Giriş
Küresel ölçekte faaliyet gösteren şirketler giderek artan bir şekilde jeopolitik risklerden etkilenmektedir. Bunlara savaşlar, terörizm ve huzursuzluk da dâhildir. Ukrayna’daki savaş ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Çin arasındaki artan gerginlikler buna sadece iki örnektir. Bu riskler büyük hasara yol açabilir. Bozulan tedarik zincirleri iş kesintilerine yol açabilir. Etkili bir kurumsal risk yönetim sistemi ve yeterli sigorta çözümleri ile koruma sağlanabilir. Bu makalede Alman hükümetinin Çin’e ilişkin risk azaltma stratejisi, iş sürekliliği yönetimi, risk analizi için bilişim teknolojisi araçlarının kullanımı, yönetim ve denetim kurulunun rolü ve iş muhakemesi kuralı vurgulanmakta ve şirketlerin kendilerini en iyi şekilde nasıl koruyabilecekleri gösterilmektedir.
1. Siyasi Risk Sigortası
Sigorta piyasası şirketlere siyasi risk sigortası ve siyasi şiddet sigortası (political risk insurance and political violence insurance) sunmaktadır. Aşağıda açıklanan sigorta kapsamı, sigortacı ‘HDI Global’in ürün bilgilerine dayanmaktadır[1].
Siyasi risk sigortası; el koyma, kamulaştırma, millileştirme, mahrum etme/yoksun bırakma, ithalat/ihracat ambargosu, para biriminin dönüştürülmemesi/transfer edilmemesi, terke zorlama, seçici ayrımcılık, zorla elden çıkarma, lisans iptali, tahkim kararında temerrüde düşürme [confiscation, expropriation, nationalisation, deprivation, import/export embargo, currency inconvertibility/non-transfer, forced abandonment, selective discrimination, forced divestiture, license cancellation, arbitration award default] durumlarında sigorta teminatı sunmaktadır.
Siyasi şiddet sigortası ise; savaş, iç savaş, isyan, ayaklanma, kalkışma, darbe ve diğer iç huzursuzluklar, terörizm ve sabotaj [war, civil war, rebellion, insurrection, uprising, coup d’état and other civil unrest, terrorism and sabotage] ile bağlantılı olarak koruma sağlar. Sigorta kapsamı, mülk hasarı, iş kesintisi, sigortalı mülkün taşınmasına ilişkin maliyetler, personelin yaşam ve sağlığına verilen zarar nedeniyle oluşan kayıpların tazminini içerir. Sigorta kapsamı ayrıca kira kaybı, kâr kaybı, devreye almada gecikme, mülk hasarını ve üçüncü şahıslara verilen kişisel yaralanmayı kapsayan sorumluluk sigortasını da içerebilir.
Bu politikalar sigorta piyasasında on yıllardır yerleşmiş olup, özellikle Anglosakson dünyasında ve Almanya’da giderek daha fazla talep görmektedir. Politik risk sigortası AIG, Allianz Trade, AXA XL, Chubb, HDI Global, Lloyd’s of London, Munich Re ve QBE gibi şirketler tarafından sunulmaktadır. Hedef grup, çeşitli sektörlerde orta ölçekli şirketlerden büyük çokuluslu şirketlere kadar uzanmaktadır. Sigorta piyasası, 250 milyon avroya kadar (bazı durumlarda daha da yüksek) sigortalı tutarlar için kapasiteler sunmaktadır. Son yıllarda artan politik riskler nedeniyle primler yükselmiştir. Sigortacılar ayrıca sigorta kapsamından belirli coğrafi bölgeleri kısmen çıkarmış ve sigortalı tutarları düşürmüştür. Ayrıca, daha yüksek muafiyetler gerekmektedir. Poliçeler birikim riskleri olarak kabul edilir çünkü kayıp olayları genellikle aynı anda çok sayıda sigortalı şirketi etkiler. Bu konuda, Willis Towers Watson Almanya Gayrimenkul Müdürü Ronja Fihn tarafından yazılan, “Siyasi riskler her şirketi etkiler” (political risks affect every company) başlıklı aydınlatıcı bir makaleye atıfta bulunulmaktadır.
2. Risk Yönetimi
Şirketlerin zorlu bir sigorta piyasasına rağmen koruma elde edebilmeleri için, kendilerine özgü politik risklerle başa çıkmaları gerekir. Alman Anonim Şirketler Kanunu’nun (German Stock Corporation Act) 91. maddesine göre, halka açık bir şirketin yönetim kurulu etkili bir risk yönetim sistemi kurmakla yükümlüdür. Alman hukuk bilgini Gerald Spindler’in Alman Anonim Şirketler Kanunu Şerhi (Commentary on the German Stock Corporation Act), 6. baskı 2023, AktG’nin 91. maddesine ilişkin 35 numaralı kenar notunda da belirttiği gibi, Almanya Kamu Denetçileri Enstitüsü’nün [IDW PS 340 nF (Institute of Public Auditors in Germany)] hazırladığı standartlar, risk yönetim sisteminin tasarımı için bir rehber olarak kullanılabilir. Deneyimler, Almanya Kamu Denetçileri Enstitüsü standardının risk yönetim sisteminin tamamı ve Alman Anonim Şirketler Kanunu’nun 91. maddesine doğrudan tabi olmayan şirketler üzerinde de bir etkisi olduğunu göstermiştir. Stratejik kararlardan kaynaklanan önemli risklerin denetlenmesi gerekmektedir.
Politik riskler konusunda, St. Gallen Üniversitesi’ndeki “Sigorta Ekonomisi Enstitüsü”nden (Institute of Insurance Economics) Alexander Braun ve Marius Fischer tarafından yayınlanan “Politik Risk Sigortası El Kitabı”na (Handbook of Political Risk Insurance[2]) atıfta bulunulmakta olup özellikle aşağıdaki noktalara dikkat edilmelidir:
İlk konu politik riskin karakterizasyonudur. Bu, politik riskin, özellikle yurtiçi ve yurtdışındaki politik makro ve mikro risklerin tanımlanmasını içerir. İkinci adım, politik risklerin belirlenmesi ve değerlendirilmesini içerir. Son olarak, özellikle iş sürekliliği yönetimi yoluyla riskin azaltılmasına odaklanılır.
Şirketler ayrıca bilişim teknolojisi araçlarının yardımıyla jeopolitik riskleri değerlendirir. Bir örnek, Oxford Ekonomik ve Politik Risk Değerlendiricisi’dir (Economic and Political Risk Evaluator-EPRE[3]). EPRE, düzenli olarak güncellenen ülke risk puanları, derinlemesine ülke profilleri ve olay odaklı analizler aracılığıyla 164 ülkedeki ekonomik ve jeopolitik riskleri tahmin eder. Küresel risk kapsamı, politik ve operasyonel sorunların etkisini izlemek için ortak ağlardan gelen siyasi olayların politik, düzenleyici ve operasyonel analizini içerir.
Risk yönetiminin bir parçası olarak, şirketlerin bir iş sürekliliği stratejisine sahip olması gerekir. İş sürekliliği yönetimi (business continuity management), kesintiye uğraması durumunda kuruluşa ciddi hasar veya yıkıcı kayıplar (operasyonel kesintiler gibi) verecek faaliyetleri veya süreçleri korumak veya alternatif süreçleri etkinleştirmek için stratejiler, planlar ve eylemler geliştirmeyi ifade eder. Bu nedenle amaç, yüksek düzeyde hasara yol açan riskler karşısında şirketin ekonomik sürdürülebilirlik açısından varlığını devam ettirmesini sağlamaktır. Politik riskler ile ilgili iyi bir iş sürekliliği yönetimi, özellikle daha az maruz kalan bölgelerde alternatif üretim tesisleri veya kapsamlı bilişim teknolojisi güvenlik önlemlerini içermelidir.
National Law Review, Foley & Lardner LLP hukuk firmasından ABD’li avukat Louis Lehot tarafından 12 Temmuz 2024 tarihinde kaleme alınan “Değişen Bir Dünyada Yol Almak: Jeopolitik Riskler ve Yönetim Kurulunuzun Rolü” (Navigating a Shifting World: Geopolitical Risks and Your Board’s Role) başlıklı okunmaya değer bir makale yayınlanmış olup; bu makalede, National Association of Corporate Directors (NACD) Northern California Chapter ve Foley & Lardner LLP tarafından düzenlenen son bir etkinlik ele alınmıştır[4].
Uzmanlara göre, paradigma değişimi esas olarak küreselleşmeden bölgeselleşmeye geçişle karakterize edilmekte ve ülkeler kendi etki alanları içindeki ticarete odaklanmaktadır. Buna, büyük güçler arasındaki milliyetçilik ve rekabetin artmasıyla birleşen entegrasyondan parçalanmaya geçiş eşlik etmektedir. Bunun şirketler için sonucu, artan kısıtlamalardır. Ticaret ve yatırım büyüyen engellerle karşı karşıyadır. Ülkeler, serbest piyasa erişiminin faydalarından çok “ulusal çıkar” ve “ulusal güvenliğe” öncelik vermektedir. Bu değişken ortamda, şirket idaresi ve yönetim kurulu, jeopolitik tehditlerden ve düzenleyici değişikliklerden kaynaklanan potansiyel riskleri aktif olarak belirleme ve değerlendirmede önemli bir rol oynamaktadır. Buna, güvenlik açıklarını değerlendirmek, çeşitli senaryoları incelemek ve risk azaltma stratejileri geliştirmek dâhildir. Sonuç olarak, Louis Lehot, National Law Review’daki makalesinde, yönetim kurullarının değişen jeopolitik manzaranın karmaşıklığı hakkında yönetime sorması gereken şu temel soruları önermektedir (bu sorular alıntıdır):
- Jeopolitik gelişmelere ilişkin istihbaratı nasıl topluyor ve analiz ediyoruz?
- Farklı senaryolar için hangi kriz planları mevcuttur? Bunlar ne sıklıkla gözden geçiriliyor?
- Yönetim, jeopolitik riskler ile ilgili düzenleyici değişiklikler ve yasal uyum yükümlülükleri hakkında nasıl bilgi sahibi oluyor?
- Dalgalı piyasalarda yasal uyumu nasıl sağlıyoruz?
- Tedarik zincirimiz jeopolitik kesintilere karşı dayanıklı mı ve yedek planlarımız var mı?
- Yönetim kurulu, bu zorlukların üstesinden gelmek için şirket yönetimine nasıl destek olabilir?
- Jeopolitik konular şirket kültürümüzü ve dünya çapındaki çalışanlarımızı nasıl etkileyebilir?
- Yönetim, olası jeopolitik gelişmelerin etkisine yönelik strateji geliştirmek amacıyla bir masa başı çalışması yaptı mı?
- Yönetim kurulu kendi rolünü pratik etmek için masa başı tatbikatı yapabilir mi?
- Böyle bir krize yanıt vermek için hazır bir plan veya oyun kitabı var mı?
Büyük denetim şirketleri ayrıca şirketlere jeopolitik risk yönetimi konusunda da danışmanlık yapmaktadır. KPMG Küresel Jeopolitik Lideri Stefano Moritsch, The Atlantic’te yayımlanan “Jeopolitik Riske Yeni Bir Kurumsal Yaklaşım” (A New Corporate Approach to Geopolitical Risk) başlıklı bir makalede şu şekilde alıntılanmıştır: “Yönetim kurulları, jeopolitik riskin gündemlerinde çok üst sıralarda yer aldığı gerçeğinin farkına varıyor ve artık dayanıklılıklarını artırmak için çalışıyorlar.” KPMG Yönetim Kurulu Liderlik Merkezi lideri John Rodi ise şu şekilde alıntılanmıştır: “Geçmişte, birçok şirket yılda yalnızca bir kez jeopolitik güncellemeler alıyor olabilirdi. Bugün, şirketlere ve sektöre bağlı olarak, yönetim kurulu her çeyrekte veya daha sık jeopolitik güncellemeler alabilir.”[5]
3. Riskten Kurtulma [de-risking]
Riskten kurtulma kavramı, aşağıda Alman hükümetinin Temmuz 2023 tarihli resmi Çin stratejisi[6] örnek alınarak gösterilmektedir: “Almanya, Çin ile ekonomik entegrasyonunu ve yakın ticaret ilişkilerini sürdürmektedir. Ancak gelecekte amaç, ekonomik dayanıklılığı artırmak ve riskleri en aza indirmek olacaktır. Özellikle kritik alanlarda, Alman hükümeti bağımlılıkları azaltmak ve genel olarak ekonomik ilişkileri çeşitlendirmek istemektedir. Amaç, Çin’e kapanmadan Asya’da dengeli ortaklıklar kurmak ve genişletmektir.”
İş Dünyası Gazetecisi Sonja Álvarez, 30 Ocak 2024 tarihinde Alman iş dünyası dergisi Wirtschaftswoche’de Alman hükümetinin Çin stratejisi hakkında şunları yazmıştır[7]: “Alman ekonomisinin istenen çeşitlendirmesini hızlandırmak için Çin’e neredeyse hiç yatırım garantisi verilmemektedir. Alman hükümeti, garantileri Alman şirketlerinin yurtdışındaki yatırımlarını kamulaştırmalar, terör eylemleri, ödeme durdurmaları ve savaşlar gibi hesaplanamaz siyasi risklere karşı korumak için kullanmaktadır. Böyle bir kayıp meydana gelirse, federal hükümet belirli bir yüzdeye kadar varlık kaybını telafi etmektedir ki; bundaki amaç, şirketin zor koşullar altında bile yatırım yapabilmesini sağlamaktır. Alman Ekonomi Bakanı Robert Habeck de daha fazla sıkılaştırmayı düşünmektedir: ‘Dışarı yatırım taraması’ ile Alman şirketlerinin Çin’deki yatırımları, kritik alanlara bilgi birikimi ve teknoloji transferi akışını önlemek için daha yakından izlenebilir.”
Alman Parlamentosu üyesi ve dış ilişkiler uzmanı Norbert Röttgen, Ocak ve Nisan 2024’te X internet platformunda yaptığı açıklamalarda, politikacıların şirketlerden beklentilerini şu şekilde dile getirmiştir: “Almanya’nın Tayvan ile dayanışmasının ölçütü Çin politikamızdır. Belirleyici faktör, Çin pazarına olan bağımlılığımızı azaltmayı başarıp başaramayacağımızdır. Ancak o zaman ekonomimiz bir çatışma durumunda yaptırımlara ve karşı yaptırımlara dayanabilir. Alman hükümetinin Çin stratejisi, Alman sanayisinin büyük bir kısmı tarafından görmezden geliniyor. Almanya’nın Çin pazarına olan bağımlılığı büyümeye devam ediyor. Çin pazarına yapılan yatırımlar düşmüyor, artıyor. Üstelik rekor seviyelerde. Tayvan konusunda Çin ile bir çatışma olursa, bu Alman ekonomisinin bazı kısımlarını özüne kadar etkileyecektir.” Tüm bunlar Norbert Röttgen’e, hükümet tarafından tamamen özel sektör projesi olarak görülen ‘NordStream2’ hakkındaki ölümcül açıklamalarını hatırlatmaktadır. Alman hükümeti ve sanayi, aşırı yatırımdan kaçınmak ve yeni büyüme pazarları açmak için birlikte bir strateji geliştirmelidir. Ham madde bağımlılığı alanında da her şey yolunda değildir. Tam tersine: Alman enerji dönüşümünün başarısı büyük ölçüde Çin’den gelen ham maddelere ve teknolojiye bağlıdır. Rusya’ya olan enerji bağımlılığının ardından Almanya giderek Çin’e yeni bir bağımlılığa doğru kaymaktadır.
4. İş Muhakemesi Kuralı
Bilgiye duyulan ihtiyaç, iş kararlarında da merkezi bir rol oynar. İş muhakemesi kuralı (business judgment rule) uyarınca, yönetim kurulu uygun bilgilere dayanarak hareket etmelidir. Neyin uygun olduğu büyük ölçüde belirli bireysel vakaya bağlıdır. Yönetim kurulu, mevcut zaman içerisinde kapsamlı bir karar hazırlamak ve belirli durum için uygun bir risk değerlendirmesi yapmak amacıyla gereken bilgileri edinmelidir. Hangi bilginin uygun olduğu yalnızca daha önce belirtilen zaman dilimine değil, aynı zamanda kararın kapsamına, karar değişkenlerinin çeşitliliğine ve büyüklüğüne ve üstlenilen riskin boyutuna da bağlıdır. Değerlendirilecek konunun karmaşıklığına bağlı olarak, hukuk bilgini Susanne Kalss’ın Münih Yorumuna göre, Alman Anonim Şirketler Kanunu, 6. baskı 2023, AktG’nin 93. maddesi için 429 numaralı kenar boşluğunda belirtildiği üzere, bu durum harici danışmanlık hizmetlerinin alınmasını da gerektirebilir.
Harici danışmanlık hizmetleri, jeopolitik riskler ile ilgili iş kararları için kurumsal uygulamalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu bağlamda Agora Strateji Enstitüsü’ne atıfta bulunulmaktadır. Düşünce kuruluşu jeopolitik zorlukları analiz eder ve kapsamlı senaryo planlaması geliştirir. Özellikle, yatırım kararları ve uluslararası iş geliştirme için bir temel olarak politik piyasa ve ülke risklerini değerlendirir. Eylem için belirli öneriler, piyasayı hareket ettiren politik olayların analizinden ve sektörler ve şirketler üzerindeki etkisinin değerlendirilmesinden türetilir[8].
Sonuç
Şirketler, etkili risk yönetimi ve sigorta çözümleri aracılığıyla jeopolitik risklere karşı koyabilirler. Tüm potansiyel olarak ilgili riskler sürekli olarak izlenmelidir. Bilişim teknolojisi modelleri ve gerekirse harici danışmanlık hizmetleri desteğiyle bireysel bir risk analizi gereklidir. Önleyici tedbirler marifetiyle politik riskleri azaltmak ve çeşitlendirmek önemlidir.
[1] <https://www.hdi.global/insurance/sector-specific-and-combined-cover/political-violence/>
[2] <https://www.ivw.unisg.ch/de/studie/handbook-of-political-risk-insurance-band-64/>
[3] <https://www.oxfordeconomics.com/service/subscription-services/macro/economic-and-political-risk-evaluator/>
[4] <https://natlawreview.com/article/navigating-shifting-world-geopolitical-risks-and-your-boards-role>
[5] <https://www.theatlantic.com/sponsored/kpmg-2023/a-new-corporate-approach-to-geopolitical-risk/3838/>
[6] <https://www.bundesregierung.de/breg-de/aktuelles/china-strategie-2202212>
[7] <https://www.wiwo.de/politik/deutschland/investitionen-im-ausland-die-bundesregierung-foerdert-kaum-noch-investitionen-in-china-dafuer-aber-in-der-ukraine-/29627562.html>
[8] <https://www.agora-strategy.com/en/analysen/agora-strategy-institute>
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.