“Prososyal Kurumsal Amaç, Kurumsal Yönetim Rejimleri ve Kapitalizmin Çeşitleri” Üzerine

Farklı kurumsal yönetim rejimleri, sosyal, etik ve çevresel kaygılara (social, ethical, and environmental concerns) özellikle dikkat ederek finansörleri, yetenek sahiplerini ve müşterileri (financiers, talents, and clients) nasıl kendine çekiyor? Kapitalizmin farklı türleri toplum yanlısı kurumsal amaçların geliştirilmesine nasıl katkıda bulunuyor? Yakın tarihli bir makalede[1], farklı kurumsal yönetim rejimlerinin ve kapitalizmin çeşitlerinin toplum yanlısı kurumsal amaçlarla nasıl ilişkilendirilebileceğine dair teorik bir perspektif sunulmaktadır.

Tüketicilerin çevresel ve etik açıdan sürdürülebilir ürünler ile ilgili ifade ettiği duyguların gerçek harcama davranışına dönüştüğüne dair güçlü kanıtlar vardır. Örneğin, McKinsey ve NielsenIQ’nun (McKinsey & Company, 2023) çevreye duyarlı olduğu iddia edilen ürünlerin satış artışını inceleyen ortak çalışmasında, katılımcıların %60’ından fazlası sürdürülebilir ambalajlı bir ürün için daha fazla para ödeyeceklerini belirtmiştir. Benzer şekilde, hissedarlar sosyal ve etik kaygılar konusunda daha fazla seslerini duyurmaya başlıyor ve güçlerini kurumsal tercihleri etkilemek için kullanıyorlar. Giderek artan sayıda hissedar kararı, iklim değişikliği ve insan hakları gibi konuları ele almaya odaklanıyor (Glencore AGM’deki bir karar gibi Ethos Vakfı’nın faaliyetlerine bakın). Üstelik son yıllarda, yatırımcılar değişen sosyal ve çevresel ortamda gezinmek ve bunlardan faydalanmak için iyi konumlanmış şirketleri belirlemeye çalıştıkça, ESG ölçümleri yatırım analizinde daha belirgin hale gelmiş; 2021 yılında yönetilen varlıklar, ESG fonları 35,3 trilyon ABD dolarlık rekor seviyeye (Global Sustainable Investment Alliance-Küresel Sürdürülebilir Yatırım İttifakı) ulaşmıştır. Son olarak, yalnızca tüketiciler ve yatırımcılar değil, çalışanlar da sosyal sorumluluğa büyük değer veriyor ve olumlu etki yaratma kararlılığı gösteren şirketlerde giderek daha fazla iş fırsatı arıyorlar. Deloitte tarafından 2022’de yapılan bir ankete göre, Z kuşağının %37’si ve Y kuşağının %36’sı, kişisel etik değerlerine (toplumsal ve çevresel etkiler ile ilgili konular dâhil) dayanarak bir işi reddetmiştir. Bu durum özellikle Z kuşağı ve liderlik pozisyonundaki Y kuşağı (%46) arasında geçerlidir.

Bu örnekler yatırımcıların, tüketicilerin, çalışanların (liderlik pozisyonları dâhil) ve hissedarların kirlilik, iklim değişikliği, insan hakları ve demografik değişim (ayrıca bkz. Elhauge 2005, Hart and Zingales 2017, Roe 2021, Barzuza 2023) gibi göze çarpan toplumsal konularla giderek daha fazla ilgilendiklerini göstermektedir. Firmalar sermaye, insan sermayesi ve ürün pazarlarında rekabet ederken; söz konusu makalede firmaların sosyal, etik ve çevresel kaygılara özellikle dikkat ederek finansörleri, yetenek sahiplerini ve müşterileri çekmek için kurumsal yönetim yapılarından nasıl yararlandığı araştırılmaktadır.

Daha açık bir şekilde, makalede ekonomik aktörlerin sosyal tercihlerinin karşılıklı etkileşimini, görünmez bir elin (invisible hand), yani sermaye, emek ve ürün piyasalarındaki rekabetin ve görünür bir elin (visible hand), yani kurumsal yönetim rejimlerinin hiyerarşik yapısının, özel kurumsal amaçları sosyal hedeflerle yeniden hizalamak, prososyal kurumsal amaçları ele almak ve desteklemek için, düzenlenmesi incelenmektedir.

Makalede, literatürde tanımlanan iki ana kapitalizm tipinden veya türünden başlanmaktadır (diğerlerinin yanı sıra bkz.: Hall & Soskice 2001; Thelen 2012; Roe & Vatiero 2018; Vatiero 2017’de ‘güçlü kapitalizm’ ve ‘güçsüz kapitalizm’ terimleri icat edilmiştir):

  1. Anglo-Sakson ülkelerinin güçsüz kapitalizmi (disarmed capitalism), düşük hissedar yoğunluğuna/gücüne sahip büyük halka açık şirketler (large public companies), işçilerin sesi/gücü düşük ve giriş engellerinin düşük olduğu ürün pazarları ile karakterize edilmektedir.
  2. Bunun yerine, Kıta Avrupası ülkelerinin güçlü kapitalizmi (armed capitalism) ise, hissedarların yüksek yoğunlaşmasına/gücüne sahip olan büyük halka açık şirketler, işçilerin yüksek söz hakkı/gücü ve giriş engellerinin yüksek olduğu ürün pazarları ile karakterize edilmektedir.

Bu iki türden hangisinin prososyal kurumsal amacın geliştirilmesine daha fazla katkıda bulunması beklenmektedir? Anılan makalede, farklı kapitalizm çeşitlerinin toplum yanlısı hedeflere nasıl yol açtığına (ya da yol açmadığına) dair teorik bir bakış açısı sunulmaktadır.

Bir yandan güçsüz kapitalizmdeki büyük halka şirketler toplum yanlısı hedefleri teşvik edebilir, çünkü:

  • Bu tür kapitalizmdeki büyük halka açık şirketler, etik, sosyal ve çevresel konularla ilgilenen, yani hissedar refahını [piyasa değeri (yani hisse) yerine sosyal ve etik kaygıların dâhil edilmesi (bkz. Hart ve Zingales 2017)] en üst düzeye çıkarmaya çalışan azınlık hissedarları tarafından karakterize edilmektedir.
  • Üstelik bu şirketler, etik, sosyal ve çevresel yatırımcıların ve tüketicilerin (aynı zamanda çalışanların) baskıları da dâhil olmak üzere rekabet güçlerine daha fazla maruz kalmakta ve bu şirketler toplum yanlısı hedefleri benimsemeye itilmektedir.

Ancak bu tür kapitalizme karşı argümanlar da geliştirilebilir. Güçsüz kapitalizmde büyük halka açık şirketler toplum yanlısı hedefleri takip edemeyebilir, çünkü:

  • Azınlık hissedarları yalnızca kârla ilgilenebilirler (Friedman doktrini, bkz. Friedman 1970).
  • Üstelik güçsüzleştirilmiş kapitalizmi karakterize eden ürün pazarındaki yüksek rekabet düzeyi, piyasa değeri maksimizasyonundan sapmaya yer bırakmayabilir (Elhauge 2015; Roe 2021).

Beri yandan, güçlü kapitalizmdeki büyük halka açık şirketler toplum yanlısı hedefleri takip edebilir, çünkü:

  • Bu tür kapitalizmin kurumsal yönetimini karakterize eden kontrol sahibi hissedar veya blok sahibi (örneğin bir aile, bir banka veya bir devlet), yöneticileri toplum yanlısı hedefleri takip etmeye zorlayarak etik, sosyal ve çevresel konularla ilgilenebilir.
  • Üstelik bu tür kapitalizmde işçilerin nispeten güçlü sesi ve gücü, toplum yanlısı hedefleri destekleyebilir (bkz. Tirole 2001; Thelen 2012).
  • Son olarak, bu tür kapitalizmde giriş engelleri ve oligopolistik rant, toplum yanlısı hedefleri piyasa değeri maksimizasyonu yerine önceliklendirmek için alan sağlayabilir (Roe 2021).

Bu tür hedefleri takip eden güçlü kapitalizme karşı argümanlar şunları içermektedir:

  • Hâkim hissedarlar yalnızca kârla ilgilenebilirler.
  • Ayrıca işçiler, kirliliğin sınırlandırılması gibi toplumsal maliyetlerin azaltılması yerine iş istikrarı veya daha yüksek ücret oranları gibi grupların hedeflerini tercih edebilir.
  • Son olarak, yerel topluluk ve işçiler de dâhil olmak üzere tüm paydaşların çıkarlarını destekleyebilecek olan yöneticilerin takdir yetkisi (bkz. Blair ve Stout 1999; Elhauge 2005), kontrol sahibi hissedarlar tarafından sınırlanmakta, dolayısıyla toplum yanlısı kurumsal hedeflerin cesaretini kırmaktadır.

Neticede, bu makalenin amacı, farklı kapitalizm türlerinin toplum yanlısı kurumsal amaçları nasıl desteklediğine (veya desteklemediğine) ilişkin hem artı hem de eksilere dair argümanlar sunmaktır.

[1] Makale: “Research Handbook on Competition and Corporate Law edited by Florence Thépot and Anna Tzanaki” (Florence Thépot ve Anna Tzanaki tarafından düzenlenen ‘Rekabet ve Şirketler Hukuku Araştırma El Kitabı’nda yayınlanacaktır).

1966 yılında, Gence-Borçalı yöresinden göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak Ardahan/Çıldır’da doğdu [merhume Anası (1947-10 Temmuz 2023) Erzurum/Aşkale; merhum Babası ise Ardahan/Çıldır yöresindendir]. 1984 yılında yapılan sınavda Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü kazandı. 1985 yılında Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümüne yatay geçiş yaptı ve 1988’de Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümünü birincilikle, Fakülteyi ise 11’inci olarak bitirdi.
1997 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Denver şehrinde yer alan ‘Spring International Language Center’da; 65’inci dönem müdavimi olarak 2008-2009 döneminde Milli Güvenlik Akademisi’nde (MGA) eğitim gördü ve MGA’dan dereceyle mezun oldu. MGA eğitimi esnasında ‘Sınır Aşan Sular Meselesi’, ‘Petrol Sorunu’ gibi önemli başlıklarda bilimsel çalışmalar yaptı.
Türkiye’de Yatırımların ve İstihdamın Durumu ve Mevcut Ortamın İyileştirilmesine İlişkin Öneriler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü);
Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde Yaşanan Sorunlar ve Alınması Gereken Önlemler (Maliye Hesap Uzmanları Vakfı Araştırma Yarışması İkincilik Ödülü, Sevinç Akbulak ile birlikte);
Kayıp Yıllar: Türkiye’de 1980’li Yıllardan Bu Yana Kamu Borçlanma Politikaları ve Bankacılık Sektörüne Etkileri (Bankalar Yeminli Murakıpları Vakfı Eser Yarışması, Övgüye Değer Ödülü, Emre Kavaklı ve Ayça Tokmak ile birlikte);
Türkiye’de Sermaye Piyasası Araçları ve Halka Açık Anonim Şirketler (Sevinç Akbulak ile birlikte) ve Türkiye’de Reel ve Mali Sektör: Genel Durum, Sorunlar ve Öneriler (Sevinç Akbulak ile birlikte) başlıklı kitapları yayımlanmıştır.
Anonim Şirketlerde Kâr Dağıtımı Esasları ve Yedek Akçeler (Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal TEKİNALP’e Armağan, Cilt I; 2003), Anonim Şirketlerin Halka Açılması (Muğla Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Tartışma Tebliğleri Serisi II; 2004) ile Prof. Dr. Saim ÜSTÜNDAĞ’a Vefa Andacı (2020), Cilt II, Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler (2021), Prof. Dr. Saim Üstündağ’a İthafen İlmi Makaleler II (2021), Sosyal Bilimlerde Güncel Gelişmeler (2021), Ticari İşletme Hukuku Fasikülü (2022), Ticari Mevzuat Notları (2022), Bilimsel Araştırmalar (2022), Hukuki İncelemeler (2023), Prof. Dr. Saim Üstündağ Adına Seçme Yazılar (2024), Hukuka Giriş (2024) başlıklı kitapların bazı bölümlerinin de yazarıdır.
1992 yılından beri Türkiye’de yayımlanan otuza yakın Dergi, Gazete ve Blog’da 2 bin 500’ü aşan Telif Makale ve Telif Yazı ile tamamı İngilizceden olmak üzere Türkçe Derleme ve Türkçe Çevirisi yayımlanmıştır.
1988 yılında intisap ettiği Sermaye Piyasası Kurulu’nda (SPK) uzman yardımcısı, uzman (yeterlik sınavı üçüncüsü), başuzman, daire başkanı ve başkanlık danışmanı; Özelleştirme İdaresi Başkanlığı GSM 1800 Lisansları Değerleme Komisyonunda üye olarak görev yapmış, ayrıca Vergi Konseyi’nin bazı alt çalışma gruplarında (Menkul Sermaye İratları ve Değer Artış Kazançları; Kayıt Dışı Ekonomi; Özkaynakların Güçlendirilmesi) yer almış olup; halen başuzman unvanıyla SPK’da çalışmaktadır.
Hayatı dosdoğru yaşamak ve çalışkanlık vazgeçilmez ilkeleridir. Ülkesi ‘Türkiye Cumhuriyeti’ her şeyin üstündedir.