerleme oranı ile çarpılması suretiyle yeniden değerleme sonrası değerleri bulunur. Yeniden değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dahil)  bir önceki yılın aynı dönemine göre Devlet İstatistik Enstitüsünün Toptan Eşya Fiyatları Genel Endeksinde (üretici fiyatları genel endeksi – ÜFE)  meydana gelen ortalama fiyat artış oranıdır. Bu oran Maliye Bakanlığınca Resmî Gazete ile ilan edilir.[41]

Gerek TMS 29 gerekse VUK mükerrer madde 298’de öngörülen içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde %100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde %10’dan fazla olması halinde işletmeler malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tatarlar.

Enflasyon muhasebesinin uygulanması için aranan koşulun gerçekleşeceği uzun bir süre sonra yani 2019-2020-2021 yıllarının enflasyon verileri ile ortaya çıktığı için ve bununu da 2021 yılı sonu bilançolarında enflasyon düzeltmesi yapılmasını gerektirmesi nedeniyle konu siyasetin ve iş dünyasının gündemini işgal etmeye başlamıştır.  Bu nedenle 2022 yılının başlarında çıkarılan 7352 sayılı Kanunla VUK’na eklenen bir hüküm (geçici m. 33) ile 2021 ve 2022 hesap dönemleri ile 2023 hesap dönemi geçici vergi dönemlerinde mükerrer 298 inci madde kapsamındaki enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutulmayacağı öngörülerek 2021 ve 2022 yılları ile  2023 yılı içinde geçici vergi döenmelerinde VUK bakımından enflasyon düzeltmesi yapılma olanağı ortadan kaldırılmıştır.[42] Yine aynı Kanun ile enflasyon düzeltmesinin 2023 yıl sonu bilançolarının yapılması öngörülmüş, yani  uygulama 2024 yılına ertelenmiştir. Kanun hükmünde yer alan düzenlemeye göre; “31/12/2023 tarihli mali tablolar, enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulur. Yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilir. Bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tabi tutulmaz, geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmez.”

2023 yıl sonuna gelindiğinde enflasyon düzeltmesinin uygulanmasıyla ülkenin en büyük kurumlar vergisi ödeyenleri olan bankaların düzeltilmiş finansal tablolarının kamu maliyesi bakımından önemli tutarlarda vergi fedakarlığı ya da kaybı ile karşılaşacağının anlaşılması üzerine bir torba yasaya eklenen hüküm ile sorun çözülmek istenmiştir. TBMM’de 27 Aralık 2023 günü kabul edilen ve ertesi günkü Resmi Gazete’de yayımlanan 7491 sayılı Kanun ile VUK’na (geçici 33. Maddeye) bir hüküm eklenmiştir.[43]  Bu hükme göre, “Bankalar, 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu kapsamındaki şirketler, ödeme ve elektronik para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketleri tarafından geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere 2024 ve 2025 hesap dönemlerinde yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı, kazancın tespitinde dikkate alınmaz. Bu fıkra kapsamında belirlenen dönemleri geçici vergi dönemleri de dahil olmak üzere bir hesap dönemi kadar uzatmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.” Bu şirketler, 2024 ve 2025 döneminde bilançolarını enflasyon düzeltmesine tabi tutacaklar ancak düzeltme sonucu oluşacak kâr veya zarar vergi bakımından dönem kazancının tespitinde dikkate alınmayacaktır.[44] Böylece ayırımcı bir biçimde arasında bankalar da olan bazı kurumlara enflasyon düzeltmesi yapma yolu olmasa bile düzeltilmiş finansal tablolara dayanarak vergi ödeme yolu en azından 2025 (belki de 2026) hesap dönemi bitene kadar kapatılmıştır.[45] Bu da kuşkusuz söz konusu kuruluşların enflasyon düzeltmesi ile amaçlanan yararların ancak bir kısmından yararlanacakları gibi bir durum ortaya çıkarmaktadır.

Ancak, diğer sektörler özellikle de bilançolarında sabit varlıkların göreli payının yüksek olduğu sanayi kuruluşları ile kıyaslandığında enflasyonun banka finansal raporları ve özellikle de banka performansı üzerinde etkisinin yönü, büyüklüğü ve göreli öneminin ne olduğu tartışmalı bir konudur.  Bankaların bilançosunun hem varlık hem de yükümlülükler tarafı ağırlıklı olarak “parasal kalemlerden” (monetary items) oluşur ve parasal olmayan kalemlerin (nonmonetary assets) banka bilançolarındaki göreli önemi çok düşüktür. Parasal kalemler bir yandan enflasyon karşısında değer kaybediyor olsa da aynı zamanda banka bilançoları büyüyerek enflasyonist gelişmeye kolaylıkla adapte olabilmekte ve parasal genişlemeyi en yakından ve ona paralel biçimde izlemektedir.   Parasal kalemlerin değer yitirmesi bankanın parasal varlık olan alacaklarının (krediler gibi) değer yitirmesine neden olurken aynı zamanda bankanın parasal varlık olan borçları (ulusal para üzerinden açılmış mevduat gibi) da değer yitirir. Bunun net etkisinin yönü ve büyüklüğü bankanın bilanço yapısına bağlı olacaktır. Bankalar üzerinde enflasyonun etkisini belirleyen temel etmenlerden birisi de enflasyonun genelde bankaların, özelde de münferit bir bankanın net faiz marjını ne yönde ve ne ölçüde değiştirdiğidir.[46]  Bir başka deyişle bankanın faiz gelir ve giderlerinde etki yaratan ve enflasyondan kaynaklanan faiz değişmelerinin simetrik olup olmadığı; asimetrik ise bunun etkisinin ne yönde olduğudur. Bir başka etken kuşkusuz bankanın parasal varlık olan kredilerinin kalitesindeki ortaya çıkabilecek olan bozulmadır. Diğer yandan bankaların personel giderleri gibi genel yönetim giderleri de enflasyonda hızla artabilir.

[1] 20. yüzyıldaki hiper-enflasyon ve yüksek-enflasyon örnekleri için bkz. Fischer-Sahay-Vegh, 2002.

20. yüzyılda I. Dünya Savaşı’nın hemen ardından birçok ülkede enflasyonist süreç yaşanırken Almanya, Avusturya, Macaristan, Polonya ve Rusya’da; II. Dünya Savaşı ardından ise Çin, Macaristan ve Yunanistan’da hiper-enflasyonlar yaşanmıştır. 1986’dan sonra ise bazı Afrika ve Güney Amerika (Arjantin, Brezilya, Nikaragua, Venezuela) ülkelerinde ve Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından bazı eski SSCB ülkelerinde hiper-enflasyon olgusu ile karşılaşılmıştır. Almanya, Avusturya, Macaristan ve Polonya hiper-enflasyonları için bkz. Franco, 1986.

I. Dünya Savaşını izleyen yıllarda hiper-enflasyon yaşayan ülkelerde bilançonun fiyatlar düzeyindeki artışlar nedeniyle düzeltilerek yeniden hazırlanması yönündeki uygulamalar konusunda Almanya için bkz. Hölzer-Schönfeld, 1963. Fransa için Hölzer-Schönfeld, 1963a; Wasserman, 1931.

[2] Örneğin fiyat değişmeleri ve enflasyonun şirketlerin finansal tabloları üzerindeki etkisine ilişkin İngilizce yazında, 1970’li yılların ikinci yarısı ve 1980’lerin ilk yarısında çok sayıda kitap yayımlanmışlardır.  Bkz. Alexander, 1975; Baxter, 1975 ve 1984; Bierman, 1981; Bloom-Debassay, 1984; Chambers, 1983; Clayton, 1984; Cross, 1984; Davidson-Stickney-Weil, 1976; Goldschmidt-Admon, 1977; Hansen, 1981; Kirkman, 1975 ve 1978; Largay-Livingstone, 1976; Lucas, 1981; Miller, 1980; Twedie-Whittington, 1984; Schwarz, 1976; Wanless-Forrester,1979.

[3] Olağanüstü boyutta olan çalışmalardan önemli gördüğümüz bazıları için bkz.  Agrawal (1977; Archambault-Archambault, 1999; Asfuroğlu, 2021; Ball, 2023; Ball-Brown, 1968; Bar-Yosef-Lev, 1983; Bauer, 1919; Bernard-Hayn, 1986; Betts, 1977; Binz-Graham-Kubic, 2023; Boussard, 1984;Bowers, 1954;  Bradford, 1929; Bradford, 1974; Briloff, 1958; Broad, 1952; Canning, 1933; Carsberg, 1982; Cohen, 1982; Coole, 1936; Davidson-Weil, 1975; Dein, 1955; Dohr, 1938; Fabricant, 1950, 1950a; Flyyn, 1977; Frank, 2019; Goldschmidt-Yaron, 1991; Gordon, 2001; Graham, 1949; Graves, 1987; Griffitt, 1937;  Hakansson, 1969; Hale, 1978, 1978a; Heath, 1972; Holzer – H. Schönfeld, 1963, 1963a; Hughes -Liu-Zhang, 2004; Jones, 1956; Kane, 1951; Kay, 1977; Ketz, 1983; Kirkman, 1975; Konchitchki, 2013; Kothari, 2024; Kramarova, 2021; Lempenius-Kiechle, 2015; Littleton, 1929; Ma, 1965; Mathews, 1968; Mattessich, 1986; Mittleditch, 1918; Morris, 2024; Niswonger, 1949; Norby, 1979, 1983; Parker, 1977; Paton, 1920; 1950, 1968; Peirson, 1966; O’Hanlon-Peasnell, 2002; Ramachandran, 1983; Raun, 1952; Rosenfield, 1969; Salvary, 2004; Schmidt, 1930, 1931; Seventer, 1975; Shoven, et.al., 1975; Sprouse, 1974; Situm, 2009; Sweeney, 1928, 1927, 1930, 1931, 1934, 1935; Tamimi-Orbán, 2020; Tawiah-Benjamin-Doethee, 2015; Thies- Sturrock (1987; Thomson, 1987; Wasserman, 1931; Weston, 1949; Whittington, 2015; Yang, 1952; Yang et.al., 2005; Zeff, 1976;

[4] Uman, 1979, s. 22.

[5]  5024 sayılı Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (Kabul Tarihi 17/2/2003, RG 30/12/2003-25332) ardından bankalar ile halka açık şirketler hem kendilerini düzenleyen mevzuatın hem de vergi düzenlemelerinin enflasyon muhasebesi kuralları nedeniyle iki ayrı mevzuata göre enflasyon muhasebesi uygulama zorunluğu ile karşılaşmışlardı. Bir yandan otoriteye ve kamuya yaptıkları finansal raporlamalarda otoritenin (BDDK ve SPKr.) yayınladığı düzenlemelere göre enflasyon düzeltmesi yaptılar diğer yandan da Vergi Usul Kanunu ve ilgili tebliğleri dikkate alarak düzeltme yaptılar.

[6] Ferman, 1984, s. 56-57. Dinamik bilanço teorisi için bkz. Ferman, 1954 ve 1984.

[7] Graves, 1987, s. 35. Schmidt için bkz. Mattessich, 1986. Ancak van Seventer (1975) gerçek değer ya da cari değerle muhasebeleştirme düşüncesinin daha önce Hollandalı Theodore Limpeerg tarafından 1917-198 yıllarında kavramlaştırıldığını ancak ders notlarının 1961’de ölümüne kadar yayımlanmadığını söylemektedir.

Ayrıca Schmidt’in İngilizce yayımlanmış olan iki makalesi için bkz. Schmidt, 1930 ve 1931.

Schmit’in ileriye sürdüğü organik bilanço yaklaşımı için bkz. Ferman, 1954 ve 1984.

Diğer yandan Edward-Bell (1961) çalışmalarında Alman düşünürlere yollama yapmaktadırlar. Schmidt ile Edward-Bells’in modelleri arasında önemli farklılıklar olmakla birlikte Edward-Bell’in “cari değerle faaliyet geliri -current value operating income” kavramı esas itibariyle Scmidt tarafından ileriye sürülen gelir kavramıyla aynıdır.  Bkz. Graves, 1987.

[8] Mahlberg için bkz. Graves, 1987.

[9] Sweeney’in bu kitabın öncesinde yayımladığı makaleleri ile konuyu ele aldığını söylemeliyiz. Bkz. Sweeney, 1927, 1928, 1930, 1931, 1934, 1935.

Ancak ABD’de fiyatlar düzeyine göre tabloların düzeltilmesi konusundaki belki de en erken tarihli bir çalışma Livinston Mittleditch’in 1918 yılında yayımladığı “Should Accounts Reflect the Changing Value of the Dollar?” başlıklı makale olabilir. Ancak Graves, bu makaledeki modelin Alman yazarlarınki kadar kapsamlı olmadığını söylemektedir. Bkz. Graves, 1987, s. 36.

Sweeney İngilizce konuşan ülkelerde, yukarıda belirttiğimiz üç Alman düşünürün çalışmalarından etkilenen belki de tek akademisyendir. Muhasebe literatüründe cari maliyetler ve fiyat-düzeyi düzeltmesini birleştirmek isteyen ilk modeli kurmaya çalışmıştır. Anglo-Sakson dünyasında enflasyon muhasebesi konusunda kendisinden sonrakiler üzerinde doğrudan etkisi fazla yoktur. Ancak “Stabilized Acoounting’de ileriye sürdüğü düşünceler ile 1963 yılında çıkarılan “APB statement No.3 Financial Statements Restated for General Price Level Changes” in ilkeleri temelde aynıdır. Bkz. Graves, 1987.  Diğer yandan Ball, Sweeney’in oluşturduğu sistemin APB’nin Accounting Research Study No. 6 ve FASB’ın SFAS No. 33’e temel oluşturduğunu söylemektedir.Bkz Ball, 2023, s. 3.

[10] Bkz. Bradford, 1929; Littleton, 1929.

[11] Committee on Accounting Procedure, American Institute of Certified Public Accountants, Accounting Research Bulletin No. 33: Depreciation and High Costs, December, 1947.

[12] AAA- Committee on Concepts and Standards Underlying Corporate Financial Statements, Price Level Changes and Financial Statements: Supplementary Statement No. 2, The Accounting Review, Vol. 26(4), s. 468-474 .

ABD’deki enflasyon muhasebesi gelişmelerinin kısa bir özeti için bkz. Ball, 2023; Carsberg, 1982. Ball’ın çalışmasına ilişkin iki “comment” için bkz. Kothari, 2024; Morris, 2024.

[13] AICPA Reporting the Financial Effects of Price-Level Changes,” Accounting Research Study No. 6. New York: AICPA, 1963.

[14] APB statement No.3 Financial Statements Restated for General Price Level Changes, June 1969.

[15] SEC Accounting Series Release 190, Notice of Adoption of Amendments to Regulation S-X Requiring Disclosure of Certain Replacement Cost Data, March 23, 1976.

SEC daha önce de 1974 yılında “Accounting Series Release 151, Disclosure of Inventory Profits Reflected in Income in Periods of Rising Prices,” başlıklı düzenlemesini yayımlamıştı.

[16] FASB, SFAS No.33 Financial Reporting and Changing Prices, September 1979.

[17]  FASB, SFAS No. 82 Financial Reporting and Changing Prices: Elimination of Certain Disclosures, November 1984.

FASB, SFAS No. 89 Financial Reporting and Changing Prices, December, 1986

[18] Birleşik Krallık’da enflasyon muhasebesi gelişmelerinin kısa bir özeti için bkz. Ball, 2023; Carsberg, 1982; Peirson, 1966.

[19] Accounting Standards Steering Committee (1971), Inflation and Accounts Discussion Paper and Fact Sheet.

[20] Accounting Standards Steering Committee, Exposure Draft 8: Accounting for Changes in the Purchasing Power of Money (1973).

[21] ASC, SSAP – 7, Accounting for changes in Purchasing Power of Money, May, 1974.

[22] Inflation Accounting Committee, Inflation Accounting, Report of the Inflation Accounting Connittee, London, 1975.

[23] ASC, Exposure Draft 18: Current Cost Accounting (1976).

ASC, Exposure Draft 24: Current Cost Accounting (1979).

[24] 1977 yılında Harvard Business Review’de yayınlanan makalesinde Flyyn (1977) enflasyon muhasebesinin önemine değinirken 2023 yılında Journal of Accountancy’deki notunda Roessner (2023) enflasyonun artık CPA’lar için mesele olmaktan çıktığını yazıyor.

[25] Ayrıca bkz. IFRIC-Applying the Restatement Approach under Financial Reporting in Hyperinflationary Economies” IASB (2013). Price-Level Adjusted Financial Statements. International Accounting Standards Board Emerging Economies Group Staff Paper, December. https://www.ifrs.org/content/dam/ifrs/meetings/2013/december/eeg/price-level-1-eeg-december-2013.pdf

[26]   Bkz. https://www.iasplus.com/en/standards/ias/ias29IPTF’nin internet sitesinde bu konudaki açıklamalar için bkz. https://www.thecaq.org/wp-content/uploads/2023/12/Document-for-Discussion-Monitoring-Inflation-in-Certain-Countries-October-2023.pdf

[27] https://www.iasplus.com/en/standards/ias/ias29

[28] Enflasyonun tarihi konusunda bkz. Doğruel-Doğruel, 2005; Ergin, 1986.

[29] Bunun üç istisnası olduğunu söyleyebiliriz. Bkz. Ferman, 1954; Örten, 1974; Uman 1968.

[30]  Dönemde yapılan çok sayıda yayın arasında örneğin   Akdoğan, 1980; Erdoğan, 1983; Ferman, 1984; Kızıl, 1980, Uman, 1979, 1983, 2002; Yüce, 1998; Yüksel, 1985, 1997

Ayrıca bkz. İ.Ü. İşletme Fakültesi Muhasebe Enstitüsü Dergisi, Yeniden Değerleme Özel Sayısı, Sayı 32, Mayıs, 1983.

[31] Çok sayıda yayınlar arasında örneğin: Kitaplar: Akkaya-Dinç, 2023; Küçükgergerli, 2023; Gökçen, 2022; Yüksel, 2015.

Makaleler: Arsoy-Gücenme, 2009; Arzova-Şahin, 2022; Farhan, 2005; İlter, 2012; Keleş, 2015; Özdemir-Arslam, 2007; Özkan, 2005; Peker, 2023; Selimefendigil, 2023; Varol, 2022; Yenisu, 2022; Yıldıran, 2022; Yıldız, 2008; Yücel, 2023.

Konuyu mülkiyet hakkı açısından ele alan bir çalışma için bkz. Fergan, 2023.

[32] Standardın güncel metni için bkz. www.kgk.gov.tr

Ayrıca bkz. “TFRS Yorum 7 “TMS 29 Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama Standardı Kapsamında Düzeltme Uygulaması”

29 sayılı TMS’nin açıklanması için bkz. KGK (2023), Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama Hakkında Uygulama Rehberi, 24 Kasım 2023, https://www.kgk.gov.tr//Portalv2Uploads/files/Duyurular/v2/TMS/TMS_29_Uygulama_Rehberi_271123.pdf

[33] Bu açıklama için bkz. https://www.kgk.gov.tr/Portalv2Uploads/files/Duyurular/v2/Diger/Enf_%20Muh_%20Duyuru_ESEB.pdf

[34] Bkz. SPK Bülteni 2023/81, 28/12/2023, https://spk.gov.tr/data/658de15d8f95db218c80c39a/81-2023.pdf

[35]  BDDK Karar Sayısı : 10744 Karar Tarihi 12/12/2023

BDDK Karar Sayısı: 10825, Karar Tarihi 11/1/2024.

[36] Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Sıra No: 555, m. 38/son paragrag.

[37] 2791 sayılı 4.1.1961 Tarih ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu İle 21.2.1963 Tarih ve 210 Sayılı Değerli Kâğıtlar Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, (Kabul Tarihi 21/1/1/1983, RG 22/1/1983-17986) , m.14

[38] 3094 sayılı 4.1.1961 Tarihli ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu İle 21.1.1983 Tarihli ve 2791 SayılıKanunun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun, Kabul tarihi 4/12/1994, RG 12/12/1984-18633 Mük.

[39] 5024 sayılı Vergi Usul Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Kabul Tarihi 17/12/2003, RG 30/12/2003- 25332.

[40] 2001’den bu yana sadece 2007 yılında ilk üç aylık dönem için bir yeniden değerleme oranı belirlenmemiş ve bu dönemin finansal tablolarında bir düzeltme yapılmamıştır.

[41] Maliye Bakanlığı 2017 yılı için % 14,17; 2018 yılı için %23,73; 2019 yılı için %22,58; 2020 yılı için %9,11; 2021 yılı için %36,20; 2021 yılı için % 122,93 olarak belirlenmiştir.  2001’den bu yana açıklanan Yeniden Değerleme oranları için bkz. https://www.verginet.net/dtt/1/Yeniden-Degerleme-Oranlari.aspx

[42] 7352 sayılı Vergi Usul Kanunu ile Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, Kabul Tarihi : 20/1/2022,  RG 29/1/2022-31734), m. 1

[43] 7491 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun (Kabul Tarihi: 27/12/2023, RG 28/12/2023-32413)

Maliye ve Hazine Bakanlığı 2023 yılı finansal tablolarında enflasyon düzeltmesi uygulaması için bir düzenleme yayınlamıştır. Bkz. Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Sıra No: 555 (RG 31/12/2023-32415 2. Mük.

[44] Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği Sıra No: 555, m. 38/son paragrag.

[45] 7491 sayılı Kanun ile getirilen bu hükmün Anayasa’nın “eşitlik” ve “mülkiyet hakkı” ilkelerine uygun düşmediği kanısında olduğumuzu söylemeliyiz.

[46] Enflasyonun etkisini örnek olay olarak bankacılıkta ele alan eski tarihli bir çalışma bir bankanın üç mali yılına (1997, 1998, 1999) ilişkin olan tarihsel maliyetle ifade edilen kâr rakamlarıyla TMUDESK’in 2 numaralı standardını kullanarak enflasyon muhasebesine göre düzeltilmiş olan kâr rakamları arasında önemli ölçüde fark oluştuğunu bulmuştur. Bkz. Güder, 2000.

Kaynakça

Kitaplar

M.O. Alexander (1975), Accounting For Inflation, McGraw-Hill.

Akdoğan (1980), Enflasyon Muhasebesi, M.B.M.Y. Okulu Yayınları No: 1.

Akkaya- Y. Dinç (2023), Enflasyon Muhasebesi, Ekin

Baxter (1984), Inflation Accounting, Philip Allan.

Baxter – (1975) Accounting Values and Inflation, McGraw-Hill

Harold Bierman (1981), Finacial Manegement and Inflation, The Free Press.

Bloom-A. Debassay (1984), Inflation Accounting, Praeger.

J.B. Canning (1929), The Economics of Accountancy, The Ronald Press Company, New York, reprinted 1978, Arno Press, New York

R.J. Chambers (1983), Price Variaton and Inflation Accounting, McGraw-Hill

Clayton (1984), Inflation Accounting, Longman

S.M. Cross (1984), Economic Decisions Under Inflation- the impact of accounting measurement errors, JAI Press

Davidson – C.P. Stickney -R. L. Weil (1976), Inflation Accounting: A Guide for Acountant and Finacial Analyst, McGraw-Hill.

Doğruel – A.S. Doğruel (2005), Türkiye’de Enflasyonun Tarihi, TCMB – Tarih Vakfı

E.O. Edwards – P.W. Bell (1961), The Theory and Measurement of Business Income University of California Press, 1961 .

Ferman (1954), Fiyat Hareketlerinin Muhasebe Prensipleri Üzerine Tesiri ve Bilânço Teorileri, AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını

Goldschmidt – K. Admon (1977), Profit Measurement During Inflation, John Wiley.

Gökçen (2022), Enflasyon Muhasebesi, Beta

H.M. Hansen (1981), The wealth transfer of inflation: how to compute it, account for it, and profit from it, Institute for Business Planning.

C. Jones (1956), Effects of Price Level Changes on Business Income, Capital and Taxes, American Accounting Association.

Kızıl (1980), Enflasyon Muhasebesi, Ar-gön

P.R.A. Kirkman (1975), Inflation Accounting, John Wiley.

P.R.A. Kirkman (1978), Accounting under Inflationary Conditions, Second Edition, George Allen and Unwin.

Küçükgergerli (2023), Enflasyon Muhasebesi Ve İşletmelerin Finansal Tablolarına Etkisinin Analizi, Gazi Kitabevi

J.A. Largay – J.L. Livingstone (1976), Accountinf for Changing Prices, John Wiley

S. Lucas (1981), Understang Inflation Accounting, FASB.

Mason (1956), Price-Level Changes and Financial Statements: Basic Concepts and Methods, American Accounting Association.

E.L. Miller (1980), Inflation Accounting, Van Nostrand.

Örten (1974), Genel Yeniden Değerlemenin Önemi ve Muhasebeleştirilme Tekniği, Ankara: AİT.İ.A. Yayınları: 73.

H.E. Schwarz, Edt (1976), Economic Calculation under Inflaiton, Liberty Press.

W. Sweeney (1936), Stabilized Accounting, Harpers, 1936.

Twedie – G Whittington (1984), The Debate on Inflation Accounting, Cambridge University Press.

Uman (2002), Enflasyon Muhasebesi – Teori ve Uygulama, Denet

Uman (1983), Yeniden Değerleme (Teori-Uygulama) Çağlayan Kitabevi.

Uman (1979) Enflasyon Muhasebesi (Fiyatlar Genel Sviyesi Muhasebesi) Teori-Uygulama, Boğaziçi Üniversitesi Yayını

Uman (1968), Fiyat Hareketlerinin İşletmeler Üzerine Etkisi ve Yeniden Değerleme, , AÜ Siyasal Bilgiler Fakültesi Yayını

P.T. Wanless- D.A.R. Forrester, Edts, (1979), Readings in Inflation Accounting, John Wiley

Yüksel (2015), Enflasyon Muhasebesi, Literatür

Yüksel (1985), Enflasyon Muhasebesi (Fiyat Artışlarının Finansal Tablolara Yansıtan Muhasebe Modelleri), İstanbul.

Yüksel (1997), Enflasyon Muhasebesi, İstanbul: Literatür yayıncılık.

Makeleler ve diğerleri

P. Agrawal (1977), Accounting for the Impact of Inflation on a Business Enterprise, The Accounting Review , Oct., 1977, Vol. 52, No. 4 (Oct., 1977), pp. 789-809

J.J. Archambault – M.E. Archambault (1999), A cross-national test of determinants of inflation accounting practices. The International Journal of Accounting, Vol. 34(2), s. 189-207.

A.P. Arsoy – U. Gucenme (2009), The development of inflation accounting in Turkey. Critical Perspectives on Accounting, Vol. 20(5), s. 568–590.

S.B. Arzova – B.Ş.  Şahin (2022). Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama Süreçleri ve Enflasyon Muhasebesinin Finansal Raporlara Etkisi. Mali Çözüm Dergisi, Cilt  32(170), 13-31.

Asfuroğlu (2021), The Determinants of Inflation in Emerging Markets and Developing Countries: A Literature Review, AÜSBD, Cilt 21(2), s. 483-504.

Ashton – K. Paesnell- P. Wang (2010), Residual Income Valuation Models and Inflation, May 10, www.ssrn.com

Ray Ball (2023), Accounting for Inflation: The Dog That Didn’t Bark, December 13, ABACUS, early view doi: 10.1111/abac.12308

Ball – P. Brown (1968), An Empirical Evaluation of Accounting Income Numbers, Journal of Accounting Research, Vol. 6(29) s. 159-178

Bar-Yosef – B. Lev (1983), Historical cost earnings versus inflation-adjusted earnings in th decision. Financial Analysts Journal, Vol. 39 (2), s. 41-50.

Bauer (1919), Renewal of costs and business profits in relation to rising prices. Journal of Accountancy, Vol. 28 (6), s. 413-419. https://egrove.olemiss.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=3304&context=jofa

V.L. Bernard –  C. Hayn (1986), Inflation and the distribution of the corporate income tax burden,  National Tax Journal , Vol. 39 (2), s. 71-187.

R.J. Betts (1977), A review of inflation accounting and its economic implications, Omega, Vol. 5(4), s. 381-393

Binz – J. Graham – M. Kubic (2023), Does Inflation Affect Earnings Relevance? A Century-Long Analysis, October, www.ssrn.com

Boussard (1984). The Impact of the Definition of Inflation on the Effectiveness of Inflation Accounting Adjustments. Abacus, Vol. 20(2), s. 157-169.

Bowers (1950), Objections to Index Number Accounting, The Accounting Review, Vol. 25(2), s. 149-155

D. Bradford (1974), Price-Level Restated Accounting and the Measurement of Inflation Gains and Losses, The Accounting Review, Vol. 49(2), s. 296-305.

A. Bradford (1929), Some Aspects of the Stable Money Question,”The Quarterly Journal of Economics, Vol. 43(4), s. 667-696.

J. Briloff (1958), Price Level Changes and Financial Statements: A Critical Reappraisal, The Accounting Review, Vol. 33(3), s. 380-388 .

S.J. Broad (1952), What are We Doing About Determination of Income Influenced by Inflation?” Journal of Accountancy, Vol. 93 (March), s.. 300-308.

B. Canning (1933), A Certain Erratic Tendency in Accountants’ Income Procedure, Econometrica, Jan., 1933, Vol. 1(1), s. 52-62

Carsberg (1982), Reporting the Effects of Changing Pirces: The United States versus the United Kingdom, Journal of Comparative Corporate Law and Securities Regulation 4 (1982) 315-352

J. Cohen (1982), Establishing High Inflation Accounting Standards in the United States: A Developmental Process, Journal of Comparative Corporate Law and Securities Regulation, Vol. 4, s 305-314.

M. Cole (1936), Theories of Cost, The Accounting Review, Vol. 11 (1), s. 4-9.

Davidson – R. L. Weil (1975), Inflation Accounting: What Will General Price Level Adjusted Income Statements Show?, Financial Analysts Journal, Vol. 31(1), s. 27-31+70-84.

R.C. Dein (1955), Price-Level Adjustments: Fetish in Accounting, The Accounting Review, Vol. 30(1), s. 3-24.

J.L. Dohr (1938), Income Divorced from Reality,” Journal of Accountancy, Vol. 66(6), s. 361-371. https://egrove.olemiss.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=3907&context=jofa

Erdoğan (1983), Türkiye’de Enflasyon Mubasebesiyle İlgili Çalışmalar, Atatürk Ünv. İ.İ.B.F. İşletme Dergisi, Cilt:6(1-2), s. 101-133

Feridun Ergin (1986), Birinci Dünya Savaşı’nda ve Atatürk Döneminde Fiyatlar ve Gelirler, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, Cilt III, Sayı 7, ss. 59-84, https://atamdergi.gov.tr/tam-metin-pdf/521/tur

Fabricant (1950), Business Costs and Business Income under Changing Price Levels, “Five Monographs on Business Income, American Institute of Acoountants” içinde s. 143-154.

Fabricant (1950a), The Varied Impact of Inflation on the Calculation of Busi­ness Income, “Five Monographs on Business Income, American Institute of Acoountants” içinde s. 143-154.

F: Farhan (2005), “Enflasyon Düzeltmesi Sonucunda Ortaya Çıkan Geçmiş Yıllar Zararlarının, Kar Dağıtımına Etkisinin Değerlendirilmesi”, Yaklaşım Dergisi, Yıl 13, Sayı 145.

Ö. Fergan (2023), Enflasyon Düzeltmesi Uygulamasının Mülkiyet Hakkı Bakımından Değerlendirilmesi, Ankara Üniversitesi Yüksek Lisans Tezi.

Ferman (1984), Yeniden değerlemenin Teorik Esasları, İ.Ü. İktisat Fakültesi Maliye Araştırma merkezi Konferansları, 29. Seri Yıl 1983-1984, s. 53-68.

Fischer- R. Sahay – C.A. Vég (2002), Modern Hyper- and High Inflations, Journal of Economic Literature, Vol. 40(3), s. 837- 880.

T.D. Flyyn (1977), Why We Should Account for Inflation, Harvard Business Review, September, https://hbr.org/1977/09/why-we-should-account-for-inflation

 G.H.B. Franco (1986), Aspects of the Economics of Hyperinflations : Theoretical Issues and Historical Studies of Four European Hyperinflations of the 1920s, Harvard University, Doctoral Thesis.

E.O. Frank (2019). A Comparative Analysis of Inflation-Adjusted and Historical Cost Accounting Information: Implications for the Value Relevance of Corporate Reports. Trends Economics and Management, Vol. 33(1), s. 35-50.

Goldschmidt – J. Yaron (1991), Inflation Adjustments of Financial Statements, the World Bank, Working Paper, WPS 670, May

E.A. Gordon (2001), Accounting for changing prices: The value relevance of historical cost, price level, and replacement cost accounting in Mexico. Journal of Accounting Research, Vol. 39 (1), s. 177-200.

W.J. Graham (1949), The Effect of Changing Price Levels upon the Determination, Reporting, and Interpretation of Income, The Accounting Review, Vol. 24(1), s. 15-26

Graves (1987), Accounting for Inflation: Henry Sweeney and the German Gold-Mark Model,T he Accounting Historians Journal, Vol. 14(1), s. 33-56.

K. Griffith (1937), Weaknesses of Index Accounting, The Accounting Review, Vol. 12(2), s. 123-132

A. Güder (2000), Enflasyonun Bankaların Raporlama Sistemi Üzerindeki Etkileri ve Bu Etkilerin Giderilmesine İlişkin Bir Uygulama Örneği, Marmara Üniversitesi Yüksek Lisan Tezi

H. Hakansson (1969), On the Relevance of Price-Level Accounting, Journal of Accounting Research, Vol. 7(1), s. 22-31.

Hale (1978), Inflation Accounting and Public Policy Around the World: Part One: Inflation Accounting in the 1970s, Financial Analysts Journal, Vol. 34(5), s. 59-72.

Hale (1978a), Inflation Accounting and Public Policy Around the World: Part Two: Adjustment of Corporate Tax Policies for Inflation in Six Countries, Financial Analysts Journal, Vol. 34(6), s. 28-40.

C. Heath (1972), Distinguishing between Monetary and Nonmonetary Assets and Liabilities in General Price-Level Accounting, The Accounting Review, Vol. 47(3), s. 458-468.

H.P. Holzer – H. Schönfeld (1963), The German Solution of the Post-War Price Level Problem, The Accounting Review, Vol. 38(2), s.. 377-381

H.P. Holzer – H. Schönfeld (1963a), The French Approach to the Post-War Price Level Problem, The Accounting Review, Vol. 38(2), s. 382-388

Hughes – J. Liu – M. Zhang (2004), Valuation and Accounting for Inflation and Foreign Exchange, Journal of Accounting Research, Vol. 42(4), s. 731- 754.

Ilter (2012), Exploring the Effects of Inflation on Financial Statements through ratio analysis , December 7, www.ssrn.com

E. Kane (1951), Structural Changes and General Changes in the Price Level in Relation to Financial Reporting.” The Accounting Review, Vol. 26(4), s. 496-502.

J.A. Kay (1977). Inflation accounting—a review article. The Economic Journal Vol. 87(346), s. 300-311.

Keleş (2015). TMS 29 Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama Standardı Çerçevesinde Finansal Tabloların Düzeltilmesi ve Finansal Analiz Sonuçları Üzerine Etkileri. Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 8(3), s. 31-52.

Edward Ketz (1983), Are Constant Dollar Disclosures Informative?, Financial Analysts Journal, Vol. 39(2), s. 52-55.

P.R.A. Kirkman (1975), Inflation Accounting: The Advantages and Disadvantages of being in Debt,” Managerial Finance, Volume 1(3), s. 110, 1975.

Konchitchki (2013). Inflation and Nominal Financial Reporting: Implications for Performance and Stock Prices. The Accounting Review, Vol. 86(3),s. 1159–1179.

S.P. Kothari (2024), Commentary on “Accounting for Inflation: The Dog That Didn’t Bark”, , February 11, ABACUS, early view, doi: 10.1111/abac.12317

Kramarova (2021), The global problem of inflation and need for inflation adjusted-financial reporting, SHS Web of Conferences 129, 09010 (2021) https://doi.org/10.1051/shsconf/202112909010

Lempenius – D. Kiechle (2015), Income Measurment and Fisher Equation: Apples and Oranges whwn converting from nominal to real terms, August, www.ssrn.com

C. Littleton (1929), Value and Price in Accounting, The Accounting Review, Vol. 4(3), s. 147-154.

Ma (1965), A Comparative Review of Some Price Level Accounting Systems, Abacus, Vol. 1(2), s. 107- 130.

L. Mathews (1968), Price Changes and the Valuation Controversy in Accounting, The Accounting Review, Vol. 43(3), s. 509-516

L. Mathews (1965), Price-Level Changes and Useless Information, Vol.3(1), Journal of Accounting Research, s. 133-155.

R.V. Mattessich (1986), Fritz Schmidt (1882-1950) and his pioneering work of current value accounting in comparison to Edwards and Bell’s theory, Contemporary Accounting Research Vol. 2 (2), s.  157-178

Mittleditch (1918), Should Accounts Reflect the Changing Value of the Dollar?, Journal of Accountancy, Vol. 25(2), s. 114-120. https://egrove.olemiss.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=3484&context=jofa

R.D. Morris (2024), Commentary on “Accounting for Inflation: The Dog That Didn’t Bark”, February 11, ABACUS, early view, doi: 10.1111/abac.12316

R. Niswonger (1949), The Interpretation of Income in a Period of Inflated Prices, The Accounting Review, Vol. 24(1), s. 27-32.

C. Norby (1983), Applications of Inflation-Adjusted Accounting Data, Financial Analysts Journal, Vol. 39(2), s. 33-39

C. Norby (1979), Accounting for Financial Analysis: FASB Statement No. 33 on Financial Reporting and Changing Prices, Financial Analysts Journal, Vol. 35(6), s. 16-18+47.

O’Hanlon – K. Peasnell (2002), Residual income valuation: Are inflation adjustments necessary? , November, www.ssrn.com

F.S. Özdemir – S. Arslan (2007), Enflasyon Muhasebesinde Kullanılan Yöntemlerin Karşılaştırmalı Analizi, Gazi Üniversitesi Ticaret ve Turizm Eğitim Fakültesi Dergisi Yıl: 2007 Sayı: 2, s. 87-104.

Özkan (2005). EnflasyonMuhasebesı̇ Uygulamasının Fı̇rmalaın Fı̇nansal Üzerı̇ne Etkillerı̇, Muhasebe ve Denetime Bakış, Sayı 15,s. 49–72

E. Parker (1977), Impact of Price-Level Accounting, The Accounting Review, Vol. 52(1), s. 69-96.

W.A. Paton (1968), Observations on Inflation from an Accounting Stance, Journal of Accounting Research, Vol. 6(1), s. 72-85 .

Paton (1950), Measuring profits under inflation conditions, Journal of Accountancy, Vol. 89, January, s. 16-27.

W.A. Paton (1920), Depreciation, appreciation and productive capacity. Journal of Accountancy, Vol. 30(1), s. 1-11. https://egrove.olemiss.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=3013&context=jofa

Peirson (1966), Three Kinds of Adjustments For Price Changes The Accounting Review; Vol. 41(4), s. 729-736.

A.A. Peker (2023), Yüksek Enflasyonlu Ekonomilerde Finansal Raporlama Standartları Çerçevesinde Enflasyon Muhasebesi: Borsa İstanbul Üzerine Bir Uygulama, Aksaray Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Yüksek Okulu Dergisi, Cilt 1(1), s. 31-48.

Perry (1992), “Do banks gain or lose from inflation?” Journal of Retail Banking, vol. 14(2), no. 2, s.25-30

Ramachandran (1983), Inflation Accounting: Is It Necessary?, Economic and Political Weekly, Vol. 18(35), s. M127-M133

D.L. Raun (1952), Income: A Measurement of Currently Added Purchasing Power through Operations, The Accounting Review, Vol. 27(3), s. 352-358

Paul Rosenfield(1969), “Accounting for Inflation-A Field Test,” The Journal of Accountancy, June, s. 45-51.

Roessner (2023), Inflation no longer the top challenge for CPA decision-makers, survey shows, Journal of Accountancy, August 31, https://www.journalofaccountancy.com/news/2023/aug/inflation-no-longer-top-challenge-cpa-decision-makers-survey-shows.html

S.C.W. Salvary (2004), Pirce Level Changes and Accounting Measurement, www.ssrn.com

Schmidt (1930), The Importance of Replacement Value, The Accounting Review, Vol. 5,(3), s. 235-242

Schmidt (1931), Is Appreciation Profit?, The Accounting Review, Vol. 6,(4), s.. 289-293.

Selimefendigil (2023), Decision Usefulness and Inflation Accounting: The case of Turkey, Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi, Cilt 25(4), s. 465-497.

Seventer (1975), Replacement Value Theory in Modern Dutch Accounting, The International Journal of Accounting Education and Research, 11, s. 67-94.

B. Shoven – J. I. Bulow – W.J. Fellner – E. M. Gramlich (1975), Inflation Accounting and Nonfinancial Corporate Profits: Physical Assets, Brookings Papers on Economic Activity, Vol. 1975, No. 3 (1975), s. 557- 611

Sprouse (1974), Reporting the Effects of General Pirce-Level Changes in Financial Statements, Proceedings of the Annual Conference on Taxation Held under the Auspices of the National Tax Association-Tax Institute of America, Vol. 67, s.. 332-343.

Situm (2009), The effects of money printing on inflation accounting, September, www.ssrn.com

H.W. Sweeney (1935), The Technique of Stabilized Accounting, The Accounting Review, Vol. 10(2), s. 185-205.

H.W. Sweeney (1934), How Inflation Affects Balance Sheets, The Accounting Review, Vol. 9(4), s. 275-299.

W. Sweeney (1931), Stabilized Depreciation, The Accounting Review, Vol. 6(3), s. 165-178

W. Sweeney(1930), “Maintenance of Capital,The Accounting Review, Vol. 5 (4), s. 277-287.

H.W. Sweeney, (1928) “German Inflation Accounting,” Journal of Accountancy: Vol. 45(2), s.

H.W. Sweeney (1927), Effects of Inflation on German Ac­counting, Journal of Accountancy: Vol. 43(3), s. 180-191.

Tamimi – I. Orbán (2020). Hyperinflation and Its Impact on the Financial Results.Intellectual Economics, Vol. 15(1), s. 5-16.

V.K. Tawiah – M. Benjamin – M. Doethee (2015), Inflation Accounting: More Questions than Answers, IJMIE, Vol. 5(3), s. 150-164.

C.F. Thies – T.  Sturrock (1987). What Did Inflation Accounting Tell Us? Journal of Accounting, Auditing and Finance, 2(4), 375-391.

Thomson (1987), Inflation Accounting in a Theory of Calculation”, Accounting Organisation And Society, Vol:12,(5), s. 529-532.

M.J. Wasserman (1931), Accounting Practice in France During the Period of Monetary Inflation (1919-1927), The Accounting Review, Vol. 6(1), s. 1-32.

J.F. Weston (1949), Consistency and Changing Price Levels, The Accounting Review, Vol. 24(4), s. 379-386.

Whittington (2015), ‘Measurement in Financial Reporting: Half a Century of Research and Practice’, Abacus, Vol. 51(4), s. 549–571.

Varol, N. (2022). Inflation Accounting in Terms of Tax Legislation and Accounting Standards in Turkey. Muhasebe ve Finansman Dergisi, Sayı 93, s. 19–30. https://doi.org/10.25095/mufad.979514

J.M. Yang (1952), Changes in Monetary Value and Problems of Conversion.” The Accounting Review, Vol. 27(4), s. 441-453.

David C. Yang – M. A. Vasarhelyi – C.  Liu – K. Shima (2005), An Empirical Study of Net Assets Disclosure: Inflation Accounting Revisited, International Journal of Business, Vol. 10(4), s. 403-421.

Yenisu (2022), Enflasyonun Finansal Tablolara Etkisi ve Enflasyon Muhasebesi, Karadeniz Ssoyal Bilimler Dergisi, Cilt 14(27), s. 717-741.

Yıldıran (2022), Mali Tabloların Enflasyondan Arındırılması – Türkiye İçin Enflasyon Düzeltmesi Örneği, December 3, www.ssrn.com

Yıldız (2018), Türkiye’de Muhasebe Bilgi Sisteminden Sağlanan Bilginin Yeterliliği ve Enflasyon Muhasebesi Uygulaması Gereği. Accounting and Financial History Research Journal, Sayı 14, s. 202-217.

Yüce (1998), Enflasyon Muhasebesi, Sayıştay Dergisi, No. 31, s.102-113.

Yücel (2023), Parasal Kazanç (Monetary Gain ) Kavramı Anlaşılmadan Enflasyona Göre Düzeltilmiş Finansal Tablolar Anlaşılamaz. Denetim ve Güvence Hizmetleri Dergisi, Cilt 3(1), s. 1–10.

Stephan, A., Zeff (1976), “The Impact of Inflation on Accounting:: A Review of the Response of the Accounting Profession in Ten Countries,” Managerial Finance; Vol. 2 (1)

Ali İhsan Karacan 1951 yılında Ceyhan/Adana’da doğdu. 1973 yılında A.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden, 1984 yılında İ.Ü. Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu. 1978 yılında İÜ İktisat Fakültesinde doktorasını tamamlamış; 1988 yılında doçent ve 2018 yılında profesör olmuştur. İstanbul Üniversitesi (1985-1999) ve İstanbul Ticaret Üniversitesi (2018-2021)’nde öğretim üyesi olarak görev yapmış; Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü’nde yüksek lisans-doktora dersleri vermiştir.
Maliye Bakanlığı’nda (1973-1981) Bankalar Yeminli Murakıbı; Yapı ve Kredi Bankası’nda (1981-1986) ve T. Garanti Bankasında (1986-1989) genel müdür yardımcılığı; T. Garanti Bankası ile Doğuş Grubu’nda (1989-1994) yer alan bir çok şirketin yönetim kurulunda yönetim kurulu başkanı, görevli üye ve üye olarak görev yapmıştır. 1994-1997 yıllarında Sermaye Piyasası Kurulu’nda Başkanlık görevinde bulunmuştur. 1998-2005 yıllarında Çukurova Holding ve Yapı Kredi Bankası ile bağlı çok sayıda şirketin yönetim kurulunda yönetim kurulu başkanlığı, görevli üyelik ve üyelik görevlerinde bulunmuştur. 2006-2013 yıllarında Doğan Holding ve grup şirketlerinde; 2015-2018’de Fenerbahçe Futbol A.Ş.’de yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur.
Dünya, Akşam ve Vatan gazeteleri ile Gazeteport sitesinde köşe yazıları yazmıştır. Ekonomi, Finans, Bankacılık ve Sermaye Piyasaları üzerine yirminin üzerinde telif ve tercüme kitabı ile çok sayıda akademik makalesi yayımlanmıştır
Maliye Bakanlığı’nda (1973-1981) Bankalar Yeminli Murakıbı; Yapı ve Kredi Bankası’nda (1981-1986) ve T. Garanti Bankasında (1986-1989) genel müdür yardımcılığı; T. Garanti Bankası ile Doğuş Grubu’nda (1989-1994) yer alan bir çok şirketin yönetim kurulunda yönetim kurulu başkanı, görevli üye ve üye olarak görev yapmıştır. 1994-1997 yıllarında Sermaye Piyasası Kurulu’nda Başkanlık görevinde bulunmuştur. 1998-2005 yıllarında Çukurova Holding ve Yapı Kredi Bankası ile bağlı çok sayıda şirketin yönetim kurulunda yönetim kurulu başkanlığı, görevli üyelik ve üyelik görevlerinde bulunmuştur. 2006-2013 yıllarında Doğan Holding ve grup şirketlerinde; 2015-2018’de Fenerbahçe Futbol A.ş.’de yönetim kurulu üyeliği görevlerinde bulunmuştur.
Dünya, Akşam ve Vatan gazeteleri ile Gazeteport sitesinde köşe yazıları yazmıştır. Ekonomi, Finans, Bankacılık ve Sermaye Piyasaları üzerine yirminin üzerinde telif ve tercüme kitabı ile çok sayıda akademik makalesi yayımlanmıştır.