Kırılgan Ülkelerde Vergilendirme: Devlet İnşası Bulmacasının Eksik Parçası mı?

Kırılgan, çatışma ve şiddetten etkilenen ülkeler (fragile, conflict and violence-affected countries), verginin gayrisafi yurtiçi hâsılaya oranının ortalama %4 (yüzde 4) puan azalmasıyla birlikte gelir toplamakta zorlanıyorlar. Kırılgan, çatışma ve şiddetten etkilenen ülkelerde ihtiyaçlar çok ciddi, ancak kötü yönetim, yüksek düzeyde yolsuzluk, zayıf kurumsal kapasite, siyasi ve sosyal istikrarsızlık ve ciddi ekonomik ve kalkınma zorlukları gibi birçok sorun nedeniyle reformların sürdürülmesi zordur.

Devlet inşası ve harcamalarına ilişkin tartışmalar vergilendirmeye odaklanmıyor; bu nedenle, Batı Afrika üzerinde çalışan araştırmacıları, sivil toplum temsilcilerini ve politika yapıcıları Dakar, Senegal’de bir araya getiren yakın tarihli bir seminerden[1] ortaya çıkan bazı fikirleri paylaşmak istiyoruz:

  • Kırılgan ülkelerde vergilendirme ve devlet inşası – vergi görüşmeleri/pazarlığı, vergi adaleti ve devlet-toplum ilişkilerine etkileri [Taxation and state-building in fragile States – tax bargaining, tax fairness and implications for state-society relations]: Vergi ödemek sosyal sözleşmenin yapıştırıcısıdır (Cobham, 2022). İnsanlar vergi ödediğinde, paralarının nasıl harcandığı konusunda hükümetlerini sorumlu tutma yetkisine sahip olurlar. Ancak vatandaşlar ile devlet arasında vergi görüşmeleri/pazarlığı yapılabilmesi için asgari düzeyde bir güven gereklidir (IDS, 2010). Batı Afrika ve Kuzey-Orta Afrika’nın[2] kırılgan devletlerinde vergi pazarlığı süreci sınırlıdır ve genellikle devleti ve toplumdaki en güçlü aktörleri ilgilendirir. Mick Moore ve arkadaşlarına göre “ne kadar vergi verdiğiniz kadar nasıl vergilendirdiğiniz de önemlidir”. Vergi etkinliği ile vergi adaleti arasındaki dengeyi bulmak önemli bir zorluktur. Batı Afrika’daki nüfusun büyük bir kısmı için vergi mükellefleri üzerindeki baskı genellikle onların gücüyle ters orantılıdır ve en güçlü inceleme ve yaptırımla karşı karşıya kalanlar alâkasız vergi mükellefleridir.
  • Doğal kaynakların vergilendirilmesi ve devlet inşasına yönelik teşvikler [Natural resource taxation and incentives for state-building]: Batı Afrika’da, doğal kaynaklardan elde edilen gelir, doğal kaynak çıkarılmasından elde edilen gelirin daha fazla vergilendirilmesi potansiyeli olan diğer ülkelere göre daha büyük bir paya sahiptir. Altın madenciliği [özellikle zanaatkârlığa dayalı altın madenciliği (artisanal gold mining)] bilhassa Burkina Faso, Mali ve Nijer gibi Sahel ülkelerinde giderek önem kazandığından bu çok önemli bir konudur. Araştırmalar, bu gelir kaynaklarının bir mali sözleşme (fiscal contract) oluşturmak için doğrudan vergilerden daha az işe yaradığını ortaya koysa da (Braütigam ve diğerleri, 2008), Batı Afrika’da daha fazla kamu hesap verebilirliğine ve şeffaflığa katkıda bulunurken kamu gelirlerini artırmak için doğal kaynak sömürüsünün vergilendirilmesine yönelik vergi rejimlerinin nasıl iyileştirilebileceğine dair soruların sorulması gerekmektedir. Buna dair bir çözüm, örneğin, devlet ile yurttaşlar arasında bir hesap verebilirlik bağının (yeniden) yaratılması için kısmen vergilendirilecek nüfusa yönelik kısmi transferler (partial transfer) olabilir.
  • Gümrüklerin gelir yaratma ve bölgesel güvenlik konusundaki rolü [The role of customs for revenue generation and territorial security]: Gümrük gelirlerinin tahsilatı hâlâ yurt içi gelirlerin önemli bir kaynağı (toplam gelirlerin %30 ila %50’si arasında) olup, Batı Afrika’da vergilendirmenin merkezinde yer almaya devam etmektedir. Bununla birlikte, özellikle kırılgan, çatışma ve şiddetten etkilenen ülkelerde gerçekleşmemiş olan, doğrudan vergilere mali geçiş (fiscal transition) olduğu varsayılarak gümrük reformları genellikle ihmal edilmektedir. Kırılgan, çatışma ve şiddetten etkilenen ülkelerde gümrüklerin ana işlevi gelir toplamaktır; ancak güvenlik rolleri ve bölgenin kontrolü de kritik öneme sahiptir. Ayrıca, gümrükler marifetiyle toplanan gelirler genellikle yoğunlaşmış durumdadır ve kırılgan, çatışma ve şiddetten etkilenen ülkelerde vergilendirme performansının iyileştirilmesi için gümrük reformunun ekonomi politiğinin daha iyi anlaşılması gerekmektedir.
  • Kayıt dışı ekonominin vergilendirilmesi – bir küp altın ya da sadece yanlış anlaşılma [Taxing the informal economy – a pot of gold or simply misunderstood]: Kayıt dışı sektör, Sahra Altı Afrika’da ortalama en az üçte birlik bir paya sahiptir ve bölgedeki bazı ülkeler çeşitli vergiler uygulamaktadır. Kayıt dışı sektörleri vergilendirmeye yönelik girişimler, bazen devlet bütçelerini artırmaya yönelik bir çözüm olarak sunulsa da (ki, kayıt dışı sektörü tanımlamak kolay değildir), beklenenden daha az fayda üretmiştir (Lediga ve diğerleri, 2020). Bunun nedeni, etkin bir kayıt dışı sektör vergi rejiminin tasarlanması ve yönetilmesindeki zorluklar ile kayıt dışı sektördeki vergi mükelleflerinin kayıt altına alınmasını ve faaliyetlerini maliyetli hale getiren kayıt dışı işletmelerin ortalama büyüklüğünün küçük olmasıdır. Üstelik kayıt dışı işletmeler sıklıkla rüsum ve harç (fees and levies) öderler, esasen bu da onları fiilen vergilendirir. Kayıt dışı sektörün vergilendirilmesi mali bir sözleşmeye yol açmaz çünkü vergi yükümlülerinin kaliteli kamu hizmetlerine erişimde bir iyileşme görmesi zordur. Son olarak, potansiyel vergi geliri, ölçeği ve vergi ödeme kabiliyeti büyük farklılıklar göstermekte, bu da resmileştirme süreçleri ve vergi tabanının genişletilmesi olasılığını ortaya koymaktadır.

Uygulamalı araştırmalar, Afrika’daki politika yapıcıların bilgiyi geliştirmesine ve gelirlerin artmasına olanak sağlamıştır. Dakar’da yapılan bu tartışmalar çoğaltılması gereken güzel bir örnektir. Vergilendirme yalnızca teknik bir konu değildir, geniş ölçekte etki yaratmak için kapsamlı ve çok disiplinli bir yaklaşımın eşlik etmesi de gerekir.

[1] Editörün Notu: Bu yazıda bahsedilen seminer Senegal’in Dakar kentinde gerçekleştirilmiş ve TaxCapDev ağı tarafından Odd-Helge Fjeldstad (CMI) ve Morten Bøås (NUPI) eş başkanlığında, Dünya Bankası Grubu (World Bank Group-WBG) ve Küresel Vergi Programı (Global Tax Program-GTP) işbirliğiyle düzenlenmiştir. [Çevirenin Notu: TaxCapDev (Tax havens, Capital flight and Development) ağı, Norveç araştırma enstitülerini ve üniversite bölümlerini, Vergi Cennetleri, Sermaye Kaçışı ve Kalkınma (TaxCapDev) programı kapsamında Norveç Araştırma Konseyi (Research Council of Norway) tarafından finanse edilen projelerle bir araya getirir. TaxCapDev’in amacı, vergi cennetlerinin ve sermaye akışlarının gelişmekte olan ülkeler için temsil ettiği zorluklar hakkında yeni bilgiler yaratmaktır. CMI (Chr. Michelsen Institute) ve NUPI (Norwegian Institute of International Affairs-Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü), çeşitli TaxCapDev araştırmacılarını ve projelerini Norveç’teki ve küresel çaptaki ilgili aktörlere bağlayan ağı ortaklaşa koordine etmektedir. Bu ağ, sonuçların çeşitli ilgili paydaşlara yayılmasını, diyalogunu ve paylaşımını kolaylaştıracaktır. (…)]

[2] Bu bölge “Sahel” olarak da bilinir. Birçok ülke Sahel bölgesini kapsar. Sahel ülkeleri arasında Senegal, Moritanya, Mali, Burkina Faso, Nijer, Nijerya, Çad, Sudan, Eritre ve Cezayir’in güneyinin küçük bir kısmı bulunmaktadır. Sahel, Sahra Çölü ile Savanlar [Savan çölü hem çöl hem de orman biyomlarıyla benzerlikler paylaşır. Çoğunlukla çimenlerden ve az sayıda dağınık ağaç ve çalıdan oluşur. Yıllık yağış seviyeleri, yıllık ortalama 40 ila 60 inç olan çöl biyomlarından çok daha yüksektir. Savan çölüne aynı zamanda Afrika savanası da denir. Afrika kıtasında bulunur ve yaban hayatının çeşitliliği nedeniyle en ünlü savanlardan biridir.] arasında yer alan Kuzey-Orta Afrika’nın çevresel ve coğrafi bölgesini ifade eder. Sahel, kuzeydeki çöl ile güneydeki savanlar arasında bir geçiş bölgesi olarak kabul edilir. Bozkır ortamı olarak da nitelendirilebilir. Bölge, uzun bir insan yerleşimi ve kullanım geçmişine sahiptir ve toplumların ve hatta büyük bir dünya dininin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Fiziksel ve kültürel bir sınır görevi gören Sahel, çeşitli medeniyetlerin ve yaşam tarzlarının büyümesine ve gelişmesine tanık olmuştur. Ancak Sahel bölgesi, yaklaşık 12 bin yıl önce gerçekleşen son Buzul Çağı’nın sonundan bu yana gelişmektedir.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.