Erasmus Hukuk İncelemeleri dergisinde yayınlanan bir makalede, inanca dayalı yatırımın (faith-based investing) sürdürülebilirliğe (sustainability) giden bir yol olarak potansiyelini daha iyi anlamak için sürdürülebilirliği nasıl ele aldığı incelenmektedir. Bunu yapmak için, kurumsal dinlerin inanca dayalı yatırım yoluyla sürdürülebilirliğe yaklaşımının üç boyutu, yani temel dini değerler ve ilkeleri, inanca dayalı yatırımı yöneten yasal ve düzenleyici çerçeve ve yatırım yönetimi incelenmiştir. İnanca dayalı yatırım ve sürdürülebilirliğin temel değerleri arasında kavramsal bir uyum olsa da, yasal ve düzenleyici çerçeveler ile yatırım yönetimi yaklaşımları arasında, bunların sürdürülebilirlik ile etkileşimini etkileyen farklılıklar mevcuttur.
İnanca dayalı yatırım, geleneksel yatırımın yanı sıra hızla büyümüştür[1]. İnanç temelli yatırımı yönlendiren önemli bir itici güç, piyasadaki kaynakların satın alınması ve kullanılmasının ahlaki ve ekonomik boyutları[2] olduğu temelinde, yatırım seçimlerini dini inançlarla uyumlu hale getirme arzusudur. Eş zamanlı olarak sürdürülebilirlik, sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir finans kavramlarının ortaya çıkışı, çeşitli sosyal, ekonomik ve ekolojik krizlere yönelik yeni paradigmalara olan ihtiyacı desteklemektedir ki; bu krizlere yanıt vermede inanca dayalı yatırımların oynadığı rol de buna dâhildir.
Mezkûr makaledeki analiz, dünyadaki en büyük ve ikinci büyük din olan Hıristiyanlık ve İslam[3] ile bunların İbrahimi dinler olarak ortak gelenekleri temelinde açıklayıcı örnekler bakımından Katolik, İngiltere Kilisesi ve İslam inancına dayalı yatırımlara odaklanmaktadır. Ayrıca, yatırım faaliyetlerini tanzim eden yasa ve düzenlemelerin yargı yetkisine özgü doğası göz önüne alındığında, söz konusu makalede sırasıyla Katolikliğin, İngiltere Kilisesinin ve İslam’ın aktif bir varlığa sahip olduğu Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık ve Malezya’ya odaklanılmaktadır.
Makalede öncelikle sürdürülebilirlik, sürdürülebilir kalkınma ve sürdürülebilir finans kısaca ele alınmaktadır. Daha sonra inanca dayalı yatırım kavramı, sosyal açıdan sorumlu yatırım ve çevre, sosyal ve kurumsal yönetişim (environmental, social, governance-ESG) yatırımı evrenine yerleştirilmektedir. Ardından, Tanrı ve komşu sevgisi gibi temel değerler, yaratılan düzenin koruyucusu olarak insanın rolü, ekonomik boyutun ötesinde bütünsel bir kalkınma kavramı, bunların benimsediği doğal kaynakları korumanın ve bu üç dinin benimsediği ekolojik dengeyi sürdürmenin önemi incelenmektedir. Bunu yaparken makalede, inanca dayalı yatırımda bu değerler arasındaki kavramsal uyum alanlarını ve ayrıca yoksulluğu sona erdirmeye, gezegeni korumaya ve Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinde (United Nations Sustainable Development Goals[4]) ifade edilen herkesin barış ve refahtan yararlanmasını sağlamaya yönelik evrensel eylem çağrısı ile ilgili alanlar gösterilmektedir.
Sonraki tartışmada ABD, İngiltere ve Malezya’da inanca dayalı yatırımı düzenleyen yasal ve düzenleyici çerçeveler analiz edilmektedir. İnanca dayalı yatırımı düzenleyen yasa ve düzenlemeler açısından bir süreklilik bulunmaktadır. Örneğin ABD bağlamında ABD Katolik Piskoposlar Konferansı (United States Conference of Catholic Bishops) tarafından yayınlananlar gibi özel standart belirleyiciler olarak işlev gören yumuşak kurallara ve yönergelere geniş ölçüde güvenilmesi, Malezya’daki İslami inanca dayalı yatırım için özel olarak hazırlanmış yasa ve düzenlemelerle çelişmekte ve inanç temelli yatırımın sertifikalandırılmasına ilişkin çıkarımlar yapılmaktadır. ABD ve Birleşik Krallık’ta özel sertifikasyon mekanizmalarının kullanılması, yatırım kararlarında dini ilkelerin yorumlanmasında esnekliğe izin verir, ancak aynı zamanda dini kurallar ve yatırım tercihleri arasındaki farklılıklara karşı da daha hassastır.
Anılan makalenin devamında inanca dayalı yatırımlarda yatırım yönetimi yaklaşımları değerlendirilmekte ve bu yaklaşımlar daha önce tartışılan soyut değerleri sürdürülebilirliğe yönelik somut eylemlerle birleştiren bir köprü olarak kavramsallaştırılmaktadır. Bu bağlamda, burada öne çıkan yatırım yönetimi yaklaşımları tarama, izleme ve katılım ile elden çıkarma kararlarından oluşmaktadır. ‘Günah olan hisse senetlerini’ (sin stocks) hariç tutma açısından tarama uygulamaları arasında benzerlikler olsa da her birinin inanç yatırımı ekranlarının içeriği farklılık göstermektedir; İslami inanca dayalı yatırım aynı zamanda yatırım yapılan şirketin sermaye yapısını da dikkate almaktadır. Ayrıca, Katolik ve İngiltere Kilisesi inanç temelli yatırımların izlemeyi ve katılımı teşvik ettiği durumda, İslami inanç temelli yatırım bu uygulamaları vurgulamamaktadır.
İnanca dayalı yatırım fonlarının olumlu performansı[5], daha fazla gelişme için fırsatlar sunmaktadır; ancak bu tür fonlar, yatırım potansiyelini ve dini ölçütlerin karşılanmasını belirlemek için gereken ikili araştırma katmanlarının bir sonucu olarak daha pahalı olma[6] eğilimindedir. İnanca dayalı yatırımların büyümesi aynı zamanda etki yatırımları ve sürdürülebilir finansla da bağlantılıdır. Bununla birlikte, inanç temelli yatırımın sürdürülebilirliği ilerletmesindeki önemli bir zorluk, yatırım seçimlerinde siyasi ve dini inançlar arasındaki etkileşimden kaynaklanmaktadır. Papa’nın iklim değişikliğinin ahlaki bir sorun olduğu yönündeki tutumuna[7] rağmen, ABD’li Katolikler arasında iklim değişikliğine ilişkin görüşlerin siyasi görüşe, ırka, etnik kökene ve yaşa göre farklılık gösterdiğine işaret edilmiştir[8]. İklim değişikliği konusundaki bu siyasi boşluk, ABD’li muhafazakârlar tarafından ESG’nin reddedilmesi ve ‘uyandırılmış’ (woke) ideoloji olarak reddedilmesiyle[9] yankılanmaktadır. Bazı kesimler arasında inanç ile iklim değişikliği arasındaki kopukluk bir sorun olarak görülse de, küresel, bölgesel ve ulusal düzeylerde inanç ile iklim değişikliği arasında köprü kurmaya yönelik çabalar vardır.
Sonuç olarak inanç temelli yatırım, sürdürülebilirliği geliştirme potansiyeline sahip belirli bir inancın değer ve öğretilerinden kaynaklanan yasal ve sosyal sınırların bir kombinasyonuyla sınırlanan bireysel, kurumsal ve finansal özerkliğin bir ifadesidir. İnanca dayalı yatırımın marjinalden ana akıma doğru hareketi sırasında büyüme için pek çok alan mevcuttur. Yatırım kararlarında temel inanç değerlerini yaşama çağrısını tanıyan ve bu çağrıya yanıt veren inananların kolektif katılımı, toplumsal değişimi mümkün kılma ve mevcut ve gelecekteki zorluklarla başa çıkmak için daha iyi hazırlık yapma gücüne sahiptir.
[1] <https://www.investorschronicle.co.uk/news/2023/01/19/religion-is-inspiring-a-different-way-to-invest/>
[2] <https://www.vatican.va/roman_curia/pontifical_councils/justpeace/documents/rc_pc_justpeace_doc_20060526_compendio-dott-soc_en.html>
[3] <https://www.britannica.com/story/what-is-the-most-widely-practiced-religion-in-the-world>
[4] <https://sdgs.un.org/goals>
[5] <https://www.nytimes.com/2021/05/14/your-money/faith-based-investing.html>
[6] <https://money.usnews.com/investing/funds/articles/2018-09-25/6-things-to-know-about-faith-based-investing>
[7] < https://www.vatican.va/content/francesco/en/encyclicals/documents/papa-francesco_20150524_enciclica-laudato-si.html >
[8] <https://www.pewresearch.org/religion/2022/11/17/how-religion-intersects-with-americans-views-on-the-environment/#:~:text=Most%20highly%20religious%20Americans%20see,of%20the%20least%20religious%20adults>
[9] <https://thehill.com/opinion/judiciary/3780778-religious-woke-capitalism-the-problem-with-conservative-arguments-against-esg/>
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.