1. Giriş
Bu ayın başlarında, Hindistan Yüksek Mahkemesi, RPS Infrastructure Ltd.-Mukul Kumar (2023INSC816) davasında[1], kurumsal iflas çözüm sürecindeki (corporate insolvency resolution process-CIRP) iddiaların zamanlamasına ilişkin önemli bir konuyu ele aldı. Mahkeme, 1996 tarihli Tahkim ve Uzlaştırma Kanunu’nun (Arbitration and Conciliation Act) 37. maddesi uyarınca temyiz sürecinden geçen bir tahkim kararına ilişkin bir talebin, alacaklılar komitesinin (committee of creditors) çözüm planına onay vermesinden sonra kabul edilip edilemeyeceği sorusu üzerinde karar alıyordu. Yüksek Mahkeme, karar mercii henüz planı onaylamamış olsa bile, alacaklılar komitesinin bir çözüm planını kabul etmesinden sonra iddiaların kabul edilmesinin kurumsal iflas çözüm sürecini sonsuz bir süreç haline getireceğine karar verdi.
Bu yazıda, söz konusu karar analiz edilerek, bunun sonu olmayan bir kurumsal iflas çözüm sürecini önleme ve 2016 tarihli İcra ve İflas Kanunu’nun (Insolvency and Bankruptcy Code-IBC) özü olarak temel zaman ilkesini destekleme yönünde nasıl önemli bir adımı temsil ettiğine dair içyüzünü anlamalar sunuluyor.
2. Davanın Arka Planı
RPS Infrastructure Pvt Ltd ile KST Infrastructure Private Limited arasındaki reklamlarda suiistimal ile ilgili bir sorun nedeniyle RPS, tahkime başvurma talebinde bulunmuştu. 02 Mayıs 2011 tarihinde RPS lehine bir tahkim kararı verildi. Bu karardan mağdur olan KST, Tahkim Yasası’nın 34. maddesi uyarınca bir dilekçe sundu.
Bu arada KST Infrastructure’ye yani kurumsal borçluya karşı üç gayrimenkul projesi ile ilgili olarak kurumsal iflas çözüm süreci başlatıldı. İcra ve İflas Kanunu’nun 7. maddesi kapsamındaki bir başvuru, 27 Mart 2019 tarihinde yargılama makamı tarafından kabul edildi. Bunu takiben, 11 Temmuz 2020 tarihinde KST Whispering Heights Residential Welfare Association (Konut Yardımı Derneği) tarafından sunulan çözüm planı, alacaklılar komitesi tarafından %80,74 oy çokluğuyla onaylandı.
RPS, 19 Ağustos 2020 tarihinde, KST Infrastructure’ye karşı verilen tahkim kararı nedeniyle derdest olan iddiasına ilişkin bir bildirimde bulunmuştu. Ancak geçici çözüm uzmanı (interim resolution Professional-IRP), son başvuru tarihinin kurumsal iflas çözüm sürecinin başlangıcından itibaren 90 gün olarak belirlendiğini ve alacaklılar komitesinin çözüm planını zaten onaylamış olmasıyla birlikte başvuranın bu süreyi 287 gün aştığını öne sürerek iddiayı reddetti. RPS, planının esasa ilişkin olarak değerlendirilmesi amacıyla Ulusal Şirketler Hukuku Mahkemesi’ne (National Company Law Tribunal-NCLT) başvuruda bulundu.
Ulusal Şirketler Hukuku Mahkemesi, 03 Kasım 2020 tarihinde RPS yardımını kabul etti. Karar üç temel nedene dayanıyordu: birincisi, iddianın kurumsal borçlunun kayıtlarında olması gerekiyordu; ikinci olarak, eğer bu kayıtlar mevcut değilse, KST bunları almak ve doğrulamak zorundaydı ve son olarak iddia kamuya açık gazetelerde duyurulduğu için RPS’nin bundan haberi olmayabilirdi.
Daha sonra IRP, Ulusal Şirketler Hukuku Mahkemesi’nin kararına itiraz ederek Ulusal Şirketler Hukuku Temyiz Mahkemesi’ne (National Company Law Appellate Tribunal-NCLAT) itirazda bulundu. Ulusal Şirketler Hukuku Temyiz Mahkemesi kararı bozdu ve geçici çözüm uzmanının 2016 tarihli Hindistan İcra ve İflas Kurulu (Kurumsal Kişiler için İflas Çözüm Süreci) Düzenlemelerinin 6’ncısına [Insolvency and Bankruptcy Board of India (Insolvency Resolution Process for Corporate Persons) Regulations[2]] uyduğuna karar verdi ve RPS’nin zorunlu takvim çerçevesi içinde talebini sunmak için yeterli fırsata sahip olduğunu vurguladı. Ulusal Şirketler Hukuku Temyiz Mahkemesi, bu aşamada yeni iddiaların kabul edilmesinin geçici çözüm uzmanının onayını almış olan çözüm planını potansiyel olarak tehlikeye atabileceğini gözlemledi.
3. Yüksek Mahkemenin Gözlemleri
Yüksek Mahkeme, Ulusal Şirketler Hukuku Temyiz Mahkemesi’nin, geçici çözüm uzmanının kurumsal borçlu KST’nin yükümlülüklerini belirlemek için gerekli süreci izlediği yönündeki tutumunu onayladı. Mahkeme, devam eden kurumsal iflas çözüm sürecini tanımama sorumluluğunu RPS’ye yükledi ve alacaklılar komitesi onayını takiben taleplerin kabul edilmesinin kurumsal iflas çözüm sürecini süresiz olarak uzatabileceği konusunda uyardı.
4. Kararın Önemi
Mahkeme bu kararında, İcra ve İflas Kanunu’nun doğası gereği ‘takvime bağlı bir süreç’ olduğu yönündeki önemli ilkeyi açıkça vurgulamıştır. RPS’nin çekişmeye dayalı Eyalet Vergi Memuru-Rainbow Papers Ltd. davası[3] kararı, çözüm planında koşullu talepleri hesaba katacak bir hüküm bulunması gerektiği yönündeydi. Bu perspektiften bakıldığında, itirazın nihai olarak reddedilmesi ve kararın kesinleşmesi halinde, RPS tarafından yapılan, koşullu talep hükmü kapsamına girmeyen herhangi bir talep, geçerliliğini kaybedecektir.
Bununla birlikte, çözüm planının bilgi notuna dayalı olarak titizlikle hazırlanmış olduğu göz önüne alındığında, bu durumda koşullu taleplere ilişkin düzenlemelerin dâhil edilmesinin gereksiz olduğunun kabul edilmesi zorunludur. Bu nedenle, Yüksek Mahkeme’nin, alacaklılar komitesinin çözüm planını onaylamasının ardından iddiaların kabul edilmesine karşı uyarıda bulunan Yetkili İmza Sahibi-Satish Kumar Gupta aracılığıyla Essar Steel India Limited Alacaklılar Komitesi’ne[4] dayanması, İcra ve İflas Kanunu’nun düzenleme amacına uygundur.
Yüksek Mahkeme’nin, alacaklılar komitesi tarafından onaylandıktan sonra sunulan iddiaların dikkate alınmaması gerektiği yönündeki tutumu hemen benimsemediğini vurgulamak önemlidir. Bunun yerine, belirli koşullar altında sürenin uzatılması olasılığını kabul etti. Mahkeme, bu tür uzatmaların, her davanın bireysel esasına bağlı olarak, vaka bazında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Mevcut bağlamda Yüksek Mahkeme, mevcut davada talepte bulunmadaki 287 günlük gecikmeyi yerinde olarak önemli bir gecikme olarak değerlendirmiştir. Ayrıca Mahkeme, RPS’nin KST’nin iflas işlemlerini tanırken dikkatli davranması gerektiğini ileri sürerken ‘tetikte’ kavramını sağduyulu bir şekilde kullanmıştır. Bu mantık, RPS’nin KST’nin kurumsal iflas çözüm sürecine katılımından haberdar olması ve daha sonra iddiasını başlatması gerektiği beklentisinden kaynaklanıyor.
Alacaklılar komitesi planı onaylamış olsa da, hâlâ yargı makamından onay beklendiğini vurgulamakta fayda vardır. Yüksek Mahkeme, planın yargılama makamının onayını beklediği gerçeğinin, kurumsal iflas çözüm sürecini etkili bir şekilde bitmeyen bir çileye dönüştürecek sürekli bir salınımla sonuçlanmaması gerektiği görüşünü benimsemiştir. Bu durum dolaylı olarak Mahkemenin alacaklılar komitesi tarafından uygulanan ticari karara saygı göstermeye devam ettiğinin altını çizmekte ve alacaklılar komitesinin kurumsal iflas çözüm sürecindeki onayının önemini desteklemektedir.
5. Sonuç
Yüksek Mahkeme, yankı uyandıran bir kararla, İcra ve İflas Kanunu’nun takvime/zamana bağlı yapısını koruma yönünde kararlı bir adım attı. Bunu yaparak, prosedürel özenin önemini ve geçici çözüm uzmanının hayati rolünü bir kez daha teyit etmiştir. Mahkeme, haklı olarak, geçici çözüm uzmanının talep toplamada yasal süreci titizlikle takip ettiğini, dolayısıyla RPS Infrastructure gibi talep sahiplerine, beyanlarında dikkatli olmaları konusunda kritik bir sorumluluk yüklediğini gözlemlemiştir. Bu vakadaki 287 günlük göz kamaştırıcı gecikme, alacaklılar komitesinin onayından sonra iddiaları kabul etmenin olası tuzaklarını net bir şekilde hatırlatıyor; bu durum aslında baraj kapaklarını sonsuz bir iddia dizisine açarak kurumsal iflas çözüm sürecini bitmeyen bir uçuruma sürükleyebilir.
Bu karar, kurumsal iflas çözüm sürecinin kesintisiz ve zamana bağlı olarak yürütülmesini sağlamada çok önemli bir kilometre taşını temsil ediyor. Şirketlere ve bireylere, paydaşlarını kapsayan devam eden kurumsal iflas çözüm süreci konusunda tetikte olmaları konusunda güçlü bir sinyal gönderiyor. Sonuç olarak, bu karar, sonsuz kurumsal iflas çözüm sürecinin baş döndürücü hayaletine karşı müthiş bir siper görevi görüyor.
[1] < https://main.sci.gov.in/supremecourt/2021/20120/20120_2021_2_1502_46783_Judgement_11-Sep-2023.pdf >
[2] < https://ibbi.gov.in/uploads/legalframwork/4fe83f07c6e1e32c5d8e41e9d33db811.pdf >
[3] < https://indiankanoon.org/doc/186684406/ >
[4] < https://ibbi.gov.in/uploads/order/d46a64719856fa6a2805d731a0edaaa7.pdf >
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.