Yüksek faiz oranları bazı bankaların kırılganlıklarını ortaya çıkardı ve çok daha fazlası uzun süreli sıkı para politikası nedeniyle zayıflayabilir.
Merkez bankaları, birçok ülkede inatla yüksek kalan enflasyonu kontrol altına almak için mücadele ederken faiz oranlarını daha uzun süre yüksek tutabilir ve bunu yaparak ekonomilerini yavaşlatabilir.
Bir nesildir dünya finans piyasaları böyle bir ortamla karşılaşmamıştır. Bu, finansal denetçilerin ortaya çıkan tehditlere karşı analitik araçlarını ve düzenleyici yanıtlarını keskinleştirmeleri gerektiği; bankacılık sistemi ve ötesinde biriken yeni riskler ise, en zayıf borç verenleri belirleme çabalarını iki katına çıkarmanın zamanı geldiği anlamına gelmektedir.
Bu doğrultuda, artan faiz oranlarından kaynaklanan risklere odaklanmak ve Mart ayında (2023) bazı bankaları çökerten fonlama baskılarını da hesaba katmak için stres testi araçları geliştirildi. Ayrıca analist tahminlerini ve geleneksel banka ölçümlerini kullanarak ortaya çıkan bankacılık kırılganlıklarını takip etmek için yeni bir gözetim aracı geliştirildi. Kamuya açık verilere dayanan bu izleme araçları, daha ayrıntılı gizli denetim verileri kullanan Finansal Sektör Değerlendirme Programlarındaki (Financial Sector Assessment Programs) denetim otoriteleri ve Uluslararası Para Fonu-Dünya Bankası ekipleri tarafından yapılan stres testlerini tamamlamayı amaçlamaktadır.
Her ne kadar pek çok kişi mevduat faizlerini düşük tutarken borçlulardan daha yüksek faiz oranları toplayarak fayda sağlasa da, yükselen faiz oranları bankalar için bir risk oluşturmaktadır. Hem tüketicilerin hem de işletmelerin artık daha yüksek borçlanma maliyetleriyle karşı karşıya kalması, özellikle de işlerini veya işletme gelirlerini kaybetmeleri durumunda, kredi kayıpları da artabilir. Bankalar kredilerin yanı sıra faiz oranları yükseldiğinde değer kaybeden tahvil ve diğer borçlanma senetlerine de yatırım yapıyor. Bankalar, ani mevduat çekilmeleri veya diğer fonlama baskılarıyla karşı karşıya kaldıklarında bunları zararına satmak zorunda kalabilirler ki; Silikon Vadisi Bankası’nın (Silicon Valley Bank) başarısızlığı bu tahvil kaybı kanalının dramatik bir örneğiydi.
Stres testi
Uluslararası Para Fonu’nun (International Monetary Fund-IMF) en son Küresel Finansal İstikrar Raporu’nun (Global Financial Stability Report[1]) bir bölümünde ana hatları verilen, 29 ülkedeki yaklaşık 900 kredi kuruluşunu kapsayan yeni küresel stres testine[2] göre bankacılık sistemi genel olarak dirençli görünmektedir. IMF’nin en son Dünya Ekonomik Görünümü (World Economic Outlook[3]) raporunda öngörülen temel senaryo kapsamında borç verenlerin nasıl bir performans sergileyeceğini gösteren çalışma, düşük sermaye düzeyine sahip 30 bankacılık grubunu belirlemiş ve bunların tümü küresel banka varlıklarının yaklaşık %3’ünü oluşturmuştur.
Ancak şiddetli durgunluk içinde enflasyon (stagflasyon; yani %2 küresel ekonomik daralma ile birlikte yüksek enflasyon) ve daha da yüksek merkez bankası faiz oranları ile kuşatılırsa, kayıplar çok daha büyük olacaktır. Böylece, zayıf kurumların sayısı 153’e çıkacak ve küresel banka varlıklarının üçte birinden fazlasını oluşturacaktır. Çin hariç, gelişmiş ekonomilerde gelişmekte olan piyasalara göre çok daha fazla zayıf banka vardır.
Bu zayıf bankalar grubu (group of weak banks) artan faiz oranlarından, artan kredi temerrütlerinden ve düşen menkul kıymet fiyatlarından mustariptir. Daha da önemlisi, ek analizler, mevduat çalıştırma senaryoları kapsamında menkul kıymet satışından kaynaklanan kayıpların, bankaların Federal Rezerv’in (ABD merkez bankası) indirim penceresi gibi merkez bankası borç verme olanaklarına erişimi olduğunda daha az acı verici olduğunu gösteriyor.
Küresel stres testini tamamlamak için (yukarıda söz edilen) yeni gözetim aracı, sermayenin varlıklara oranı gibi geleneksel denetim ölçümlerinin yanı sıra piyasa fiyatının banka özsermayesinin defter değerine oranı gibi piyasa göstergelerini de içermektedir. Bunlar, bankacılık stresi olayları sırasında güven kaybının önemli göstergelerini tarihsel olarak kanıtlamıştır. Bankaları, dikkate alınan beş risk ölçütünün [sermaye yeterliliği, varlık kalitesi, kazançlar, likidite ve piyasa değerlemesi (capital adequacy, asset quality, earnings, liquidity, and market valuation)] üç veya daha fazlasında aykırı değerlerde görünmeleri halinde, daha fazla inceleme için işaretler.
Stres dönemlerinde pek çok banka potansiyel olarak savunmasız görünebilirken çok azı ciddi sıkıntı yaşayabilir. Bu aracın geriye dönük testleri, salgının başlangıcında potansiyel olarak savunmasız kurumlarda bir artış olduğunu ve yüksek faiz oranlarının can yakmaya başlamasıyla birlikte 2022 yılının sonlarında sürekli bir artış olduğunu gösteriyor. Bu son grup, iflas eden veya Mart ayında (2023) devralınan dört bankayı içeriyordu.
Mevcut piyasa verilerine ve uzlaşma analist tahminlerine dayanarak, bu göstergeler Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) önemli bir grup küçük bankanın risk altında olduğuna ve likidite ve kazanç baskılarının devam etmesi nedeniyle Çin ve Avrupa da dâhil olmak üzere Asya’daki bazı kredi verenler için endişeye işaret etmektedir.
Her iki çalışmada da tespit edilen oldukça büyük bir grup zayıf banka, bankacılık sektöründe yeni politika önlemlerine olan ihtiyacın altını çiziyor:
- Denetim otoriteleri tarafından yapılan stres testleri piyasa temelli analizleri içermeli, daha küçük kredi verenleri içermeli ve bankaları daha ciddi olumsuz ancak yine de makul olan senaryolara karşı test etmelidir.
- Banka denetçilerinin proaktif olmaları ve tespit edilen zayıflıkları gidermeye hazır ve istekli olmaları[4] Finansal Sektör Değerlendirme Programı[5] ile ekonomilerin yarısından fazlasında yeterli kaynaklara sahip bağımsız banka denetçilerinin bulunmadığı tespit edilmiştir.
- Bankalardaki likidite ve faiz oranı risklerini uzak tutmak için uluslararası standartların yükseltilmesi gerekmektedir. Ekonomilerin en az beşte birinin bu riskleri izlemek ve ele almak için zayıf denetim ve düzenleme uygulamaları vardır, bu Mart ayındaki (2023) çalkantı bunun neden bu kadar önemli bir konu olduğunu göstermektedir.
- Bankalar, merkez bankasının borç verme imkânlarına erişmeye daha iyi hazırlanırlarsa daha dirençli olabilirler. Denetim otoriteleri daha zayıf borç verenlerin acil yardımdan kolayca yararlanıp yararlanamayacaklarını değerlendirirken, bankalar bu erişimi periyodik olarak test etmelidirler.
Artık bankacılık sorunlarının azaldığına göre, kurumların ve onların düzenleyici ve denetleyicilerinin bu zamanı dayanıklılığı artırmak için kullanmaları gerekmektedir. Faiz oranlarının piyasalarda şu anda fiyatlanan fiyatlardan daha uzun süre yüksek kalabileceği göz önüne alındığında, bu risklerin olası yeniden canlanmasına hazırlıklı olmaları gerekiyor.
[1] < https://www.imf.org/en/Publications/GFSR/Issues/2023/10/10/global-financial-stability-report-october-2023 >
[2] < https://www.elibrary.imf.org/display/book/9798400249686/CH002.xml >
[3] < https://www.imf.org/en/Publications/WEO/Issues/2023/10/10/world-economic-outlook-october-2023 >
[4] < https://www.imf.org/en/Blogs/Articles/2023/09/18/financial-stability-needs-supervisors-with-the-ability-and-will-to-act >
[5] < https://www.imf.org/en/About/Factsheets/Sheets/2023/financial-sector-assessment-program-FSAP >
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.