Gelişmekte olan ülkelere yönelik piyasa finansmanı çökmüştür. Doğrudan borç verme, verilen garantiler, ortaklaşa finansman ve politika önerileri (through lending, guarantees, co-financing, and policy advice) yoluyla kalkınma için kaynakları harekete geçirmek amacıyla çok taraflı kalkınma bankalarına (multilateral development banks-MDBs) ihtiyaç vardır. Dünya Bankası’na bağlı ‘Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı’nın (Multilateral Investment Guarantee Agency-MIGA) “Kalkınma İçin Piyasa Finansmanı: Durum Değerlendirmesi” [Market Finance for Development: Taking Stock[1]] başlıklı yeni bir raporunda, portföy garantileri ve diğer yenilikçi yapılar aracılığıyla hissedar sermayesinin kullanımının optimize edilmesine ihtiyaç olduğu ileri sürülmektedir.
1. Piyasa finansmanının desteklenmesi
Gelişmekte olan ülkelere özel sermaye akışı on yıl önce zirveye ulaşmıştır. Bu sermaye akışları (Çin hariç), 2012-2014 dönemindeki zirve noktası olan 935 milyar Amerikan dolarından 2020-2022 döneminde %32 düşüşle 636 milyar Amerikan dolarına düşmüştür. Doğrudan yabancı yatırım, düşük getiriler, artan işgücü maliyetleri ve politika belirsizliği nedeniyle azalmıştır. Portföy özsermayesi ve borçlanmaya dayalı akışlar negatif hale gelmiş ve özel akışlar son on yılda daha da değişken hal almıştır. Bu daralmanın ortasında, banka kredileri artmış ve bu durum, küresel finans krizi sırasında görülen tahvillerin yeniden yapılandırılmasındaki zorlukları yansıtmaktadır. Geçmişteki borç hafifletmelerinin de yardımıyla düşük ve orta gelirli ülkelere verilen kredilerde de artış olduğu görülmüştür. Piyasaya dayalı tahvil ve özsermaye finansmanının (market-based bond and equity financing) yerini ilişki temelli sendikasyon kredileri (relationship-based syndicated lending) almıştır.
2. İşçi/Göçmen dövizlerinin ve kopuntu/diaspora yatırımlarının kolaylaştırılması
Özel sermaye akışlarının aksine, düşük ve orta gelirli ülkelere yapılan işçi dövizleri 2022’de 596 milyar Amerikan dolarına ulaşarak doğrudan yabancı yatırım ve resmi kalkınma yardımının (foreign direct investment and official development assistance-ODA) toplamını geride bırakmıştır. İşçi dövizleri, gelişmekte olan ülkeler için istikrarlı ve çoğunlukla döngüsel olmayan bir dış finansman kaynağı sağlar. Ancak yetersiz ödeme altyapısı, kara para aklamayla mücadeleye yönelik sıkı düzenlemeler ve aşırı değerli döviz kurları, para gönderme maliyetlerinin yüksek olmasına katkıda bulunmuştur. Para transferleri için en pahalı yer olan Afrika kıtasında, havale maliyetleri ortalama %8’dir ve bölge içindeki havaleler için genellikle %10’un üzerindedir ki; bu, 2030 yılına kadar %3’ten az olan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinin (United Nations Sustainable Development Goal) çok üzerindedir. Eğer havalelerin transfer maliyeti düşürülebilirse, bu aynı zamanda küçük ölçekli ticaret, turizm ve yatırımlarla ilgili perakende sınır ötesi ödemeleri de kolaylaştıracaktır. Çok Taraflı Kalkınma Bankaları aynı zamanda göçmenlerin menşe ülkelerdeki kalkınmaya yönelik yatırımlarının seferber edilmesini de kolaylaştırabilir.
3. İklim finansmanının ve karbon piyasalarının birer finansman kaynağı olabilmesi
Gelişmekte olan ülkelere yönelik yıllık iklim finansmanı akışları, 2009 yılında COP15’te (United Nations Biodiversity Conference-Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı) açıklanan 2020 yılına kadar 100 milyar Amerikan doları hedefinin oldukça gerisinde kalmıştır. Paris Anlaşması’nda belirtilen iklim hedeflerine ulaşmanın uygulama maliyetinin 2050 yılına kadar yılda 7,6 trilyon Amerikan doları olacağı tahmin edilmektedir. Karbon piyasaları büyümeye devam edecek ancak gönüllü kredi satın alımları yoluyla elde edilen emisyon azaltımları, uyum mekanizmalarıyla karşılaştırıldığında sınırlı olabilir. Karbon fiyatları hakkındaki bilgiler iyileştirebilir ve şeffaflığı artırılabilirse, bu, gelişmekte olan ülkelerde bu piyasanın büyümesini kolaylaştırabilir.
4. Çok Taraflı Kalkınma Bankası finansmanı yoluyla yerel para birimi cinsinden finansmanın geliştirilmesi
Yerel para birimi cinsinden tahvil piyasaları, finansal istikrarın önemli bir kaynağıdır, ancak özellikle yoksul ülkelerde yabancı katılımı sınırlıdır. Kur risklerine karşı garanti sağlamak, yerel para cinsinden kredileri artırabilir. Yabancı borç verenlerin yerel para cinsinden tahvillere artan katılımı, faiz oranlarını ve belki de oynaklığı da azaltabilir.
5. Güney-Güney yatırımlarının yeniliği teşvik edebilmesi
Gelişmekte olan ülkelerdeki (Çin hariç) toplam doğrudan yabancı yatırım stokunda gelişmekte olan ülke yatırımcılarının payı 2002’de %5’ten 2021’de %17’ye yükselmiştir. Yatırımcılar riskleri azaltmak için kopuntu/diaspora ağlarından, bölgesel pazarlardan ve iş gruplarından yararlanmaktadır. Ancak birçok ülkede dışarıya doğru doğrudan yabancı yatırımlara ilişkin kısıtlamalar devam etmektedir. Dışarıya doğru doğrudan yabancı yatırımın kolaylaştırılması yurt içi inovasyon kapasitesini artırır, ihracat fırsatları yaratır ve teknolojiye, üretim süreçlerine ve yönetim uygulamalarına erişimi geliştirir. Çok Taraflı Kalkınma Bankaları, Küresel Kuzey’deki geleneksel yatırımcılarla etkileşime girmenin yanı sıra, Güney-Güney yatırımlarını (South-South investments) kolaylaştırmak için Küresel Güney’deki yatırımcılarla da etkileşime geçmelidir.
6. Yenilikçi finansman mekanizmalarının devreye alınması
Yeni türdeki yatırımcıları çekmek ve gelecekteki gelir akışlarını teminat olarak kullanmak için yaratıcı mekanizmalarına ihtiyaç vardır. İşçi/Göçmen tasarruflarını (migrant savings) uygun koşullarla güçlendiren kopuntu/diaspora tahvilleri (diaspora bonds), gelişmekte olan ülkelerdeki kalkınma önceliklerini finanse etme konusunda büyük bir potansiyele sahiptir.
Bağışıklık İçin Uluslararası Finansman Kolaylığı (International Financing Facility for Immunization-IFFIm), Eğitim İçin Uluslararası Finansman Kolaylığı (International Financing Facility for Education-IFFEd) ve Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası ya da bilinen unvanıyla Dünya Bankası’nın (International Bank for Reconstruction and Development-IBRD) yeni portföy garanti platformu gibi uluslararası finansman tesisleri, bağışçı hibelerini ve sermaye katkılarını optimize etmek için yenilikçi finansman ve garanti yapıları kullanmaktadır.
- Bağışıklık İçin Uluslararası Finansman Kolaylığı, gelecekteki bağışçıların taahhütlerini yerine getirmek ve kritik kalkınma zorluklarının üstesinden gelmek için fonları anında kullanılabilir hale getirmek için yeni bir yaklaşımdır. “11” bağışçının yasal olarak bağlayıcı taahhütleriyle garanti altına alınan tahvil veya sukuk ihraç edilmektedir.
- Yeni kurulan Eğitim İçin Uluslararası Finansman Kolaylığı, bağışçılardan gelen hibeleri eğitime yönelik Çok Taraflı Kalkınma Bankası kredilerini artırmaya yönelik garantiler sağlamak için kullanacak ve taahhüt edilen kaynaklar için büyük miktarda kredi sağlanmasına olanak sağlayacaktır. Eğitim İçin Uluslararası Finansman Kolaylığı, yüksek puan alan Çok Taraflı Kalkınma Bankası’nın eğitim kredisi portföylerini garanti altına almak (bir kısmını) için bağışçılardan gelen hibeleri kullanmaktadır.
Bir Uluslararası Garanti Kurumu (International Guarantee Facility-IGF), Çok Taraflı Kalkınma Bankası kredilerinin yanı sıra özel yatırımları da garanti altına almak amacıyla bağışçıların sermaye katkılarından yararlanmak için bu yapılar üzerine inşa edilebilir. Uluslararası Garanti Kurumu gerekirse, gelecekteki taahhütlerle desteklenen tahviller ihraç ederek yardımı önden yükleyebilir.
Küresel zorluklarla yüzleşmek kamu, özel ve çok taraflı ortakların kolektif çabalarını gerektirmektedir. Finansman araçları yaratıcı bir şekilde harmanlanabilirse, kısıtlı bir ortamda bile kaynakların kilidi açılabilir.
[1] “Kalkınma İçin Piyasa Finansmanı: Durum Değerlendirmesi” başlıklı 25 Ekim 2023 tarihli ‘Dünya Bankası Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı’ raporuna erişim < https://www.miga.org/sites/default/files/2023-10/Paper%20on%20flows_consultation%20_0.pdf >.
https://blogs.worldbank.org/voices/unlocking-market-finance-developing-countries
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.