“Küreselleşen Dünyada Ödemelerin Dijitalleşmesi” [‘Deutsche Bundesbank’ Yönetim Kurulu Üyesi Burkhard Balz’ın ‘Konrad Adenauer Vakfı ile Latin Amerika Ekonomik Araştırmalar Vakfı’ (Fundación de Investigaciones Económicas Latinoamericanas) İşbirliğiyle Buenos Aires’de Düzenlenen Tartışma Toplantısında Yaptığı 07 Mart 2024 Tarihli Konuşma]

1. Giriş

Bayanlar ve Baylar,

Seçkin misafirler,

Jorge Luis Borges’in bir zamanlar söylediği gibi: “Sessizliği çoğaltamadığınız sürece konuşmayın” (don’t talk unless you can improve the silence). Ödemeler dünyasındaki güncel gelişmelerin konuşacak çok şey sunması nedeniyle yeterince şanslıyım, bu yüzden sessizliğimi en azından biraz olsun iyileştirebileceğimi umuyorum. Bitcoin ve sabit paralardan (stablecoins) merkez bankası dijital para birimlerine kadar ödemeler, yalnızca işlev görmesi gereken bir şey olmaktan yavaş yavaş finans dünyasında inovasyonun ana itici güçlerinden biri olmaya doğru ilerledi.

2. Dijital ödemelerin yükselişi

Nakitsiz ödeme araçlarının kullanımında sürekli bir büyüme görülüyor ki; bu, akıllı telefon kullanımının yaygınlaşması, e-ticaretin hızlı büyümesi ve finansal katılıma yönelik yeni olanaklar gibi faktörlerden kaynaklanıyor. Bir zamanlar nakit paranın kral olduğu Almanya’da bile nakit kullanımı son birkaç yılda önemli ölçüde azalmıştır. 2020 yılında, yani koronavirüs salgınının başlamasından hemen önce, satış noktalarındaki işlemlerin %74’ü (yüzde 74) nakit kullanılarak yapılıyordu; 2022 yılına gelindiğinde bu pay yalnızca %59’a düştü[1]. Ödeme hacimleri daha da net bir tablo çiziyor: hacim olarak ödemelerin neredeyse %60’ı kartla yapılırken; artık yalnızca %40’ı nakit kullanılarak yapılıyor ki, otuz yıl önce bu rakam neredeyse %80 idi. Nakit kullanımındaki bu düşüşün bir kısmı, insanların pandemi sırasında evlerinin rahatlığında alışveriş yapmanın faydalarını keşfetmeleriyle açıklanabilirken (ki duyduğuma göre Arjantin’de nakit parayla da mümkün); ilave olarak dijital ödemeler başka avantajlar da sunuyor.

Birincisi, mobil ve temassız kart ödemelerinin artması, satış noktalarındaki ödeme sürecini her zamankinden daha verimli hale getirmiştir. Müşterilere sağlanan bu büyük kolaylık sonucunda, Almanya’da ulusal kart sistemini kullanan kart ödemelerinin çoğunluğu artık temassız yöntemler kullanılarak yapılıyor. Her ne kadar mobil ödemeler genel olarak işlemlerde hâlâ oldukça küçük bir paya (sadece %3) sahip olsa da, rolleri artıyor.

İkincisi, kart ödemeleri güvenlidir. Ödeme hizmeti sağlayıcıları, bazı durumlarda düzenleyici baskılar nedeniyle iyileştirilmiş güvenlik gereksinimleri uygulamaya koydu ve bu da dolandırıcılık riskinde istikrarlı bir azalmaya yol açmıştır. Ayrıca, anında ve nihai olan gerçek zamanlı ödemeler, hem ödeyiciye hem de alıcıya başarılı bir işlemin kesinliğini vermektedir. Bu, Arjantin de dâhil olmak üzere birçok bölgede daha hızlı ödemelerin başarılı bir şekilde uygulamaya konmasına yol açmıştır.

Üçüncüsü, nakitsiz ödemeler küresel erişim potansiyeli sunmaktadır. Jeopolitik gerilimler ve küresel işgücünün artan hareketliliği, göçün ve dolayısıyla işçi dövizlerinin sayısının artmasına neden olmuştur. Üstelik bu gerilimlere rağmen küresel ticaret büyümüştür ve önümüzdeki yıllarda da büyümeye devam etmesi beklenmektedir ki; bu da etkili sınır ötesi ödemelere olan ihtiyacı daha da artırmaktadır.

3. Küreselleşen dünyada dijital ödemeler

Ancak yurt içi ödemelerle karşılaştırıldığında sınır ötesi ödemeler genellikle yavaş, pahalı ve şeffaf olmayabilir. Bu nedenle G20[2], sınır ötesi ödeme deneyimini geliştirmek için bir yol haritası üzerinde çalışıyor. Bu ödemeleri iyileştirme hedefine ulaşılmasını sağlamak amacıyla G20, hem perakende hem de toptan ödemelerin yanı sıra havaleler konusunda hız, maliyet, şeffaflık ve erişime yönelik hedefler belirlemiştir. Bu yol haritasının önemli bir kısmı, gerçek zamanlı ödeme sistemlerini birbirine bağlamak gibi dijital ödemelerin sunduğu avantajlardan yararlanmayı içermektedir.

Daha hızlı ödeme sistemleri, anlık ve nihai işlemleri nispeten daha düşük bir fiyata sunarken, aynı zamanda alacaklıya işlemin durumu hakkında bilgi vererek ödeme sürecinin şeffaflığını da artırmaktadır. Bu sistemleri sınırlar ötesinde birlikte çalışabilir hale getirmenin bariz faydaları vardır: Gerçek zamanlı uluslararası ödemeler, işlem zincirlerini kısaltacak ve doğrudan işleme olanak tanıyacak, böylece sınır ötesi ödemelerin hızı artacak ve maliyeti düşecektir. Gerçek zamanlı uzlaşmayla kredi riski neredeyse tamamen ortadan kalkacak ve gerçek zamanlı bir döviz bozdurma mekanizması sunularak döviz riski en aza indirilebilecektir.

Bu faydalar, G20’nin daha hızlı ödeme sistemlerinin birbirine bağlanmasına öncelik verme kararını etkileyen faktörler arasındaydı. Siyasi niyet önemli olsa da asıl önemli olan gerçek dünya çözümlerinin uygulanmasıdır. Neyse ki, daha hızlı ödeme sistemlerini altyapı düzeyinde birbirine bağlamanın yolları için bir dizi öneri geliştirilmiştir. Bunlar arasında, daha hızlı ödeme sistemlerini birbirine bağlamak için bir merkez ve bağlı birim yaklaşımı sunan BIS[3] İnovasyon Merkezi’nin “Nexus” projesi de yer almaktadır. Bu öneride bankalar, birden fazla para birimi için likidite sağlayıcı olarak önemli bir rol oynamaya devam etmekte ve bu da onlara sisteme katılma konusunda bir teşvik sağlamaktadır.

4. Kamu ve özel aktörler arasındaki işbirliği

Bu öneriler, devam eden ve gelecekteki girişimlerimizin merkezi odağının altını çiziyor: kamu ve özel sektör aktörlerinin küresel ödemeler ortamını geliştirmek için işbirliği yapmasının gerekliliği. Özel kuruluşlar yenilikçi hizmetler sağlamada iyidir. Kamu kurumları ise, işbirliğinin kolaylaştırılmasında ve koordinasyon sorunlarının aşılmasında hayati bir rol oynamaktadır. Ayrıca, yalnızca yeniliği teşvik etmekle kalmayıp aynı zamanda yeniliğin güvenli ve eşitlikçi bir şekilde büyüyebilmesini de sağlayan düzenleyici çerçeveler oluştururlar. Yenilik için kesintisiz bir ortam sağlamak, fikirlerin ve ürünlerin coğrafi engelleri aşmasına ve küresel bir izleyici kitlesine hizmet etmesine olanak sağlamak için bu çerçevelerin sınırlar ötesinde uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir.

Bu çerçevelerin uyumlu hale getirilmesi G20 yol haritasının önemli bir bileşenidir. Ulusal çıkarların çeşitliliği ve mevcut çerçevelerin karmaşıklığı göz önüne alındığında, bu uyumun sağlanması zaman alıcı olabilir. Düzenleyici otoritelerin verimlilik ihtiyacını güvenliği sürdürme zorunluluğuyla dengelemesi gerekir. İlerleme bazılarının beklediğinden daha yavaş olsa da, ödeme sistemi operatörlerinin oluşturmaya büyük özen gösterdiği güvenin korunması için temkinli bir yaklaşım şarttır. Bu tıpkı bir ip üzerinde yürümeye benzer: diğer tarafa güvenli bir şekilde ulaşmak, çok hızlı hareket etmeye çalışmaktan ve potansiyel olarak tehlikeli bir düşme riskine girmekten daha iyidir.

Dahası, kamu aktörleri, daha hızlı ödemeler için yaptıkları gibi altyapılarını iyileştirerek veya yeni altyapı inşa ederek piyasaya yardımcı olabilirler ve potansiyel olarak merkez bankası dijital para birimleri (central bank digital currencies) için de bunu yapabilirler. Bu bakımdan sadece genel nüfusun merkez bankası parasına erişimini sağlayan perakende merkez bankası dijital para birimlerine dikkat edilmemelidir. Dünya çapında çok az sayıda ülke bu tür merkez bankası dijital para birimleri genel halk için uygulamaya koymuş olup; çoğu genel olarak hâlâ oldukça erken bir aşamada ve Avro Bölgesi bu konudaki müzakerelerde nispeten ileri bir noktada yer almaktadır. Toptan merkez bankası dijital para birimleri hâlâ merkez bankası parasına erişimi genişletmese de kredi kuruluşları gibi mevcut merkez bankası para hesabı sahipleriyle çalışacak olsa da önemli bir rol oynayabilirler. Bunlar potansiyel olarak çapraz para birimi işlemleri için likidite yönetimini iyileştirebilir ve sınır ötesi ödemelerin verimliliğini artırabilir. Farklı teknik yaklaşımlara sahip bir dizi pilot uygulama yürütülmüştür. Bu çözümlerin nihai olarak uluslararası ödemeler için uygulanıp uygulanmayacağı henüz bilinmemektedir.

Öte yandan özel aktörler de bu çerçevelerle sorunsuz bir şekilde entegre edilebilecek ve bu altyapı üzerine inşa edilebilecek çözümler tasarlama sorumluluğunu taşımaktadır. Son yıllarda güvenli, verimli ve kullanıcı dostu ödeme yöntemleri oluşturma konusunda tam kapasiteye sahip olduklarını kanıtladılar.

Bu yaratıcılık, yeni kavramların pratikte uygulanması için katalizör olmaya devam etmelidir. Özel şirketler, bu uyumlaştırılmış düzenlemelere uygun çözümler üreterek, hem yurt içinde hem de uluslararası alanda uyumu garanti altına alıp istikrarlı ve etkili bir piyasaya katkıda bulunurken yeniliği teşvik edebilir.

5. Sonuç

Bayanlar ve Baylar,

Jorge Luis Borges’den bir alıntıyla bitirmek istiyorum: “Birinin size çiçek getirmesini beklemek yerine, kendi bahçenizi yaratın ve kendi ruhunuzu süsleyin” (Plant your own garden and decorate your own soul, instead of waiting for someone to bring you flowers). Bu, küresel ödemeleri iyileştirme çabalarımız için de geçerlidir. Her kullanıcı için en iyi ödeme deneyimini yaratmak amacıyla hem kamu hem de özel sektör aktörlerinin birlikte çalışması gerekecektir. Küresel, birlikte çalışabilen ve verimli ödemelerden oluşan güzel bir bahçe yaratmak için birlikte çalışalım.

İlginiz için teşekkür ederiz.

[1] Kaynak: EHI Retail Institute (2023), Payment-Entwicklungen aus Sicht der Handelsforschung.

[2] Çevirenin Notu: G20, İngilizce “Group of 20” (20’ler Grubu) kavramının kısaltması olup, gayrisafi yurtiçi hâsıla bakımından dünyanın en büyük 20 ülkesini temsil eder.

[3] BIS: [Bank for International Settlements-Uluslararası Ödemeler Bankası].

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.