1. Giriş
Anonimliği ve merkezi olmayan doğası (anonymity and decentralized nature) zorluklar oluşturan kripto varlıklarıyla başa çıkmak için, özellikle de katma değer vergisi açısından vergi sistemlerinin güncellenmesi gerekiyor.
Ödeme aracı olarak kullanılabilecek kripto varlıkları, ilk ve hâlâ en büyüğü olan Bitcoin’in 2009 yılındaki çıkışından bu yana 10 binden fazla varyanta dönüşmüş; geliştirdikleri şaşırtıcı hız ve sağlayabildikleri takma adlar, vergi sistemlerini yakalamaya başlamıştır.
Yeni bir makalede, hükümetlerin, vergi gelirlerinde bir sızıntıyı önlemek ve vergi sisteminin bütünlüğünü korumak için kullanımı hâlâ sınırlıyken bu kripto varlıklarını vergilendirmenin ortaya çıkan zorluklarını nasıl ele alabilecekleri tartışılıyor.
2. Kriptonun sınıflandırılması (classifying crypto)
Kripto varlıkların görünümleri çeşitlidir ve tutkuyla tutulur. Mali işlemleri hükümetlerin gözetiminden ve mali kurumların müdahalesinden kurtarma olasılığı, bazıları için liberal (özgürlükçü) bir hayaldir. El Salvador ve Orta Afrika Cumhuriyeti, Bitcoin’i yasal ödeme aracı olarak kabul edecek kadar ileri gitmiştir.
Ancak eleştirmenler, kripto varlıkları yalnızca doğası gereği değersiz değil, aynı zamanda suç, dolandırıcılık ve kumar için bir paravan (a front for crime, scams, and gambling) olarak görmekte, ayrıca baş döndürücü oynaklıklarına (dizzying volatility) da işaret etmektedirler. Örneğin Bitcoin, on yıl önce 200 (Amerika Birleşik Devletleri-ABD) dolardan 2021’de yaklaşık 70 bin dolara yükselmiş ve bugün yaklaşık 29 bin dolara düşmüştür.
Geçen yıl FTX’in çöküşü ve ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (United States Securities and Exchange Commission) Binance ve Coinbase’ye karşı açtığı davalar, kullanıcılar arasında endişe yaratırken, suç faaliyetlerine yapılan itirazlar, yüksek profilli milyarlarca dolarlık ele geçirmelere yansımıştır. Bu gelişmeler, politika yapıcıların artan incelemelerini ve düzenleme için yaygın çağrıları tetiklemiştir.
Ancak kripto varlıklar nihayetinde patlasa da batsa da, onları vergilendirmenin tutarlı bir yoluna ihtiyaç vardır.
Buradaki önemli bir konu, kripto varlıkların nasıl sınıflandırılacağıdır ki, bunlar varlık veya para birimi olarak mı kabul edilmelidir? Kripto kâr amacıyla satıldığında, diğer varlıklarda olduğu gibi sermaye kazancı olarak vergilendirilmelidir. Ve kripto ile yapılan satın alımlar, nakit işlemler için uygulanacak olan aynı satış veya katma değer vergisine [KDV (value-added taxes)] tabi olmalıdır.
Bu nedenle, önemli bir görev, kriptonun vergi amaçlı olarak nasıl karakterize edileceği konusunda netlik gerektiren bu ilkelerin uygulanmasını sağlamaktır: özünde, KDV ve satış vergileri için para birimleri ve gelir vergisi amaçları için varlıklar olarak. Kripto varlık işlemlerinin gelişen doğası nedeniyle bu kolay olmasa da, tamamen mümkündür. En derin zorluklar o zaman uygulamadadır.
3. Gelir sorunları (revenue considerations)
Kaba tahminler, kriptodan elde edilen sermaye kazançları üzerindeki %20’lik bir verginin, 2021 yılında yükselen fiyatlar arasında dünya çapında yaklaşık 100 milyar ABD doları artıracağını gösteriyor. Bu, küresel kurumlar vergisi gelirlerinin yaklaşık %4’ü veya toplam vergi tahsilatının %0,4’üdür.
Ancak toplam kripto piyasası kapitalizasyonu, 2021 sonundaki zirveye göre %63 düşerse, vergi gelirleri o zaman daralırdı. Bu kayıplar tamamen diğer vergilere mahsup edilirse, gelirde buna karşılık gelen bir azalma olacaktır. Daha normal zamanlarda ve mevcut piyasa büyüklüğünde, küresel kripto vergi gelirleri muhtemelen yılda ortalama 25 milyar ABD dolarından az olacaktır. Bu, daha geniş şemada, çok büyük bir tutar değildir.
Tehlikede olan önemli adalet sorunları da vardır. Takma adları, kriptoyu tam olarak kimin tuttuğundan emin olmayı zorlaştırsa da, kripto tutmanın düşük gelirli insanlar arasında da çarpıcı bir şekilde yaygın olmasına rağmen, mülkiyetin nispeten zenginler arasında yoğunlaştığına dair işaretler vardır. Mevcut anketler, yaklaşık 10 bin kişinin tüm Bitcoin’in dörtte birine sahip olduğunu göstermektedir.
KDV de vardır. Kripto işlemlerinin, vergi idarelerinden gizlenme potansiyelleri açısından nakit ile olanlara benzerlikleri bulunmaktadır. Günümüzde kripto ile yapılan satın almaların payı hâlâ küçüktür. Ancak yaygın kullanım, eğer vergi sistemleri hazırlanmadıysa, bir gün KDV ve satış vergilerinden yaygın bir şekilde kaçınılması anlamına gelebilir ve bu da Devlet gelirlerinin önemli ölçüde düşmesine yol açabilir ki; bu da, kriptodan gelen en büyük tehdit olabilir.
4. Adresleme uygulaması (addressing implementation)
Kripto varlıklarının vergilendirilmesindeki en temel zorluk, bunların “takma ad” (pseudonymous) olmalarıdır. Yani işlemler, bireyler veya firmalar ile bağlantı kurması son derece zor olan genel adresleri kullanır. Bu vergi kaçırmayı kolaylaştırabilir. Bu nedenle uygulama, vergi makamları için meselenin merkezinde yer alır.
İnsanlar merkezi borsalar aracılığıyla işlem yaptığında sorun aşılabilir, çünkü bunlar standart “müşteri tanıma” izleme kurallarına (standard “know your customer” tracking rules) ve muhtemelen stopaj vergilerine tabi tutulabilir. Birçok ülke, vergi uyumluluğunun artacağı beklentisiyle bu tür kuralları uygulamaya koymaktadır.
Bununla birlikte, bildirim yükümlülükleri, insanları bunun yerine yurtdışındaki merkezi borsaları kullanarak vergi makamlarını cahil tutmaya teşvik edebilir. Bu endişeyi gidermek için Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (Organisation for Economic Co-operation and Development; OECD), ülkeler arasında kripto ile ilgili bilgi alışverişi için bir çerçeve geliştirmiştir. Ancak uygulama bundan biraz uzaktır.
Daha rahatsız edici bir olasılık, bildirim kurallarının (ve bazı kripto aracı kurumlarının başarısızlıklarının), insanları merkezi olmayan borsalar yoluyla veya doğrudan hiçbir merkezi yönetim organının bu işlemleri denetlemediği eşler arası ticaret yoluyla işlem yapmaya teşvik edebilmesidir. Bunlar, vergi idarecilerinin nüfuz etmesi için hâlâ son derece zordur.
Takma ad kullanımının ortaya çıkardığı temel zorlukların karmaşıklığı, inovasyonun hızı, büyük bilgi boşlukları ve önümüzdeki belirsizlikler göz önüne alındığında, kripto para birimini daha geniş vergi sistemine düzgün bir şekilde dâhil etme savaşında gidişat henüz dönmemiştir. Bunu yapmak için gerekli olan bazı unsurlar -vergi amaçlı sınıflandırmalarındaki netlik gibi- açıktır.
Ancak zorluklar temeldir ve riskler, özellikle KDV ve satış vergileri, insanların tahmin ettiğinden daha büyük olabilir. Pek çok hükümetin (hepsi olmasa da) fark etmeye başladığı gibi, politika yapıcıların kriptoyu vergilendirmek için açık, tutarlı ve etkili çerçeveler geliştirmesi gerekmektedir.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.