1. Giriş
Muhasebe ve vergi sektörleri, örneğin başarılı bir teknoloji girişiminin hızında tam olarak ilerlemiyor. Ancak, geleneksel olarak muhafazakâr olan bu sektörde, modern tüketicilerin ilgisini çekmek ve yetenekli çalışanları elinde tutmak isteniyorsa bir doz “hızlı hareket et ve iş fırsatı yarat” zihniyetinin (move fast and break things mindset) kullanılabileceği öne sürülüyor.
Muhasebe ve vergi endüstrileri tarihsel olarak muhafazakâr ve kurallara bağlı, yeni teknolojilere uyum sağlama konusunda daha yavaş bir meslek olarak görülmüştür. Bu algı, firmaların teknolojiyi benimsemesi ve entegre etmesi için mevcut olan kısa zaman pencerelerinden ve birincil kullanıcılar olan büyük merkezi olmayan gruplardan kaynaklanmakta olup, bu da zorlu bir yönetim sorunudur. Ancak bu artık endüstrinin pazar gerçekliğiyle, müşteri talepleriyle ve profesyonel üretkenlikte önemli bir artış ihtiyacıyla örtüşmüyor. Tüketici dostu teknoloji artık mali müşavirlik (Certified Public Accountant-CPA) firmalarının müşterilerinin ve profesyonellerinin ihtiyaçlarını etkili bir şekilde karşılayabilmeleri için önemli bir konudur.
Bu değişim bir gecede gerçekleşemez ancak teknolojik değişimi benimsemek bir gerekliliktir. Sektör benzeri görülmemiş bir hızla gelişiyor ve yeni araç ve fikirleri benimsemenin temel taşı, yeni teknolojileri başarılı bir şekilde entegre etmek ve başta çalışanlar olmak üzere tüm paydaşların bu değişiklikleri kavramasına ve yeni teknolojiyi kullanma konusunda rahat olmasına yardımcı olmak için kapsamlı bir değişim yönetimi programıdır.
2. Başarılı değişim yönetiminin önemi
McKinsey tarafından yakın zamanda yürütülen bir araştırma, dönüşüm girişimlerinin %72’sinin öncelikle yetersiz yönetim desteği (%33) ve çalışanların direnci (%39) nedeniyle başarısız olduğunu ortaya çıkarmıştır. Direncin üstesinden gelmek, güçlü ve proaktif iletişim ve eğitimi kapsayan, aynı zamanda güncel teknolojiden yararlananlara somut faydalar sağlayan etkili değişim yönetimi stratejilerinin uygulanmasını gerektirmektedir. Buna ek olarak, teknolojideki yeterliliğin nasıl heyecan verici fırsatlara yol açabileceği gösterilerek, değişime karşı direncin kişisel ve mesleki gelişim için bir motivasyon kaynağına dönüşmesi sağlanabilir.
İyi yönetilen bir değişim sürecinin parçası olan çalışanlar kendilerini daha bağlı ve motive hissederler. Değişikliklerin arkasındaki nedenleri ve süreçteki rollerini anladıklarında, yeni prosedürleri coşkuyla benimseme ve uygulama olasılıkları daha yüksektir. Değişim yönetimi aynı zamanda personelin en son yazılım ve sistemleri kullanma konusunda eğitimli ve yetkin olmasını da sağlar ve böylece tüm firma bu yeni araçların verimliliklerinden ve yeteneklerinden faydalanabilir.
Muhasebe sektörü, muhasebe standartlarında ve vergi yasalarında sık sık yapılan değişiklikler nedeniyle oldukça sıkı düzenlemelere tabidir. Değişim yönetimi, en son düzenlemelere uyumun sağlanması açısından hayati öneme sahiptir. Firmalara aynı zamanda hassas finansal bilgiler de emanet edilmiştir ki, bu nedenle müşteriler finansal raporlarında en yüksek düzeyde güvenlik ve doğruluk beklemektedir.
Sistemlerine yeni teknoloji uygulayan muhasebe firmaları için etkili bir değişiklik yönetimi planı, sistem ve süreçlerin bu beklentileri karşılayacak şekilde güncellenmesini ve teknolojinin sorumlu ve güvenli bir şekilde kullanılmasını, böylece yaşamsal müşteri bilgilerinin tehditlere karşı duyarlı olmasını sağlar. Ayrıca mevzuat uyumuna bağlılık göstererek müşteri güveninin korunmasına da yardımcı olur.
3. Yukarıdan aşağıya doğru bir yaklaşım
Değişim yönetimi aynı zamanda finans yöneticileri (Chief Financial Officer-CFO), operasyondan sorumlu yöneticiler (Chief Operations Officer-COO) ile üst düzey yöneticiler (Chief Executive Office-CEO) de dâhil olmak üzere üst yönetimin dijital eğitim çabalarını hızlandırdığı uygulamalı ve katılımcı bir liderlik yaklaşımına da dayanır. Yeni teknolojinin uygulanmasına ilişkin gerekli tüm eğitim ve bilgilerin organizasyonun her seviyesinde hissedilmesini ve faydaların tanınmasını ve tanıtılmasını sağlamalıdırlar. Yöneticilerin uygulama ve eğitime öncülük etmesiyle, firma çapındaki sonuçlar şu yollarla görülebilir:
- Müşteriyi elde tutma (client retention): Müşterilerin yeni teknolojinin faydalarını görmelerini ve firmanın gelişmiş hizmetleri uyarlama ve sunma becerisine güven duymalarını sağlar. Bu, teknolojinin doğruluğu, yanıt verme hızını ve genel müşteri memnuniyetini nasıl iyileştirdiğine dair şeffaf iletişim yoluyla başarılabilir.
- Çalışanları elde tutma (employee retention): İş gücüne yeni teknolojinin entegrasyonunun mesleki gelişimleriyle nasıl uyumlu olduğunu gösterir. Teknolojinin sıradan görevleri nasıl hafifleteceğine dair net iletişim, çalışanların rollerinin daha anlamlı ve zorlu yönlerine odaklanmasına olanak tanıyarak iş tatminini ve genel işte kalma oranlarını önemli ölçüde artırabilir.
- Artan verimlilik (increased efficiency): Yeni bir dijital dağıtım ile ilgili değişiklik yönetiminden sorumlu liderler, şirketlerinin benzersiz ihtiyaçlarına uyacak ve tüm vergi hazırlama sürecini optimize edecek doğru teknolojinin uygulanmasını sağlayabilir.
- Gelişmiş iletişim ve azaltılmış manuel iş gücü (enhanced communication and reduced manual labor): Değişiklik yönetiminin yaşama geçirilmesinin bir kısmı, tüm paydaşların yeni teknolojinin faydalarını ve değişikliğin arkasındaki nedeni anlamasını sağlamayı içerir. Örneğin, eğer çalışanlar yeni teknolojinin tekrarlanan görevleri otomatikleştirerek tükenmişliği azaltacağını anlarsa, bu işe katılmaya daha yatkın olacaklardır.
- Risklerin ve hataların en aza indirilmesi (minimizing risks and errors): Tüm paydaşlar, yeni sistemlerin muhasebecilerin ve vergi profesyonellerinin potansiyel riskleri hızlı bir şekilde tespit etmelerine ve muhasebe düzenlemeleri ve standartlarına uymalarına yardımcı olmalarına yardımcı olacağını bilmelidir. Bu da hata ve ceza olasılığını azaltırken manuel güncellemelere harcanacak değerli zamandan da tasarruf sağlar.
4. Finansın geleceği
Başarılı değişim yönetiminin önemi vergi ve muhasebe sektörlerinde abartılamaz. Değişimi etkili bir şekilde yöneten firmaların rekabetçi kalma, müşteri güvenini artırma, mevzuata uyumu sağlama, çalışanların moralini yükseltme ve yeni teknolojilere uyum sağlama olasılıkları daha yüksektir. Değişimi benimsemek artık sadece bir seçenek değil, günümüzün iş ortamında başarılı olmak isteyen firmalar için bir zorunluluktur. Değişimi başarılı bir şekilde yöneten finansal kuruluşlar, gelecekteki sektör değişimlerine uyum sağlama konusunda daha donanımlıdır ve sürekli gelişen bir ortamda güncel kalma ve gelişme olasılıkları daha yüksektir.
1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.