Gelişmekte Olan Ülkeler İçin ‘Geniş Ölçekte Altyapı Finansmanının Kilidi’ Nasıl Açılabilir?

Giderek daha fazla bölünmüş hale gelen bir dünyada çoğu insanın hemfikir olabileceği bir şey var: Yakın geçmişteki en zor yıllardan bazıları geçtiğimiz birkaç yıldı. Bu yıllar insan hayatına verdiği büyük zararın yanı sıra, Kovid-19 salgını ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ekonomik büyümeyi, tedarik zincirlerini, borçlanma maliyetlerini ve enflasyonu da etkilemiştir. Tüm bunlar, gelişmekte olan ekonomilerdeki hükümetleri, geride kalan milyonlarca hane için ihtiyaç duyulan altyapı hizmetlerini sağlayacak finansman ve çözümler bulma çabasına sokmuştur.

Bu çerçevede, özel sermayenin seferber edilmesi bu açığın kapatılmasında önemli bir rol oynayabilir. Kıt olan kamu finansmanı optimize edilmeli ve sürdürülebilir özel sektör katılımını sağlayacak yollara yatırım yapılmalıdır.

Dünya Bankası olarak, altyapı finansmanı ortamının küresel olaylara, özellikle de gelişmekte olan piyasalar ve gelişmekte olan ekonomiler için finansmanın bulunabilirliği ve karşılanabilirliği konusunda nasıl tepki verdiğini anlamak için finansörlerden piyasa istihbaratı toplanmıştır. Dünya Bankası, PricewaterhouseCoopers ile işbirliği içinde, uluslararası ve yerli ticari borç verenlerden, ihracat kredi kuruluşlarından, sigortacılardan ve reasürörlerden, uluslararası ve yerli sermaye sponsorlarından ve kalkınma finansmanı kuruluşlarından bu dinamiklere ilişkin bakış açılarını toplamak amacıyla bir anket gerçekleştirmiştir.

Araştırmadan çıkan dört önemli sonuç şöyledir:

1. Kovid-19’un ankete katılan uluslararası finansçıların çoğunun risk iştahı üzerinde kalıcı bir etkisi olmamış; ancak Ukrayna’daki savaş ve yüksek faiz ortamı risk iştahını etkilemiştir. Pandemi mali/fiskal alanı tüketmiş, gelişmekte olan ekonomileri hâlihazırda rekor düzeyde olan borç seviyelerini sınırlarının ötesine itmeye zorlamış, gelecekteki şoklarla başa çıkma yeteneklerini azaltmış ve yüksek gelirli ülkeleri yakalamalarını zorlaştırmıştır. Kovid’in uluslararası finansörlerin risk iştahı üzerindeki etkileri azalmaya başlarken, anket katılımcıları birincil endişe olarak ülke riskini göstermiş; ardından siyasi istikrarsızlığı, enflasyonu, borçlanmayı daha pahalı hale getiren yüksek faiz oranlarını ve yatırımın önündeki engel olarak, kazançların ülkesine geri gönderilmesi için döviz mevcudiyetinin eksikliğini sıralamışlardır.

2. Bir sonraki nokta, ticari bankaların beklenmeyen zararları karşılamaya yetecek kadar sermayeye sahip olmalarını sağlamak amacıyla, özellikle sermaye, piyasa ve operasyonel risk ile ilgili olmak üzere, uluslararası bankacılık düzenlemelerine ilişkin bir dizi anlaşma olan Basel Anlaşmaları[1] ile ilgilidir. Basel IV[2] olarak adlandırılan son kılavuz seti, özellikle gelişmekte olan piyasalarda ve gelişmekte olan ekonomilerde altyapı projelerinin finansmanı için ihtiyatlı sermaye rezervi yükümlülüklerini belirleyen yeni düzenlemeler getirmiştir; bu da ticari bankaların altyapı projelerine uygulamak zorunda olduğu faiz oranının artacağı anlamına gelmektedir. Açık olan şudur ki, Basel IV, gelişmekte olan piyasaların uluslararası bankalardan proje finansmanı çekmesini daha zorlu ve pahalı hale getirecektir.

3. Gelişmekte olan piyasalarda düşük karbonlu geçişlere yönelik finansmanın yerini gelişmiş ekonomilerdeki yatırımlara bırakma riski bulunmaktadır. Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) düşük karbona geçiş çabalarını hızlandırırken anket katılımcıları, gelişmekte olan piyasaların gelişmiş ekonomiler tarafından uygulanan büyük ölçekli sübvansiyon planlarıyla rekabet edemeyeceğini belirtmiştir. Örneğin, ABD’nin Enflasyonu Azaltma Yasası[3] enerji güvenliği ve iklim değişikliğine 369 milyar dolarlık yatırım hedeflerken, Avrupa Yeşil Anlaşması[4] ile yatırımlarda 600 milyar avro hedeflenmektedir. Bu programlar yatırımcılar için gelişmiş ekonomilerdeki projeleri finanse etmeyi oldukça cazip hale getirmiştir. Bu politikalar fonları gelişen piyasalardan uzaklaştırır mı? Bunu zaman gösterecektir; ancak finansmanın sınırlı olduğu bir dünyada, çok taraflı kalkınma bankalarının (multilateral development banks) ve hayırseverlik kuruluşlarının gelişmekte olan piyasalardaki rolü her zamankinden daha önemlidir.

4. Proje yatırım maliyetlerinin önemli ölçüde artması, karşılanabilirlik endişelerini artırmıştır. Yukarıdakilerin hepsinin birleşimi, bir yatırımın toplam maliyetinin artık daha yüksek olduğu ve özellikle düşük gelirli nüfus için yatırımın daha az karşılanabilir hale geldiği anlamına gelmektedir. Örneğin, artan enflasyonun, yüksek emtia fiyatlarının ve yüksek borçlanma maliyetlerinin, ortalama bir güneş enerjisi projesi için toplam proje maliyetinde yaklaşık %45 (yüzde 45) oranında artışa yol açtığını hesaplanmış olup; bu oran, yerel para birimiyle hesaplandığında çok daha yüksektir.

Uygun fiyatlı özel borç ve öz sermayeye erişim, gelişmekte olan piyasaların ekonomilerini dönüştürmeleri ve hane halklarına temel hizmetleri sağlamaları için bir zorunluluktur. Anket sonuçları, yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomiler için uzun vadeli finansmana erişmenin ve projeleri uygun şartlarda satın almanın giderek zorlaştığı yönündeki teoriyi güçlendirmektedir.

Dünya Bankası Grubu’ndaki deneyim, bunun tamamlayıcı müdahalelerin bir kombinasyonunu gerektiren çok yönlü bir sorun olduğunu göstermiştir:

  • Yaklaşımın anahtarı, belirli bir işlemin riskini ortadan kaldırmak değil, hükümetlere yardımcı olmaktır: (a) özel sermayenin harekete geçmesini mümkün kılan makroekonomik ve sektör ortamları yaratmak ve (b) özel sektörün üstleneceği yüksek ekonomik değere sahip projelerden oluşan istikrarlı bir hat oluşturmak. Gelişmiş pazarlarda finansman arayışında olan bir dizi projeyle birlikte, bu ülkelerin özel sektörle ortaklık kurma konusunda net bir niyetlerini iletmeleri ve uluslararası finansmanı geniş ölçekte çekebilecek sağlam bir proje hattı geliştirmek için gerekli önlemleri almaları artık her zamankinden daha önemlidir.
  • Bu adımlarla birlikte (verilen) garantiler, kalan riskleri azaltarak özel sermayenin gelişmekte olan piyasalara çekilmesinde bir katalizör olabilir. İşte bu nedenle Dünya Bankası kısa süre önce Banka Grubu genelinde sunulan hizmetleri kolaylaştıracak ve yeni ürün teklifleriyle yenilik yapacak, böylece etkiyi artırmak için verimlilik ve basitlik sunabilecek yeni bir Garanti platformunu[5] duyurmuştur. Bunlar, projenin karşılanabilirliğini artırmak için yaşayabilirlik açığı finansmanı biçiminde imtiyazlı fonlarla birleştirilebilir.
  • Sürdürülebilir sermaye kaynaklarını derinleştirmek ve genişletmek için yerel para birimi cinsinden finansman ekosistemlerinin geliştirilmesini ve uygun fiyatlı döviz kuru riskinin azaltılmasını teşvik edecek yenilikçi çözümlere ihtiyaç bulunmaktadır. Benzer şekilde, ülkelerin bu büyüyen finansman piyasalarının dışında kalmamak için çevre, sosyal ve kurumsal yönetişim (environmental, social and governance-ESG) ve yeşil finansman çerçevelerini geliştirmeye devam etmeleri gerekmektedir.
  • Buna paralel olarak, çok taraflı kalkınma bankası garantilerinden yararlanan proje finansmanı kredileri için Basel Komitesi ve ulusal ve bölgesel düzenleyicilerle iletişime geçilerek daha fazla düzenleyici sermaye yardımı aranmalıdır. Garantiler ve krediler sunarken, Dünya Bankası gibi çok taraflı kalkınma bankaları proje seçiciliği, durum tespiti ve denetim konularında hükümetlerle yakın işbirliği içinde çalışır. Daha düşük sermaye rezervi yükümlülüklerinin otomatik olarak verilmesi, çok taraflı kalkınma bankası katılımından yararlanan proje finansmanı kredileri için, bu projelerin finansal gücü ve ESG bileşenlerinin iyileştirilmesi temelinde gerekçelendirilebilir.

Son üç yılda küresel dinamiklerin giderek zorlaşan katmanları göz önüne alındığında, tüm bu cephelerde ortak çaba, daha umutlu bir geleceğe giden yolu sunmaktadır. Sihirli bir çözüm yoktur ve tüm paydaşlar üzerine düşeni yapmalıdır. Bu zorlu zorlukların üstesinden gelmek için tüm kurumların kolektif uzmanlığından ve kaynaklarından yararlanmaya hazırız.

[1] <https://www.investopedia.com/terms/b/basel_accord.asp>

[2] <https://www.investopedia.com/basel-iv-5218598>

[3] <https://home.treasury.gov/policy-issues/inflation-reduction-act#:~:text=On%20August%2016%2C%202022%2C%20President,made%20in%20the%20nation%27s%20history.>

[4] <https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/PDF/?uri=CELEX:52020DC0021&from=EN>

[5] <https://www.worldbank.org/en/news/feature/2024/04/11/new-guarantee-platform-delivers-efficiency-simplicity-to-boost-impact#:~:text=Beginning%20July%201%2C%20the%20World,with%20a%20better%20client%20experience.>

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.