“Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi? (…)”
Merhum Akif(im)e ve Çanakkale Şehitlerine en derin saygıyla…
Ticari bir sözleşmenin oluşum ve müzakere aşamalarında inanılmaz miktarda bilgi alışverişi yapılır. Çoğu terim ticari olarak ilgili olsa da diğerleri, tarafların anlaşmayı kabul ederken doğru olduğuna güvendikleri beyanlar olacaktır.
Taraflardan biri belirli gerçekleri, istatistikleri, özellikleri veya faydaları yanlış beyan ederse, sözleşmeyi ihlal etmekten ve/veya haksız fiil eyleminden (breach of contract and/or action in tort) sorumlu olabilir ki; bu, “yanlış beyan” (misrepresentation) olarak bilinir.
1. Yanlış beyan
Yanlış beyan, taraflardan birinin diğer tarafın karar verme sürecini etkileyen yanıltıcı bilgiler sunması ve onların başka türlü kabul etmeyecekleri bir sözleşmeye girmelerine neden olması durumunda ortaya çıkar. Kasıtsız/İstenmeden veya kasıtlı (unintentionally or deliberately) olarak meydana gelebileceğini ve sözleşmenin feshi, yasal işlem veya tazminat için gerekçe olabileceğini not etmek önemlidir.
2. Yanlış beyan türleri
Üç tür “yanlış beyan” vardır:
- İhmal sonucu yanlış beyan (negligent misrepresentation);
- Masum yanlış beyan (innocent misrepresentation),
- Hileli yanlış beyan (fraudulent misrepresentation).
2.1. İhmal sonucu yanlış beyan
1967 tarihli Yanlış Beyan Yasası (The Misrepresentation Act 1967[1]), ihmal sonucu yanlış beyanı, bir sözleşme tarafının diğerine dikkatsizce veya doğruluğuna inanmak için makul gerekçeler olmaksızın yaptığı bir beyan olarak tanımlar. Davacının dolandırıcılık tespit etmesi yükümlülüğü yoktur ve ihmal nedeniyle yanlış beyan testi objektiftir. İhmalden kaynaklanan yanlış beyan, ihmalden kaynaklanan yalan ifadeden farklı olup; ikincisi, bir sözleşme yürürlükte olsun ya da olmasın ileri sürülebilen bir haksız fiil eylemidir. İhmali nedeniyle yanlış beyan davası yalnızca sözleşme hukuku kapsamında açılabilir.
2.2. Masum yanlış beyan
Beyanda bulunan kişinin, beyanlarının doğru olduğuna makul bir şekilde inandığını olasılıklar dengesi üzerinde kanıtlayabildiği hatasız yapılan bir beyandır.
2.3. Hileli yanlış beyan
Açıklamayı yapan tarafın, bunun doğru olmadığını bildiği veya inandığı veya gerçeği pervasızca hiçe saydığı durumdur. Davacının sahtekarlık için bir sebep oluşturmasına gerek yoktur. Ancak, davalının söylediklerinin doğru olduğuna dürüstçe inanmadığına dair kanıt sağlaması gerekir. Hileli yanlış beyan, aldatma haksız fiilinden kaynaklanmaktadır.
Mahkemeler, aldatma eyleminin kurulması için aşağıdaki dört noktanın gerekli olduğunu belirlemiştir:
- Davalı, davacıya yanlış beyanda bulunur.
- Davalı, temsilin yanlış olduğunu bilir; alternatif olarak, doğru mu yoksa yanlış mı olduğu konusunda pervasızdır.
- Davalı, davacının buna güvenerek hareket etmesini istemektedir.
- Davacı, temsile güvenerek hareket eder ve sonuç olarak zarara uğrar.
3. Sessizlik (silence) yanlış beyan sayılır mı?
“Sorumluluk alıcıya aittir” (the maxim ‘caveat emptor’ or buyer beware applies) özdeyişi geçerlidir, yani çoğu durumda sessiz kalmak, aşağıdaki durumlar dışında yanlış beyan anlamına gelmez:
- İfade yarı doğrudur ve söylenmeyen şey onu yanlış yapar.
- Gerçek bir beyan, sözleşme onaylanmadan önce gerçeğe aykırı hale gelir (bu durumda, beyanda bulunan taraf değişikliği diğer tarafa bildirmek zorundadır).
- Sözleşmenin son derece iyi niyetli olduğu veya sigorta veya iş sözleşmesi gibi diğer güvene dayalı ilişkilerden kaynaklandığı durum söz konusudur.
Bu iki sözleşme türünde de, bilgilerin ifşa edilmemesi sözleşmeyi geçersiz kılabilir (örneğin, sigortacının bir hasar için ödeme yapmayı reddetmesi). Bir şeyin beyan edilip edilmeyeceği konusunda şüphe varsa, bilginin saklanmasından önce yasal tavsiye alınması mantıklıdır.
4. Sahte beyanda bulunmak suç mudur (is fraudulent misrepresentation a criminal offence)?
2006 tarihli Dolandırıcılık Yasası (The Fraud Act 2006[2]), yanlış temsil suçu kavramını yaratmıştır. Yasaya göre, kendileri veya bir başkası için kazanç elde etmek veya kayba neden olmak veya bir başkasını kayıp riskine maruz bırakmak için dürüst olmayan bir şekilde yapılan bir beyan yanlıştır. Ceza hukuku kapsamında, bir kimse sahte beyan yoluyla dolandırıcılıktan suçlu bulunursa, davalı en fazla on yıla kadar hapis cezasına, sınırsız para cezasına veya her ikisine birden çarptırılabilir.
5. Yanlış beyanın ispatı (prove misrepresentation)
Bir hukuk mahkemesine yanlış beyan iddiasında bulunmak için, davacı olarak, olasılıklara göre şunların kanıtlanması gerekir:
- Gerçeğin veya yasanın çarpıtıldığı bir beyan olması (a false statement of fact or law was made),
- Bu ifadenin kişiyi sözleşmeye girmeye teşvik etmesi (that statement induced you to enter into the contract),
- Yanlış beyan nedeniyle, bir zarara uğranılması (because of the misrepresentation, you suffered a loss).
Sahtekarlık veya ihmalin kanıtlanması gerekir. Bu, belgeler, tanık ifadeleri ve/veya bilirkişi kanıtı şeklinde olabilir. Ancak çoğu davanın, kişi mahkeme salonuna gelmeden çok önce çözüldüğü ve davayı kanıtlamak için ne kadar çok kanıt varsa, erken bir anlaşmaya varma şansının da o kadar arttığı, böylece yasal ücretlerden tasarruf edildiği ve aleyhte bir masraf kararı riskini ortadan kaldırdığı unutulmamalıdır.
6. Yanlış beyan bir sözleşmeyi geçersiz kılabilir mi (can misrepresentation void a contract)?
Yanlış beyan, bir sözleşmeyi davacı tarafından geçersiz kılar (voidable). Sözleşme imzalanmadan veya anlaşma kabul edilmeden önce sözleşme feshedilebilir ve önceki pozisyona geri dönülebilir. Bu, geçersiz bir sözleşmeden farklıdır; bu senaryoda, sözleşme başlangıcından itibaren geçersiz olduğu ve bu nedenle hiçbir zaman var olmadığı için alınamaz.
[1] 1967 tarihli Yanlış Beyan Yasası (İngiltere) için bkz. < https://www.legislation.gov.uk/ukpga/1967/7 >
[2] The Fraud Act 2006 (İngiltere) için bkz. < https://www.legislation.gov.uk/ukpga/2006/35/contents >
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.