IMF: “Gizli Borç Ekonomilere Zarar Veriyor, Daha İyi Kamuyu Aydınlatma Kuralları Acıyı Hafifletmeye Yardımcı Olabilir”

Kamu yükümlülüklerinin saydam olmasını sağlamak için dâhili yasaların güncellenmesi gerekir. Rekor düzeydeki küresel kamu borcunu gidermeye yönelik çabalar ters yüz edilmemiş taş bırakmayacaksa, o zaman zayıf kamuyu aydınlatma kuralları/yasaları derinlemesine incelemeyi gerektirir. Gizli borç, bir hükümetin sorumlu olduğu ancak yurttaşlarına veya diğer alacaklılara açıklanmayan borçlanmadır. Her ne kadar doğası gereği bu borç çoğu zaman resmi hükümet bilançosunun dışında tutulsa da, oldukça gerçektir ve bazı tahminlere göre küresel olarak 1 trilyon dolara[1] ulaşmaktadır.

Bu açıklanmayan yükümlülükler, 91 trilyon doları aşan küresel kamu borcuyla[2] karşılaştırıldığında çok büyük olmasa da, son yıllarda üç katına çıkan yıllık yeniden finansman ihtiyaçları nedeniyle zaten yüksek oranda borç içinde olan düşük gelirli ülkeler için büyüyen bir tehdit oluşturmaktadır[3]. Yüksek faiz oranları ve zayıf ekonomik büyüme göz önüne alındığında sorun daha da acil hale gelmektedir. Borçlanmanın boyutu hakkında doğru bilgi olmadan hesap verebilirlik de tehlikeye girer ve bu da yolsuzluk riskini artırır.

Bu potansiyel vahim sonuçlardan, iç hukuk çerçevelerinin güçlendirilmesiyle kaçınılabilir. ‘Kamu Borç Şeffaflığının Yasal Temelleri: Yasayı İyi Uygulamalarla Uyumlu Hale Getirmek’ (The Legal Foundations of Public Debt Transparency: Aligning the Law with Good Practices[4]) başlıklı yeni bir makalede, ulusal yasalardaki şeffaflığı engelleyen güvenlik açıklarını ve boşlukları inceleyen 60 ülkeyi kapsayan bir anketten elde edilen bulgular sunulmaktadır.

Temmuz 2023 tarihli bir makaleye[5] dayanarak yapılan yeni araştırma, ankete katılan ülkelerin yarısından azında borç yönetimi ve mali raporlar gerektiren yasalara sahip olduğunu, dörtte birinden azında ise şeffaflığı kolaylaştırmaya yönelik temel yasal özellikler olan kredi düzeyi bilgilerinin kamuya açıklanmasını gerektirdiğini göstermektedir. Ayrıca iç hukukta borcun gizlenmesine olanak tanıyan dört dikkate değer güvenlik açığı tespit edilmiştir: kamu borcunun dar tanımı, kamuyu aydınlatma için yetersiz yasal koşullar, kamu borç sözleşmelerindeki gizlilik hükümleri ve etkin olmayan gözetim (a narrow definition of public debt, inadequate legal requirements for disclosure, confidentiality clauses in public debt contracts, and ineffective oversight).

Kamu Borcunun Tanımı (definition)

Pek çok ülkede, bir veya birden fazla yasada kamu borcunun dar bir tanımı, bazı devlet borcu türlerinin gözden kaçmasına yol açmaktadır. (Makalede) Kamu borcu tanımının geniş ve kapsamlı olmasını, yani borç bakiyeleri, türev ürünler ve swaplar, tedarikçi kredileri ve garanti yüklenimlerinin yanı sıra krediler ve menkul kıymetleri (arrears, derivatives and swaps, suppliers’ credit, and assumptions of guarantees as well as loans and securities) de kapsaması önerilmektedir. Tanım aynı zamanda bütçe dışı fonları, kamu yatırım fonlarını (örneğin emeklilik fonları) ve özel amaçlı (finansal) araçları [extra budgetary funds, public trust funds (pension funds, for example), and special purpose vehicles] da kapsamalıdır.

Buna iyi bir örnek, 2020 yılında, bir yıldan kısa vadeli menkul kıymetler veya Hazine bonosu gibi kısa vadeli finansman araçlarının borç hesaplamalarına ve istatistiklerine dâhil edilmesini sağlamak için yasal reform gerçekleştiren Ekvador’da görülmektedir. Diğer iyi örnekler arasında ise Gana, Jamaika, Ruanda, Tayland ve Vietnam’da kullanılan ve hepsi birden fazla borçlanma aracı türünü kapsayan yasal tanımlar yer almaktadır.

Kamuyu Aydınlatma (disclosure)

İkincisi, dünya genelinde borcun kamuya açıklanmasına ilişkin yasal koşullar yetersizdir. Borç verilerinin hem zamanında hem de politika analizi, saydamlık ve hesap verebilirlik açısından uygun bir şekilde raporlanması konusunda açık bir yükümlülük olduğunun sinyalini vermek için güçlü bir yasal dayanak çok önemlidir. Benin, Kenya ve Ruanda’da hem kamu borcu raporlama koşullarını hem de bu raporların zaman çerçevelerini tanımlayan güçlü raporlama yasaları bulunmaktadır.

Gizlilik (confidentiality)

Kamu borç sözleşmelerinde gizlilik, saydamlığı doğrudan engellemektedir. Dünya çapında, kamu borcunun gizliliğini düzenleyen (ve sınırlayan) az sayıda yasa vardır ki; bu da politika yapıcılara bu tür sözleşmeleri ulusal güvenlik veya diğer nedenlerle gizli olarak etiketleme konusunda geniş takdir yetkisi vermektedir. Bu durum, borç ile ilgili mevcut uluslararası standartların ve kılavuzların gizlilik sorunlarının nasıl çözüleceğine ilişkin sınırlı rehberlik sağlaması gerçeğiyle daha da kötüleşir.

Yasanın, kamuyu aydınlatmaya ilişkin istisnaları ve gizlilik anlaşmalarının kapsamını sıkı bir şekilde tanımlaması tavsiye edilmektedir. Yasama denetimi ve idari veya yargısal çözümler gibi diğer koruma mekanizmaları da ilgili yasal hükümlerde ayrıntılı olarak açıklanmalıdır. Japonya, Moldova ve Polonya’daki yasalar, gizli bilgilerin yasama veya parlamento tarafından denetlenmesine izin veren az sayıda yasa arasında yer almaktadır.

Gözetim (oversight)

Kamu borcunun kamuya açıklanması, hesap verebilirliğin önemli garantörleri olan yasama organları ve yüksek denetim kurumları (ulusal hükümet denetim kurumları) tarafından etkin olmayan gözetim yönetişiminin olduğu durumlarda da engellenebilir. Yasama organları, halk adına kamu borcunu izleyebilmeli, inceleyebilmeli ve son derece teknik raporları okuyabilen ve kavrayabilen personele sahip olmalıdır.

Bazı yasama organlarında, yasa koyucular arasında uzmanlaşmaya izin veren, bütçe ve kamu hesapları komiteleri gibi bir komite sistemi bulunmaktadır. Bunun bir örneği, Hazine Bakanı’nın yasa gereği yıllık kamu borç raporunu bir bütün olarak Kongre’ye değil, iki özellikli komiteye (Meclis Yöntemleri ve Araçları Komitesi ile Senato Finansman Komitesi) göndermesinin gerekli olduğu Amerika Birleşik Devletleri’dir. Ayrıca yasaların, yüksek denetim kurumlarına devlet borçlarını ve borç işlemlerini izleme ve denetleme yetkisi ve gerekli yetkileri vermesi de tavsiye edilmektedir.

Uluslararası Para Fonu’nun rolü (IMF role)

Borç saydamlığı sadece ülkelere doğrudan fayda sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda Uluslararası Para Fonu’nun (International Monetary Fund-IMF) çalışması için de hayati önem taşıyor. Gizli ve şeffaf olmayan borç biçimleri, IMF’nin temel görevini yerine getirmesini çeşitli şekillerde zorlaştırmaktadır. Örneğin teminatlı krediler, yeni ve karmaşık finansman biçimleri ve gizlilik anlaşmaları, IMF’nin bir ülkenin borcunu doğru bir şekilde değerlendirmesini ve ekonomisini yeniden rayına oturtmasını zorlaştırmaktadır.

IMF, bu nedenle, borç şeffaflığının faydalarını teknik yardım yoluyla doğrudan ülkelere ulaştırmak için çalışmakta ve aynı zamanda program çalışmalarında da konuyu ele almaktadır.

İyi tasarlanmış yasalar borcun gizlenmesini zorlaştırır. Ancak kanıtlanmış faydalarına rağmen kitaplarda bu kanunlardan yeterli sayıda bulunmuyor. Saydamlığın doğru şekilde sağlanmasının kritik önemi göz önüne alındığında, ülkeler ve uluslararası ortakları yerel yasal çerçevelerin iyileştirilmesine yönelik reformlar için baskı yapmalıdır ki; bu da hem borçlulara, hem meşru alacaklılara hem de daha geniş anlamda sisteme fayda sağlar. Taşları tersine çevirmek hiç bu kadar önemli olmamıştı.

[1] Metinde yer alan ‘dolar’ ibaresi, Amerika Birleşik Devletleri para birimini ifade eder.

[2] <https://www.imf.org/en/Blogs/Articles/2023/09/13/global-debt-is-returning-to-its-rising-trend>

[3] <https://www.imf.org/en/Blogs/Articles/2024/01/24/how-to-ease-rising-external-debt-service-pressures-in-low-income-countries>

[4] <https://www.imf.org/en/Publications/WP/Issues/2024/02/09/The-Legal-Foundations-of-Public-Debt-Transparency-Aligning-the-Law-with-Good-Practices-544450>

[5] <https://www.imf.org/en/Publications/Policy-Papers/Issues/2023/07/28/Making-Debt-Public-Debt-Ongoing-Initiatives-and-Reform-Options-537306>

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.