Bitcoin’in 2008 yılındaki başlangıcından bu yana, kripto varlıkları uzun süredir en riskli varlıklardan biri olarak algılanıyor. Geleneksel varlıkların aksine, birçok kripto para merkezi olmayan, arzı sınırlı ve değerlemesi zor olup; bu da spekülasyona, yüksek fikir ayrılığına ve aşırı fiyat oynaklığına yol açmaktadır. Bu özellikler, Covid-19 salgını sırasında kripto piyasalarının hızlı büyümesi ve kripto varlıkların finansal sisteme artan bağlantısı ile birleştiğinde, anlaşılır bir şekilde düzenleyici kaygılara yol açmaktadır. Bu tür endişelerden biri, kripto piyasaları ve borsalar arasındaki artan birlikte hareket ile kripto piyasalarındaki vahşi oynaklığın diğer piyasalara bulaşma riski oluşturabileceği ve tüm finansal sistemde stresi tetikleyebileceğidir. Örneğin, Uluslararası Para Fonu’nun (International Monetary Fund-IMF) yakın tarihli bir raporunda, kripto varlıklarının “son derece değişken fiyatları, alım satımlarında artan kaldıraç kullanımı ve finansal kurumların bu varlıklara doğrudan ve dolaylı maruz kalmaları göz önüne alındığında finansal istikrar riskleri oluşturabileceği” konusunda uyarılar yer almaktadır. Kripto varlıklar ile ilgili düzenleyici kaygılar, 50 milyar (ABD) doları aşan algoritmik sabitcoin TerraUSD’nin ve o zamanın en büyük ikinci kripto borsası olan FTX’in kripto yatırımcılarının güvenini daha geniş ölçüde sarsan çöküşünün ardından yaşanan kargaşada iyice artmıştır.
Kripto varlıklarının riskli doğasına rağmen, kripto piyasalarındaki oynaklığın mutlaka hisse senedi piyasalarına yansımadığına inanmak için bazı nedenler bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, düzenleyiciler art arda kripto para birimlerinin finansal sistemin kenarındaki belirsiz varlıklar olmadığını vurgularken, kripto piyasalarının borsaların bir kısmı olduğu gerçeğinin devam etmesidir. İkincisi, kripto satımcıları (traders), piyasalara ve olumsuz şoklara katlanmak için yabancı değildirler. 2017 yılından beri beş ve 2021’den beri üç “kripto kışı” yaşanmış, ancak geçmiş kripto kışlarının hiçbiri sistemik riski tetiklememiştir. Ayrıca, Bitcoin fiyat oynaklığı son yıllarda azalmış (Liu ve Tsyvinski 2021) olup, kripto piyasaları büyüyüp daha fazla kurumsal yatırımcı çektikçe bunu yapmaya devam edebilir.
Son bir çalışmada, iki piyasanın birlikte hareket etmesini sağlayan faktörlere, ikisi arasındaki risk yayılma potansiyeline ve kurumsal katılımın rolüne özellikle vurgu yapılarak, kripto ve hisse senedi piyasaları arasında gelişen korelasyon yakından incelenmektedir.
Bu çalışmada üç önemli bulgu sunulmaktadır. İlk olarak, sırasıyla kripto ve hisse senedi piyasalarının en çok takip edilen iki barometresi olan Bitcoin ile S&P 500 endeksi arasındaki getiri korelasyonunun Mart 2020’den önce sıfır civarında seyrettiği, ancak sonrasında önemli bir yapısal artış sergilediği görülüyor. Bu model, diğer piyasa ve sektör hisse senedi endekslerine kadar uzanmaktadır. Bitcoin-S&P 500 getiri korelasyonundaki sıçrama kademeli olmaktan çok, anidir. Değişimin zamanlaması, kripto piyasalarında risk yayılmaları yaratan izole bir şokla da tutarsızdır. Bu değişim daha ziyade, Federal Rezerv’in (Fed) koronavirüs salgınının yol açtığı piyasa çalkantısına yanıt olarak yaptığı benzeri görülmemiş müdahalelerle aynı zamana denk gelmektedir. Gerçekten de anılan makalede, kripto-hisse korelasyonundaki bu ani artışların, Federal Açık Piyasa Komitesi (Federal Open Market Committee-FOMC) toplantılarının tarihleri ve pandemi sırasındaki faiz oranı değişiklikleri ile uyumlu olduğu gösteriliyor. BTC-S&P 500 getiri korelasyonundaki en büyük sıçrama, Mart 2020’de düzenlenen ve federal fon oranının sıfıra yakın olduğu iki planlanmamış FOMC toplantısından kaynaklanıyor gibi görünüyor. Mart 2022’de başlayan bir dizi FOMC toplantısı, Fed faiz oranlarını artırmaya başladığında yüksek bir kripto-hisse senedi korelasyonunun sürdürülmesine de yardımcı olmuştur. Bu sonuçlar, kripto-hisse senedi korelasyonundaki değişimin büyük olasılıkla, faiz oranlarını değiştirerek yatırımcıların risk iştahını etkileyen Fed’in pandemik tepkisinden kaynaklandığını göstermektedir.
İkinci olarak, söz konusu çalışmada, kripto piyasalarına yönelik şokların borsalara aktarıldığına dair çok az kanıt bulunmuştur. Ayrıca S&P 500 endeksinin kripto piyasalarındaki felaket olaylarından neredeyse hiç etkilenmediği de görülüyor. Aksine, hem daha büyük nedensellik testleri hem de dürtü tepkisi fonksiyonları kullanılarak, S&P 500 getirilerinin oynaklığına yönelik birim şokların, Bitcoin getirilerinin oynaklığında önemli ve kalıcı tepkiler ürettiği bulunmuştur. Bu nedenle, kripto piyasaları tarafından tetiklenen sistemik risk ile ilgili endişelere karşın, mezkûr çalışmadan elde edilen kanıtlar, eğer varsa, borsalardan kripto piyasalarına uzanan risk yayılmalarıyla, tersinden daha tutarlıdır.
Üçüncü olarak da, para politikası değişikliklerinin kripto hisse senedi ortak hareketini etkilediği bir mekanizma olarak kripto piyasalarında kurumsal katılımın artan varlığı tespit edilmiştir. Anılan çalışmada, kurumsal katılımı yakalamak için, Grayscale Bitcoin Trust’ta (GBTC) bir pozisyona sahip olan kurum sayısındaki eğilimler ile ‘Coinbase Premium Endeksi’ndeki eğilimler inceleniyor. Coinbase’in Binance’den daha fazla kurumsal müşteriye hizmet etmesinden hareketle bu endeks, Bitcoin’in Coinbase ve Binance arasındaki spot fiyat farkını ölçer, bu nedenle daha pozitif (negatif) bir değer, kurumlardan daha yüksek alım (satış) baskısı olduğunu gösterir. Söz konusu makalede, dolaylı olarak GBTC aracılığıyla veya doğrudan Coinbase aracılığıyla [Coinbase Premium Endeksi (Coinbase Premium Index) tarafından ima edildiği gibi] Bitcoin tutan kurum sayısının, salgın sırasında Fed’in faiz indirimlerinden sonra keskin bir şekilde arttığı, ancak Fed’in oran artışlarına başlamasından sonra düştüğü gösteriliyor. Ayrıca, satın alma/satış baskısının perakende yatırımcıların aksine kurumsal yatırımcılardan gelip gelmediğini ölçen Coinbase Premium Endeksinin mutlak değerinin, kripto-hisse senedi getiri korelasyonunun gün içi ölçüsü ile olumlu bir şekilde ilişkili olduğu gösteriliyor, ancak bu ilişkilendirme Mart 2020’den sonra ortaya çıkıyor. Buna mukabil, perakendenin para politikalarına olan ilgisi, kripto-hisse senedi getiri korelasyonunun gün içi ölçüsü ile pozitif bir şekilde ilişkili olsa da, bu pozitif ilişki Mart 2020’den çok önce ortaya çıkmış ve sonrasında da güçlenmemiştir.
Bahsi geçen çalışmadaki sonuçlar iki taraflı politika çıkarımları taşımaktadır. Bir yandan, kripto şoklarının borsalara iletildiğine dair çok az kanıt bulunmuştur, bu da kripto piyasalarındaki fiyat oynaklığının, ne kadar vahşi olursa olsun, mevcut aşamada sistemik riske neden olma ihtimalinin düşük olduğunu göstermektedir. Bu bulgu, kripto piyasasındaki türbülansın daha geniş piyasa oynaklığına ve ekonomik zarara yol açmayacağına dair bir miktar güvence sağlamaktadır. Ayrıca, bu, son Bitcoin hareketleri konusundaki komplo teorilerini ele almaya da yardımcı olur. Beri yandan, hisse senedi piyasalarından kripto piyasalarına önemli volatilite yayılımları gözlemlenmekte olup; bu tür yayılmalar, Fed’in para politikasındaki değişikliklere karşı oldukça hassastır. Bu tür yayılmaların itici güçlerinden biri, faiz oranı değişikliklerine duyarlı olan kriptodaki kurumsal yatırımcıların artan varlığıdır. Aslında elde edilen kanıtlar, Fed’in Covid-19 salgınına yönelik politika tepkisinin, kurumsal yatırımcıları kripto piyasalarına girmeye teşvik ederek kripto-hisse senedi korelasyonunda yapısal bir değişime yol açtığını göstermekte ve bu değişim, Fed pandemi sonrası rotayı tersine çevirmeye çalıştıktan sonra bile devam ediyor gibi görünmektedir. Kurumsal yatırımcılar kripto piyasalarına ilgi göstermeye ve bu piyasalara dâhil olmaya devam ettikleri sürece, para politikalarındaki ve piyasa likidite koşullarındaki değişikliklere duyarlı olan toplu alım satım işlemlerinin her iki piyasadaki hareketlere büyük olasılıkla katkıda bulunması nedeniyle yüksek kripto-hisse senedi korelasyonunun devam etmesi beklenmektedir.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.