2022 yılının başlarında, kripto para birimleri değer kaybederken, kripto varlıklar ile ilgili davalar hızla artmıştır. Mevcut kripto silme işleminde yok edilen toplam değer 2 trilyon doları geçtiğinden, yalnızca daha fazla anlaşmazlığın ortaya çıkması beklenebilir. Muazzam değerine ve önemine rağmen, kripto para birimi ile ilgili davaların gelişimine dair hiçbir veri mevcut değildi. ‘Kripto Davası: Deneysel Bir Bakış’ (Crypto Litigation: An Empirical View) başlıklı yakın tarihli bir makalede, diğer ölçütlerin yanı sıra dava sayısı, anlaşmazlık türleri ve dava nedenleri analiz edilerek Amerika Birleşik Devletleri’nde kripto ile ilgili açılan tüm davaların ilk ampirik analizi sunuluyor ve kripto varlıkları ile kripto para birimleri, token’ler, borsalar ve merkezi olmayan özerk kuruluşlar [cryptocurrencies, tokens, exchanges, and decentralized autonomous organizations] dahil olmak üzere eko sistemini içeren tüm vakaları içeren yeni ve dikkatlice elle kodlanmış bir veri seti kullanılıyor. Bu çalışmada, bugüne kadarki kripto davalarına menkul kıymet davalarının ve bunlarla ilgili haksız fiil iddialarının (securities litigation and associated tort claims) hakim olduğu gösteriliyor. Bununla birlikte, son örnekler kullanılarak, gelecekteki davaların daha fazla tüketiciyi koruma yasası ve karmaşık özel hukuk konularını içereceği tahmin ediliyor.
Verilere göre, kripto para birimleriyle ilgili en fazla sayıda dava 2018 yılında açıldı. Bu zirveye ilişkin açıklamalardan biri, ilk “kripto kışı”nın [crypto winter (kripto kışı yani kripto para birimlerinde uzun süreli düşük fiyat dönemi)] 2018’de gerçekleşmiş olmasıdır.
Veriler, New York ve saniyelerle ifade edilen bir uzaklıkla Kaliforniya’nın kripto davaları için başvurulacak yargı bölgeleri olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, iddiaların bu yetki alanlarında yoğunlaşması nispeten yeni bir gelişmedir. Daha önceki davalar yargı bölgelerine daha fazla dağılmıştı. Örneğin, 2017’de kripto ile ilgili tüm davaların %50’si New York ve Kaliforniya mahkemelerinde açılmıştı. Bu oran 2018 yılında %58’e yakındı. Buna karşılık, 2020’de tüm davaların %90’ından fazlası New York ve Kaliforniya mahkemelerinde açıldı. 2022 yılı başından geçtiğimiz Ekim ayına kadar tüm davaların yaklaşık %70’i New York ve Kaliforniya’da açıldı.
Toplu dava vakaları (class action[1] cases), toplam kripto para birimi vakalarının yaklaşık %44’ünü oluşturmaktadır. Toplu dava vakalarının çoğu, menkul kıymet düzenlemelerinin ve giderek artan bir şekilde tüketiciyi koruma kanunlarının ihlal edildiği iddialarından kaynaklanmaktadır.
Veriler ayrıca, toplu davaların 2018’de zirveye ulaştığını göstermektedir. Toplu dava yüzdesi için düzeltme yapıldıktan sonra, veriler, toplu dava vakalarının ilk zamanlarda en sık görülen dava şekli olduğunu göstermektedir. Kripto ile ilgili dava dalgasının 2017 yılında başladığı unutulmamalıdır. İlk vakalar 2014 yılına kadar uzansa da, 2014-2016 dönemi arasındaki vaka sayısı sadece bir avuçtu. 2017 yılına doğru kripto ile ilgili davalar ivme kazanmaya başladı. Mevcut oranlar, toplu dava sayısının 2018 ve 2020 yılı zirvelerini geçebileceğini gösteriyor.
Veriler, aşağıdaki tablonun da gösterdiği gibi, menkul kıymet ve haksız fiil iddialarının kripto davalarındaki dava nedenlerinin yarısından fazlasını oluşturduğunu gösteriyor. En yaygın olarak, bu davalar, kayıt dışı menkul kıymetlerin satışından kaynaklanan menkul kıymetler kanunu ihlalleri ile ilgili iddiaları içermektedir. Bu eylemler genellikle ihmalkar yanlış beyan ve dolandırıcılık gibi haksız fiil eylemleri ile birleştirilmiştir. Bu tür vakalar, büyük ölçüde, kripto piyasasında 2017’nin ilk coin halka arzı (initial coin offering; ICO) patlaması ve kripto para birimlerinin menkul kıymet olarak o zamanlar belirsiz statüsü nedeniyle ortaya çıkmıştır. Bu davalara örnek olarak Ripple ve Tezos aleyhindeki iddialar verilebilir.
Aşağıdaki grafik, kripto ile ilgili olarak açılan toplu davalara göre dava nedenlerinin yüzdelerini göstermektedir. 2022 yılı için veriler eksik olsa da, veriler menkul kıymetler yasaları kapsamındaki davaların azaldığını göstermektedir. Buna karşılık, tüketiciyi koruma yasalarından kaynaklanan alacaklar ve özel hukuk davaları artış göstermektedir. Yukarıda da belirtildiği gibi, tüketiciyi koruma davaları, Kaliforniya Yasal Tüketici Çözümleri Kanunu, Kaliforniya Haksız Rekabet Yasası ve Illinois Tüketiciyi Koruma ve Aldatıcı Ticaret Uygulamaları (California Consumer Legal Remedies Act, California Unfair Competition Law, and Illinois Consumer Protective and Deceptive Trade Practices) gibi tüketicileri korumayı amaçlayan kanuni düzenlemelerden kaynaklanan davaları içermektedir.
Kripto için sırada ne vardır? Veriler, 2021 yılından önce kripto ile ilgili davaların önemli bir kısmının menkul kıymet davalarını içerdiğini gösteriyor. Bu, özellikle Ripple’ye karşı bir dizi yüksek profilli dava ile sonuçlanan, kriptonun ‘bir menkul kıymet’ olarak statüsüne ilişkin genel belirsizliklerle ilgilidir. Menkul kıymet temelli iddialar, yanlış beyana dayalı haksız fiil iddialarıdır. Ancak, bunun gelecekte değişmesi muhtemeldir.
Sunulan deneysel verilere dayanarak, bu Makale, kripto içeren menkul kıymet davalarının zirvesinin büyük olasılıkla geçtiğini savunuyor. İlk olarak, ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) daha fazla düzenleyici netlik sağladığı göz önüne alındığında, kripto varlığının bir menkul kıymet statüsünde olduğuna ilişkin belirsizlik azalıyor olabilir. İkincisi, menkul kıymet davalarının çoğu 2018 yılı ilk coin arzı patlamasından kaynaklanmıştır. Gerçekten de veriler menkul kıymet davalarının yerini özel hukuk alacaklarından doğan davalara bıraktığını göstermektedir. Makale yazarı bu gelişmeyi “özel hukuk temeli/ekseni” (private law pivot) olarak adlandırıyor. Özel hukuk temeli/ekseni, özel haksız fiil ve sözleşme hukukunun yanı sıra, tüketiciyi koruma kanunlarına dayalı davalardaki artışı ifade eder. Bu değişim, yasal ortamdaki, kripto para birimi sektöründeki değişikliklerin ve mevcut dava nedenlerinin evriminin bir ürünü olabilir.
[1] “Toplu davalar” için lütfen bkz. Yavuz Akbulak, Uluslararası Hukukta “Toplu Davalar” (Class-Action Lawsuit), Legal Blog, 22 Nisan 2022.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.