Yakalamak ve ileriye bakmak
Bugün, Basel Bankacılık Denetim/Gözetim Komitesi, ilk olarak 1997’de yayınlanan ve en son 2012 yılında güncellenen Etkin Bankacılık Denetimine/Gözetimine İlişkin Temel İlkelerin güncellenmiş bir sürümünü yayınlamıştır. Yaygın olarak bilindiği şekliyle Temel Prensipler, hem denetim otoriteleri hem de bankalar için kapsamlı koşullar/yükümlülükler belirleyen en önemli küresel denetim standartlarından biridir. Bunlar, çok çeşitli denetim yetkileri, sorumlulukları ve işlevlerinin yanı sıra geniş bir yelpazedeki ihtiyati yükümlülükleri ve riskleri kapsar. Temel İlkeler, dünyanın her yerindeki hükümetlerin, düzenleyici ve denetleyici otoritelerin kendi denetim kural ve düzenlemelerini benimserken ve değerlendirirken takip edecekleri bir başucu kitabıdır. Örneğin, tek Avrupa kural kitabındaki pek çok gereksinimin kökeni Temel İlkelere dayandırılabilir. Ayrıca, Finansal Sektör Değerlendirme Programlarının bir parçası olarak bankacılık denetiminin etkinliğini değerlendirirken Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası için bir referans noktası görevi de görürler. Finansal Sektör Değerlendirme Programları, yetki alanlarının denetim kurallarını ve uygulamalarını Temel İlkelerde tanımlanan küresel uygulamalar doğrultusunda iyileştirmelerini teşvik eden güçlü bir araçtır. Aslında, Avro Bölgesi’nin yaklaşmakta olan 2024-2025 dönemi Finansal Sektör Değerlendirme Programı, artık Tek Denetleme Mekanizması gibi uluslarüstü denetim çerçevelerinin varlığını açıkça kabul eden revize edilmiş Temel İlkeler çerçevesinde yürütülecektir. Basitçe söylemek gerekirse, Temel Prensipler etkili küresel bankacılık denetiminin temelidir. Mart 2023’teki bankacılık çalkantısının da gösterdiği gibi etkili ve müdahaleci denetim her zamankinden daha önemlidir.
Bugün yayınlanan Temel İlkelere ilişkin revizyonlar, Basel Bankacılık Denetim Komitesi üyeleri ve dünya çapındaki yargı bölgelerindeki denetçiler arasında geniş kapsamlı bir kamu istişaresinden elde edilen girdilerle yapılan zengin ve gerekçeli tartışmaların sonucudur. Söz konusu revizyonlar son on yılda öğrenilen dersleri yansıtmakta ve bankacılık sistemini yeniden şekillendiren yapısal değişiklikleri değerlendirmektedir. Temel İlkelere açıkça üç yeni konu dâhil edilmiştir: (i) operasyonel dayanıklılık, (ii) iş modelinin sürdürülebilirliği ve (iii) iklim ile ilgili finansal riskler (operational resilience, business model sustainability, and climate-related financial risks). Bunların dâhil edilmesi, bu risklerin önemi konusunda küresel bir fikir birliğinin ve eylem ihtiyacı konusunda geniş bir anlaşmanın olduğunun da kanıtıdır. Bu konular aynı zamanda Avrupa bankalarını da ilgilendirdiğinden, bunları 2023-2025 dönemi için denetim/gözetim öncelikleri olarak belirledik ve bunları denetim kurallarımıza ve uygulamalarımıza dâhil etme konusunda şimdiden büyük ilerlemeler kaydettik.
Operasyonel dayanıklılığın güçlendirilmesi
Temel İlkelerin en son on yıldan fazla bir süre önce güncellenmesinden bu yana, denetim otoriteleri operasyonel dayanıklılığa daha fazla dikkat etmeye başlamıştır. Son yıllarda yaşanan çalkantılı olaylar göz önüne alındığında, artık bankaların pandemilere, siber olaylara, teknoloji arızalarına ve doğal afetlere dayanma becerisine daha fazla odaklanıyoruz. Bu bağlamda operasyonel risk ilkesi, operasyonel dayanıklılığı da açıkça kapsayacak şekilde kapsamlı bir şekilde güçlendirilmiştir. Artık kurumsal yönetişim ve iş sürekliliği planlamasından üçüncü taraf bağımlılık yönetimine kadar çok çeşitli konuları kapsayan gelişmiş gereksinimleri içermektedir. Bu revizyonlar, Avrupa Merkez Bankası’nın bu alandaki kendi denetleyici girişimleriyle büyük ölçüde uyumludur. Bunlar, dünyanın dört bir yanındaki bankaları, gelecekte ortadan kalkması muhtemel olmayan operasyonel tehditlere karşı daha dayanıklı hale getirecektir.
Geleceğe hazır banka iş modelleri
Günümüzün makroekonomik ortamında bankaların zayıf iş modellerine güvenmeyi göze almaları mümkün değildir. Bankaların zaman içinde sürdürülebilir getiri elde etmelerine olanak tanıyan sağlam ve ileriye dönük iş stratejileri benimsemelerini sağlamak, düşük kârlılık ve dijital geçişin getirdiği zorluklara rağmen son birkaç yılda Avrupa Merkez Bankası’nın denetim odağının önemli bir parçası olmuştur. İş modeli sürdürülebilirliği kavramı Temel İlkelerin önceki sürümünde eksikti. Gözden geçirilmiş Temel İlkeler, iş modeli sürdürülebilirliğinin değerlendirilmesinin etkili denetimin temel bir bileşeni olduğunu teyit etmektedir. Bankaların iş modellerinin sürdürülebilirliğini sağlamak için uygun iç süreçleri uygulamaları gerekecektir. Banka iş modellerinin daha sıkı incelenmesi, belirsiz bir dünyada bankacılık sektörünün geleceğe hazır olmasına yardımcı olacaktır.
Bloktaki yeni risk: iklim ile ilgili finansal riskler
Son olarak, iklim bağlantılı finansal riskler ile ilgili revizyonları memnuniyetle karşılıyorum. Son on yılda iklim değişikliğinin yarattığı tehditlerin büyüklüğü, aciliyeti, doğrusal olmayışı ve geri döndürülemezliği tartışılmaz hale gelmiştir. Bir zamanlar televizyon ekranlarıyla sınırlı olan olaylar artık fazlasıyla tanıdık bir gerçek haline gelmiş olup; bu minvalde orman yangınlarının aile evlerini yok ettiğini, mahsul kayıplarını, kışın bile su kıtlığını, beklenmedik su baskınlarını, manzaraların tanınmayacak kadar değiştiğini, kar eksikliğini, buzulların yok olduğunu, ormanların parazitler tarafından yok edildiğini, sigorta fiyatlarının karşılanamaz hale geldiğini (…) gördük ki, bu liste uzayıp gitmektedir. Dünyanın bazı köşelerinde tehditler varoluşsal hale gelmiştir ve şimdiden kitlesel göçlere ve silahlı çatışmalara yol açmaktadır. Öte yandan iklim politikalarının dağılımsal ve sosyal etkileri de siyasi risk kaynağı oluşturmakta ve bu da ekonominin izleyeceği geçiş yoluna ilişkin belirsizliği daha da artırmaktadır.
Bankalar da etkileniyor ve işte bu nedenle dünya çapındaki denetim otoriteleri artık iklim ile bağlantılı fiziksel ve geçiş risk faktörlerinin bankalar için bir finansal risk kaynağı olabileceği ve kredi, piyasa, operasyonel, likidite, stratejik, itibar ve yasal riskler gibi geleneksel risk kategorilerine dönüşebileceği konusunda hemfikirdir. Bu nedenle, Temel Prensipler artık iklim ile ilgili finansal risklerin bir tanımını sağlamakta ve iklim risklerini, bankaların tanımlaması, ölçmesi, değerlendirmesi, izlemesi, raporlaması ve kontrol etmesi veya hafifletmesi gereken potansiyel önemli/maddi risk türleri arasına açıkça dâhil etmektedir. Denetim otoriteleri ise bankaların risk değerlendirmesinde iklim risklerini dikkate almalı ve bankalardan bu risklerin önemliliğinin değerlendirilmesine olanak tanıyan bilgileri sunmalarını talep etme yetkisine sahip olmalıdır. Revize edilen Temel Prensipler aynı zamanda ortaya çıkan risklere de atıfta bulunmaktadır. Basel Bankacılık Denetim Komitesi’nin bu bağlamda bankacılık sistemindeki riskleri ve kırılganlıkları belirlemeye yönelik ileriye dönük yaklaşımını sürdüreceği ve bu yaklaşımın, iklim risklerinin ötesine geçerek doğayla ilgili riskleri de içerecek şekilde daha geniş bir perspektifin önünü açabileceği belirtilmektedir.
Avrupa perspektifinden bakıldığında bunların hiçbiri çok yeni gelmiyor; Avrupa Merkez Bankası tarafından denetlenen bankalar hâlihazırda iklim ile ilgili ve çevresel risklere ilişkin 2020 tarihli Avrupa Merkez Bankası Kılavuzu’nda belirtilen denetimsel beklentilere tabidir. Ancak dünya çapındaki farklı denetleyici otoritelerin iklim ve çevresel risklerle mücadele yolculuğunun farklı aşamalarında olduğunun farkına varmak önemlidir. İklim ile ilgili finansal risklerin bir dizi küresel standartta tanınmasının bu kadar önemli bir adım olmasının nedeni de budur.
Temel İlkelerde yapılan revizyonlar, Basel Komitesi’nin iklim ile ilgili daha geniş stratejisinin yalnızca bir başarısıdır. Basel Bankacılık Denetim Komitesi, küresel bankacılık sistemine yönelik iklim bağlantılı finansal riskleri düzenleme, denetleme ve bilgilendirmeden oluşan üç sütun boyunca bütünsel bir şekilde ele almaya kararlıdır. 2020 yılında eş başkanlığını yaptığım İklimle İlgili Finansal Riskler Görev Gücü’nü kurmuş ve üyelerinin bu risklerle ilgili girişimlerinin ilk değerlendirmesini takiben önemli analitik makaleler yayınlamış, yönetim ve denetim/gözetim için ayrıntılı ilkeler belirlemiş ve bu tür risklerin denetimi ve bu risklerin mevcut Basel çerçevesinde nasıl yakalanabileceği açıklığa kavuşturulmuştur. Daha yakın bir zamanda, Basel Komitesi, iklim ile ilgili finansal risklere ilişkin Sütun 3’ün kamuyu aydınlatma çerçevesi hakkında bir kamu istişaresi gerçekleştirmiş ve iklim ile ilgili finansal risklerin yönetimi ve denetimi için iklim senaryosu analizinin kullanımına ilişkin bir tartışma raporu yayınlamıştır.
Basel çerçevesindeki, geçiş planlamasındaki ve iklim senaryosu analizlerindeki potansiyel boşlukların önemi konusunda daha ileri çalışmalar da devam etmektedir.
Kapsamlı bir güncelleme
Esas olarak üç ana değişim alanına odaklandım, ancak bugün yayınlanan revizyonlar, küresel denetim araç setinde, küresel denetim araç setindeki diğer birçok önemli iyileştirmeyi içermektedir; bankalarda ve bankacılık sektöründe, yetkililerin bankalardan, sistem çapındaki risk kristalleştiğinde veya dağıldığında serbest bırakılabilecek bir biçimde ilave sermaye bulundurmalarını talep etmelerine olanak sağlanması ve banka dışı finansal aracı kuruluşlardan kaynaklanan risklerin ele alınması konusunda bankalar ve denetleyicilere yönelik beklentilerin güçlendirilmesi. Daha da çok var.
Özetle, revize edilen Temel Prensipler dünya çapında bankaların güvenliği ve sağlamlığı açısından ileriye doğru atılmış büyük bir adımdır. Küresel bankacılık sistemini günümüzün zorluklarıyla yüzleşmek için daha donanımlı hale getirecek ve denetim uygulamalarının hızla değişen dünyamıza ayak uydurmasına yardımcı olacaklardır. Bunlar aynı zamanda yetkililer arasındaki küresel denetim işbirliğinin ve güvenin de bir kanıtıdır. Basel Komitesi, 2012 yılından bu yana önemli ölçüde değişime uğrayan bankacılık ortamı ve küresel risk ortamında, standartları amaca uygun hale getirme hedefine ulaşmıştır. Belirsiz bir dünyada, revize edilen Temel Prensipler, bankaların operasyonel tehditlere karşı dayanıklı, sürdürülebilir iş modellerine dayalı ve iklim ile ilgili finansal risklere duyarlı olmalarını sağlamamıza yardımcı olacaktır.
Yavuz Akbulak
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
• Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
• Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
• Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte),
• Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve
• Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte)
başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
• Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003),
• Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004)
ile
• Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II;
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021);
• Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021);
• Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022);
• Ticari Mevzuat Notları (2022);
• Bilimsel Araştırmalar (2022);
• Hukuki İncelemeler (2023);
• Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024);
• Hukuka Giriş (2024);
• İşletme, Pazarlama ve Hukuk Yazıları (2024),
• İnterdisipliner Çalışmalar (e-Kitap, 2025)
başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 3 bini aşkın Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.