Reformları yürürlüğe koyan ülkelerin borç/GSYİH oranları, çok yıllı bir dönemde ortalama %3 puan düşmüştür.
Küresel ekonomi son üç yılda çok sayıda şok yaşadı. Yükselen piyasalar ve gelişmekte olan ekonomilerin yalnızca büyümeyi yeniden canlandırmaya ve tam bir toparlanmayı güvence altına almaya ihtiyaçları yok ama aynı zamanda artan borçları ve diğer politika hususlarını da yönetmeleri gerekiyor.
Yeni bir tartışma notunda da belirtildiği gibi, düzenleyici değişiklikler ve diğer piyasa reformları bu zorluğu hafifletebilir. Örnekler arasında kamu hizmetleri piyasalarına giriş engellerinin azaltılması, mali denetim ve düzenleyici çerçevelerin oluşturulması ve döviz işlemleri ve sınır ötesi sermaye akışları üzerindeki kısıtlamaların azaltılması yer almaktadır.
Analize göre, düzenlemelerdeki büyük değişiklikler borcun gayrisafi yurtiçi hâsıla (GSYİH) oranında %3 puanlık bir düşüşe yol açıyor. Borç yükünün önemli bir ölçüsündeki bu düşüş, yalnızca GSYİH’nin artmasıyla değil, aynı zamanda daha yüksek vergi gelirleri ve daha düşük borçlanma maliyetleri yoluyla kamu maliyesinin iyileştirilmesiyle de gerçekleşiyor. Tahmin edilen etki, bu yıl Dünya Ekonomik Görünümü ve Mali İzleme (World Economic Outlook and Fiscal Monitor) bölümünde ana hatlarıyla belirtildiği gibi büyük mali konsolidasyonların etkisiyle karşılaştırılabilir.
Gözden kaçan borç kaldıracı
Borcun istikrara kavuşturulmasına yönelik tipik ilk adım, mali konsolidasyon yoluyla yeni borçlanmanın azaltılması veya borçların yeniden yapılandırılması yoluyla ödenmemiş toplam borcun azaltılmasıdır. Ancak borç/GSYİH oranları (debt-to-gross domestic product ratios), paydayı yani ekonomik çıktıyı artırarak da azaltılabilir. Bunu başarmanın bir yolu, Uluslararası Para Fonu (International Monetary Fund-IMF) araştırmalarının 2016 ve 2019’da gösterdiği gibi piyasa işleyişinin iyileştirilmesidir.
Son kırk yılda 90 gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiyi kapsayan IMF Yapısal Reform Veritabanı (Structural Reform Database), piyasaların beş geniş alanda nasıl çalıştığını ölçüyor: ticaret, dâhili finans, dış finans, ürün piyasası ve işgücü piyasası (trade, domestic finance, external finance, product market and labor market). Gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomiler arasında piyasaların iyi işleyişi arasındaki büyük fark nedeniyle, hükümetlerin, gelişmekte olan ekonomilerde büyümeyi canlandırmak ve borç yüklerini azaltmak için piyasa reformlarını bir politika aracı olarak kullanmaları için önemli bir alan bulunmaktadır. Rekabeti artırarak veya uygun düzenleyici çerçeveler oluşturarak piyasaların işleyişini iyileştirmeyi amaçlayan düzenlemelerde değişiklik yapmak, ekonomik çıktıyı artırabilir.
Araştırma, gelişmiş piyasa işleyişinin sadece payda etkisi yoluyla borç oranını düşürmekle kalmayıp, aynı zamanda mali sonuçları güçlendirdiğini ve yeni borçlanmanın azaltılmasına yardımcı olduğunu gösteriyor. Ancak ticaret engellerinin azaltılması gibi bazı piyasa odaklı politikalar, mali hesaplar üzerinde amaçlanan etkinin tam tersini yaratabilir. Örneğin tarifelerin kaldırılması, en azından kısa vadede vergi gelirini azaltacak ve dolayısıyla borcu artırabilecektir. Ancak bu durum uzun vadede artan ekonomik faaliyetlerle kısmen dengelenebilir.
Reformlar borçları istikrara nasıl kavuşturuyor?
Reformlardan elde edilen kazanımların, daha yüksek vergi gelirleri ve daha dar devlet borç faiz oranları yoluyla gerçekleştiği görülüyor. Yüksek vergi gelirleri muhtemelen ekonomik faaliyetteki iyileşmenin etkisinin doğrudan reformlar ile bağlantılı gelir kayıplarını telafi ettiğini yansıtıyor. Borçlanma maliyetlerinin düşmesi, reformların ardından yatırımcıların güvenindeki iyileşmeyi yansıtıyor.
Analiz aynı zamanda bazı reformların diğerlerinden daha iyi sonuç verdiğini de gösteriyor. Örneğin, hükümetlerin vergi toplamada daha iyi olduğu, başlangıç borçlarının daha yüksek olduğu ve ekonomik genişleme sırasında reformlar uyguladığı durumlarda, reformlarla ilişkili borç azalması daha büyük olur. Bu, reformların ortalama olarak borcun azaltılmasına yardımcı olmasına rağmen, bunun her durumda her zaman doğru olmadığı anlamına gelir.
Reformlardan elde edilen kazanımları azaltan bir diğer faktör ise artan hükümet harcamalarıdır. Tarihsel olarak, gelişmekte olan ülkeler reformlardan elde edilen mali kazanımların bir kısmını diğer politika girişimlerini finanse etmek için kullanmışlardır. Uygulama döneminde siyasi dinamiklerden kaynaklanan zorluklar da mali kazanımları sınırlamıştır. O halde dikkatli harcama yapmak, borç oranlarını başarılı bir şekilde azaltacak reformlar için kilit bir faktördür.
Sonuç olarak, reformların borç sürdürülebilirliğini güçlendirmesini sağlamak çeşitli politika değerlendirmelerini gerektirmektedir:
- Ülkelerin başlangıçtaki borç yükleri ve potansiyel eşitsizlik etkileri, reformlardan elde edilen mali kazanımların borç azaltımına, büyüme dostu harcamalara veya gelir eşitsizliği kaygılarına nasıl yönlendirilebileceğine karar vermede önemli faktörlerdir.
- Vergi tahsilatında verimliliğin artırılması, genişletilmiş bir vergi tabanının kazanımlarını artırabilir; örneğin yakın tarihli bir IMF raporunda belirtildiği gibi, hükümetler dijital altyapıya yatırım yaparak gelir seferberliğini güçlendirebilir ve harcama verimliliğini artırabilir.
- Reformlardan elde edilen kazanımları azaltan bir diğer faktör ise artan hükümet harcamalarıdır. Tarihsel olarak, gelişmekte olan ülkeler reformlardan elde edilen mali kazanımların bir kısmını diğer politika girişimlerini finanse etmek için kullanmışlardır. Uygulama döneminde siyasi dinamiklerden kaynaklanan zorluklar da mali kazanımları sınırladı. O halde dikkatli harcama yapmak, borç oranlarını başarılı bir şekilde azaltacak reformlar için kilit bir faktördür.
Genel olarak reformlar, piyasaların işleyişini iyileştirmek ve uzun vadeli büyümeyi teşvik etmek için hayati öneme sahiptir. Araştırma, bu tür reformların, gelişmekte olan birçok piyasanın ve gelişmekte olan ekonominin şu anda karşı karşıya olduğu borçları istikrara kavuştururken büyümeyi destekleme şeklindeki zorlu dengeleme eyleminde ülkelere yardımcı olma konusunda da önemli bir potansiyele sahip olduğunu ortaya koyuyor.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.