Kirli Kamu İktisadi Teşebbüsleri [‘Çevre’ Mefhumu]

İklim değişikliği, özel teşebbüslerin[1] (private companies) kârlarını maksimize etmek için çevresel maliyetleri dışsallaştırmasıyla şimdiye kadar görülen en büyük piyasa başarısızlığı olarak tanımlanmıştır. Ancak, iklim değişikliğinin yalnızca -veya hatta öncelikli olarak- özel bir kuruluş sorunu olarak açıklanması eksiktir ve potansiyel olarak yanıltıcıdır. 1988’den bu yana endüstriyel emisyonların yarısından fazlası sadece 25 fosil yakıt firmasına kadar izlenebilir, ancak çarpıcı bir şekilde, en büyük kirleticiler arasında kamu iktisadi teşebbüsleri (state-owned enterprises) ve hükümetler tarafından kontrol edilen diğer kuruluşlar baskındır. Sadece bir özel teşebbüs olan, ExxonMobil, ilk 10’a girmektedir. Kamu iktisadi teşebbüsleri, karbon emisyonları söz konusu olduğunda en büyük ‘dışsallaştırma makineleri’ (externalizing machines) durumundadır.

Kamu iktisadi teşebbüsleri özel teşebbüslerden birkaç önemli açıdan farklıdır. Genellikle hisselerinin bir kısmı halka açık olarak işlem görse bile, sponsor hükümetleri tarafından kontrol edilirler. Bu, onları hissedar aktivizmine ve özel teşebbüsleri etkileyebilecek diğer paydaş baskısı biçimlerine karşı daha az duyarlı hale getirir. Kamu iktisadi teşebbüsleri genellikle hükümet korumasından, vergi avantajlarından ve onları piyasa güçlerinden de koruyan finansal destekten yararlanırlar. Bu yalıtım, işletme verimsizliklerine yol açabilse de, kamuoyunu veya çevresel endişeleri daha az dikkate alarak faaliyet göstermelerine de olanak tanır.

Kamu iktisadi teşebbüslerinin küresel emisyonlardaki aşırı büyük rolü, yalnızca özel teşebbüslere odaklanan iklim girişimleri için önemli riskler yaratır. Örneğin, halka açık şirketleri (public companies) hedef alan elden çıkarma kampanyaları, fosil yakıt varlıklarını daha az şeffaflık ve denetime sahip kamu iktisadi teşebbüslerine veya özel teşebbüslere kaydırabilir. Bu, iklim riskleri hakkında mevcut bilgileri azaltabilir ve etkili düzenlemeyi daha zor hale getirebilir. Özel teşebbüsleri hedef alan iyi niyetli çabalar, kamu iktisadi teşebbüslerinin rolünü görmezden gelirlerse beklenmeyen sonuçlara yol açabilir.

‘Kirli Kamu İktisadi Teşebbüsleri’ başlıklı makalede açıklandığı gibi, iklim değişikliğiyle mücadelede Kamu İşletmelerini dâhil etmenin yollarını bulmak hayati önem taşımaktadır. Kamu İşletmeleri özel teşebbüsler ile aynı baskılara yanıt vermediğinden, farklı stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır. Söz konusu makalede, aşağıdakiler de dâhil olmak üzere birkaç olası baskı kaynağı ele alınmaktadır:

  • Yerel etkiler (domestic influences): Kamu iktisadi teşebbüslerinin yerel hükümetleri emisyon azaltımlarını zorunlu kılabilir, sürdürülebilirlik hedefleri koyabilir ve temiz enerjiye yatırım yapılmasını talep edebilir. Kamuoyu ve sivil toplum grupları da değişim için baskı yapabilir, ancak etkileri halka kapalı şirketlere göre daha sınırlı olabilir.
  • Uluslararası etkiler (international influences): Diğer ülkeler, uluslararası örgütler ve küresel Sivil Toplum Kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve hükümet sponsorları üzerinde diplomatik ve ekonomik baskı uygulayabilir. Buna ticaret önlemleri, iklim finansmanı teşvikleri veya isimlendirme ve utandırma kampanyaları dâhil olabilir.
  • Ev sahibi ülke düzenlemesi (host country regulation): Yabancı kamu iktisadi teşebbüslerinin faaliyet gösterdiği ülkeler çevre düzenlemeleri, emisyon standartları ve şeffaflık yükümlülükleri uygulayabilir. Bu yaklaşım, önemli uluslararası operasyonları olan kamu iktisadi teşebbüsleri için özellikle etkili olabilir.
  • Dava yolları (litigation): İnsan hakları hukuku, yerel ve uluslararası mahkemeler aracılığıyla kamu iktisadi teşebbüslerini iklim etkilerinden sorumlu tutmak için yollar sağlayabilir. Bu gelişmekte olan bir alan olsa da, yoğun bir şekilde kirletmeye devam eden kamu iktisadi teşebbüsleri için yasal ve finansal riskler yaratma konusunda umut vadetmektedir. İklim hasarları için özel teşebbüse ait petrol şirketlerine karşı açılan davalar artarken, kamu iktisadi teşebbüslerini görmezden gelerek yalnızca özel teşebbüsleri takip etmek beklenmedik sonuçlara yol açabilir. Genellikle daha az düzenleme ve paydaş baskısı ile karşı karşıya kalan kamu iktisadi teşebbüslerine fosil yakıt endüstrilerinde rekabet avantajı sağlayabilir. Bu, kamu iktisadi teşebbüslerinin ekstraktif endüstriler üzerindeki kontrolünün genişlemesine ve potansiyel olarak iklim etkisini kötüleştirmesine yol açabilir.

Kamu iktisadi teşebbüslerinin aşırı iklim etkisini ele alma güçlüğü zorlu ancak elzemdir. Ekonomik güçleri ve siyasi etkileri onları büyük özel teşebbüslerden daha da zor etkiler. Ancak sera gazı emisyonlarına yaptıkları büyük katkı göz önüne alındığında, kamu iktisadi teşebbüsü davranışını değiştirmenin yollarını bulmak etkili iklim eylemi için hayati önem taşır.

Bu çeşitli etki kaldıraçlarını kullanarak, kamu iktisadi teşebbüslerinin ekonomik gücünü, devam eden çevresel zarardan ziyade iklim hafifletme için kullanmak mümkün olabilir. Enerji sistemlerinde ve endüstriyel uygulamalarda büyük ölçekli değişiklikleri yönlendirme potansiyelleri, onları düşük karbonlu bir ekonomiye geçişte güçlü müttefikler haline getirebilir. Ancak, elbette, kamu iktisadi teşebbüsü kirliliğine daha fazla odaklanmak, özel teşebbüsler üzerindeki sürekli baskı pahasına olmamalıdır. İklim değişikliğini ele almaya yönelik kapsamlı bir yaklaşım, sahiplik yapılarından bağımsız olarak tüm büyük emisyon yapanları içermelidir. Amaç, tüm kuruluşların, kamu ve özel, çevresel etkilerinden sorumlu tutulduğu ve sürdürülebilir uygulamalara geçiş için teşvik edildiği eşit bir oyun alanı yaratmak olmalıdır.

Küresel emisyonlarda kamu iktisadi teşebbüslerinin rolünün farkına varmak, etkili iklim stratejileri geliştirmek için elzemdir. Zorluklar önemli olsa da, kamu iktisadi teşebbüsü davranışını değiştirmenin potansiyel etkisi muazzamdır. Yerel politika, uluslararası baskı, düzenleme ve yasal eylemin bir kombinasyonundan yararlanarak, bu ‘kirli’ (dirty) kamu iktisadi teşebbüslerini iklim değişikliğiyle mücadelede liderlere dönüştürmek mümkün olabilir. Bu dönüşüm sadece arzu edilir değil, aynı zamanda küresel iklim hedeflerine ulaşmak ve iklim değişikliğinin en kötü etkilerini azaltmak istiyorsak gereklidir.

[1] Çevirenin Notu: Bu çeviride “private companies” teriminin karşılığı olarak “public companies” kavramının zıddı manasında ‘halka kapalı şirket’ kavramı yerine; kamu iktisadi teşebbüsünün (state-owned enterprises) zıddı manasında “özel teşebbüs” terimi tercih edilmiştir.

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.