1. Giriş
Federal soruşturmalar devam ederken, Silikon Vadisi Bankası’nın (Silicon Valley Bank-SVB) otopsisi ve bunun sonucunda ortaya çıkan banka iflasları dizisi daha yeni başlıyor. Uzmanlar, hatalı bir risk modelinin kısmen suçlu olduğunu öne sürdüler ve müşteri verilerini meslektaşlarıyla paylaşmak muhtemelen bankayı kurtarmazken, SVB ve diğer sorunlu bankalar, birkaç Hollandalı banka tarafından benimsenen veri paylaşım modelinden bir veya iki şey öğrenebilir.
Son yıllarda veri paylaşımı (data sharing), diğer sektörlerde olduğu gibi bankacılık sektöründe de çok konuşulan bir konu haline geldi. İyileştirilmiş risk yönetimi, gelişmiş müşteri hizmetleri ve artan verimlilik dahil olmak üzere veri paylaşımının faydaları iyi bilinmektedir ve iyi belgelenmiştir. Bununla birlikte, veri paylaşımının artmasıyla birlikte, özellikle uyumluluk ve yönetişim açısından yeni bir dizi zorluk ortaya çıkıyor. Hollanda’da, birkaç büyük banka, bir bütün olarak sektör için önemli etkileri olacak olan verilerini paylaşmayı kabul ettiler.
Az sayıda büyük, baskın oyuncu, Hollanda bankacılık endüstrisini karakterize ediyor. Bu bankalar, ülkenin finansal işlemlerinin önemli bir kısmından sorumludur ve sıkı düzenleyici koşullara tabidir. Son yıllarda, veri paylaşımının sektörde uyumluluğu ve yönetişimi iyileştirmede kritik bir rol oynayabileceği konusunda artan bir kabul vardır.
ABN Amro, Rabobank ve ING dahil olmak üzere birçok Hollanda bankası, risk değerlendirmelerinin kalitesini ve doğruluğunu artırmanın yanı sıra müşteri hizmetlerini geliştirmek için veri paylaşım girişimini başlattılar. Bankalar, verilerini bir havuzda toplayarak müşterileri hakkında daha kapsamlı bir görüş elde etmeyi ummakta olup; bu da onların daha kişiselleştirilmiş hizmetler sunmalarını ve daha bilinçli kararlar vermelerini sağlayacaktır.
2. Banka veri paylaşımının faydaları
Hollanda bankaları arasında veri paylaşımı konusu, SVB’nin başarısızlığı ve ardından bankacılık piyasalarında yaşanan kargaşayla doğrudan ilgili olmasa da, bu kriz, bankacılık sektöründe daha iyi risk yönetimi ve uyumluluğa olan ihtiyacı bir kez daha vurguladı. Veri paylaşımı, dolandırıcılık tespitini, müşteri profili oluşturmayı ve mevzuat uyumluluğunu iyileştirerek ve operasyonel maliyetleri azaltarak bu sorunların ele alınmasında çok önemli bir rol oynayabilir.
Hollandalı bankaların veri paylaşım programlarını başlattıktan sonra öğrendikleri şunlardır:
a) İyileştirilmiş dolandırıcılık tespiti ve önlenmesi (improved fraud detection and prevention): Bankalar, veri kaynaklarını bir havuzda toplayarak daha kapsamlı dolandırıcılık tespit algoritmaları (more comprehensive fraud detection algorithms) oluşturarak hileli işlemleri (fraudulent transactions) daha doğru ve verimli bir şekilde tanımlayabilir. Bu, finansal işlemlerin güvenli kalmasını sağlayarak hem bankalar hem de müşterileri için kayıpların önlenmesine yardımcı olabilir.
b) Daha iyi müşteri profili oluşturulması (better customer profiling): Bir müşterinin finansal geçmişi hakkında daha fazla bilgi mevcut olduğunda, bankalar kredi riskini daha doğru bir şekilde değerlendirebilir ve aşırı borç verme ve temerrüdü önlemeye yardımcı olur. Bu, banka iflas riskini azaltabilir ve finansal istikrarı iyileştirebilir.
c) Mevzuat uyumluluğunun artması (increased regulatory compliance): Bankalar, kaynakları bir araya getirerek şüpheli işlemleri daha kolay tespit edebilir ve kara para aklama ile mücadele (anti-money laundering; AML) ve müşteri tanıma (know your customer; KYC) düzenlemeleri kapsamındaki uyumluluk koşullarını karşılayabilir. Verilerin paylaşılması, bankaların düzenleyici koşullara uymak için gerekli olan dolandırıcılığı belirlemesine ve bildirmesine de yardımcı olabilir.
ç) Azalan işletme maliyetleri (reduced operational costs): Veri paylaşımı, bankaların Bilişim Teknolojisi altyapılarının yanı sıra, veri yönetimi ve işleme harcamalarını azaltmalarına yardımcı olabilir. Bu, daha fazla katma değerli faaliyetler için kaynakları serbest bırakabilir ve genel verimliliği artırabilir.
3. Veri paylaşımının zorlukları
Veri paylaşımının faydaları açık olmakla birlikte, ele alınması gereken önemli zorluklar da vardır, bunların en büyüğü de veri gizliliğidir (data privacy). Bankalar, müşterilerinin verilerini korumaktan sorumludur ve bu verilerin korunmasını sağlamak için katı düzenlemelere, coğrafyaya göre değişen düzenlemelere (örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde yeni kurallar geçerli olabilir) uymak zorundadır. Bankalar arasında veri paylaşımı, bu verilerin nasıl korunacağı ve güvenliğinin sağlanmasından kimin sorumlu olacağı konusunda bir takım soruları gündeme getirir.
Diğer iki önemli endişe de şöyledir:
a) Verilerin kötüye kullanılması (data misuse): Bankalar, kişisel ve finansal bilgiler de dahil olmak üzere çok sayıda hassas veriye erişebilir. Bu veriler yanlış kişilerin eline geçerse dolandırıcılık veya cezai amaçlar için kullanılabilir. Bankalar, verilerinin kötüye kullanılmamasını ve güvenlik ihlallerini veya diğer olayları tespit edip yanıt verebilmelerini sağlamak için adımlar atmalıdır.
b) Yönetim (governance): Bankalar verileri paylaştıklarında, verilerin güvenli bir şekilde paylaşılmasını sağlamak için bir dizi ortak standart ve prosedür üzerinde anlaşmaları gerekir. Bu, bankalar arasında yüksek düzeyde bir koordinasyon ve işbirliğinin yanı sıra, ilgili rol ve sorumluluklarının net bir şekilde anlaşılmasını gerektirir.
Sonuç olarak, birkaç büyük Hollanda bankasının verilerini paylaşma kararı, bankacılık sektöründe uyumun ve yönetişimin iyileştirilmesinde önemli bir adımı temsil ediyor. Bu bankalar, verilerini bir havuzda toplayarak müşterileri hakkında daha kapsamlı bir görüş elde etmeyi umuyor, bu da onların daha kişiselleştirilmiş hizmetler sunmalarını ve daha bilinçli kararlar almalarını sağlayacaktır.
Ancak, veri paylaşımı ile ilgili zorluklar göz ardı edilemez. Bankalar, müşterilerinin verilerini koruyabilmelerini ve kötüye kullanımı önleyebilmelerini sağlamalı ve aynı zamanda veri paylaşımı için net standartlar ve prosedürler geliştirmelidir. Doğru yaklaşımla veri paylaşımı, bankacılık sektöründe uyum ve yönetişimi geliştirmek için güçlü bir araç olabilir. Veri paylaşımının, risk yönetimini ve uyumluluğu geliştirmenin yalnızca bir yönü olduğuna dikkat etmek de önemlidir. Bankalar, SVB’nin başarısızlığı (iflası/çöküşü) gibi bir krizden kaçınmak için operasyonlarında yönetişime, saydamlığa ve hesap verebilirliğe (governance, transparency and accountability) de öncelik vermelidir.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.